PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
HAZAN KUŞATMASI
M. Kürşat Türker
YAZARLAR
16 Eylül 2020 Çarşamba

HAZAN KUŞATMASI

 
 
 
JEOPOLİTİK KUŞATMA   :   Son yıllarda eşi benzerine az rastlanır bir diplomatik hadise vuku buldu ki, aslında biz mi kendimizin akli melekelerini kuşattık yoksa diplomatik olarak dış mihraklar adlı, üyeleri değişken ülke ve örgütler bizi kuşatmaktadır belli değil.., 71 yıl evvelinde İsrail devletini tanıyan ilk Müslüman ülke olma unvanına sahip devlet olarak, BAE ne kin kusmanın Bahreyn'e efelenmenin diplomatik mantıkta yeri ve değerini anlamakta biz zorlanmadık diyelim.., Şayet bu tepki duygusal bir güdülenme ile yapılmışsa acaba kıskançlıkla mı ilişkilendirilmelidir ( Ya benimsin ya toprağın ) .., Ha keza BAE için nefret duygularınız olacak ise 15 Temmuz sürecindeki ve sonrasındaki eylemlerinden hiç mi haberdar değildir ülke istihbaratı.., Neyse ki Erbakan ( Allah günahlarını bağışlasın..! ) bu günleri görmedi ki,  o bile gelinen noktayı analiz etmekte zorlanırdı ..!
                      Ege ve Akdeniz havzasında NATO tarafından daha fazla sıkıştıracağı anlaşılan Türk silahlı kuvvetleri ve dış politiği için tek çıkış yolu Mısır ve Suriye ile doğrudan diplomatik ilişki iken, halen daha İhvan sarmalında debelenip bir yemin ettim ki dönemem tavrı sergilemenin sonunun ne olması beklenmektedir..?  Ayrıca da diğer yandan ;  her geminin bakım onarıma ihtiyacı olabilecekken iktidarın bakım ve onarımı için neden aynı gemide sessizce beklenmektedir...?
 
EKONOMİK KUŞATMA   :  Ülke olarak, bir yandan pandemi etkisi ile işçi sınıfı ve dar gelirli kesimin yaşam şartlarını zorlaştığını, alım gücünün azaldığını konuşabilmekteyiz. Diğer yandan da ikinci el piyasasında çılgınca otomobil satışları, kredili ev satışları patlamış, yastık altı altın ve dolar rezervi merkez bankasını yediye katlamış durumda.., Gel de bu diyalektik üzerine onlarca makale yazma.., Ez cümle artık devletine olan güveni yitirmiş ve krediyi ödememeyi hak gören bir çeşit orta sınıf nevrozu infilak halinde olup, kendi burjuvazisini yaratarak devrim yapacağını zanneden mütedeyyin kesimin görmemiş zenginleri de mevcut mal varlığını yurt dışına kaçırma peşinde..!
 
TIBBİ KUŞATMA   :  Özellikle 1 Haziran sonrasında girişilen gevşeme kararlarından pandemi açısından en vahimi toplu taşımanın bir anda eski haline döndürülmesi idi. Zaten ülkede şoförler federasyonunun futbol federasyonu kadar etkili bir kurum olabilmesini hiç anlayamamışımdır.. Akabinde düğün dernek, taziye , asker uğurlaması derken tam bir saldım çayıra havası yaşanmış olup 1 Ağustos tarihinden sonra Mevlanın kayırmadığı ayyuka çıkmıştır.., Ancak sosyal medya ve televizyonda görülen itibarı biraz abartan yetkili makam ve kurul üyeleri bir anda halkı suçlamaya başlamış ve hatta kendin ettin kendin buldun havasını hâkim kılmaya çalışmıştır. Tabii olarak deontoji ( Tıp Ahlakı ) ile bağdaşmayan bu yaklaşımlar sonuçta eylül ayı itibariyle deontolojik suçları da teşvik etmiştir. Üç güneydoğu şehrinden 3500 üzeri vaka bildirilirken 1200 lerde vaka sayısı açıklanmış, sadece Ankara da günde 4000 üzeri vaka açıklandığında 1500 rakamına çıkılabilmiştir.., Üstelik de ortalama yüzde 15 lerde olan pozitif vaka yakalama oranı bir anda yüz bin test sayısına ulaşıldığında yüzde 1.5 rakamına inmiştir. Yani biyoistatistik ilmi bile hayretler içindedir. Ya da martılara ve evcil hayvanlara test yaparak testler zayi edilmektedir.., Kaldı ki ülkede filyasyon ekipleri temaslı ve semptomlu hastalara bile test yapmaktan imtina ederken bu olaylar vuku bulmaktadır.., Velhasıl sözü uzatmadan bir tavsiyede bulunmak isterim ;  2014 yılında mobbing nedeniyle Sağlık bakanlığından istifa etmiş biri olarak istifanın özellikle bilimsel itibarın ve kişisel saygınlığın korunmasında değerli bir seçim olduğunu yetkililerle paylaşmak isterim.., Bu davetimin temel dayanağı ise ; Özellikle Ekim ayının ortasından itibaren devreye girecek Rhinovirüs ( Soğuk algınlığı etkeni ) , İnfluenza ( Grip etkeni ) ile birlikte Coronavirüs vakalarının da katlanarak artması , birinci basamak sağlık hizmetlerinin ve acil servislerinin ayırıcı tanıda güvenebileceği ölçekte PCR testinin mevcut olmaması ( Güvenilirlik mevcut test için yüzde 45-55 civarı ) ve sağlık personelinin mayınlı sahaya sürülen asker psikolojisinin artık yerleşmiş olması gerçekliğidir.., Bu manada ;  ülkede verilen  ve verilecek olan yüz yüze eğitimlerin en azından Aralık ayına kadar ertelenmesi ve de Ekim kasırgası öncesi en azından sağlık çalışanlarının yükünü hafifletecek 14 günlük tam karantina kararının bir an evvel alınması,  bizi çok kınadığımız Yankeelerin sağlık trajedisi örneğine benzemekten kurtaracaktır..!
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Turktime