PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Atatürk’ün Din ve Laiklik Anlayışı ve Bugünküler
Yalçın Toker
YAZARLAR
8 Ocak 2017 Pazar

Atatürk’ün Din ve Laiklik Anlayışı ve Bugünküler

Ülkemizin bugünkü halini gördükçe, milletimize çektirilenlere tanık oldukça, ben daima, bu toprakları bize vatan yapan Atatürk’ü hatırlar, onun söylevlerinde teselli ararım..
Günümüzde her gün bir çok yerde bombalar patlıyor.. Milletin can güvenliği tehlike içinde.. Özgürlükler, başta basın hürriyeti olmak üzere hepsi kısıtlanmış durumda.. Her alanda hak ve hukuk ihlalleri sürüyor. Ege’de adalarımız elimizden gidiyor.. Güneyde yavru vatanımız Kıbrıs’ın kaderi karanlık.. Güney sınırlarımızdan her gün gelen şehit haberleri ile sarsılmaktayız.. 
Bizi idare edenlerin bütün meşgalesi ise, bu dertlere çare bulmak, milleti bu karanlıklardan kurtarmak değil, varsa yoksa yeni Anayasa ve maddelerinin arasına sıkıştırmak istedikleri Başkanlık sistemi..
Laiklik tehlikede.. Din devletine doğru adım adım yaklaşıyoruz..  Eğitim, imam-hatip ağırlıklı hale getirildi. Okullardan Atatürk ilke ve inkılapları dersinin de kaldırılması yönünde sesler yükseliyor. Atamızın abidelerini yerlerinden söktüler, adını tabelalardan sildiler, şimdi sıra eğitim programlarından da atmaya geldi.
Bütün bunlar, iyice yoğunlaşan, hepimizin bildiği olumsuzluklardan ilk hatırıma gelenler.. İster misiniz bu noktada Ata’mızı başvuralım..     
Mesela Atatürk’ün din ve inanç hürriyeti konusundaki düşüncelerini yansıtan söylev ve demeçlerinden bazılarını hatırlayalım.  
Atamız din konusunda diyor ki(biraz sadeleştirdim);
“Din, milletler için çok lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkan yoktur. Yalnız şurası unutulmamalıdır ki, din Allah ile kul arasındaki bir bağlılıktır.” 
“..Bizim dinimiz, en son, akla en uygun ve tabii olan bir dindir. Bundan dolayıdır ki, son din olmuştur. Bir dinin tabii olması için akla, fenne, ilme, mantığa uyması lazımdır. Bizim dinimiz bütün bunlara tamamen uygundur.”
“Bir şeyin dinimize uygun olup olmadığının belirlenmesi için elimizde bir ölçü vardır. Bu ölçüye başvurarak her şeyin dine uygun olup olmadığını anlayabilirsiniz. Bu ölçü şudur: Hangi şey ki, akla, mantığa, milli menfaate uygunsa, biliniz ki bizim dinimize de uygundur.. Bir şey akıl ve mantığa, millet menfaatine, İslam çıkarlarına uygunsa, kimseye sormadan o şey dinidir diyebiliriz. Eğer bizim dinimiz aklın, mantığın bağdaştığı bir din olmasa idi, kusursuz bir din olmazdı, son din olmazdı.” (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri(*) sa: 127.)
1923 yılında, Cumhuriyetin ilanından önceki bahar aylarında Atatürk bir yurt gezisi yapmıştı.
Bu yurt gezine ait anılarını da Söylev ve Demeçlerinde anlatırken, şunları söylemişti (sadeleştirerek):
“Seyahatimde bir çok aydın din adamlarımızla görüştüm. Onları en yeni bilim düzeyinde, sanki Avrupa’da eğitim almış düzeyde gördüm.. Şüphesiz ki, bu gibi bilim adamlarımızın karşısında imansız ve hain din adamları da var. . Böyle kötülüğe alet olan insanların yüzündendir ki, Dört Halife’den sonra din daima politika aracı, çıkar ve istibdat baskı aracı yapıldı..
… Onların kötü yönde atacakları her adım, yalnız benim şahsi imanıma değil, yalnız benim gayeme değil, milletimin kalbine havale edilmiş zehirli bir hançerdir. Benim ve benimle aynı düşüncede olan arkadaşlarımın yapacakları şey, mutlaka ve mutlaka o adımı atanı tepelemektir.” (Söylev ve Demeçler 144-146.)
 
