"CHP sokakçıdır, öbürleri meydancı"

1977-80 Dönemi Adalet Partisi ve 28 Şubat Dönemi’nde Refah Partisi Kastamonu milletvekili olan Fethi Acar, TÜRKTİME yazarlarından Fahrettin Damga'ya konuştu.
ABONE OL
Abone Ol
Haberler / Güncel
13 Mart 2018 Salı 23:16
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş

Fethi Acar, 2 bölüm halinde yayınlanacak röportajın ilk bölümünde 1960 Darbesi’nin sebeplerini, neler yaşandığını, 9 Subay Olayı ve sonuçlarını, Türkiye’de koalisyonlar döneminde yaşananları, 12 Mart Muhtırası ve siyasetteki sonuçlarını, Adalet Partisi’ndeki 41’ler olayını, Güneş Motel Olayı’nı, Cumhur İttifakı’nı ve Saadet Partisi’nin tavrını, Abdullah Gül’ü ve Fatih Erbakan hakkıında önemli açıklamalarda bulundu.

İşte... Fethi Acar'ın oldukça uzun ama tarihle bugün arasındaki benzerliğin ne kadar fazla olduğunu görebileceğiniz açıklamaları.

ADNAN MENDERES EZAN ŞEHİDİDİR
DEMOKRAT PARTİ DÖNEMİ, ÇARIKTAN KARA LASTİĞE, KARA SABANDAN TRAKTÖRE, TEL DOLABINDAN BUZDOLABINA GEÇİŞ DÖNEMİDİR
CHP 1946’DAKİ ‘’AÇIK OY GİZLİ TASNİF SİSTEMİ’’YLE DÜNYAYA REZİL OLDU


Fahrettin Damga: 1960 Darbesi neden ‘’Darbelerin Anası’’, sebebi neydi, neden yapıldı?

Fethi Acar: 27 Mayıs’ı anlatmak için 1946’daki açık oy gizli tasniflere  gitmek lazım.  Şemsettin Günaltay’ın   kurduğu  18. Hükümet döneminde, 1943 seçimlerinde kullanılan ‘’Açık oy, gizli tasnif’’ uygulamasıyla dünyaya rezil oldukları için, ‘’gizli oy açık tasnif’’e dönülmüş ve şimdiki sistem gibi seçimler yargıya verilmiş.
 
14 Mayıs 1950’de Demokrat Parti beklenmedik bir şekilde büyük bir çoğunlukla iktidar olunca, İnönü’nün asker arkadaşları olan ordu yönetimi ve İnönü’nün sınıf arkadaşı olan Genelkurmay Başkanı, ‘’iktidarı vermeyelim’’  diyorlar. Bir hafta falan böyle sürüncemede kalıyor. İnönü de diyor ki; ‘’Zaten dünyaya 1946’da açık oy gizli tasnifle rezil olduk, verilmesi lazım.’’ Böyle başlıyor. Tabii o zaman Kore vesaire bir sürü olaylar devreye giriyor. 

1954 normal, onu demeye gerek yok. Demokrat Parti evvela, nüfus kağıdında yazılı olduğunun dışında insanlara insan olduğunu öğretti. Kişiliğini verdi Demokrat Parti. Türkiye’ye yaptığı yatırım, çiftçiyi adam yerine koyması. Hani bizim Anadolu’da şöyle ifade edilir ya; Demokrat Parti dönemi, çarıktan kara lastiğe, kara sabandan traktöre, tel dolabından buzdolabına geçiş dönemidir. Ve 14 Mayıs 1950’ye Beyaz Devrim, Sandık Devrimi denir. Bu hizmet trendi devam ederken tabii Marshall Yardımı vesaire ,ABD biraz kucaklıyor Türkiye’yi. Kore’deki kararından dolayı falan.
 
22 Mayıs 1954’te -Türkiye ona bir daha hiç ulaşamadı- Demokrat Parti, %58’le tekrar iktidar oldu. Daha çoğunlukla. Tabii burada muhalefeti de incelemek lazım. 1950’deki, Altıok, ben CHP kelimesinin içinde HALK olduğu için ve onların halkla bir ilgisi olmadığı için Altıok diyorum. CHP’yi kullanmamaya gayret ediyorum. Altıok, milletin yüreğini her zaman kanatan o Altıok, 1950’de 69 mebus çıkardı, 1954’te 31 mebusa düştü. 31 mebusa düşünce bunlar perişan oldu. 

1954’te Demokrat Parti ikinci dönem daha güçlü olunca, askeri mahfillerde diyorlar ki; ’’ İktidar bunların elinden sandıkla alınmayacak.’’ Orhan Kabibay’ın anılarında var, diyor ki; ‘’Biz baktık bu iş çok zor olacak.’’

Bir akşam diyor, Celal Bayar’ın anılarında (Bir Darbenin Anatomisi) var bak şurada. Bir akşam nöbetçi subayıyla birlikte o Dündar Seyhan ve Milli Birlik Komitesi’nden malum kişiler, sucuklu yumurta ile rakı içerken ülkeyi kurtarmaya karar verdik diyor 1954’te. Tabii yüksek ses çıkaramıyorlar, güçlü iktidar. Seçim 58’de yapılacak. O arada Amerika şimdiki gibi Türkiye’yi bırakmış. Karaborsa başlamış, biraz enflasyon sıkıntısı var. Devalüasyon yapılmış, o arada Demokrat Parti 58’de yapılması gereken seçimi, 1957 Ekim’ine almış. Seçimi 1957 Ekim’ine alıyor ama seçimde oyu %10 civarında düşüyor. 

Fakat o arada, Demokrat Parti büyük parti, parti içinde bazı çatlak sesler var. Osman Bölükbaşı’lar  Millet Partisi’ni kuruyor. Kenan Öner’ler falan Millet Partisi doğuyor. Bu sefer, CHP, 1957 seçimlerine, aynen 2014 Cumhurbaşkanlığı seçiminde yaptığı 14 Parti ittifakı gibi, bütün dışarıdakilerle ittifak yaparak  giriyor ve 31 milletvekilini 178’e çıkarınca Altıok kuduruyor. 

O günkü medya falan neyse, ilkin Trakya Taarruzu, sonra Ege Taarruzu. Ege Taarruzu’nu da Uşak’ta Kurtuluş Savaşı’ndaki Yunan Kuvvetleri Başkomutanı General Trikopis’i bizim hemşehrimiz Halit Akmansu’nun  yakaladığı yerden başlatıyorlar. Celal Bayar diyor ki; ‘’Düşman kimdi, Yunan mı geldi?’’  Öyle bir Trikopisli planla çıkıyorlar.

CHP SOKAKÇIDIR, ÖBÜRLERİ MEYDANCI

Fahrettin Damga: Yani, CHP biraz oyunu yükselttiğinde iktidarı tekrar ele geçirmek için agresifleşiyor.

Fethi Acar: Ben sokak diyorum. Onlar sokakçıdır, öbürleri meydancı.

Fahrettin Damga:  Bugün de aynı aslında

Fethi Acar: Hiçbir değişiklik yok. Zihniyet aynı, oraya geleceğiz zaten.

GAZETECİLERİN VEYA TELEVİZYONCULARIN, BU İŞLE UĞRAŞANLARIN 9 SUBAY OLAYINI BİLMEDİKÇE HİÇBİR YERE  ÇIKMAMALARI LAZIM.

Fethi Acar: CHP’nin mebus sayısı 178’e çıkınca bu sefer gene askeri mahfile geçiyoruz bak. 1954’te sucuklu yumurta ile hareket başladı, 57 seçiminden sonra artık karar veriyorlar. Diyorlar ki; ‘’Demokrat Parti üçüncü defa iktidar oldu, bunları devirmekten başka çare yok.’’ Faruk Güventürk İstanbul’da. Ankara’da Kemal Yıldırım lanetleri, o 1954’te hortlayan şeyi daha ciddi hale getiriyorlar. Siz gazetecilerin veya televizyoncuların, bu işle uğraşanların 9 SUBAY olayını bilmedikçe hiçbir yere  çıkmamaları lazım.

Celal Bayar’ı ben 2 defa buradaki (Ankara)köşkünde, 2 defa Çiftehavuzlar’da sağlığı yerinde, daha şunu (Bir Darbe’nin Anatomisi kitabını gösteriyor)yazmadığı günlerde ziyaret ettim. Diyordu ki; ‘’Aman çocuklar köylerinize filan gittiğinizde söyleyin, ya muhtar bile, aday olacaklar şu 9 SUBAY olayını öğrensinler, Allah aşkına.’’ 

CUNTACI 8 SUBAY BERAAT ETTİ, İHBARI YAPAN SAMET KUŞÇU CEZA YEDİ, ORDUDAN ATILDI

Fahrettin Damga: Peki, nedir 9 SUBAY OLAYI?

Fethi Acar: 9 SUBAY Olayı çok ciddi. Ankara ve İstanbul’da ekip buluşuyor, Altıok’la irtibatlılar. Üniversiteler, başta öğrenciler, Harp Okulu dahil, 1957’den sonra 1958 olayları. 

9 SUBAY’dan Samet Kuşçu diye bir yüzbaşı, biraz Demokrat Parti’ye yakınmış. Bir yere kadar uzanıyor, ihbar yapıyor, şifahi ihbar. Hem Celal Bayar, hem Başvekil harekete geçiyor. Milli Savunma Bakanı Şemi Ergin diye bir sivil zat. Diyorlar ki, ‘’Burada bir şey var.’’  Daha sonra 66’da Genelkurmay Başkanı olacak Cemal Tural da İstanbul’da Birinci Ordu’da Tümgeneral.  8’ini de yakalıyorlar, muhbiri de yakalıyorlar, 9 SUBAY.  Cemal Tural’ın Başkanlığı’ndaki askeri mahkemedeki yargı süreci 6 ay - 7 ay devam ediyor. 

Samet Kuşçu, Ankara’da ve İstanbul’da darbe hazırlığı var diyor. 9 SUBAY içinde yer alan Faruk Güventürk daha sonra Demokrat Partililer Yassıada’ya getirilirken onlara işkence yapan adam. Aynı Çevik Bir gibi, Çetin Doğan gibi kendilerini istediği yere tayin ettirip ne yazık ki emellerine ulaştılar. Müthiş bir darbe hazırlığı var, zaten Altıok’la temas halinde. Celal Bayar burada (Bir Darbenin Anatomisi kitabında) diyor; ‘’Bu işin başındaki İsmet Paşa’dır’’ diye. 8 subay beraat etti, ihbarı yapan Samet Kuşçu ceza yedi, askeriyeden atıldı.

Fahrettin Damga: ?Cuntacı arkadaşlarını ihbar eden Samet Kuşçu’nun başına gelen, 28 Şubat Dönemi’ndeki  Batı Çalışma Gurubu meselesinde  Hasan Celal Güzel’le , Bülent Orakoğlu’nun başına gelen gibi sanki.

Fethi Acar: Şüphe yok, tabii canım aynı.

