PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
DUT AĞACI..
Yalçın Toker
YAZARLAR
21 Ekim 2018 Pazar

DUT AĞACI..



Damadım Ahmet, bazı işlerini İstanbul’dan İzmir’e nakletti.. Bü yüzden Urla’da bir ev kiralayıp, kızım Mine, çocukları Kaan ve Efe ile birlikte İstanbul’dan Urla’ya taşındılar..
Hanım ve ben torunlarımızı çok özlemiştik.. Geçen hafta, onları ziyaret için İzmir’e gitmeye karar verdik..
Eşim “uçakla gidelim” diyordu ama ben kabul etmedim. “Arabamıza atlar, geze geze, istediğimiz yerlerde dura dura, yiyip içer gideriz”dedim..
Ne var ki, oğlum Serhat’a “Allahaısmarladık” deyince, o hemen itiraz etti..
“Benim de İzmir’de işim var, ben gelir sizi alır götürürüm..” dedi.
Ve Cumartesi günü gelip Florya-Basınköydeki evimizden bizi aldı.. Yavuz Selim köprüsüne yöneldi.. Köprüyü geçtik.. İzmit yolunda ilerlemeğe başladık.. Gebzeden Osman Gazi köprüsünü geçip Bursa- Balıkesir yoluna yöneldik..  (Bu arada, çıkışta 81 TL köprü parası ödendi.. Hani bu kadarını bizim ödediğimiz, bunun kat katının Devletçe, yani vatandaşın vergileri ile ödendiği yazılıp çizilen köprü..)
Ben Yavuz Selim’i, Osman Gaziyi falan düşünüp arabada kendimi oyalıyorum.. Aynı gün süper lig maçları da oynanıyor.. Kasımpaşa-Akhisar, Başakşehir-Kayseri maçları var..
Ama pek dinleyemiyorum.. Geçtiğimiz yolların kenarlarında yöresel sebzeler, meyveler, eşyalar satanlar var..
Karacabey yolunda ilerliyoruz.. Sağda karadut kuruları, karadut reçelleri ve suları satan esnaflar gözüme ilişiyor.. İçim gidiyor ve  hayallarim canlanıyor.. Dutları, dut ağaçlarını, çocukluğumu, düşlüyorum.. Silifkede, Gökbelen yaylamızda yediğim, mis gibi kokulu beyaz dutları, Malatya dutlarını, kara dutları hasretle anımsıyorum.. Hele o kara dutlar yok mu? Yerken ellerim, kollarım sanki kızıla boyanır, dudaklarımın kenarlarından sızan karadut suları göğüslerime kadar inerdi.. Ah ne günlerdi onlar..
Ama bunları   Karacabey’de durup, anılarımı canlandıra canlandıra yesem daha güzel olmaz mıydı? Lakin olmuyor, bir an önce torunlara ulaşmak için transit geçiyoruz.
Neyse.. Oğlum bizi Susurlukta, köfteci Yaşar diye insanlarla dolu bir lokantaya götürdü.. İştahsız, pek çok şeyi yemeden içmeden kesilmiş ben, bayıla bayıla köfte, pirzola falan yedim de kendime geldim..
Oğlumun sayesinde bugünkü yazıma da konu  bulmuş oldum.. Dut.. dut ağacı..
Dutun bana tarihten anımsattıkları.. Bilhassa tarihimizde idam edilen suçlular, eşkıyalar, dut ağacına asılarak cesetleri sallandırılanlar..
Bunun için sizlere Komitacılar kitabımızın 460. sayfasından birkaç satır nakledeyim:
“İngiltere Büyükelçisi Elyot, hemen yataktan fırlamış ve elindeki bütün vasıtaları seferber ederek malûmat toplamaya başlamıştı... «Acaba Mithat Paşaya bir şey oldu mu?» sorusuna cevap arıyordu..
«Acaba bu baskını yapan çete hangi çete?» Suikastçı da yakalandığına göre hemen temizlenirse ortada merak edecek bir şey kalmıyacaktı... Ve öyle de oluyor zaten... Ertesi sabah Kolağası Çerkez Hasan beyin, süngü, bıçak ve kurşunla delik deşik cesedi, Harbiye nezaretinin solundaki dut ağacında sallandırılıyor(*)...
Ve Elyot cenapları bize şu bilgiyi de lütfediyorlar:
«— Reform taraftarlarının bütün ümidi Mithat Paşada olduğu için, eğer Hüseyin Avni Paşa öldürülmeseydi de, Mithat Paşa öldürülseydi o zaman iş büsbütün başka şekil alırdı. Gerçi Hüseyin Avni, Abdülâziz'in devrilişinde gayet önemli bir hizmette bulundu ama hürriyet sistemine taraftar değildi. Halleri ve hareketleri de iyi niyetli olduğuna delâlet etmiyordu.”
Dut ağacına asılan Çerkez Hasan aslında Abdülaziz'in damadı idi. Padişahın İnfazını o yapmıştı.. Önce Divan-ı Harp tarafından askerlikten tardına, sonra idamına karar verildi. İdam hükmü, aynı gün Beyazıt Meydanı’nda Harbiye Nezareti önünde infaz edildi. Ve cesedi dut ağacının dallarında sallandırıldı.
Sultan Abdülhamid Han saltanata gelir gelmez o dut ağacını kestirdi ve Çerkes Hasan’ın kabrini yaptırdı.
O dut ağacında daha pek çok kişi asıldı.. Mesela bir örnek: Nemrut Mustafa Paşa da, Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey‘i idam ettirip, cesedini o dut ağacına güpegündüz astırmıştı. Daha başka örnekler de var.. Yeri geldikçe onlardan da söz ederim.
 
(*) Osmanlı İmparatorluğu’nda Komitacılar/Nizamettin Nazif Tepedelenlioğlu, Toker Yayınlari. www.toker yayinları.com- Tel: 0535 3199349 ve  [email protected]
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Turktime