VE NUTUK'TAN SATIRLAR

NUTUK(**) sa: 373:
“Panislâmizm... Panturanizm gibi siyasetlerin başarılı olduğuna ve dünyada uygulamaları bulunduğuna tarihte rastlanmış değildir.
..Millî sınırlarımız içinde, her şeyden önce kendi gücümüze dayanarak varlığımızı korumak, millet ve ülkenin gerçek mutluluk ve kalkınmasına çalışmak... Olur olmaz uzak idealler peşinde milleti koşturup, ona zarar vermemek... Medenî dünyadan da, medenî ve insanca davranışı ve karşılıklı dostluğu beklemektir.”
NUTUK sa 589: “Asırlardan beri olduğu gibi, bugün de, halkın câhillik ve tutuculuğundan yararlanarak bin bir çeşit siyasî ve kişisel niyet ve çıkar için dini âlet olarak kullanma girişiminde bulunanların, içerde ve dışarda var olmaları, bizi bu konuda söz söylemekten, ne yazık ki henüz alıkoyamıyor.. İnsanlık dünyasında, din alanındaki uzmanlık ve bilgi, her türlü saplantılardan arınarak, gerçek ilim ve teknolojinin ışığıyla temizlenip en iyi duruma gelinceye kadar, din oyunu aktörlerine, her yerde rastlanacaktır..”
 
İşte Atamızın tam 94 yıl önceki sözleri.. Sanki bugünleri görmüş gibi.. Uzak idealler peşinde koşanları uyarmış.. Bugün laikliğe karşı çıkan zihniyette olanlara o günden seslenmiş.. Dine olan saygısını, gerçek dinin Allahla kul arasında kalması gerektiğini söylemiş.. Kimsenin, dini siyasi çıkarlarına alet etmemesi gerektiğini anlatmış.. Fakat tabii bu sözler, dini siyasal çıkarlarında araç olan kullananların işine gelmez ve onun için daima Ata’ya karşı çıkarlar..
Ülke kan golü halinde.. Her yerde bombalar patlıyor.. Can güvenliği kalmadı.. Yılbaşı gecesi yine bombalar patlatıldı.. Yılbaşı kutlaması yapan 40 tan fazla kişi, “Hristiyan uşakları, dinsizler” denilerek katledildi.. 
Gavur İzmir! Söylemlerinin ardından, kahraman İzmir’de de aynı sahne tekrarlandı..
Ülkede manzara bu iken, başımızdakiler ne ile meşguller?
Bol keseden atıp tutmakla..  
Tayyip Bey bir yandan, Başbakanı ve Bakanları bir yanda..
“Terörü bitireceğiz! Yapanların yanlarına bırakmayacağız!” deyip durmaktalar..
Ne zaman efendiler? Ne zaman bitireceksiniz? Ne zaman dinecek milletin gözyaşı..
İlan ettiğiniz olağanüstü hal dolayısı ile çıkardığınız Kanun Hükmünde Kararnamelerin tanıdığı sınırsız yetkileri de kullanarak bu dramatik rezaleti derhal sonlandırmalısınız.
Tayyip Bey’in, son Şanlıurfa ziyaretinde en üst düzeyden çınlattığı bu “bitireceğiz!” bağırışı, Suriyeli göçmenleri vatandaşlığa alacağız!  söylemiyle noktalandı.
Sebep? Şimdi derdimiz bu mu? Bundan amaç ne?
Galiba; erken seçim olursa.. Başkanlığı getirecek Anayasa değişikliği referanduma giderse.. Bunlar için yapılmış bir ön çalışma.. Suriyeli yeni vatandaşlarla “evet oyları”nı arttırmak.. Milletvekili sayısını 550’den 600’e çıkarmaktaki amaç da aynı..
Uzatmayayım.. Atam ülken satranç oynamanın bile günah sayıldığı günler yaşıyor!.. Yazık ettiler güzelim ülkeye!.
Kitabına bu ismi veren Sözcü gazetesi yazarı Mehmet Türker’e sağlık dileklerimi göndererek bu yazıma da son noktayı koyayım. 
 

(*) ATATÜRKÜN SÖYLEV VE DEMEÇLERİ/Atatürk Dil ve Tarih Araştırma Merkezi yayını.     
 (**) NUTUK/Atatürk- Sadeleştiren: Yalçın Toker, Toker Yayınları- www.toker yayinlari.com-  Tel: 0535 3199349 ve  [email protected]
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Turktime