Fahrettin Damga: Batı Çalışma Grubu’nu ihbar ediyorlar, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel dosyayı Genelkurmay’a havale ediyor, gereğini yapın diyor.

Fethi Acar: 9 SUBAY Olayı’ndan sonra Cumhurbaşkanı Celal Bayar, her hafta Bakanlar Kurulu’yla toplantı yapıyor yargı süreci sürerken.  Diyor ki; ‘’Arkadaşlar bu işin üzerinde durun.’’ Milli Savunma Bakanı Hukukçu Şemi Ergin, genç birisi. Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Bakanlar Kurulu’na diyor ki; 

‘’Ne oldu bu iş? Aman üstüne gidin’’.
 
Başvekil Menderes; ‘’ Sayın Cumhurbaşkanım sizi bu konuda Milli Savunma Bakanı aydınlatsın’’

MİLLİ SAVUNMA BAKANI ŞEMİ ERGİN; ‘’ATATÜRK’ÜN ASKERİ DARBE YAPMAZ’’

Acar: Milli Savunma Bakanı Şemi Ergin; ‘’Sayın Cumhurbaşkanım, evet böyle bir şey var ama bunu böyle ifşa edersek asker çok rahatsız olacak. Atatürk’ün askeri de darbe yapmaz, siz bu kadar telaşlanmayın’’ diyor.

Celal Bayar anılarında diyor ki; ‘’Beni ikna edemezsiniz çocuklar. Dikkat edin, benim ayağımın altından bir şeyler gittiğini hissediyorum Sayın Başbakan.’’

Bakıyor ki kabine bu işte gevşek. Demokrat Parti ‘nin üst yönetimini, Meclis’teki yöneticilerini, Meclis Başkanı Refik Koraltan’ı Çankaya’ya çağırıyor. Bunu üzerine yaptıkları tek şey. O zaman Bakan azletme de yok. Hükümetin istifa etmesi lazım. 

CELAL BAYAR: ‘’ZATEN BU YILANIN BAŞINI KOPARMADIĞIMIZ İÇİN 27 MAYIS’I YAŞADIK’’

27 MAYIS DARBESİ’NİN ÇEKİRDEĞİ 9 SUBAY OLAYI’DIR


Fethi Acar: Celal Bayar şunu söylüyor anılarında Başvekil için; ‘’Kendisi sözü Milli Savunma Bakanı’na verdi, beni ikna edecek sandı. Fakat ikna olmam mümkün değildi. O günkü Adnan Bey’in haline baktım. Büyük kabahat işlemiş bir çocuğun babasının halindeydi.’’ Milli Savunma Bakanı’nı öyle savunur. ‘’Oğlu kabahat işlemiş baba niteliğindeydi, fazla üzerine gidemedim’’ diyor. Yani 9 SUBAY Olayı’nda kabine bu kadar gevşek.

Daha sonra diyor ki Celal Bayar; ‘’ Zaten bu yılanın başını koparamadığımız için 27 Mayıs’ı yaşadık’’
 
27 Mayıs Darbesi’nin çekirdeği  9 SUBAY Olayı’dır. 54’lerde başlayıp bir süre uyuyan, bundan beraat edince; aynen şimdi 15 Temmuz’u gerçekleştirenlerin yaptığı gibi şimdi, tamamı yurtdışına gidiyor. Kendi ellerinde, o zaman da ellerinde, şu yakın tarihe kadar ellerinde. Beraat eder etmez yurt dışına değişik ülkelere atama yapılıyor 1957 sonlarına doğru. 1958’de iz kaybettirdiler. 1959’da geldiler. Burada Dündar Seyhan diyor ki; ‘’1959 sonlarına doğru toplandık, geldik, organize haldeydik,  hiçbir sır vermedik, birbirimizi koruduk, ekibi koruduk. Birkaç toplantı yaptık. Ankara’da Alparslan Türkeş’in evinde toplandık. Ve darbeye karar verdik.’’ 

Sebebi konusuna gelince;

Türkeş bana da anlatmıştı. Darbe yaptık ama idama karşıydık. Biz idama karşı olduğumuz için tasfiye edildik.
 
Ben diyordum ki Albayım ‘’Hayır, inanmam bırak.’’

Bana defalarca ‘’ Aydın Menderes’le beni görüştür’’ dedi. 

‘’Görüştüremem ‘’dedim.  

‘’Siz adam astınız, Başvekil astınız’’ dedim.  

‘’Biz idama karşıydık’’ 

Adamı alaşağı ettikten sonra, asmadık diyemezsiniz. Bu tutmaz.

Kaldı ki, Oral Çalışlar’ın kitabında var. 12 Eylül 80’den sonra Merkez Komutanlığı’nda  diyor ki; ‘’Evet, karar verdik’’ çok da kuvvetli albaydı malum. 

‘’Anonsu yapan sizsiniz albayım’’ diyorum. 

‘’Yahu ona ben hazır değildim. Beni alıp apar topar götürdüler’’ filan. Bir sürü anılar anlattı. Bir yerlere yazdık da.

ASKERİN İÇİNDE OLUŞAN ÇETE, CHP’YLE İRTİBATLI
DARBECİLER MENDERES’İ İDAM ETMEDİLER, MOTORDA BOYNUNU KOPARDILAR


Fethi Acar: Sonuçta; O çete, askerin içinde oluşan çete. Altıok’la irtibatlı. Hatta Celal Bayar anılarından diyor ki; ‘’Benim endişem, Tahkikat Komisyonu falan kurmanın sebebi, o zaman 21-24 Anayasaları’nda kuvvetler birliği var. Hakimiyet Kayıtsız Şartsız Millete aittir. Hiçbir ortağı yok. Bunu da temsilcisi olarak Millet Meclisi yapar. Anayasa Mahkemesi yok, bir başka vesayet kurumu yok. Biz ülkeyi 1924 Anayasası’na göre yönettik ama bizi yargılamadan neye göre astılar, neye göre yargıladılar?’’ 

27 Mayıs’ta iktidarı alaşağı ederek 2 bakan ve Başvekil’i idam ettikleri, idam etmediler, motor da boynunu kopardılar adamın boynunu. Ankara’dan bir talimat gelir diye. İdamın bile şekli ve zamanı var değil mi? Hukuki ve insani şekli var. Bunu da yerine getirmedi bu şerefsizler. Motorda katlettiler, sonra da şeklen o gördüğünüz resimleri falan aldılar.

Fahrettin Damga: Yani, Adnan Menderes’i darağacında idam etmediler, önce motorda katlettiler?

Fethi Acar: Katlettiler. 3 defa boynunu kopardılar. Aydın Bey biliyor bunu. Bunu kimseye paylaşabilir mi? Oğlu, nasıl bilmez?

Fahrettin Damga: Sonra diktiler mi peki boynunu?

Fethi Acar: Bir şey yapmışlardır elbette. İdamın halat paralarını da ailelerden aldılar. Yani yürekler acısı oralar.

İNÖNÜ: ‘’ŞARTLAR TAMAM OLDUĞUNDA İHTİLAL MUTLAKA OLUR’’

Fethi Acar: Sonuçta 1977-80’de 60 darbesi ile iktidardan aldıkları Demokrat Partililerle, onları alaşağı eden Milli Birlik Komitesi aynı çatı altındayız. Onlar ölünceye kadar senatör, bizim de 6 tane Demokrat Parti senatörümüz var. İlk gün 18 Nisan 1960 Tahkikat Komisyonu görüşüldü. O gün Meclis’i yöneten İbrahim Kirazoğlu Kayseri Mebusu, bizim de 77-80’de Kayseri senatörümüz.  Bütün o 15 kişilik Tahkikat Komisyonu 18’inde başlıyor, 27 Nisan’da, darbeden tam bir ay evvel, son görüşmesi var. İsmet İnönü Muhalefet partisi Genel Başkanı olarak kürsüye çıkıyor. İşte ‘’Şartlar tamam olduğu zaman ihtilal behemahal olur, ben de sizi kurtaramam’’ diyor. 

CELAL BAYAR: DARBENİN ELEBAŞI İSMET PAŞA’DIR.

Fethi Acar: Celal Bayar anılarında anlatıyor. ‘’Bu yolda devam ederseniz ben de sizi kurtaramam. Peki, Tahkikat Komisyonu kurulmazsa kurtaracak. Kurulsa kurtarmayacak. Bu adam bunun içinde nasıl olmaz? ‘’ diyor. Anlatıyor. Yani darbenin elebaşı İsmet Paşa’dır diyor burada zaten. Bir de sonrada kuyudan adam çıkarma var. Başvekil asıldıktan sonra. Gelin Kayseri’dekileri çıkaralım diye.

Fahrettin Damga: 27 yıllık tek parti iktidarından sonra 1950 Seçimi ile halkı dönüştürme çabası sona eren CHP, askerin içerisindeki bir klikle birlikte karar verip 27 Mayıs 1960 Darbesi’ni organize ediyor ve iktidarı geri almak için bu darbeyi yaptırıyor. 

Fethi Acar: Karar veriyor, hiç şüphe yok.

İKTİDAR OLAN DEMOKRAT PARTİ’NİN İLK YASASI ‘’EZAN’IN ASLINA DÖNÜŞ YASASI’’

Fethi Acar: Bir başlangıç daha var bunun içinde.  14 Mayıs 1950’de DP iktidar olduğu zaman meydanlarda halk istemiş. Demokrat Partili, üstadlar der ki; bizde böyle şey olmadı ama halk kendisi istedi. Bizim  beyannamemizde yoktu. Ezanın aslına dönüşü olayı var. 

Malum Demokrat Parti 14 Mayıs 1950’de iktidara geldi. 22 Mayıs’ta Celal Bayar o günkü şartlarda katır sırtıyla geliyor, 22 Mayıs’ta yemin töreni, Meclis açılıyor. Hem hükümet kuruluyor, hem Cumhurbaşkanı seçiliyor. Celal Bayar 22 Mayıs 1950’de Cumhurbaşkanı. 

O arada halk istediği için, Demokrat Parti’nin de haklı olarak ilk yasası ‘’Ezanın aslına dönüş yasası’’dır. Hemen içeriden milletvekili teklif veriyor, hükümet tasarısı olarak da değil.  16 Haziran 1950’dir yasanın çıktığı gün. O da şöyle , kısa sürede çıkıyor.

 Anılarında söylüyor Celal Bayar; CHP, ‘’Evet’’ dese eskiyle ters düşecek, ‘’Hayır’’ dese diyemiyor. 69 kişiye düşse de diyemiyor. İlk defa Trabzon mebusu, hukukçu olan birisi, bir konunun üzerinde, hakkında konuşmak üzere söz alıyor. İnönü filan oy verdik diyor, hayır efendim oy veren filan yok. Oy vermemişler, grubu serbest bırakmış. Çoğu da çıkmış gitmiş zaten. Ret vermemişler, tamam. 

Fahrettin Damga: ?Yani, Ezan’ın Arapça aslına dönmesine  CHP de Hayır oyu vermemiş ama grubu serbest bırakmışlar

Fethi Acar: Grup serbest, evet demeleri mümkün değil zaten. Anılarında açık yazıyor Celal Bayar. 

