Türkiye, dönem dönem, hatta çoğu zaman 1972 yapımı
Baba-The Godfather filminin doğal set platosu gibi(ydi.)
Kavga etmeyi ve kavga edenleri seyretmeyi severiz.
Hatta sosyolijik olarak bu kavga halinden yüksek bir keyif aldığımızı iddia eden sosyologlar da olmuştur.
Belki de bu yüzden baba filminin en çarpıcı repliklerini ezbere biliriz.
Baba filmini izleyip de, Michael Corleone'nin "Düşmanlarından nefret etme, bu senin yargılama yetini etkiler..." sözünden etkilenmeyen oldu mu acaba?
Ya da "Kimsenin gözünün içine bakma, baktıklarında da gözünü kaçırma..." sözlerini, zihninin bir kenarına yazmayan var mıdır?
Ne zaman yeraltı dünyasıyla ilişkili yazı kaleme alsam, baba filminin üçlemesi, hızlandırılmış şekilde gözlerimin önünden geçer.
Neyse....
Bir kesimin nefret ikonu, başka bir kesimin kahraman ilan ettiği yeraltı dünyasının önemli isimlerinden Sedat Peker'in yakında Türkiye'ye getirileceğine dair birden fazla kaynaktan bilgiye ulaştım.
Aldığım bilgilere göre Peker, 2 ay içinde Türkiye'ye getirilecek.
Detaylara birazdan gelirim ama süreci takip edemeyen okurlarım için kısa bir Sedat Peker özeti yapmam faydalı olabilir.
1990'lı yıllardan bu yana hakkında organize suç örgütü kurma suçlaması bulunan Peker, 2019 yılında aniden yurt dışına gitti.
3 yıl önce yurtdışına çıkmasına neden olan soruşturma için "Berat Albayrak seni hapse attıracak dediler. O kadar çok kişi söyledi ki ben de önlem olarak yurtdışına çıktım ama bu bir komploymuş" diyerek Berat Albayrak'a yönelik suçlamalarını geri çekmişti.
Peker, bu sözlerinin altını da şöyle doldurmaya çalışmıştı.
"Sonra bir dönem bu sürekli devam edince beynimin içinde bu yer edinmeye başladı. Yanıma gelenler sürekli bunu söylemeye başladı. Bir gün bana bir telefon yollandı. Bu telefonun kamerasından çekim yapılmış kamera çekiminin içerisinde bir dosya ve bu dosya bana karşı hazırlanan örgütlü bir suç dosyasını gördüm..."
Peker, dönemin içişleri bakanı Süleyman Soylu ile karşılıklı ağır söz düellosuna girmesi ve çektiği videolarla da uzun süre Türkiye'de gündemin manşetlerinden inmemişti.
Yeraltı dünyasının belki de yaşayan en önemli ismi Alaattin Çakıcı'nın hapisten çıkmasıyla alanı daralan Peker'in bu yüzden Türkiye'yi terk etmek zorunda bırakıldığı tezini öne süren kaynaklar da olmuştu.
Her iki tezi sentezleyerek hipotez oluşturursak, Peker'e bir yandan "Tutuklanacaksın" diye kendisi hakkında soruşturmalar gösterilirken, diğer yandan Alaattin Çakıcı faktörüyle can güvenliği endişesi yaşatıldığı, Peker'in bu çift taraflı basınçla yurt dışına çıkmış olma ihtimali daha güçlü bir olasılık olarak görünüyor.
Bu hipotezimi kuvvetlendiren gelişme, araya hatırlı dostların girmesiyle Çakıcı ve Peker'in ateşkes yapmasıdır.
Bu barışın yapıldığı iddia edildikten sonra Peker, bir ara meydan okuduğu Çakıcı ile ilgili -Çakıcı da Peker'e mesaj göndererek meydan okumuştu- bir daha kötü bir söz söylemedi.
Bu kadar girizgâhtan sonra sıcak gelişmeye gelirsek...
Peker'in yurt dışından getirileceğine dair ilk duyumum 35-40 gün önce oldu ama kulis için dahi yazmaya yetecek veri olmadığı için beynimin çekmecesinin bir kenarına attım.
20-25 gün önce de aynı bilgileri duyunca, dikkat kesildim.
Nihayet, siyaset-medya-bürokrasi dışında bilgi/duyumlarına güvendiğim arkadaşım, başka bir sohbetin ortasında bana "Peker, yakında getiriliyor" dedi.
Beraber sohbet ettiğimiz üçüncü kişi gidince "Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?" diye sordum.
