2019'a Giderken; CHP ve Merkez Siyaset Üzerine -1-

​Meşruluğu halkın büyük bir çoğunluğu tarafından halen tartışmalı bulunan 16 Nisan referandumunun ardından Türkiye'nin "yeni" bir ülke olduğunu söylemek hiç süphesiz zorlama bir tanım olmayacaktır.
ABONE OL
Abone Ol
2019'a Giderken; CHP ve Merkez Siyaset Üzerine -1-
Haberler / Analiz
9 Eylül 2017 Cumartesi 11:05
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Türkiye, Cumhuriyet tarihinin en büyük siyasi krizini bizzat bu "yeniliğe geçiş" arzusu nedeniyle yaşamakta ve maalesef yaşamaya da devam edecek gibi görünmektedir. Yeni sistemin toplumsal bir ihtiyaç mı olduğu yoksa kişisel hezeyanların bir ürünü mü olduğu üzerine pek çok yazı yazılmış ve söz söylenmiştir. 16 Nisan'dan bugüne geçen sürece baktığımızda ise başkanlık sisteminin kampanya sürecinde vaat edildiği gibi ülkenin mecburi ihtiyacı olmadığı, ülkedeki başlıca sorunları çözecek sihirli anahtar olmadığı aslında şimdiden anlaşılmış durumdadır. Kısacası, Erdoğan'ın tüm siyasi hayatını ortaya koyduğu bu sistemin aslında fazlasıyla şişirilmiş ve patlamaya hazır bir balon olduğu net bir şekilde ortadadır ve gün geçtikçe bu durum daha da belirgin hale gelecektir. 
 
Peki, Türkiye siyaseti yeni bir şekilde dizayn ediliyorken Cumhuriyet Halk Partisi'nin yenilenmemesi, sabit kalması ve yeni bir siyaset tarzını ortaya koymaması mümkün müdür? 
 
Böyle bir tavır, CHP'yi politik arenada belki de hiç olmadığı kadar zayıflatacaktır. Ekonomiden - Dış Politikaya, Eğitimden - Milli güvenliğe kadar her konuda büyük açmazların içerisinde olan bir Türkiye'de ana muhalefet partisinin "yapıyormuş gibi" muhalefet yapması söz konusu dahi olmamalıdır. 
 
Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP yönetimi, Türkiye'nin mevcut krizlerinin bir "devlet bekası" sorunu olduğunun farkındadır. Partide Genel Başkan yardımcılığı da yapmış olan İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu'nun hukuksuz bir şekilde tutuklanması üzerine gerçekleştirilen Adalet Yürüyüşü ve sonrasında geniş katılımlı düzenlenen Adalet Kurultayı da önümüzdeki süreçte daha net ve sert bir muhalefet anlayışının olacağının göstergesidir. 
 
CHP, belki de bugüne kadar hiç olmadığı kadar net ve etkin bir siyasal tarz ile yoluna devam etmektedir. CHP'ye bu alanı açan en temel etmen ise hiç şüphesiz dünden bugüne süregelen haklılığıdır. İç politikada ve dış politikada yıllardır söylenenlerin doğru çıkması CHP'nin bugününün ve en önemlisi yarınının en büyük gücüdür. FETÖ'ye açılan alan, PKK ile müzakereler, Suriye konusunda gelinen mevcut durum, Avrupa ülkeleri ile yaşanan krizler... Sayıları artacak bu örneklerin hepsi CHP'nin yıllardır AKP iktidarını uyardığı konulardır. 
 
Çözüm süreci döneminde CHP,  "böyle barış olmaz, TBMM'de şeffaf çalışılsın" derken CHP'ye "Kürt Düşmanı" diyen AKP iktidarı çözüm masasını devirdikten sonra CHP'ye "PKK ile ittifak yapıyor" demektedir...
 
Devletin tüm kanalları FETÖ'ye açılırken, Kozmik Oda sırları ifşa edilirken CHP, "Devleti cemaatlere teslim etmeyin" derken CHP'ye "din düşmanı - vesayet yanlıları" diyen AKP iktidarı FETÖ ile ortaklık bozulup oradan darbe yiyince CHP'ye "FETÖ'nün emrinde çalışıyorlar" demektedir...
 
Türkiye halkı, gerçeklikten uzaklaşmış olan iktidarın bu politik anlayışının ve yalan üzerine kurgulanan siyasi söyleminin farkındadır. Referandumda büyükşehirlerden Hayır oylarının önde çıkmasının en temel nedenlerinden birisi de budur. Mevcut iktidar, devamlılığını sağlayamamakta, toplumda rıza oluşturamamaktadır.
 
Özet olarak; Antonio Gramsci’nin dediği gibi “Eskinin çürüyüp yok olduğu, yeninin ise bir türlü ortaya çıkamadığı bir değersizleşme, bir çürüme, bir nihilizm dönemi yaşamaktayız." 
 
İşte bu noktada da CHP'nin tarihi sorumluluğu devreye girmektedir. Dünya'da otoriter-sağ popülist siyaset tarzının yükselişte olduğu bir dönemde CHP'nin Türkiye'de de mevcut olan bu tarza karşı "yeni bir siyaset tarzı" ortaya koyması zaruridir. Bu tarz hiç süphesiz, mevcut sistemin yarattığı tüm krizlerden bunalmış olan yurttaşlara bir çıkış kapısı göstermek, nefes alabilecekleri bir alan olduğunun farkına varmalarını sağlamaktır. 
 
CHP, mevcut sistemin kurallarını kopyalayarak bir politik hat çizmekten uzak durmalı, biraz da radikal bir söylemle tüm Türkiye'ye umut vermelidir. Göründüğü kadarıyla Kılıçdaroğlu yönetiminin 2019 sürecinde yapmaya çalıştığı da tam olarak böyledir. 
 
CHP, İl-İlçe kongrelerinin ardından yapılacak Kurultay'ın ardından enerjisini parti içerisine vermekten uzak durarak "adalet" mücadelesini büyütmeli ve 2019'a "net" bir şekilde gitmelidir. 
 
Devam edeceğiz... 
 

YORUM EKLE

Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır

YORUMLAR


   Bu haber henüz yorumlanmamış...

DİĞER HABERLER

Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Turktime