DARBECİLER:BİZ ADNAN MENDERES’İN ÖLÜM FERMANINI 16 HAZİRAN 1950’DE YAZMAYA BAŞLADIK

Fethi Acar: 1977-80 Dönemi’nde İbrahim Kirazoğlu ve diğer 5 senatörümüz, Atıf Benderlioğlu falan, Ankara senatörümüzdü. Tabii o zaman çift Meclis. Özel toplantılar olmadıkça her toplantıya girip çıkabiliyorsunuz, serbest tabii. Şimdiki o anfili olan salon Senato salonuydu. Milli Birlik Komitesi’nden 3-4 kişi zehir zemberek, o katillerin 3-4 tanesi kürsüde gündem dışı söz alıyor hiçbir şey yokken. MSP ve Adalet Partisi’ni, hele o Demokratlar vardı ya onların alaşağı edip tekrar Meclis’e gelenleri gördü mü çıldırıyorlardı zaten. 

ADNAN MENDERES EZAN ŞEHİDİDİR

Fethi Acar: Suphi Karaman, Ahmet Yıldız, Tunç Siper. Hele onlar. ‘’ Biz Adnan Menderes’in ölüm fermanını 16 Haziran 1950’de yazmaya başladık’’ diyorlardı. Tutanaklarda var. Gitsinler gazeteciler, medya ilgilileri gitsinler Senato tutanaklarından bunları görsünler. Adamlar ne diyor bakın, ‘’Menderes’in ölüm fermanını 16 Haziran 1950’de yazmaya başladık’’ dedikten sonra başka bir şey aramaya gerek var mı? Gerisi teferruat.  Adnan Menderes ezan şehididir. 

BU ANEKDOT HİÇBİR YERDE YOK
MENDERES’TEN BAYAR’A: SAYIN CUMHURBAŞKANIM GEÇEN HAFTAKİ KANUNU İMZALAMAK İÇİN İSMET İNÖNÜ’DEN İZİN Mİ ALACAKSINIZ?


Fethi Acar: Orada bir olay daha var. Yakın tarihte de dini bir gece var. Kadir Gecesi falan gibi bir gece var. Menderes acele ediyor kanun çıksın diye. Kanun çıkıyor, Çankaya Köşkü’ne onay için gönderiliyor. Aradan bir hafta geçiyor, gidiyor. Herhalde haftalık görüşmeye gidiyor. Günlerden de Perşembe olsa gerek. Celal Bayar’la görüşüyor.  O gün o saate kadar kanun imzalanıp gelmiyor. Bunu Adnan Menderes’in evine kadar giren, yatak odasına kadar giren bir güvenlikçileri vardı, o anlatmıştı bize. Aydın Bey’in şoförlüğünü yaptı uzun süre, o da rahmetli oldu. Bu anekdot hiçbir yerde olmayabilir. Bir yerde dinlememiştik. Eski Demokratlardan da dinlememiştik bunu. Cumhurbaşkanı Bayar’la haftalık görüşmesini yapıyor, vedalaşıyor. Hiç kanundan filan bahsetmiyor Celal Bayar. Çünkü Celal Bayar’ın anılarında Laikliğin sahibiyim, Atatürk’ün emanetini ibadet sayarım gibi lafları var. Mason olduğu için malum. Adnan Bey acele etti ama diyor. Meclis Başkanı’na şimdilik acele edilmese diye haber gönderdim. Fakat bana sonradan Meclis Başkanı Refik Koraltan; dedi ki; ‘’Sayın Cumhurbaşkanım, kıramazdım Başvekilimi, kıramazdım.’’ 

Neyse o hafta da imzalamıyor. Tam vedalaşıyorken, bunu o koruması söylemişti. ‘’Sayın Cumhurbaşkanım geçen haftaki kanunu imzalamak için İsmet İnönü’den izin mi alacaksınız?’’ diyor böyle sert bir tavırla. Öyle bir vuruyor ki, kurşun gibi. Hemen de gidiyor.
Celal Bayar öyle bir acele imzalıyor ki; Menderes daha Başbakanlığa gelmeden özel kuryeyle gönderiyor.

 Meclis’te, Senato’da gördüğüm Adnan Menderes’in ölüm fermanını gerçekten Ezan’ın aslına dönüş tarihi olan 16 Haziran 1950’den itibaren yazmaya başlamışlardır. Sonraki süreçler emin ol bunun teferruatıdır.

DARBE ANAYASALARI YOK HÜKMÜNDEDİR

Fethi Acar: Darbe anayasaları yok hükmündedir. Bizim o Tahkikat Komisyonu hukukçumuz Hilmi Dura diyordu ki; yahu bu keenlem yekündür, bunun dayanağı yok.

Orayı bir izah edeyim neden yok?

27 Mayıs 1960 Darbesi’nden Ragıp Gümüşpala, 3. Ordu Komutanı’ydı doğuda. Baktı ki Ankara’da bir darbe var. Ali Fethi Esener gibi biraz sağ tandanslı birisi. Bir çete oluşmuş, emir komuta zinciri içinde olmadan. Baktı ki uyduruk adamlar.  En fazlası Kurmay Albay Alparslan Türkeş. Benim rütbemden aşağıda bir şey olursa tepelemeye gelirim deyince,  izin alıp giden Cemal Gürsel’i acele alıp getirerek başlarına koydular. 

Gelir gelmez Meclis’i, zaten hükümeti falan alaşağı ettiler. Anayasa’yı fesih kelimesi yetmiyor. 1921 ve 1924 Kuvvetler Birliği denen Anayasa’yı kaldırıp attı. Örnek vereceğim. 12 Eylülcüler bunu yapamadı. Niye yapamadı? 27 Mayıs 1960 Darbesi’ni yapanlar, Anayasa’yı kaldırıp yok saydılar, kendilerini yasama organı yerine koydular, sonradan pişman oldular. Kaldırıp attılar, sonradan keenlem yeküm sayıldı. Ona fesih kelimesi yetmiyor. Hukukçuların ona başka bir tanım bulmaları lazım. Yani onu yani Anayasa’yı kaldırıp attılar. 12 Eylül’dekiler Feyzioğlu’nun ikazı ile Anayasa’yı askıya aldılar.

Fahrettin Damga: Yani yok farzettiler, ötekiler askıya aldılar.

Fethi Acar: Hiç yok, hiç yok. 21-24 Atatürk Anayasası’nı kaldırıp attılar. Kendilerini kurucu organ olarak ilan ettiler, yani 37 kişi.

Fahrettin Damga: İkinci Cumhuriyet olarak ifade edenler onlar mıydı, 60 Darbesi’nden sonra?

Fethi Acar:  Tabi olabilir, niye olabilir?

Meclis’in, bak şimdi günümüzde 26. Dönem değil mi? Darbeciler Meclis dönemini bile sıfırladılar. 1977-80 Dönemi 16. Dönem’dir, biz onu bizim dönemde düzelttik. Beşinci Dönem diye geçtik biz. Yani oraya kadar sıfırladılar. Dönemleri bile sıfırladılar. 1 diye koydular. 

1969 SEÇİMİ SONRASI DEMİREL ADALET PARTİSİ’NDEKİ KRİZİ YÖNETMEDİ. YÖNETEMEDİ DEĞİL.

Fahrettin Damga: 12 Mart Muhtırası’na giden süreçte neler yaşandı?

Fethi Acar:  Şimdi, Demirel’in istikrarsızlığı yönetmemesi, yönetememesi bile demiyorum. Bu kadar kapasiteli adam yönetmemiş. Yani kapasitesizlikten değil yani. 41 kişi, onun arka planını anlatsam şaşarsınız. Onu anlatmam lazım belki. İlkin haber geliyor. Böyle sancılar kulislerde başlar, akşam evlerde toplantılar başlar. Böyle 72 kişi ile başlıyor o zaman, oraya bir paragraf girmem lazım. 

Sabit Osman Avcı çok yetkili o zaman partide. O bana direkt anlatmıştı, beni severdi rahmetli. O da Genel Başkan Yardımcısı. ‘’Diyor ki arkadaşlar sıkıntı var, git Genel Başkan’a anlat, 72 tane mebus evlerde toplantı yapıyor. Çünkü Hacı Ali’nin Kabinesi, muhafazakar Demokrat Parti yakınları dışlanmış, almış başını gidiyor.’’ İşte o zaman Kardeş Hacı Ali’nin Yükseliş Koleji var.

Fahrettin Damga: Yıl kaç?

Fethi Acar:  1970’i konuşuyoruz. 1969 Seçimi’nden sonra oluyor bu.  Bir ay varken, daha oylamaya tarih ve zaman varken. Sabit Osman Avcı Demirel’e gidiyor. ’’Sayın Genel Başkanım, bir sıkıntı var grupta. Ne olur bir kulak verin.  Arkadaşlarla konuşur musunuz? Tek tek, bölge bölge konuşulur.’’ 

Demirel, hemen Başkanlık Divanı’nı yani 7-8 kişiyi topluyor. Diyor ki; ‘’Arkadaşlar bir sıkıntı var, kulağıma geliyor. Hadi harekete geçin, kulak verin.’’ 

Aradan bir hafta, 10 gün geçiyor hiç kimse kimseyle görüşmeyince Sabit Osman Avcı bir daha gidiyor Demirel’e. ‘’Sayın Genel Başkan kimse görüşme yapmadı’’ diyor. 

Demirel; ‘’Ne yapayım ben, tek yapacağım işi yaptım, hepinizi  topladım 7 kişi.’’

ADALET PARTİSİ’Nİ BİTİREN, 1973 SEÇİMİ’NDE 149 MİLLETVEKİLİNE DÜŞÜREN YEMİNLİ GRUP’TUR 

Fethi Acar:  İkinci toplantıda, onu ifade etmemiz lazım. Şimdi ben deyince hatırlayacaksınız bu sloganı. Bir tanesi çıkıyor, diyor ki; ‘’Sayın Genel Başkan sizi yanıltıyorlar. Yok böyle bir şey. Olsa olsa iki kişi, eğer 3 kişiyi geçerse şu bileğimi al vur baltayı kes’’ diyor. 

Oradan, 7 demek ki, Genel Sekreter, bir de Genel başkan 9-10- 11 olabilir. Yeminli Grup diye bir grup çıktı. Adalet Partisi’ni bitiren, 149 milletvekiline düşüren işte bu Yeminli Grup’tur. 72 kişi, sonra da birileri size haber getiriyorsa Genel Başkan, düşünün bunu yönetmedi deyin, yönetemedi. Ama gidip de ne Amerika mani olmuştur buna, ne de Rusya mani olmuştur dış güçler olarak. Neyse, olaya kulak vermediği için 1970’de bütçeye  41 tane kırmızı oy verildi ve hükümet düşürüldü.

