İstanbul'da yeni doğan bebekleri, önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk ederek, ihmal sonucu en az 10 bebeğin ölümüne neden oldukları ve haksız kazanç sağladıkları iddiasıyla 22'si tutuklu 47 sanığın yargılandığı davanın ilk duruşmasının beşinci oturumu bugün başladı. Örgüt lideri Dr. Fırat Sarı ile örgüt yöneticisi Dr. İlker Gönen'in 582 yıl 9'ar aya, diğer örgüt yöneticisi Gıyasettin Mert Özdemir'in ise 589 yıl 9 aya kadar hapsi isteniyor.
Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya tutuklu 22 sanık, tutuksuz sanıklar ile tarafların avukatları katıldı. TBMM İnsan Hakları Komisyon Başkanı AKP Osmaniye Milletvekili Derya Yanık, üyeler Saadet Partisi Ankara Milletvekili Mesut Doğan, MHP Ordu Milletvekili Naci Şanlıtürk, DEM Parti Mardin Milletvekili Kamuran Tanhan, CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal, gözlemci olarak duruşmaya geldi.
"HASTA YÖNLENDİRMELERİNDEN PARA KAZANDIM"
Örgüt yöneticisi olmakla suçlanan tutuklu sanık ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir savunmasında, "Öncelikle suçlamaların hiç birini kabul etmiyorum. Hasta yönlendirmesi nedeniyle maddi kazanç sağladığımı kabul ediyorum. 112'ye bildirilip bildirilmemesi konusu hastaneye ait. Ama iddianamede bu hastayı 112'ye bildirmeyen sağlık kurumlarının bildirmediğini de söylemek isterim. Tıp merkezlerindeki sevk algoritması, yoğun bakım veya branşları olmayan bir hastayı isteseler de 112'ye bildiremiyorlar. Bunu 112'ye acil çağrı olarak bildiriyorlar. 112 de küvezli ambulans yönlendiriyor. Bildirildiği zaman bu ambulansların tıp merkezine gitmesi, yoğunluk nedeniyle 2-3 saat sürmektedir. 112 ekipleri bu hastayı aldıklarında da öncelikle yakınlarındaki devlet hastanelerin acil servislerine götürür. Sevk zinciri bu kez ikinci kez başlar. Bu sevk mail olarak bildirilir. Önce bir kamu taraması yapılır daha sonra özel hastane taraması yapılır.
Tıp merkezinde yoğun bakım ihtiyacı olan bebeğin, teorikte 5-6 saat sürmektedir. Hastanın bir an önce yoğun bakıma gitmesi için bu kurallar uygulanmamaktadır. Hastanın menfaati için de yapılmaz. 112 Acil nakil birimine protokol numarası bildirilir. Küvezli bir ambulanstır. Bu sevk süreci 5 saat sürecekken 30 dakikada 45 dakikada tamamlanabilmektedir. Bu teorikte uygulanan kuralların, pratikte uygulanmasının hastalara faydasını da takdirinize bırakıyorum" dedi.
Sanık Özdemir, 112 ekiplerinin bu hastaları alma, yoğun bakım bulma, yatırma süresi 4-5 saati bulmaktadır. Teorikte olan kuraların, pratikte uygulanmaması takdirini size bırakıyorum. İstanbul'da sadece 4 tane küvez ekibi var. İstanbul Avrupa yakasında küvez ihtiyacı olan bebekleri taşıyabilecek sadece 4 ekip var. Bunlar kamudaki sayı. Özel hastanelerin kendisine ait küvezli ambulansları var. İl dışındaki nakillerinin tamamı 112 bilgisi dahilinde yapılmaktadır. Bu sevkler Avrupa yakasına gelene kadar kamu taraması yapılarak, yer bulunamaması durumunda tarafım aranmaktadır. Bazen günlerce yer bulunamamaktadır. İstanbul dışındaki 112 çalışanlarının hiçbirinin bilgi sahibi olarak dahi ifadesi alınmamıştır. Bu söylediklerimin teyidi için bu şahırların da ifadesinin alınması lazım. Burada bir kötü niyet olduğunu düşünüyorum" diye konuştu.
"MEDYA KASITLI OLARAK ALGI YAPIYOR"
Özdemir, şöyle devam etti:
"Ben Bağcılar 9 Nolu istasyonda çalışıyorum. Küvez nakli yapmıyorum. Zaten bağlı olduğum istasyonda küvezli nakil aracı yoktur. Bizim de zaman zaman nakil yaptığımız oluyor. Tablet sistemi diye bir şey var. Nakil, çalıştığım sisteme geldiğinde bu hastanın gideceği hastane belli şekilde gelir. Bu sevklerin yol üzerinde değiştirildiği iddiası doğru değil. Böyle bir sistem yoktur. Bu iddiayla tüm 112 çalışanları zan altında kalmaktadır. Kasıtlı ve art niyetli olarak medya algı yapmaktadır.
