Siyasete Yem Olan İnsanlığımız!

Siyaset, Türkiye’de uzun süredir tek bir mantıkla yapılıyor: taraftarlarını ayrıştırabildiğin kadar ayrıştır, cepheleri en kesin ve keskin çizgilerle birbirinden ayır ve sahip olduğun cepheyle ne istiyorsan yap...
ABONE OL
Abone Ol
Siyasete Yem Olan İnsanlığımız!
Haberler / Analiz
17 Mart 2023 Cuma 12:11
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş

Siyaset, Türkiye’de uzun süredir tek bir mantıkla yapılıyor: taraftarlarını ayrıştırabildiğin kadar ayrıştır, cepheleri en kesin ve keskin çizgilerle birbirinden ayır ve sahip olduğun cepheyle ne istiyorsan yap...

İktidarı da muhalefeti de ne zamandır bu oyuna gönüllü yazıldı ve Türkiye siyasi yandaşlık üstünden öyle bir ayrıştı ki… Kardeş kardeşe, akraba akrabaya, eş dosta yabancılaştı, daha ötesi düşman oldu.

Bu durum uzun zaman iktidarı da muhalefeti de idare etti. Keyifleri çok yerindeydi. İktidar ülkeyi batırsa da cephe siyaseti sayesinde bedel ödemiyor, muhalefet en elverişli ortamda bile seçim kazanamayacak kadar perişan olsa da yine aynı şekilde cephe siyaseti sayesinde bir bedel ödemiyordu.

Tabii bu arada, ülke zihinlerde fiilen bölünmüş, herkes ayrışmış, herkes birbirine diş biler olmuş, siyasi rekabet düşmanlığa evrilmiş… Bunlar koltuklarını sağlama alan siyasetçiler için çok da dikkate alınmayacak detaylardı. Koltukları sağlamdı, iktidarları yürüyordu, protokoldeki yerleri her zaman hazırdı, keyifler gıcırdı yani. Daha ne olsundu?

İYİMSERLERİN SAFLIĞI

Siyasetin yaşamın bütünü olmadığını, yaşama dair binlerce enstrümandan sadece biri olduğunu ve dolayısıyla o bir enstrümanın bütün enstrümanları yok hükmüne sokmasını akıl dışı bulan ve kabul etmeyen ve bu gerçekliği reddeden az sayıda da olsa aklını, vicdanını, kalbini siyasi taraftarlığa kurban vermemiş kişiler de vardı.

Onlar; bu tımarhane gerçekliğinin çok uzun sürmeyeceğini, bir gün gelip bu milletin de siyaset üstü bir konuda bir kez daha birlik ve beraberlik göstereceğini, ayrışmanın son bulduğu bir zeminin geleceğini düşünecek kadar iyimserlerdi.

SİYASETÇİLER BİR OLMAYA İZİN VERMEYİNCE!

Her şey o tımarhane gerçekliğinde sürüp giderken Türkiye benzeri görülmemiş bir felakete uyandı. Deprem, iktidar muhalefet ayrımı yapmadan 11 şehri enkaza çevirdi. On binlerce ölü, kat be kat yaralı, evsiz kalan insanlar, benzeri görülmemiş trajediler.

Hepsi günün gerçeğiydi. Bir milleti birleştirecek bir şey varsa, buydu işte. Beklendi ki; hiç olmazsa acının tazeliğinde, yıkımın büyüklüğüne bakılarak o batasıca, yok olasıca siyasi kaygılar unutulur, tüm bu yıkımın ortasında birlik ve beraberlik duygusu görece bir teselli olur.

Ki ilk gün halk düzeyinde bu oldu da. Hemen herkes evinden ne toparlayabildiyse depremzedelere ulaştırmak için paket yapmaya başladı, marketler yardım malzemeleri için kuyruklara sahne oldu, duygular, düşünceler bir anda birleşti.

BÖLÜCÜLÜK MÜ SİYASET Mİ?

Bu öyle büyük bir tehlikeydi ki; 7,4 şiddetindeki tekrarlayan depremlerin adı bile geçmezdi. Ya bu birliktelik devam ederse? Ya yıllarca özenle kurdukları cepheler çökerse? Depremin enkazını kaldırabilirler belki ama altlarında kalacakları bu enkazı nasıl olur da göze alabilirlerdi?

Almadılar. Ortadaki trajedi benzersiz olsa da iktidarı da muhalefeti de bu trajedi etrafında kenetlenmek yerine işi gücü bırakıp karşı tarafa gol atmayı yine birinci öncelik olarak seçti ve oradan ilerledi.

Ahlakını, vicdanını, onurunu, aklını kapısına bağlandıkları için çoktan kaybetmiş iki tarafın trolleri anında fabrika ayarlarına döndü ve tüm mesailerini “işverenlerini” mutlu edecek şekilde harcamaya başladı.

ENKAZIN ALTINDA KALAN İNSANLIK!

Oysa o sırada insanlar ölmeye devam ediyordu. Oysa o sırada insanlar kurtarılmayı bekliyordu. Oysa o sırada insanlar sıcak bir çorba, sıkılacak bir el, onları hayata döndürecek bir şefkat bekliyordu.

Yoktu. Çünkü siyaset bu kez insanlığa galebe çalmıştı. Siyasiler cephe siyasetlerini bu son dakika hamleleri ile kurtarmıştı belki ama insanlığımız bu enkazın altında kalmıştı.

BATASICA…

O iyimser ortadakiler vardı ya… son umutları da tükendi onların. Şu aralar tek bir şey çıkıyor o hayal kırıklığı ile buruşmuş dudaklarından: Siyasetiniz batsın. Koltuklarınız batsın. İktidarda, muhalefette kurduğunuz hükümranlığınız, o her şeyi feda ettiğiniz konfor alanlarınız batsın.

YORUM EKLE

Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır

YORUMLAR


   Bu haber henüz yorumlanmamış...

DİĞER HABERLER

Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Turktime