Buradan nereye geliyorum, 1973. Demokratik Parti ayrıldı işte 18 Aralık 1970’te. 
1973 seçimleri, o  zaman ben yedek subayım, askere gitmiştim. 14 Ekim’deydi, Ramazan’a rastlamıştı. Milli Selamet Partisi yükseldi gitti. 48 mebus çıkardı. Demokratik Parti Adalet Partisi’nden 41 kişi ayrıldı, 45 kişi olarak Meclis’e geldi. Matematiksel olarak Adalet Partisi 149’a, 256’dan 149’a düştü. 

Fahrettin Damga: Arada 12 Mart var zaten.

Fethi Acar:  Var ama 12 Mart’tan evvel oylama var. Tamam, darbeyi yemiş, parçalanmış. MSP güçlenmiş, Demokratik Parti. Orada bir şey daha var. Muhalefete de bakalım. 

12 MART MUHTIRASI SADECE AP’Yİ ÖĞÜTMEDİ, CHP’Yİ DE ÖĞÜTTÜ

Fethi Acar:  1971 Muhtırası. İşte Ecevit Genel sekreterlikten istifa ediyor. 1971 Muhtırası sadece AP’yi öğütmedi. Ana Muhalefeti de öğüttü. İnönü gitti. 72’de Nihat Erim 1, Nihat Erim 2, Ferit Melen, sonra Suat Hayri Ürgüplü’ye hükümet kurdurmadılar. Deniz Gezmiş olayları filan. Orada onların idamı falan var Ferit Melen döneminde. Nihat Erim kaçtı gitti.

Bu defa sağ bölündü. Millet diyor ki, Ecevit halktan yana oldu da ondan yükseldi. Yıkılası düzen. Toprak işleyenin, su kullananın. Köprüye hayır dediği yıllar. Seçim beyannamelerinde var. MSP 48’e çıkmış sağdan. MHP iyi kötü 8-10 kişiydi o zaman. Demokratik Parti 45 kişi gelmiş. Matematiksel sonuçtur. CHP birinci parti olmuştur. 

SAĞ BÖLÜNDÜĞÜ İÇİN CHP BİRİNCİ PARTİ OLMUŞTUR

Fahrettin Damga: Yani, Sağı bölerek CHP’yi öne çıkarmışlardır.

Fethi Acar:  Tabii Matematiksel sonuçtur. Ne halka yaklaşmak. Böyle bir şey yok. Sadece ortanın solu. İşte hakça düzen, hakça düzen. O bizi ilgilendirmiyor ama muhalefet muhtıra. İşte Ecevit istifa etti, Genel Sekreterlik’ten. Sonra Nihat Erim’i bağımsızlaştırarak hükümet kuruldu. Sonuçta Adalet Partisi 149’a düştü. Naim Talu 36. Hükümettir, seçim yapmıştır. 14 Ekim 1973’te seçim yaptı, düşünün. 

Siyaset parçalı, bir türlü koalisyon kurulamıyor. Birinci parti olarak Ecevit’e görev verdiler kuramadı. İkinci Parti Demirel’e görev verdiler, kuramadı.  Bir sürü tiyatro oynandı. O arada tekrar Naim Talu’ya görev verdiler, kuramadı adam. Onlar kim? Onlar, 60 darbesinin getirdiği safralar. Cumhurbaşkanı kontenjanı. Tayinle gelen senatör. Faruk Gürler olayları var bak, nereden nereye? 

12 OCAK 1959’DAKİ CHP KURULTAYI KARARLARI 1961 ANAYASASI’NIN OMURGASIDIR

Fahrettin Damga: Asker baskı yaparak, istediklerine hükümet kurdurmaya çalışıyor.

Fethi Acar: Burada şunu söylemem gerekir. İyi ki hatırlattın. Altıok’un iktidar olamayacağını çok iyi bilen zihniyet, Baktılar ki, 1921-24 Atatürk Anayasası denilen Kuvvetler Birliği Anayasası, sandıkla sağın elinden, milletin elinden alınamayacak.  12 Ocak 1959’da Cumhuriyet Halk Partisi, Altıok, 14. Kurultayı’nı yapıyor. Kurultay’da alınan kararlar 1961 Anayasası’nın omurgası. Çift Meclis, ölünceye kadar senatör. Burada vurgulamam lazım. Hani ezan sebeptir. Ayrıca 12 Ocak 1959’daki CHP’nin Kurultay Kararları 1961 Anayasası’nın kendisidir. 

Ne dedim, Menderes’in ölüm fermanını 16 Haziran 1950’de yazmaya başlamışlar. Aşama aşama gelmişler. Bakmışlar ki olmayacak. Hakimiyet Kayıtsız Şartsız Milletindir. Millet de bunu Meclis tarafından, vekilleri tarafından yürütecektir. Bu şartlarda biz bunu ele geçiremeyiz, böyle gitmez. 

Bak burada (Bir Darbenin Anatomisi kitabı) İktidar armağanı olarak, İlk Hedefler Beyannamesi adını  koydular.  Şu ifade Celal Bayar’ın anılarından. Diyor ki; ‘’Bu onlara hediyesiydi. Şunu söylemek istiyorum. Yani daha evvel  52-53-54, 9 SUBAY Olayı filanla birlikte karar vermişler ki, sağın elinden, milletin elinden sandıkla alınmayacak. Bu anayasayla da alınmayacak. Niye? Hakimiyet Kayıtsız Şartsız Milletindir diyor.’’ 

Bak şurada şeyi unuttuk. Bak ,Türkeş ne diyor? Oral Çalışlar’a diyor ki Türkeş; ‘’Bakın ben bu milletin çoğunluğunun oyunu alan partiyi devirerek kaç defa seçildim geldim.’’ 

1961 DARBE ANAYASASI OYLANIRKEN DEMOKRAT PARTİ ELLERİNDE REHİN. ‘’ORADAN EVET ÇIKMAZSA, BURADAN DA CANLI ÇIKMAZ’’ SLOGANLARI UNUTULMADI

Fethi Acar: Milli Birlik Komitesi’nin talebeler kıyma yapıldı bildirileri var. 

Meclis’i alaşağı ederek kendilerini Kurucu Meclis yerine, yasama organı yerine koyan 37 kişi ayrıca Kurucu Meclis’i kurdular. Dangalakça başka bir şey kurdular. Kendileri ana unsur, bir de toplam 312 kişinin kimlerden teşkil ettiği de var. Ona girmek lazım. Kurucu Meclis kim ya?  Yüzde 58 oy alan Demokrat Parti rehin. 9 Temmuz 1961’de o Altıok’un anayasa haline getirdikleri o metin. Anayasa falan denmez ona. O metni oylarken Demokrat Parti rehin ellerinde. ‘’Buradan evet çıkmazsa buradan da canlı çıkmaz’’ sloganlarını ben biliyorum. Yazılı, sözlü, her şey. Buna nasıl anayasa denir? Buna katillerin metni denir.

12 EYLÜL DARBECİLERİ , 1960 DARBECİLERİNİN YAPTIĞINI YAPAMADI, TURHAN FEYZİOĞLU’NUN TAVSİYESİYLE 12 EYLÜL’DE ANAYASAYI KALDIRMAYIP ASKIYA ALDILAR

Fahrettin Damga: Atatürk’ün Anayasası’nı yürürlükten kaldırıyorlar. Sonra Atatürkçüyüz diyorlar. Bu bir ikilem değil mi?

Fethi Acar: Evet, evet. Kafalarındakini, sandıkla beceremeyeceklerini , bir iktidarı alaşağı ederek ve kan akıtarak, kendi kafalarındakini anayasa haline getirmek için bir sürü kurul oluşturmuşlardı. Sürüyle kurul oluşturdular. Bunun da başkanı Turhan Feyzioğlu’dur. Anayasa Komisyonu Başkanı o zaman. Onun için 12 Eylül’de Turhan Feyzioğlu dedi ki Kenan Evren’e; Zaten Coşkun Kırca’yla beraber akıl hocaları oydu. ‘’Beni orada Komisyon Başkanı yaptılar ama tutunacak bir şeyimi bırakmamışlardı. Sakın ha siz hiç olmazsa bunu kaldırmayın.’’ Askıya aldılar 12 Eylül’de ve dediler ki ‘’Uygun yerlerini uygulayın. Hiç olmazsa buraya tutunayım. Bunun da mesnedi yok diyeyim’’.  Yani kafalarındaki kendi kurultay kararlarını. Bu artık kaçıncı aşamaya geldi bakın.

EZAN VAR, ALAŞAĞI VAR, KURULTAY KARARLARINI ANAYASAYA YERLEŞTİRMEK VAR

MEKANİZMAYI ÖYLE AYARLAMIŞLAR Kİ, BİR DAHA MİLLET YETKİYİ ELİMİZDEN HİÇBİR SURETTE ALAMASIN.


Fethi Acar: Ezan var, alaşağı var, Kurultay kararlarını anayasaya yerleştirmek var. Bunu getirirken de çift Meclis, ölünceye kadar da senatör adamlar, bunu yapanlar. Nasıl teminat altına almışlar. 

Bir başka şey daha var. 15 tane daha kontenjan senatörü, bir düdük daha koymuşlar. Bir kurul. Ne işe yarayacak bu?  O kadar ayarlamışlar ki; millete bir daha vermemek üzere.  15 kişi kontenjan senatörü diyor ve bunun Grup başkanı var Meclis’te, yönetimi var. Altına araba vereceksiniz. 15 kişi aynen Çankaya’yı elde etmek için. O numaraları çekmek için böyle vargel gibi. Birisini istifa ettir, mesela Faruk Özmen’i istifa ettirip, Faruk Gürler’i yasama organı üyesi yaptılar. Cumhurbaşkanı adayı yapabilmek için. 

Mekanizmayı öyle ayarlamışlar ki, bir daha millet yetkiyi elimizden hiçbir surette alamasın. Hakimiyet  kayıtsız şartsız milletindir ancak bunu aşağıdakiler yönetecektir diye vesayet sistemlerini koymuşlardır.

Fahrettin Damga: Güneş Motel Olayı nedir, nasıl gerçekleşmiştir ve perde arkasında bir dış müdahale var mıdır, o milletvekilleri nasıl ikna edilmiştir?

Fethi Acar: Gelelim Güneş Motel’e.

1973’te Adalet Partisi’nin milletvekili sayısı 149’a düşünce iyice parçalı kepazelik oldu. 35. Hükümet darbe yedi, muhtıra yedi Demirel Hükümeti. 36. Hükümet seçim yaptı. 37. Hükümet kuruldu. İşte o MSP-CHP hükümeti kuruldu. Kıbrıs Barış Harekatı vesaire, Ecevit sırf Karaoğlan, Maraoğlan hikayeleri.  18 Eylül 1974’te ben istifa ediyorum dedi. Çünkü orada kendisi İngiltere’ye gitti.
 
Hakikaten bugünlerde Fatih Erbakan Vakfı’da onu çok güzel işliyor. Kıbrıs Barış Harekatı’na emir veren Başvekil Vekili Erbakan’dır onu da söyleyelim. 

KIBRIS BARIŞ HAREKATI’NA EMİR VEREN BAŞVEKİL VEKİLİ ERBAKAN’DIR

Fahrettin Damga: Yani Kıbrıs Barış Harekatı’nın emrini veren Ecevit değil Erbakan mı?

