Yüksel Aytuğ, Sabah gazetesindeki köşesinde 14 dizinin incelendiğini ve her bölüme ortalama 9 kadına şiddet sahnesinin düştüğünü ifade etti.
YÜKSEL AYTUĞ'UN YAZISI ŞÖYLE:
Şiddet sarmalı ve diziler
KADEM'in kamuoyu ile paylaştığı istatistik çok çarpıcıydı. 4'ü dijital platformlardan olmak üzere 14 diziyi mercek altına alan kuruluş, her bölüme ortalama 9 kadına şiddet sahnesinin düştüğünü belirledi.
Bence ayda neredeyse 25 kadının öldürüldüğü bir coğrafyada senaristlerin buna kayıtsız kalması düşünülemez. Nihayetinde onlar da Mars'ı gözlemleyip hikaye yazmıyorlar. Ancak meselenin işlenme biçimi ve dozu çok önemli.
Diziler evrenini doğru kullandığınız zaman farkındalık yaratır ve çözümün bir parçası olursunuz. Yok eğer sadece şiddeti "reyting balığı tutmak" için olta olarak toplumun içine sallandırırsanız, sorunun parçası hatta sebebi haline gelirsiniz. Öyle ki, sadece tempoyu yükseltmek için senaryoya "iliştirilen" yapay şiddet sahnelerinin en büyük zararı; bu büyük meselenin kanıksanmasına ve hayatın normal akışına dahil edilmesine vesile olmaktır. Zira bir meseleyi ne kadar normalleştirirseniz, çözümünü de o kadar zorlaştırırsınız.
Bizim dizicilerin düştüğü en büyük hata, sadece kötü örneklerin üzerinde tepiniyor olmaları. Bunun yerine güçlü kadınların rol model olmalarını teşvik edecek örnek karakterleri ekrana taşısalar çözümün bir parçası olacaklar.
Bu arada Erdoğan ailesinin büyük başarılara imza atmalarına rağmen bir adım geride duran mütevazı üyelerine duyduğum saygı ve takdir hissi günden güne artıyor. Emine Erdoğan'ın sıfır atık konusunda tüm dünyayı harekete geçiren müthiş bayraktarlığı ve Sümeyye Erdoğan Bayraktar'ın KADEM ile gerçekleştirdiği müthiş projeler, Bilal Erdoğan'ın başta okçuluk branşı olmak üzere geleneksel sporlara kazandırdığı ivmeyi bir vatandaş olarak hayranlıkla izliyorum.
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