Eminim çünkü diye başlayarak kafamdaki boşlukları dolduran bilgiler verdi.
Bununla da yetinmedim.
Kulağı delik, bilge tarafı da olan bir STK Başkanı dostuma da sordum.
Bana "Evet, doğru duymuşsun. Sedat Peker geliyor. İstanbul'da kendine ev de bakıyor." deyince, gayri ihtiyari sordum;
+ Neden?
- Peker'in evine el koydular ya! Nerede oturacak eşi ve çocukları?
+ Evet doğru.
- Peki, 2 aya kadar gelecek diye duydum. Bu tarih de doğru mu?
+ Bu da doğru.
Yazımın finaline gelirsek.
Aldığım tüm bilgiler Sedat Peker'in yakında, hatta 2 ay içinde Türkiye'ye getirileceği yönünde.
Elbette yüzde yüz diyemiyorum ama yüzde 99,9 oranda bu bilgilerimin doğru olduğunu düşünüyorum.
Peker'i tanımam. Ne telefon, ne yüz yüze hayatımda hiç görmedim, konuşmadım. Hatta, "Oluk oluk" kan akıtmakdan bahsettiği dönemde, TV'de kendisini eleştirmiş, iktidara da "Başınıza iş açacak" diye seslenmiştim.
Peker'in şimdiye kadar verdiği bilgiler içinde doğru çıkanlar olduğu gibi bazı devlet görevlileri ve şahıslara yönelik belgesiz hakaretlerini de eleştirdim.
Ailesine yönelik ev baskınında ise, "Sedat Peker'in suçu varsa, Peker'in üzerine gidin ama ailesini rahatsız etme emrini kim verdiyse bu da bir insanlık suçudur." diyerek, şimdi kapatılan BBNTURK TV'de görüşlerimi kamuoyuna açıklamıştım.
Sedat Peker'in gelerek ya da getirilerek varsa suçlarının cezasını Türkiye'de çekmesi gerektiğini düşünüyorum.
Neticede burası vatanı.
İstanbul'da ev bakması da kendisinin Türkiye'ye getirileceği yönünde şüphe ya da bilgisinin olduğunu gösteriyor.
Peker'in Türkiye'ye getirilmesinin siyasi başarı ve komplikasyonları olur mu?
İşte bu iki sorunun yanıtını zaman verecek.
Çünkü, bu soru-cevapların ucu açık...
ERDOĞAN'I TEBRİK EDERİM
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Almanya seyahatinde, canlı yayında Alman Başbakanı Olaf Scholz'un yüzüne "Bizim İsrail'e borcumuz yok. Borcu olanlar rahat konuşamıyor" sözleri kıymetliydi. Çünkü, İsrail'e kayıtsız şartsız destek veren Almanya, Hitler aracılığıyla yahudilere soykırım yapan devletin ismidir.
Bir Alman gazetecinin, mealen "Filistin'i savunmaya devam ederseniz Türkiye'ye savaş uçağı vermeyiz" sözlerine de "Başka ülkeden alırız" yanıtı ile başlayan tok sözlerini sevdim.
Hiç kimse, Hamas'ın yaptığı bir hatayı-yanlışlığı bahane ederek binlerce çocuğun katledilmesini mazur gösteremez.
Gazze şeridi, insanlık şerididir.
Bu şeridi çiğneyenleri, tarih de çiğner!
Bunu yapanlar demokrat kılığına giren tek gözü kör kişi ya da devletlerdir!
Alnında yazanı da okuyoruz!
UTANMAZ İSLAM DEVLET BAŞKANLARI
İşinize gelince "Allah'ın hatırı yücedir, hiç bir hatıra feda edilemez. Şehitlik en yüce makam" dersiniz...
Allah sizi iddianızla sınayınca, korkak tavşanlar gibi kaçarsınız.
İsrail yönetimi binlerce çocuğu katlederken utanmadan sırça saraylarında seyreden islam ülkelerinin liderlerini ve tüm suskunları lanetliyorum.
SHAMELESS ISLAMIC HEADS OF STATE
When it comes to your business, you say, "The sake of Allah is supreme, no memory can be sacrificed. Martyrdom is the highest rank"... When Allah tests you with your claim, you run away like cowardly rabbits. I curse the leaders of Islamic countries and all those who are silent and shamelessly watch in their glass palaces while the Israeli government massacres thousands of children.
TALAT ATİLLA'YI TWITTER'DA TAKİP ET!