Fethi Acar: Tabi şimdi şöyle. İngiltere’ye gittiler ya onlar da ‘’Gelin, bu işi beraber yapalım’’ diye.  İşte orada, Turan Güneş ‘’Ayşe Tatile çıkabilir’’ filan. Oğuzhan Bey’i (Asiltürk) öbür kanattan da İçişleri Bakanı’nı aldı gitti. O oradayken, gece, Başvekil vekili olarak kararı veren Erbakan Hoca’dır.

SADİ IRMAK GÜVENOYU ALMAYAN HÜKÜMETLE 5,5 AY ÜLKEYİ YÖNETTİ

Fethi Acar: 14 Ekim 1973 Seçimi istikrar sağlamadı, ülke hükümetsiz. Orada tekrar işte Ecevit’e görev veriyor, Demirel’e görev veriyor, istifa edince Ecevit. Gide gide, o afedersin, o cüruf grubundan Sadi Irmak denen nesneyi Başvekil olarak atadı yukarısı, Fahri Korutürk. Bu defa Güven Parti ağırlıklı, Feyzioğlu o zaman 35-40 kişiydi o dönem. 69 seçimlerinde güçlü gelmişti, ortanın solundan sonra, ayrıldıktan sonra CHP’den. İşte Güven Parti sonradan Cumhuriyetçi Güven Partisi oldu. Kemal Satır falan birleşti malum. Cumhuriyetçi Güven Partisi oldu. Bu defa Sadi Irmak, 450 üyeli Meclis’te 47 kişiyle, tam Ekim 1974’ten, 1 Mart 1975’e kadar, yani Birinci MC’ye kadar güvenoyu almayan hükümetle ülke yönetti. 

Fahrettin Damga: Sadi Irmak Senatör mü o dönemde?

Fethi Acar: Hazır yedek, hazır. Curuf, safra hazır ellerinde. Cumhurbaşkanı için hazır, hükümet için hazır.

Fahrettin Damga: ?Senatör mü?

Fethi Acar: Kontenjan senatörü. Tayinle. Naim Talu da senatör. Naim Talu nasıl hükümet kurar? Safra ya. Darbenin ürünü. Yahu öyle ayarlamışlar, bas düğmeye her şey çıksın ortaya. Böyle bir düzen. Böyle bir cin, böyle bir şeytan. İşte bunlar askerin, 9 SUBAY’ın şeytanı.  Celal Bayar anılarında anlatıyor. 15 kişilik Tahkikat Komisyonu’nu niye kurdunuz? deniyor. Diyor ki; ‘’İttifak yaptı CHP, 57 seçimlerinin seçim beyannamesi İnönü’nün Heybeliadası’nda Doğan Avcıoğlu filan aşırı sol, yani Moskova rejimini savunan ekip, CHP’nin beyannamesini. Biz biliyoruz istihbarattan. CHP’nin içine sızdı, şimdiki gibi aynen. CHP’nin içine sızdı, devletin içine de sızdı mı ki? diye onu da araştıralım diye Tahkikat Komisyonu’nu onun için kurmayı düşündük’’ diyor.

1973 Seçimleri böyle darmadağınık gidince, ülke hükümetsiz kalınca. Sadi Irmak safralarıyla ülke yönetilince, Demirel Demokratik Parti’nin ayağına gitti. O zamana kadar gitmemişti. 

Fahrettin Damga:  Ferruh Bozbeyli’yle görüşmek için?

Fethi Acar: Ferruh Bozbeyli, görüşmem dedi. O çok değişik bir insandır. Vekili olarak Faruk Sükan’la görüştüler. Demokratik Parti’yi yumuşattılar. Gitti MHP’yle de, MSP’yle de görüştü Süleyman Demirel ve 31 Mart 1975 tarihinde 39. Hükümet kuruldu.

Fahrettin Damga: Yani, Milliyetçi Cephe’nin ilk hükümeti?

Fethi Acar: 38. Hükümet Sadi Irmak’ındır. Güven oyu alamayan. Birinci MC’yi kurdular. Bu birinci MC, malum bir sürü sanayi yatırımı yaptı. MSP haklı olarak İçişleri’ni, Sanayi’yi, Tarım’ı aldı. Çok akıllıca şeyler aldı.

Bu hükümet  5 Haziran 1977 seçimlerini yaptı.  Ekim’de yapılacak olan seçimi Haziran’a aldı. Demirel belki seçime gidersem toparlayabilirim diye düşündü, koalisyondaki diğer partiler de bunu kabul ettiler. İtiraz etmediler. Burada Feyzioğlu var. Güven Partisi. Başbakan Yardımcısı. 

Bu seçimler de istikrarı sağlamadı. 189+1 190 AP,  212+ 2 Bağımsız var 214 CHP, 13 MHP geldi, MSP 24’e düştü. Yani Adalet Partisi 149’dan ancak bu kadar toparlanabildi.

Fahrettin Damga: Geliyoruz, Güneş Motel’e. 

Fethi Acar: CHP birinci parti olarak 13 Haziran 1977’de Meclis açıldı, yemin töreni o gün. Malum mevcut Başvekil istifa eder, Demirel istifa etti. 14’ünde birinci parti olarak Ecevit’i görevlendirdi Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk. Ecevit, oradan çıkarken, bunları hep yazmanız lazım. Bu kadar eksiği var tabii. Dış basın da var epey, gazeteci.

Fahrettin Damga: 12 eksiği var değil mi?

Fethi Acar:  Evet, 12 eksiği var.

ECEVİT: KİŞİLİĞİNİ AŞAN, KUMAR BORCU OLMAYAN 12 TANE MİLLETVEKİLİ BULACAĞIM, BEKLİYORUM

Fethi Acar: Yabancı muhabirler sordu. Dediler ki; ‘’12 eksiğiniz var. Ne yapacaksınız? Koalisyon için eski ortağınız MSP’ye gidecek misiniz?’’

‘’Hayır’’ dedi Ecevit.

Yani Kıbrıs Barış Harekatı’nı beraber yaptığı MSP’ye karşı ‘’Hayır’’ dedi. ‘’Hayır’’ dedi, böyle çok edepsizce ve ele avuca sığmaz bir şekilde. Hain hallerinde dedi. Onu özellikle vurguluyorum. Bir başka şey, çirkin bir şey daha dedi.  

‘’Peki hiçbir yere gitmeyecek misiniz?’’ 

‘’Gitmeyeceğim.’’

‘’ Peki nasıl tamamlayacaksınız eksik vekil sayısını?’’ deyince, Bakın, girin arşive 15 Haziran 1977 tarihli gazetelerde mutlaka vardır. ‘’Kişiliğini aşan, kumar borcu olmayan 12 tane milletvekili bulacağım, bekliyorum’’ dedi.

Tabii bu ne demek? Hükümeti kurmakla görevli bir adam, birinci parti ‘’ Kişiliğini aşan, kumar borcu olmayan 12 milletvekili bekliyorum’’ 

Hatta o arada bir sual daha soruldu. Herhalde bu yabancı bir muhabir veya bizim yerlilerden. 

Dediler ki; ‘’Ana muhalefet durumunda Süleyman Demirel. Siz, hükümet olursanız, AP’yi de mi ziyaret etmeyeceksiniz?’’   

‘’Hayır’’ dedi. 

‘’Peki ‘’ dedi, ‘’kahve içmeye de mi gitmeyeceksiniz?’’

‘’Kahve içmeye de gitmeyeceğim’’ 

SAYIN GENEL BAŞKAN NE OTURUYORSUNUZ? MİLLETTEN BÜYÜK DEĞİLSİNİZ, MİLLET SİZE BU TABLOYU VERDİ

Fethi Acar:  Bunu niye söylüyorum. Şimdi Meclis, Başkan seçemiyor bu tabloda. İşte Kinyas Kartal yaşlı olarak göreve devam ediyor. Turlar devam ediyor, bizim o demin dediğim, Demokrat dediğim hepsi uslu başlı o iri insanlar AP Grubu’nda diyor ki; 

‘’Sayın Genel Başkan, daha ne oturuyorsun? Millet’ten büyük değilsiniz. Millet size bu tabloyu verdi. İşte siz Kıbrıs Barış Harekatı , ambargo, yokluklar. Bir el ele tutuşun, Meclis Başkanı biri olsun. Hükümet biri. Hatta dönüşümlü de olabilir.’’ Demirel böyle tabii ilkin alışamadı. Böyle laf söyleyenler olmamış. 

Hamdi Sancar, Tahkikat Komisyonu üyesi, kürsüye çıktı öyle. İri yarı sesi de gür. Sayın Genel Başkan ne oturuyorsun burada, milletten büyük müsün? Demirel karşılık verecek oldu. ‘’Otur’’ dedi, ‘’otur.’’ Çakıldı Demirel, oturdu. Böyle yarım saat ders verir gibi. ‘’Beyler bu çatıya sahip çıkalım. İki parti el ele versin. Problem çok. Bak Kıbrıs Barış Harekatı, ekonomi kötüye gidiyor. Bu çatı giderse, milletin ekmeği burada.  Bu çatı giderse olmuyor’’ falan. 

Sonra Demirel çıktı, sakinleşti.
 
Dedi ki; Beyler ‘’Kahve içmeye bile gelmeyen 190 milletvekili, 70 küsur senatörü olan bir partiye gelmeyen adama git diyorsanız, emir sayarım giderim’’ 

Sonuç; Bu zat (Ecevit) hiçbir yere gitmeden hükümeti kurdu. 40. Hükümeti kurdu. İşte bu, Haziran bitti Temmuz’a geldik.

Fahrettin Damga: Yani güven oyu alabilmesi için gerekli olan 226’yı bulamamasına rağmen kurdu?

Fethi Acar:  O arada Ana muhalefet dahil 3 tane muhalefet partisi bas bas bağırdılar. ‘’Sakın noter olma, sakın onaylama. Güven oyu vermeyeceğiz, güven oyu vermeyeceğiz, güven oyu vermeyeceğiz. ‘’Buna rağmen onayladı Cumhurbaşkanı Korutürk. 

Ben ona hep darbe diyorum. 

Fahrettin Damga: ?Cumhurbaşkanı hükümeti onayladı yani, arkasında güven oyu alabilecek bir sayı olmamasına rağmen?

Fethi Acar: Tabii onayladı, bu kadar bağırmaya çağırmaya rağmen.

Güneş Motel’e giriyorum.

Fahrettin Damga: Boşluk kalmasın. Ecevit o azınlık hükümetini kurdu, Cumhurbaşkanı Korutürk tasdik etti ama bir süre sonra hükümet güven oyu alamadığı için düştü.

Fethi Acar:  Tabi düştü. Güven oyu alamadığı zaman istifa eder.  Ama bir ay gitti. 

Fahrettin Damga: Bu arada Google’da Güneş Motel Olayı’nı araştırırken o 12 kişinin içinde Fethi Acar ismi de var. Siz o olayın içinde misiniz?

