PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Bir darbe daha mı var? Erdoğan, iki önemli CB adayı ile yarışacak!
Talat Atilla
YAZARLAR
8 Mart 2024 Cuma

Bir darbe daha mı var? Erdoğan, iki önemli CB adayı ile yarışacak!

7 Aralık 1941 sabahında Hawaii’nin Oahu adası, sürpriz bir şekilde büyük bir bombardıman ile sarsıldı. Japonya'nın gerçekleştirdiği Pearl Harbor saldırısı, 12  Amerikan savaş gemisini  batırdı, 188 savaş uçağını imha etti ve 2403 Amerikan askerinin ölümüne neden oldu.

Bu saldırı Amerika’yı donanma açısından bir yıl geriye götürdüğü gibi dönemsel olarak ağır prestij kaybına da uğrattı.

Buraya kadar olanlar Japonya'nın ABD'ye karşı yaptığı kamikaze saldırısıydı ama Japonlar halen  kamuoyunun geniş kesimlerinin çok bilmediği başka intihar saldırı yöntemlerini de sahaya sürdüler.

İntihar gemileri, mini tankların yanında intihar amaçlı torpidoları vardı Japonların.

Bu intihar torpidolarına kaiten ismi verilmişti. (Japonca da cennete dönüş manasına geliyor!)

Buraya dikkat!

Bu intihar torpidosunun içine giren asker bir daha kendisi istese bile dışarı çıkması mümkün değildi.

Yani ölmesi mutlaktı.

Çünkü kapağı bir daha açılamayacak şekilde mühürlenirdi. Bu mühür içeri su sızmaması için de gerekliydi.

Bu olayların sonucunda ABD, Japonya’ya savaş ilan etti ve II. Dünya savaşına dahil oldu. ABD, intikamını sert bir yöntemle aldı.

6 Ağustos 1945’te Hiroşima’ya 3 gün sonra ise Nagazaki’ye attığı atom bombalarıyla yüz binlerce kişi hayatını yitirdi.

Buraya da dikkat!

Pearl Harbor saldırısının, ABD'nin politik ve askeri genetik duruşunu değiştirdiğini söyleyebiliriz. 

Birleşik Devletler'deki Japon asıllı Amerikalılar da dahil olmak üzere sonradan Amerika'nın batısına göç eden Japonlar ile Japon sempatizanlarının sabotaj ve casusluk yaptığı yönündeki şüpheler alevlendi.

Beklenmedik bir gelişme yaşandı.

Şubat 1942'de Roosevelt, bizzat emir vererek bütün Amerikalı Japonların tutuklanması ve gözaltına alınmasını kararını imzaladı.

Bu girizgah, devletlerin,  devletlerin içindeki yapılanmaların, hatta devlet duruşunun şartların değişmesi karşısında hangi kararları alabileceğini hatırlatmak içindi.

FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi de bir çeşit intihar saldırısıydı.

Yeterince uçak kaldırabilseler ve şartlar gerektirse, uçaklarla TBMM ve Külliye'ye kamikaze saldırı yapma potansiyelleri olduğu ortada.

Yakın ya da uzak tarihe baktığımız zaman en tehlikeli aksiyonların kaybedilme anında yaşandığını gösteriyor.

FETÖ ve diğer örgütler askeri olarak zayıflasa da lojistik ve fikir olarak yenilmediler.

Japon atasözü "Korkacaksan pirincin içindeki siyah taşlardan değil, beyaz taşlardan kork!" der.

Doğru söyler.

Beyaz,  beyaz gibi görünenden zor ayrılır.

Emniyet, Jandarma dahil kritik noktalarda pirincin içindeki beyaz taşların bitmediğini herkes biliyor.

Ve ordu...

Belki de en kritik başlık bu.

15 Temmuz sonrasında devletin duran aklının yoğun çalıştığını gördük.

Büyük mesafe alındı ama siyasi otoritenin içine sızmış unsurların da kontra atakları oldu.

FETÖ ile alakası olmayana FETÖ damgası vurulurken, asıl faillere gizlenme fırsatı sağlandı, hatta kritik görevler bile verildi.

Devletin sağlıklı bir FETÖ yol haritası var mı bilmiyorum.

En azından ben görmedim.

Devletin zirvesi FETÖ'yü tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanını da ihanet çetesi olarak tanımlamıştı.

Bu tanımlama bana göre de gerçeğe yakın bir tanımlama ama...

Sadece ibadet eden kısım tespit edilerek kazanıldı mı?

Ticaret yapan kesim tespit edilerek, ticaret koridoruna bakıldı mı?

İhanet edenlere gereken yanıtlar verilebildi mi?

Belki yapıldı ama ben de bu soruların net yanıtları yok doğrusu.

Altını çizmenin faydalı olduğunu düşündüğüm başka bir tespitim daha var.

Erdoğan'ı birçok noktadan eleştirmek mümkün ama terör örgütleri ile mücadeledeki en samimi isimlerin başında o geliyor.

Bu konuda geçmişte yaptığı hataları örtecek kadar samimi olduğunu söyleyebilirim.

