PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
TANRIÖVER’İN BÜKREŞTEKİ BÜSTÜ.. BEYATLI’NIN ÜSKÜP’TEKİ EVİ..
Yalçın Toker
YAZARLAR
3 Ocak 2018 Çarşamba

TANRIÖVER’İN BÜKREŞTEKİ BÜSTÜ.. BEYATLI’NIN ÜSKÜP’TEKİ EVİ..


1960 yılında açtığım Toker Matbaasında kitaplar yayınlamaya başlamış ve Toker Yayınevini kurmuştum. Bu girişimlerimde amacım, Türk kültür ve edebiyatına hizmet etmek, şair ve ediplerimizin tanıtımına, eserlerinin yayınlanmasına katkı sağlamaktı..

Yayınevimizin kitap dizilerinden önemli birinin adı 100 Büyük Edip ve Şair dizisi idi.. O yılların tanınmış edebiyat öğretmenlerinden komisyonlar kurmuş,  bu dizide yer alacak eserleri onlara hazırlatıp yayınlamıştım.. İlk yıllarda Mehmet Akif, Yunus Emre, Mevlana gibi eserlerle başlattığım dizi, çok ilgi görmüş, bu güzel kitaplarımız çok iyi satılmıştı.. Hatta, “kısa sürede 100 edebiyatçıyı tamamlayacağız galiba, keşke dizinin adını 100 şair demesem de, 200, 300 falan koysaydım diye” düşünmüştüm.. 

Ama ne var ki, sonraki yıllarda bu diziye ilgi azaldı.. Satışlar yavaşladı, düştü.. Nihayet 68. Numaralı eseri bastıktan sonra diziye devam edemedik.. Tabii bu konuda mali güçlüklerimiz de etken olmaktaydı..

Üzülmüştüm.. Oysa dizide yer almasını istediğim ve hazırlatacağım daha pek çok şair ve yazarımız vardı.. Bunlardan biri de HAMDULLAH SUPHİ TANRIÖVER’di..

Tanrıöver, 1885’te İstanbul’da doğmuş olan değerli bir edebiyatçımızdır. Mektebi Sultani (Galatasaray) mezunu.. Sonra öğretmen oldu, Üniversitede İslam güzel sanatları dersleri okuttu. 1911’de Fecri Ati edebiyat akımını bırakarak Milli Edebiyatçılara katıldı. Türkçülük idealinin öncüleri arasında yer aldı, Türk Ocaklarında başkanlık yaptı. İstiklal Savaşıyıllarında, işgalcilere karşı düzenlenen toplantılarda görev alarak Milli Mücadele lehine konuşmalar yaptı.

Cumhuriyetten sonra Milletvekili oldu. CHP ve DP.’den Antalya, İstanbul, Manisa milletvekilliklerinde bulundu. Milli Eğitim Bakanlığı yaptı. O döneminde İstiklal Marşımızın yarışmasını o açmıştı.

Milletvekilliğinden sonra uzun yıllar Türkiye’nin Bükreş Büyükelçiliği görevinde bulundu. Ülkemizi en güzel biçimde temsil etti, orada I. Dünya savaşı Türk şehitleri için Türk mezarlığı kurdurdu. Gagauz Türkleri ile ilgilendi. Onların çocuklarının Türkçeyi öğrenmelerini sağlamak için okullar açtırdı, ilerleyenleri yükseköğrenim için Türkiye’ye gönderdi. 11 Nisan 1966 da vefat etti.

Tanpınar’ın hatırasının yaşatılması için 2007 yılında Romenler, Bükreş’te onun bir büstünü kurdular. Büstün açılışını da, o tarihteki Başbakan Tayyip Erdoğan’a yapmıştı.
Demek ki bu olay, Tayyip Bey için güzel bir anıdır..

O halde şimdi Tayyip Bey’e sorayım: “Beyefendi, Hamdullah Suphi’nin anısının yaşatılmasına hizmetiniz geçmiş.. Acaba Yahya Kemal Beyatlı konusunda da bu tür bir hizmette bulunmaya ne dersiniz?”

Evet.. Geleyim Yahya Kemal’e.. Türk şiirinin ve Türkçe'nin önemli büyüklerinden biri olan Yahya Kemal Beyatlı, 1884 Üsküp doğumlu bir Balkan çocuğudur...

Makedonya'nın başkenti olan Üsküp'te onun doğduğu ev, son zamanlarda yıkılmış, harap durumda adeta bir çöplük olmuştu..

Şu anda ne haldedir pek bilmiyorum ama, hatırladığım kadarı ile Üsküp'lü Türkler tarafından kurulan Köprü isimli Derneğin yöneticileri bir zamanlar, oranın tam bir çöplük halinde  olduğu yönünde yazılar yayınlamışlardı.. Binanın 1963 Üsküp depreminde büyük zarar gördüğünü, fakat ne Türkiye, ne de Makedonya Hükümeti tarafından ilgilenilip onarılmadığı bilgisi vermişlerdi.

Ne dersiniz, şimdi bu işle Tayyip Bey ilgilense yerinde olmaz mı?

Öyle ya, Türk kültürüne verdiği önemi göstermek üzere 2007’de Bükreş’e kadar gidip Tanrıöver’in büstünü açtığına göre bugün de Üsküp’e  uzanıp Yahya Kemal’in evini onartmak ona düşer öyle değil mi?..

Ben ben böyle düşünüyorum ama tabii bilemem..

Tanrıöver İslam güzel sanatları öğretmeniydi, Yahya Kemal ise içkiciydi..
 

Ne Şam semâsını yâlel'le dolduran şarkı,

Ne Zahle'nin üzümünden çekilmiş eski rakı,
 

Mısralarının sahibi olan adam için ben Üsküp’e gitmem derse tabii o başka..

Hele bir de Yahya Kemal’in sık sık vurgu yaptığı, Ziya Gökalp’in her masaya oturuşunda tekrarladığı şu beyti kendisine hatırlatanlar olursa;
 

İçelim içelim şarab içelim

Nice bir sufi gibi âb içelim (*)
 

(*) Yahya Kemal Beyatlı/Toker Edebiyat Kom. sa: 193.. Toker

Yayınları-
 www.tokeryayinlari.com Tel: 0535 3199349 ve [email protected]
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Turktime