Örgüt suçlaması konusunda ise, 112 ambulans şoförü olarak, örgüt yönetici olarak buradayım ama ben Fırat Sarı'nın danışmanlık yaptığı sürece sadece Fırat Sarı'nın hastanesine yönlendirme yapmıyorum. Sadece yeni doğan sevki yapmıyorum. Ben erişkin de kardiyoloji yönlendirmesi de yapıyorum. Herhangi bir örgüt yöneticisi değilim. Bir hiyerarşik yapı yoktur. Böyle bir şey söz konusu değildir. Bu suçlama komik duruma düşmüştür.
"EŞİMİN ÇALIŞTIĞI YERİN PATRONU FIRAT SARI'NIN EŞİ"
Yine medyanın çok sık ağzına aldığı, eşimi sigortalı gösterdiğimle ilgili, eşimin konuya ilgili hiçbir hastanede SGK kaydı bulunmamaktadır. Sadece Medisence Sağlık Hizmetleri şirketinde SGK kaydı vardır çünkü orada çalışmaktadır. Bu şirketin sadece yoğun bakım banışmanlığı veriyormuş gibi bir algı var. Buranın güzellik merkezi danışmanlığı da var. Eşim Medisence'nin güzellik merkezinde çalışmaktadır ve bu birimin başındaki kişi Fırat Sarı'nın eşidir. Tape kayıtlarında eşim ve benim aile yapımızı bozacak dedikodular yapılmaktadır."
"HASTA KABULÜNDEN PARA ALMADIM"
Sanık Gıyasettin Mert Özdemir, doktor adına konuşarak hasta kabul ettiği iddiasına ilişkin savunmasında, "Doktor adına konuştuğuma dair iddialar ise, bu iddianamenin ne kadar ilgisiz ve tutarsızca hazırlandığı bellidir. Dr. Ahmet'in kim olduğu hakkında kollukta bilgi vermeme rağmen iddianamede kim olduğu belirtilmemiş, gidip sorulmamış bile. Ben bu konuda savunma yapacam ama bu savunma yine teyide muhtaçtır. Doktor Ahmet ve doktor Ali adjna hasta kabul ettiğim doğrudur ve bu kişilerin bilgisi dahilindedir. Lisede mezuniyetim sağlıktır, üniversite mezuniyetim de sağlıktır. Böyle hasta kabulleri olduğunu da kabul ediyorum. 112 üzerinden hasta kabulü de bir süreçtir. Hasta bilgileri alınıyor, hastanede SGK'sı sorgulanıyor, kabul eden hastaneye gidene kadar takip edilmesi gereken bir süreçtir. Bu süre zarfında doktorlar da bu süre kaybuna uğramak istemiyorlar. Hasta bakıyorlar, poliklinik bakıyorlar. Bu doktorlar adına hasta kabul ettiğim için herhangi bir maddi menfaat edinmedim. Bu doktorlar da bana herhangi bir para ödenmedi" dedi.
SAVCIYI SUÇLADI
10 bebeğin ölümünden sorumlu tutulması iddiasıyla ilgili savunma yapan Özdemir, "Dosyada her ne kadar 10 bebekle ilgili hakkımda iddia olsa da adım sadece Kaya bebekle ilgili geçmektedir. Ama savcı beni örgüt yöneticisi olarak, 10 bebeğin ölümüyle ilgili soktuğu için, 10 bebeğin ölümünden sorumlu tutuluyorum. Ama sadece Kaya bebek bakımından savunma yapabilirim. Burada da bebek sevki değil, gebe sevki vardır. Anneye yüksek risk tanısı konuluyor. Yoğun bakım ihtiyacı olabileceği için hastayı 112'ye bildiriliyor. İstanbul'da gebe sevkiyle ilgili aramalar sadece kamu hastanelerine yapılmaktadır. Kaya bebek 4 belki 5 saat boyunca 112 nakil birimine bildirilmiş ama hiçbir kamu, eğitim araştırma ya da şehir hastanesinde yer bulunamamış. Ama kural gereği hiçbir özel hastaneye dr bakılmamış. Saatler geçtikçe yer bulanamadığı ve hastanın durumunun ciddiyetinden dolayı bu vakayı bildirdiler. Normalde bu bebek ölümüyle ilgili de beni yazmışlar ama benim yaptığım iş burada bitiyor. Doktor kabul etmiş ve nakil hastaneye yapılmıştır benim de işim burada bitmiştir. Ama sanki üçüncü basamak olmayan bir hastaneye üçüncü basamak hasta yönlendirmişim gibi görterilmiştir. Bunun da bilerek ve kasti olarak bizzat savcı Yavuz Engin tarafından yapılmıştır ve basına servis edilmiştir" diyerek kendisini savundu.