Ama bu konuda çok yalnız!

Asıl mevzuya gelirsek...

Yaklaşık 5 aydır bir kaç tehlikeden söz etmeye çalışıyorum.

Sokak kaosu...

Suikastlar...

Çok kritik isimlerin normal ölüm gibi görünen cinayetleri!

Ve bu kaosların sonucunda Türkiye'yi yönetilemez duruma getirerek darbe teşebbüsü ihtimali az değil!

"Şüphe duymayan hakikati bulamaz." der Gazali...

Çok doğru söyler.

2024'e çok dikkat.

Devlet, umarım teyakkuz halini kırmızı seviyesinde tutuyordur!

Aksi halde, Allah korusun kırmızı beyaz yere düşebilir!

ERDOĞAN'IN GÜÇLÜ RAKİPLERİ VAR!

Hayatın olduğu gibi siyasetin de insanın anlayabileceği bir matematiği yok.

Olur ile olmaz arasındaki fark bazen zar kadar ince.

Yakın zamana kadar kimselerin adını bilmediği Ekrem İmamoğlu bugün siyasetin etkin bir aktörü.

MHP'de tutunamayan Mansur Yavaş geniş kitleleri etkisine alan bir siyasetçi oldu.

Filmi geriye sararsak...

Milletvekili, belediye başkanı seçilemeyen Tayyip Erdoğan 21 yıldır 2200 yıllık bir devleti yönetiyor.

Bugün için Erdoğan'ın iki temel arzusu olduğunu söyleyebilirim.

Yakın zamanda İstanbul'u almak ve yeniden Cumhurbaşkanı seçilmek.

Önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin Erdoğan açısından kolay geçmeyeceğini tahmin etmek zor değil.

Çok net iki rakibi var.

İmamoğlu ve Yavaş...

İkisi de CHP markası altında siyaset yapsa da ikisi de CHP'li değil.

İmamoğlu ANAP kökenli.

Yavaş MHP...

İmamoğlu'nun esnek siyaseti, Yavaş'ın halka bakan yüzü yükselen dalgaları.

Bu dalgaların daha ne kadar yükseleceğini şu anda bilmiyoruz ama mevcut durumundan geriye gitmeyeceğini anlıyoruz.

Erdoğan'ın artı şöyle bir şansı olabilir.

Ne İmamoğlu, ne Yavaş artık Cumhurbaşkanı adaylığından vazgeçmezler ve Erdoğan'a rakip olmadan önce birbirlerine rakip olabilirler.

Bu durum Cumhurbaşkanı'nın avantajı olabilir.

Aldığım bilgilere göre Yavaş ve İmamoğlu'nu aynı anda Cumhurbaşkanı adayı çıkarmak yerine, yetkilerin paylaşıldığı bir anlaşmaya götürmek için İstanbul'da ikamet eden çok güçlü bir iş adamının şimdiden kolları sıvadığı söyleniyor.

Bu kadar erken hamleler başka muhtemel bir gelişmenin habercisi mi acaba?

Sanki birileri bir erken seçim öngörüyor gibi!

VELHASIL; Senin almaya cesaret edemediğin riskleri alanlar, senin yaşamak istediğin hayatı yaşarlar. - SOCRATES


TALAT ATİLLA'YI TWITTER'DA TAKİP ET!

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Atilla.
 8 Mart 2024 Cuma 13:05
15 Temmuz yada dağdaki teröristlerin durumu, geleceği ile ilgili kararı bu devlet - yönetenler bir karara bağlamalıdır. Bitirdik geberttik hergün iki terörist yakaladık öptük boş işler bunlar! Yaza Irak kısmı tamam inşallah (öyle görünüyor). Suriye şam karayolu zengezur marmaray vb işlerle yakından ve çabuk davranarak halledilmeli bir an önce. Zaman TR’nin işler aleyhine!!! Yok seçim göründü vay darbe yapacaklar ahanda zile basarken fotoğrafını çektim yakalayıp asalım kafası zehirdir! Çocuklar dışarı kaçıyor. Okullar zihni açık gençler yetiştiremiyor kapatalım hepsini o zaman:( çözüm öneren çok olur.:))
 Misafir
 8 Mart 2024 Cuma 11:09
"Tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanını da ihanet" tanımı, taban açısından çok isabetli görünmüyor. Taban için en uygun tanım, "itaat (veya körü körüne itaat)."
 Nurullah
 8 Mart 2024 Cuma 08:06
Kaos, iktidarın işine yarar. Ekonomik olarak diyecekleri bir şey kalmadı, hayat aşırı pahalı, halk perişan oldu, emeklilerin hali ortada, her seçim öncesi terörün birden hortlamasını çok defa gördük.
 Sezai Coşkun
 8 Mart 2024 Cuma 02:57
Çok güzel bir yazıydı.sayin Atilla.Tesrkkurler....
 Sezai Coşkun
 8 Mart 2024 Cuma 02:57
Çok güzel bir yazıydı.sayin Atilla.Tesrkkurler....
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Turktime