Fethi Acar: O arada ‘’kumar borcu olmayan, kişiliği aşan’’ filan diyor ya, kendine yakın gazeteler diyor ki; Fethi Acar Araç’lı, Karayolcu, bu iyi çalışmış. Bunun amcazadesi Adil Acar tek parti döneminde Belediye Reisi’ydi. Demokrat Parti döneminde de hakikaten 1957’de ölünceye kadar reislik yaptı rahmetli  amcam, büyük amcazademiz. O hep CHP’den aday oldu. Demokrat Parti aday bile göstermedi o bu işi yürütüyor diye. 

Mesela adam diyor ki; Cumhuriyet Gazetesi. Orada Mustafa Ekmekçi diye biri var.  Sağ mıdır hala bilemem.  (Mustafa Ekmekçi 1997’de vefat etti.) Bu, ‘’Fethi Acar oy verebilir’’ diyor iyi mi?

Fahrettin Damga: Kafa karıştırmak için mi?

Fethi Acar: Tabii, ‘’Fethi Acar oy verebilir’’ diyor. Kastamonu’dan yıldırım telgraf çekiyorum Cumhurbaşkanı’na. Diyorum ki; Bak, ben şuyum, buyum. Sakın ha. Böyle 20-30 kişinin güven oyu verebilir diye adı geçiyor. Biz telgraf çekiyoruz. Meclis’ten Çankaya’ya yıldırım telgraf çekiyoruz, biz güven oyu falan vermeyeceğiz. Diyoruz ama adam yazıyor çiziyor sizi.  Derken güven oyu alamadı gerçekten 214’te kaldı, bu iki bağımsız milletvekiliyle birlikte. Biri bunun Nurettin Yılmaz’dı Kürtçülük’ten Suriye’deymiş o zaman seçildi geldi. Bir de bizim Gaydalıların Bitlis’teki Kamran (İnan)Beylerin damadı vardı.  Onu bir aylık hükümette, genç bir hukukçu Abdülkerim Zilan diye. O da Bayındırlık Bakanı yaptı onu.  214, tabii hemen istifa etti ama bir ay gitti. Temmuz’a geldik. Demirel ‘e görev verdi Cumhurbaşkanı Korutürk. İkinci MC kuruldu. 

Bu 41. Hükümet’tir. İkinci Milliyetçi Cephe Hükümeti. Güven oyu aldı. Sıkıntı çekmeden güven oyu aldı. Fakat o arada Ali Rıza Septioğlu AP’ye geçti. AP’nin milletvekili sayısı 190 oldu. Temmuz 1977’de güven oyu aldı. 

O arada Semih Sancar’ın süresi doluyor. Askeri kanat da var. Kıbrıs Barış Harekatı’nı yapan Genelkurmay Başkanı. Hükümetlerle de uyumlu çalışmış zaten. Erbakan Hoca’yla falan birbirlerine çok saygılı birisiydi. Görev süresinin uzatılması gündeme gelmiş ama bu arada MSP demiş ki; ‘’ Benim en iyi adamım Ali Fethi Esener.’’ 3. Ordu komutanı. Kara Kuvvetleri Komutanı olacak o arada. Bir sene sonra, Mart’tan sonra da Semih Bey’in süresi doluyor, Genelkurmay. Kara Kuvvetleri Komutanlığı çok önemli. 

Orada bir Namık Kemal Ersun mu ne? Bir halt etti. Birinci MC onu erken görevden aldı. Vekaleten Semih Sancar yürüttü Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nı seçim döneminde. O arada Ali Fethi Esener teklif edildi fakat Fahri Korutürk imzalamadı.

3 TANE ORGENERAL EMEKLİ OLDU ALİ FETHİ ESENER DAHİL. EGE ORDU KOMUTANI OLAN KENAN EVREN’İN ÖNÜ AÇILDI.

Fahrettin Damga: Kara Kuvvetleri Komutanı olarak istemedi öyle mi?

Fethi Acar:
 İstemedi, O arada Altıokçular Adnan Ersöz’ü istedi. Korutürk imzalamadı. 3 tane Orgeneral emekli oldu Ali Fethi Esener dahil. Ege Ordu Komutanı olan Kenan Evren’in önü açıldı. Bir sene sonra da Genelkurmay Başkanı oldu.

Şimdi bu parçalanma devam ederken Bülent Ecevit, dedi ya ‘’Kişiliğini aşan, kumar borcu olmayan’’. Bu çabasına devam etti. 

DEMİREL YALANCIYDI GERÇEKTEN
KOALİSYONLARIN YAPISI OLARAK KÜÇÜK PARTİLER BÜYÜK PARTİLERİ YİYOR GÜVE GİBİ


Fahrettin Damga: Yani 2. MC hükümeti kurulduktan sonra da Ecevit bu çabaya devam etti?

Fethi Acar: Evet, bu çaba devam etti. Niye devam etti peki?  Baktı, yanlış yaptım dedi. Ben böyle yapmamalıydım. Ona akıl verenler de oldu. Böyle yapılır mı? Bu işin tek tek görüşmesi var. Bir şekilde adam, mebus bulma filan gibi. Önünde de zaman var. Fakat o arada müthiş bir tepki. Onlar örgüt diyor, git diyor, beni sevmiyor o örgüt. Diyorlar ki; ‘’Yazıklar olsun sana. 214 mebusun var. 1973’te Demirel 149 kişiyle çıktı, geldi. İktidar oldu. Birinci MC’yi kurdu. 149 artı Demokratik Parti. Yazıklar olsun.’’ Tepkiler, tepkiler. Bu artık tek tek adam aramaya başladı. 

O arada Oğuz Atalay. Oğuz Atalay da 1973’te de Konya Mebusu. Çok çalışkan ve düzgün bir bürokrat. Bu TİGEM Genel Müdürlüğü de yapmış. Hep çok çalışmış. Demirel yalancıydı gerçekten. Bakanlık sözü vermiş hep. İkinci MC ‘de de bakanlık sözü. Fakat bakan da yapmadı. O arada, koalisyonların yapısı olarak küçük partiler büyük partileri yiyor güve gibi. Oğuz Atalay, bir de Demokratlar’dan birisi bir iki fiskosla, kuliste koalisyon yürümeyecek, koalisyon zaten işlemiyor, koalisyon zaten diye konuşmuşlar. Demirel işte, oylamada da var adam. 41’lerden falan da değil. Namuslu düzgün bir adam. Demirel partiyi yönetemiyor, parti küçülüyor. Yiyecek MHP ve MSP partiyi yiyecek, aşındırıyor. Böyle bir iki çatlak şeyler çıkıyor basın kuyruğunda, falan. Derken Bülent Ecevit bunula temas kuruyor. Diyor ki; ‘’Ben hata yaptım, yanlış ifadeler kullandım. Bana 12 tane insan bulur musun?’’  Bunun üzerine Oğuz Atalay diğer isimlerle tek tek görüşüyor. 

FETHİ ACAR’IN İSMİ GÜNEŞ MOTELCİLER ARASINDA NEDEN GEÇİYOR?

Fethi Acar: Fakat bizim orada başka bir olayımız var. Benim ismim orada neden geçti? Onu anlatmam lazım size. İbrahim Erçelebi sağ, ona gidersen ona da sorarsın. Bizim Sabri Keskin’ler falan 4 dönem. Bizim altta oluşan yeni ekip Araç’la Taşköprü başlatmıştı. Sabri Bey’e karşı 1 Mayıs 1977’deki o resmi ön seçim, İstanbul Taksim Meydanı’nda o katliamın olduğu gün ön seçime girdik. Kanlı bıçaklı diyelim ama. Nedeni herkes. İbrahim abi, Tosya bizimleydi. 

Ön seçimi 76’daki il ve ilçe kongrelerinde bizim ekibimiz 1 oyla kaybetmişti  İl başkanlığını. Fakat biz, o zamanki ekip boş durmadı, çalıştı, ön seçimi de bizim ekip aldı. Sabri Bey kaldı listenin beşine (Beşinci sırasına). Dört dönem listenin başında olan Sabri Bey listeye bakıp beş.  1- Hilmi Dura -Taşköprü, Yassıada’dan gelen,  2-Ben,  3-Nihat Karol-Bozkurt,  4-Mehdi Keskin, 5-Sabri Keskin’di. Onlar aynı aileden değil. Biri Devrakanili, biri Dadaylı’dır. İki senatörü de birer birer paylaştık. Şimdi bu parti içi klikler çok acımasızdır. Bizim ekip kazandı.

 İşte 1 aylık Ecevit hükümeti gitti. Benim ev o zaman Kastamonu’da lojmanda oturuyoruz. Tabii görevim burada Genel Müdürlük’teydi. Onun için istifaya gerek kalmıyordu o zaman. Seçim bölgesi dışında görevliyseniz gerek kalmıyordu. Orada parti kapalı. Teşkilat Başkanımız Sadettin Bilgiç Milli Savunma Bakanı, partiyle ilgilenmesi gereken Genel Sekreter. Demirel böyle bir halt etti. Genel Sekreter Nahit Menteşe Milli Eğitim Bakanı, en yüklü Bakan. Selanik Caddesi’nde parti kapalı. Bizim ekip ortalıkta. Ben hafta sonu gidiyorum Adalet Partisi Kastamonu’nun merkezi bir yerinde. Parti kilitli. Ben tabi herkesin evi buralarda. Hilmi (Dura) abi İstanbul’dan seçildi. Münif (İslamoğlu) abi zaten Numune Hastanesi Başhekimi idi. Nihat abi, Nihat Karol Topraksu Genel Müdürü’ydü.

Buradan orayla ilgilenen benim. Orası bana diyor ki; ‘’Yahu ne duruyorsunuz, gidin Demirel’e. Bizi ya tayin etsinler, ya bir şey yapsınlar.’’ Usüldür, Genel Merkez.  Biz Demirel’e geliyoruz. Başvekil adam. Düşün ülkenin bir sürü sıkıntısı var. Biz ayaküstü 4 kişi Meclis’te diyoruz ki; ‘’Efendim böyle böyle.’’ ‘’Merak etmeyin, yakında görevden alacağız.’’ Yani Genel İdare karar verecek. Görev yapmıyor adamlar. Bizi mebus yerine koymuyor ekip. Hiç merak etmeyin. Yahu 1 hafta geçiyor, 2 hafta geçiyor, 3 hafta geçiyor. En son bu işi yapacaklar bakan. Bir gün ben dedim ki; ‘’Sayın Başbakan ; Teşkilat Başkanı Milli Savunma Bakanı , Mebus zor giriyor oraya. Bu adam ne zaman ilgilenecek?’’, ‘’Fethi hiç merak etme bu hafta hallediyoruz.’’ Uzattı uzattı. Süründürdü aylarca. 