Sanık Özdemir, hastaları nasıl bulduğuyla ilgili soruya, "Çevrem olduğu için buluyordum" dedi. Sanığın, "112'ye bildirtmeyeceğim" ifadesi soruldu. Sanık, "Bildirtmeyeceğim derken orada kendimi öne atıyorum ama benim öyle bir durumum yoktur" dedi. Hastanenin taburcu durumunun, kendisini neden ilgilendirdiği sorulan sanık, "Hasta yönlendirmesi yaptığım için, yer oldukça tarafım aranarak, bana bilgi veriliyor" dedi.
Gıyasettin Mert Özdemir, İlker Gönen ile olan, "Türk mü Suyeli mi?" konuşmasını hatırlamadığını söyleyerek, "Özel hastanelerin Suriyeli vaka kabul etmesi bir kuraldır. Özel hastaneler eğer Suriyeli vaka kabul etmezse bu hastanelere Türk hasta vermiyor" dedi.
"ÜSTÜME VAZİFE OLMAYAN BİR KONUDA GEREKSİZ KONUŞTUM"
"Cansu çok abarttı. Üç günde 15 taburcu verdi" konuşması sorulan sanık, "Taburcularla ilgili üstüme vazife olmayan bir konuda gereksiz bir konuşma" diye yanıt verdi. Mahkeme başkanının, "Seni neden ilgilendiriyor" demesi üzerine, "Sürekli hasta nakli yaptığım için sürekli bana, 'boş var mı?' diye soruyorlardı, darlanıyordum" dedi. Gıyasettin Mert Özdemir'e, Fırat Sarı ile olan, "Üç günde 6 taburcu verdi. Artık tolere etme şansım yok. Ben orayı 30'da tutmayı düşünüyordum" konuşması sorulması üzerine, "Bu konuşmaları işgüzarca, üstüme vazife olmadan yaptığımı söylüyorum. Hastaların taburcu sürelerini kısalttıkları ya da uzattıkları söylenemez. Hastayı yönlendirdiğim her hastanede hastaların taburcusunu sorarım" dedi.
Mahkeme başkanı, "Fırat Sarı neden hiç 'sana ne kardeşim' demedi" diye sorunca sanık Özdemir, "Onun hastanelerine hasta sevki yaptığım için dememiştir" diye cevap verdi. Sanık Özdemir, taburcular hakkında yaptığı tüm konuşmaları için, "İşgüzarca, üstüme vazife olmadan yaptığım konuşmalardır" dedi. İlker Gönen'in ile arasındaki para alış verişi sorulan sanık, bunu "borç" olarak savundu.
Gıyasettin Mert Özdemir, mahkeme başkanının, hasta nakli ve sevkiyle ilgili tapeler hakkındaki soruları üzerine, "Bu iddianamede, 112 nakil biriminin çalışanlarının bilgi sahibi olarak ifadeleri alınmadı. Keşke bilgi sahibi olarak ifadeleri alınsaydı. O zaman bu tezatlıkları yaşamazdık" dedi.
Hasta yönlendirmeleri üzerine Şafak Hastanesi’nden ödeme aldığını kabul eden sanık Özdemir, "Bir kere 67 bin 500 lira aldım. Bu zaten tapelerde var. Tapelerde olmayan 45-50 bin kadar da ikinci kez almıştım" dedi. Diğer hesap hareketleri sorulan sanık, "Tüm hesap hareketlerimi hasta yönlendirmelerine bağlıyorum ama belki de değildir" dedi.
"ÇOK BOŞ VAKTİN OLUYOR Kİ BU KADAR BOŞ İŞ YAPIYORSUN"
Sanık Özdemir'in, mesleği dışında yaptığı işleri söylemesi üzerine mahkeme başkanı sanığa, "Sen 112'de çalışıyordun, demek ki çok boş vaktin oluyor ki bu kadar boş iş yapıyorsun. Demek ki çok mesai yapmanız lazım, memur gibi, biz nasıl çalışıyorsak, nöbet tutuyorsak. Onları daha fazla çalıştırmak lazım demek ki" dedi. Sanık ise, "Çok çalışmayı seviyorum başkanım" diye karşılık verdi.
"GÖREVİNİ YAPMAK ART NİYET Mİ?"
Sanık Gıyasettin Mert Özdemir, hastanelere ilişkin savcılık denetimleri için "Art niyetliydi" dedi. Mahkeme başkanı ise, "Neden art niyetli olsun, bebek ölümlerini soruşturmak, usulsüzlüğü soruşturmak art niyet mi oluyor" diyerek tepki gösterdi. Sanık ise, "Ben bunu şöyle açıklamak istiyorum, müdürlükten gelen denetim mi art niyetli yoksa savcılıktan gelen mi?" diye devam etti. Mahkeme başkanı ise bu kez, "Savcı neden art niyetli olsun. Senin bu dediğin, 'Ya biz bebek öldürecektik, niye geldiniz, çok art niyetlisiniz' demek oluyor. Görevini yapmak art niyet mi? diye sordu. Sanık ise, "Bu benim kendi düşüncem" diyerek sözlerini savundu.