Son zamanlarda bu sütunda en çok Beşiktaş’tan, tükenişinden bahsediyordum. Ama artık yetti.. Kendi evinde Giresunspor'a bile 4-0 yenildi. Onun için Beşiktaş’ı bir kenara bırakıyorum..
Elimde Rahmi Turan’ın bir kitabı var.. Ondan söz edeceğim. Bu kitap, değer bakımından, benim Toker Yayınları’nda yayınladığım kitapların en başında gelenlerdendir.. Satılıp, tükendikçe yeniden bastırmışımdır.
İçim sıkıldıkça, rahatlamak, tebessüm etmek için ben de daima bu kitabı alırım elime..
Hangi sayfasını aşsam başlarım gülmeye..
Bugünlerde televizyon başında iken,
aberlerin verdiği sıkıntıdan beni o kitap kurtarıyor..
İsterseniz birlikte açalım sayfalarını..
Sayfa 5 ÖNSÖZ: Rahmiciğim Önsözüne şu satırlarla başlıyor;
“Sevgili okurlar, ünlü Fransız yazarı Moliere, insan güldüğü kadar insandır..” demiş. Doğrudur.. Tanrı, tüm yarattıklarının içinde, gülme özeliğini sadece insana vermiştir.
Peki, günümüzde gülebiliyor muyuz?
Buna evet demek mümkün değildir..
“Binbir sıkıntı içinde çalkalanan insanımız gülmeyi unutmuş durumda..”
Bu bakımdan, mizahi öykülerin ve mizah kitaplarının, günümüzde büyük bir önemi vardır ve görevleri insanı güldürmese bile en azından tebessüm ettirmektedir.
Mizah insanların, hayata değişik açıdan bakmalarını sağlar. İşte bu kitabın hazırlanmasındaki amaç budur. Gülmeyi unutan insanlarımızı tebessüm ettirmektir.
Şunu da belirteyim ki, bu kitabın hazırlanmasındaki en büyük pay, Toker Yayınları’nın sahibi Yalçın Toker’indir. Onun teklifi ve teşviki olmasa bu kitap yazılamazdı.
Uzun meslek hayatımda, 1960 yılından sonra görev yapan bütün Cumhurbaşkanları ve Başbakanları tanıdım.
Bir gazete yönetmeni ve köşe yazarı olarak Cumhurbaşkanları ve Başbakanların çoğu ile aynı uçaklarda dünya gezileri yaptım.
… Politikacılar içinde en esprili olanı ve fıkra anlatma üstadı 9. Cumhurbaşkanı merhum Süleyman Demirel idi. Anlattığı en basit fıkra bile, dinleyenleri kırar geçirirdi.
Benim ölçülerime göre bu konuda ikinci gelen kişi Erdal İnönü idi. SHP ve CHP Genel Başkanlıkları yapan Erdal İnönü, hayat dolu, esprili ve olağanüstü hoşgörülü bir siyaset adamı idi. Yaşamı daima fıkra gibiydi.
8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal da fıkra anlatmayı çok severdi ve iyi anlatırdı.
Ama Süleyman Demirel kadar başarılı değildi.. O günlerin aktüalitesine uygun fıkra anlatma konusunda, hiç kimse Demirel kadar başarılı olamazdı.
Bu kitapta, siyaset adamlarından dinlediğim fıkralarla birlikte, benim uzun yıllar içinde çeşitli gazetelerde yayınladığım ilginç fıkraları da bulacaksınız.
Bu fıkralar arasında Başyazarlığını yaptığım SÖZCÜ gazetesinde TEBESSÜM başlığı altında naklettiğim fıkralar da çok sayıdadır.
İddia ediyorum; bu fıkralar kitabı, şimdiye kadar basılmış fıkra kitaplarının en iyisidir.
Sizin de beğeneceğinizi umuyor ve bütün okurlarıma sevgi ile sunuyorum.. Rahmi Turan 2017- Etiler İstanbul”
Evet kitabın yazarı tarafından yazılan giriş yazısı bu..
Sonra Rahmi Turan’ın kitabının önsözünü ben yazıyorum..
Ve Rahmi’ciğim, Celal Bayar’dan başlayarak Dinlediği fıkraları anlatmaya başlıyor...
İşte onlardan bazı satırlar:
AZRAİL İLE PAZARLIK..
Demirel, özeleştiri yapan, siyasileri de tiye alarak, etrafına nşe saçan bir Devet adamıydı. İşte O’nun 2000 yılında Türkmenistan’a giderken anlattığı fıkra:
Azreil, Temel’in yanına gelir ve “Kardeş, vaktin tamam hadi gidelim.” der.
Temel yalvarır yakarır; “Bana beş yıl süre ver, ondan sonra gel canımı al..” der.
Azrail kabul eder. Temel de kendi kendine; “Ben pilot olursam, 700 kilometre hızla uçarken beni yakalayamaz. Onu atlatırım..” diye düşünür.
Derken, aradan hızla 5 yıl geçer..
Sonunda Azrail, pilot kabininde Temel’in yanına dikilir.
“Haydi vakit doldu, gidelim..” der.
Pilot Temel, Azrail’e;
“Yanlış zaman! Şimdi canımı alırsan hiç iyi olmaz! Arkada, resmi bir ziyaret için yabancı ülkeye giden 300 milletvekili var Onlar ne olacak?”
diye cevap verir.
Azrail:
“Oğlum, ben onları bu uçakta toplayıncaya kadar neler çektim bir bilsen?”
İşte DİNLEDİĞİM MUHTEŞEM FIKRALAR kitabı bunun gibi pek çok fıkra ile dolu.. Fıkralar arasında, Turgut Özalla, Tansu Çillerle, Tayyip Erdoğan’la aralarında geçenler de anlatılır.
Rahmi kardeşim eşi Emel Hanım ile birlikte, Basınköydeki benim evime gelir fıkralarını bizlere de anlatırdı. Eşi de benim eşim Serpil’le sohbet ederlerdi. Her gelişlerinde, benim bitişik daire komşum olan Yaşar Kemal Üstadımız da bize gelir sohbet ederdik.. Yukarıdaki resimde de görüldüğü gibi.