TEŞKİLATLA İLGİLİ SIKINTI GÜNEŞ MOTELCİ 12 VEKİL OLAYIYLA ÇAKIŞIYOR

Fethi Acar: Biz geldik buraya. O zaman Halkla İlişkiler yok, kulis tek kütüphanenin kıyısında köşesinde Biz dedik ki Demirel’e; ‘’İstifa edeceğiz’’. Bu kulise yayıldı. Hem adam ayırma gelişiyor, değil mi bir taraftan? Benim teşkilat meselem var, kime anlatabilirim? Bir Demirel biliyor, bir Nahit Menteşe biliyor. İstifa falan da yok da, ama gazete yazıyor seni. Milliyet yazdı, Cumhuriyet yazdı bir de. Mustafa Ekmekçi yazıyor ya, ben Kastamonu’ya gidemiyorum. En son Demirel’e dedim ki: ‘’Bakın efendim, ben gece gidiyorum eve, Kastamonu’ya. Ya çarşıya çıkamıyorum. Çünkü bizim ekip diyor ki, siz mebus, senatör oldunuz, bizi de sattınız. Hadi Yallah.’’ Siyaset böyle, oraya bağlısınız.

Bu arada ismimiz geçti. Bunu size anlattığım iyi oldu.

12 TANE FEDAİ ÇIKACAĞIZ, ADALET PARTİSİ VE ÜLKEYİ KURTARMAK İÇİN

Fethi Acar: Şimdi gelelim Oğuz Atalay’a. Oğuz Atalay tek tek. Ecevit diyor ki; Bana 12 kişi bul. Şimdi bak, Mataracı hevesli bir insandı. 

Fahrettin Damga: Tuncay Mataracı nerenin milletvekiliydi?

Fethi Acar: Rize. Zaten Kalkavanlar falan akrabasıydı. Şimdi bu adam, Bu görüşmelere bir defa da biz gittik. Onu da söyleyeyim.  Oğuz Atalay dedi ki; ‘’Beyler, arkadaşlar biz bir yola çıkıyoruz.’’ İşte o İnkaya da vardı. Başka birkaç kişi daha vardı. Çoğu rahmetli oldu. ‘’Bu AP bitecek, ne olur bilemem ama 12 tane fedai çıkacağız. Diyeceğiz ki -o zaman 10 kişiyle grup kuruluyor. 20 kişiye gerek yok. - Parti kurmayacağız, 10 kişi çıkacağız Adalet Partisi ve ülkeyi kurtarmak için.Yani işte siyasetin omurgası, siyasetin merkezi, işte milletin merkezi bu parti hiç olmamalı. Bu millete bu parti lazım. Bu şekilde eriyip gidiyor. 149’a düştü toparlanamadı. Ama iki dönemdir de Ecevit birinci parti. 73-77. Bunu ben yapmıyorum diyor bu adam. Bu adamı denettirelim, millet de denesin ne var, ne yok?‘’ Karaoğlan falan geldi, geçti diyor.

Uzatmayalım demek ki; O birkaç ay içerisinde bu görüşmeler sürdü. En sonunda bizde, kulislerde konuşuluyor. En son bu 12 kişi ayrılacak, bir deklarasyon yayınlayacaklar. Bu çok önemli. ‘’Ey Yüce Millet. 1969’da iktidardık ama 149’lara düştük, koalisyon büyük partileri güve gibi yiyor. İki dönemdir de siz Ecevit’li CHP’yi birinci parti yapıyorsunuz. Buna hükümet kurma imkanı veriyoruz. Partiye gitmiyoruz ama partiden ayrılıyoruz.’’ Deklarasyon hazırlıyorlar. 

RAHŞAN ECEVİT DEVREYE GİRİYOR İŞLER KARIŞIYOR
ACAR: AYRILAN 12 VEKİLİN AKÇE İÇİN BU İŞİ YAPTIKLARINI DÜŞÜNMÜYORUM


Fethi Acar: O arada Ecevit’in karısı Rahşan Ecevit devreye giriyor. Her yerde girmişti haber olarak o zaman, biliyoruz. Ecevit’e bakanlık vermezsen bunlar gelmez diyerek kafasını karıştırıyor. Biz Oğuz Atalay’la sonradan hep görüştük. Uzatmayalım, Bunlar Oğuz Atalay, Orhan Alp bizim Bayındırlık Bakanımızdı. Ben Karayolcu iken Kastamonu’da. Beni çok seven , abi kardeş gibi filandık.

Bunlar vedalaştılar. Biz gidiyoruz kardeşim, biz riske giriyoruz. Ne isteriz dediler, onu da samimi. Belki önümüzdeki dönemde mebusluk isteriz. Bak bunlar için ayrılışlarında akçeyle ilgilendiklerini düşünmüyorum, düşünemiyorum. İçindeydik, burnumuzun dibinde, gözümüzün önünde gelişti. Onun için söylüyorum.

Fahrettin Damga: Yani para almadılar diyorsunuz?

Fethi Acar: Hiç akçeyle ilgisi olduğunu bilmiyorum. 

Fahrettin Damga: Ama Bakanlık aldılar.

Fethi Acar: Evet herkes de buna özenir.

Fahrettin Damga: O zaman hükümette kaç bakan vardı?

Fethi Acar: 28 falandı. 

Fahrettin Damga: 28 Bakan’dan 11 tanesini bunlara verdi. Hangi Bakanlıkları verdiğini söyleyebilir miyiz?

Fethi Acar: Tuncay Mataracı (Rize) Gümrük ve Tekel Bakanı 

Orhan Alp (Ankara) Sanayi Bakanı

Ahmet Karaarslan (Malatya) İmar İskan Bakanı 

Hilmi İşgüzar  Sosyal Güvenlik Bakanı 

Hasan Korkut (Kırklareli) Devlet Bakanı

Şerafettin Elçi (Mardin) Bayındırlık Bakanı

Ali Rıza Septioğlu (Elazığ) Devlet Bakanı sadece Meteoroloji’den sorumlu

Mustafa Kılıç (Ankara) Devlet Bakanı

Mete Tan (Afyon) Sağlık Bakanı 

Güneş Öngüt (Afyon)Ulaştırma Bakanı 

Enver Akova (Sivas) Devlet Bakanı Diyanet ona bağlı

Ve Oğuz Atalay (Konya) Bakanlık istemedi.

BİZ BURADA 12 KİŞİYİZ. 214 KİŞİLİK ECEVİT’İN İPİ ELİMİZDE

Fethi Acar:
Bunlarla önce temsilci olarak Oğuz Atalay ve Orhan Alp görüşüyor. Deklarasyon hazırlıyorlar Ecevit’e diyorlar ki; ‘’Bizim içimizden bir veya iki bakan olacak. Biz hepimiz bakanlık istemiyoruz.’’ Çünkü orada şu var. 1974’te MSP-CHP’de görülmüştü. TRT gitti solun eline gitti. Bunlar şu yükü attı. Biz sola teslim etmeyeceğiz. Biz burada 12 kişiyiz. 214 kişilik Ecevit’in ipi elimizde. İstediğimiz an, böyle bir halt eder de güç yetiremediğimiz an hükümeti al aşağı eder geçeriz. Millete deriz ki ; ‘’Yapamadı kardeşim, iki dönemdir birinci parti olan Ecevit, CHP bu’’ deriz. Bu duygular doluydu bu insanlar.
 
Fakat karısı falan araya girince demek ki Ecevit bunlarla tek tek görüşüyor bu sefer. Yani sağlama alacaksa. Bunlar da tek tek görüşünce bakanlık istiyorlar. Mataracı diyor ki; ben gelirsem Gümrük Tekel Bakanı olacağım diyor. Orhan Alp Sanayi Bakanı olacağım. İyi bir mühendis, sanayici, demiryolcu filan. Karaarslan, kaymakamlıktan gelme. Zaten Karaarslan Malatya’dan gelmişti. O zaman tercih vardı seçimlerde. Malatya’dan 6-5-4 geldi. Hilmi İşgüzar Sinop Boyabatlıydı. Çok Tanıyorum. Bölükbaşı’nın partisindeydi sonradan AP’den. Korkut, zaten Devlet Bakanı, eğitimciymiş. Bu zaten yanıp tutuşuyordu Doğu’ya hizmet diye. Şerafettin Elçi öyle, Septioğlu’na Meteoroloji’yi bağladı. Mustafa Kılıç, halbuki Demirel bunu Urfa’dan reis yapmış, Ankara gibi bir yerden de kontenjan koymuş, bakanlık istedi. Mete Tan zaten doktor, yanıp tutuşuyordu Sağlık Bakanlığı için. Güneş Öngüt hukukçu, iyi bir hukukçuydu. İlk mebusluğuydu zaten.  Tabii Afyonlular demiryolu falan deyince bu Ulaştırma Bakanlığı’nı istiyor. Enver Akova Devlet Bakanlığı.

BÖYLE KONUŞMADIK SENİNLE, SEN KONUŞULMAYACAK ADAMMIŞSIN. BEN KENDİMİ FEDA ETTİM. KABİNEYE DE GİRMİYORUM

Fethi Acar: Sonuçta bunu Oğuz Atalay duyuyor. Ecevit’e diyor ki; ‘’Böyle mi konuştuk seninle?’’ Buna yalvardı burada, elini öptü Ecevit. Herkesi gönderdi. Dedi ki; ‘’Hayır’’ Bu onurlu insan; ‘’Böyle konuşmadık seninle, sen konuşulmayacak adammışsın. Ben kendimi feda ettim. Kabineye de girmiyorum’’ dedi.  Bu işarettir. Bu başlangıcın ispatı, işareti budur. Bu adam niye kabineye girmesin?

Fahrettin Damga: Peki görüşmelerden sonra ne oldu, onlar kabul ettiler, deklarasyon yayınladılar mı?

Fethi Acar: Bu arada o rest çekti kabineye. Onları aldılar, Demirel önler diye İstanbul’a götürdüler. Orada tabii Aytekin Kotil. 

Fahrettin Damga: O arada istifa ettiler mi?

Fethi Acar: Tabii ettiler. Şöyle. O arada da 11 Kasım 1977’de de mahalli seçim vardı. Oraya doğru Ali Rıza Septioğlu gelmişti. AP’den istifa etti. Bir müddet sonra Mustafa Kılıç istifa etti. Aralık’a doğru istifa edildi. 

Fahrettin Damga:  Bu arada 2. MC Hükümeti görevde hala?

Fethi Acar: Tabii görevde.

Fahrettin Damga: Bir sebep belirtiyorlar mı istifa ederken peki?

Fethi Acar: Görülen lüzum üzerine ama artık, ama bunu kimseye açıklayamadı Oğuz Atalay. Tek tek garantiye alınca istifa ettiler. Ve tam öyle denk getirdiler ki tam 31 Aralık 1977 günü gensoru oylaması vardı. Yılbaşına. Bunlar da acele etti, yılbaşına hükümetle veya düşmüş hükümetle girdiler. Hemen 1 Ocak’ta Fahri Korutürk, zaten geberiyor, noter malum, ille de Altıok Altıok. Ecevit’i görevlendirdi. 5 Ocak 1978’de Güneş Motel markalı Türkiye Cumhuriyeti’nin 42. Hükümeti kuruldu. 

Fahrettin Damga: Yarım kaldı, bu 12 kişiyi alıp İstanbul’a götürmüşlerdi. Aytekin Kotil demiştiniz.

Fethi Acar: İstanbul’a götürmüşlerdi. Tam kesin noter gibi söz verdiler. Orada misafirhanede, karşıda belediyenin bir tesisi vardı. Sonra basın duyunca alıp Güneş Motel’e otele götürmüşler. Otel, Güneş Motel, orada pazarlığı yaptıkları için adı Güneş Motel Olayı zaten.

Fahrettin Damga: Şimdi Peki, 2. Milliyetçi Cephe hükümeti kaç  oyla hükümet kurmuştu da bunların ayrılmasıyla düştü?

Fethi Acar: Zaten çok az rakam. Yani şöyle diyelim işte. Toplayalım. 214+12, Feyzioğlu’nu da aldı, bizim Faruk Sükan’ı aldı Ecevit. 2. MC de 228 civarında bir oyla kuruldu zaten. Bu 12 kişi gidince düştü.

Güneş Motel Hükümeti  tam 22 ay devam etti. Güven oyu aldılar, tayinler falan. Fakat hakikaten bu ayrılan adamlar o hükümette fren oldular. Bu Orhan Alp, Hilmi İşgüzar, Mete Tan, Güneş Öngüt hep Meclis’e gelip gelip. Demirel dedi ki; ‘’Hainler çıktı gitti.’’ dedi. Sonra 22 ay sonra gelirken, beş altısı gelirken tekrar Ahmet Karaarslan gelirken yine alkış. 

Fahrettin Damga: ?Geldiler mi geri? 

Fethi Acar: Birkaç tanesi geri geldi evet

Fahrettin Damga: Hangileri onlar?

Fethi Acar:  Ahmet Karaarslan,  Faruk Sükan, gerçi o Demokratik Parti Genel Başkan Vekili’ydi. Hasan Korkut, Mustafa Kılıç gibi böyle birkaç tanesi. Enver Akova

Fahrettin Damga: Onlar daha sonra geri geldi?

Fethi Acar:  Geri geldi daha sonra 4-5 kişi. 

KAHRAMANMARAŞ OLAYLARI SONRASI 19 İLDE SIKIYÖNETİM İLAN EDİLDİ

Fethi Acar:  Ama zaten şöyle, tayinleri yaptılar tepede. Normal hükümet olurken. Hatırlayacaksınız, o arada meşhur İçişleri Bakanı İrfan Özaydınlı asker masker  böyle kesiyor, atıyor. Anarşi yine var. 17 Aralık 1978’de Kahramanmaraş olayları oldu. 19 ilde sıkıyönetim ilan edildi. Oraya heyet gitti, İçişleri Bakanı gitti. AP-CHP heyetleri gitti. 3 gün valilikte rehin kaldılar. Bakan dahil Maraş’ta. Hemen olay olunca hükümet sıkıyönetim ilan etti, ertesi gün de Meclis onayladı. 18 Aralık 1978’de. Adeta dikiş patlamıştı o zaman. Yani bu defa hükümet içinde. Faruk Sükan, iyi güzel bir insandı. Ben pişmanım dedi ve istifa etti. Turhan Feyzioğlu istifa etti. Burada Turhan Feyzioğlu Başbakan Yardımcısı’ydı. Sonra bizim Karaarslan filan. Baktı ki yönetemiyor bu adam. Bu adam oyuncak, bu adam hikaye, bu adam şair. 

Orada başka bir şey daha var. 14 Ekim 1979’da senato ara seçimi var. O zaman 2 yılda bir senato yenileniyor 50’si. Senato seçimi var. 5 tane de rahmetli var. Onların da seçimi oldu malum. Edirne, Konya, Aydın gibi 5 yerde seçim oldu. 5-0 Adalet Partisi aldı seçimi. En yüksek oyu, demin de dediğim gibi 69’da 52,93’le almıştı. AP hem kontenjan senatörü seçiminde 5-0’la geldi, Senato’da  da 50 senatörün 33’ünü aldı.

SİGARA YOK, YAĞ YOK. AKARYAKIT HİÇ YOK. 

Fethi Acar: O arada hatırlayın, yokluklar, kuyruklar. Deniz Bey Enerji Bakanı. Sigara yok, yağ yok. Akaryakıt hiç yok. 

İdi Amin lakaplı bir Ticaret Bakanı var Teoman Köprülüler o zaman kürsüde soru cevaplıyor.  Diyoruz ki; ‘’Yahu Tariş kendi üretiyor, yağ niye yok. Trakya’da niye yok, hadi İstanbul’dan beri yok. Ege’de niye yok?’’ Adam kürsüden diyor ki; ‘’Hakça düzen, ne oldu size? Evvela üreticiler alacak.’’ Çuval çuval, tekel sigaralar işçiler tarafından götürülüyor. Hakça düzen bu dedi, kürsüden. Meclis’te tutanaklarda var. ‘’Beyler ne rahatsız oluyorsunuz, Hakça düzen getirdik’’ diyor adam. Sokakta, kuyrukta muyrukta.

Cahit Karakaş Meclis Başkanı tabi, Meclis Başkanı çok geç seçildi. 5 Haziran seçim, 17 Aralık 1977’de Meclis Başkanı seçildi. Parçalı Meclis. Meclis’e acele Petrol Ofisi istasyonu açıldı. Bizim Kastamonu’daki ilçe başkanları geliyor. Yok. Benim kaplumbağa Wolkswagen’in dolduruyoruz depoyu. Güvenlikte depoları dolduruyoruz.  Meclis sigarası, paket paket. Sigaracıyla akraba olduk bayi gibi. Böyle bir kepazelik. Deniz Baykal da Enerji Bakanıydı. 

ECEVİT, ‘’HALK BENDEN DESTEĞİNİ ÇEKTİ’’ BAHANESİYLE  İSTİFA ETTİ. ASLINDA ÇAMURA BATMIŞTI

Fethi Acar:  O arada Ecevit Senato seçim sonuçlarını bahane bildi. Halk benden desteğini çekti diye. Bahane zaten, her şey kepaze. Battı çamura. Bunu bahane bildi, istifa etti, gitti. Kendi istifa etti. Gensoru yok, hiçbir şey yok. Halk benden desteğini çekti dedi. O arada Feyzioğlu ve Faruk Sükan’lar da ayrılmıştı zaten. İşte bir sürü  bakan, yarıya yakını kendinden ayrıldı.

ECEVİT, BAYKAL’A NEDEN KIZMIŞTI?

Fahrettin Damga: Zaten düşmüştü yani sayı olarak?

Fethi Acar: Düşme noktasına doğru gidiyordu.

Güneş Motel Hükümeti icraatıyla ilgili en nefis örnek. Oral Çalışlar’ın 12 Eylül’den sonraki kitabından. Ecevit Baykal’a neden kızmıştı? diye soruyor. Ecevit’e devletleştirmeler üzerine bir soru sormuştum. Ecevit hemen anlatmaya başladı. İçindeki sıkıntıdan kurtulmak istiyor gibiydi. 

Oral Bey sizin de belirttiğiniz gibi bizde solculuk=devletçilik gibi algılandı. Zamansız ve ön hazırlıksız yapılan devletleştirme amacına ulaşamadığı gibi, bizi içeride ve dışarıda zor duruma soktu. 

Ecevit bunları ilk kez anlatıyordu. Sıkıntılı bir gülüşle yüzüme baktı. Örneğin Ataş Rafinerisi’nin devletleştirilmesi bunlardan biri. O zaman büyük petrol sıkıntısı içerisindeydik. Dövizimiz yok, hazine tamtakır. Bir milyon dolara muhtaç olduğumuz günler. Bir yerden borç harç biraz para buluyoruz ve spot alım yapıyoruz. O zaman spot alımlar karaborsa. Karaborsa ve fiyatlar piyasadan çok yüksek. Olağanüstü kayıplarımız oluyor. 
Burada birden durdu. Bir sırrı açıklamak istiyor gibiydi.

Ne oldu biliyor musunuz? Sıkışık durumdayız, para bulmak için Avrupa’dayım. IMF ve OECD temsilcileri ile görüştüm. Ertesi gün büyük petrol şirketlerinin temsilcileriyle Amerika’da görüşme yapacağım. Tam Atlantik üzerinde uçarken Türkiye’den bir haber geldi. Ataş devletleştirilmişti. Deniz Baykal o zaman Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı idi. Çok canım sıkıldı. Böyle bir gelişmeden haberim de yoktu. Artık adamlar para verirler mi? Zaten bize karşı güvensizlikleri vardı. Son olay işin üzerine tuz biber ekti. Amerika’dan eli boş döndük, diyor.

İşte Güneş Motel bu. Kepazelik. 

Devam ediyor, kısa bir şey.

Oral Bey diyor ki; Ben de Baykal’la ilgili başka bir değerlendirmeyi aktardım. Bülent Bey, şimdiki Ulaştırma Bakanı Mustafa Aysan ( Bülend Ulusu Hükümeti Ulaştırma Bakanı) halamın oğlu diyor.  Bir keresinde onunla konuşuyorduk. En kızdığı dönemden biri Deniz Baykal’dı. Demokrat Parti’nin Maliye Bakanı Hasan Polatkan’ın üç kuruş yüzünden asıldığını söylüyor. Deniz Baykal’ın petrol politikasına verdiği zararın Hasan Polatkan’ınkini fersah fersah geçtiğini devamlı belirtiyordu diyor.

MİLLİYETÇİ CEPHE HÜKÜMETLERİ TOPLUMU KUTUPLAŞTIRIYOR MU?
BİZİ BU NOKTAYA 367 KEPAZELİĞİ GETİRDİ


Fahrettin Damga: Bu günlerdeki ‘’Cumhur İttifakı’’ tartışmaları gündemdeyken kimileri Milliyetçi Cephe Hükümetleri, toplumun daha keskin hatlarla ayrışmasına sebep olan hükümetlerdir diyor, siz buna katılıyor musunuz?

Fethi Acar:  Şöyle, Milliyetçi Cephe, o günlerde çok zorluklardan geçti. Ülke hükümetsiz işte. Zoraki kurmuşlar, adına bu kondu. Ancak, ben bugünkünü biraz daha farklı görüyorum. Yani, 16 Nisan 2017’den sonra bu darbe anayasasının en azından omurgası kırıldı. Millet kırdı. Hele 15 Temmuz 2016’dan sonra. Bu 367 bizleri buraya getirdi. Esas bu işin başı 367’dir. 367 kepazeliği. Hele Anayasa Mahkemesi’nin iptali. O Deniz Baykal’ın hatırlıyorsunuz değil mi grupta ‘’Onaylanmazsa gök kubbeyi yıkarız’’ sözünü. Tamam biliyorduk zaten, Anayasa Mahkemesi senin arka bahçendi. Darbe Anayasası’nda onu anlattık. 12 Ocak 1959 kurultay kararın, senin arka bahçen. Bastın düğmeye aldın neticeyi. 

12 EYLÜL’Ü CUMHURBAŞKANI SEÇMİYORLAR DİYE YAPTILAR, 2007’DE CUMHURBAŞKANI SEÇİYORLAR DİYE YAPTILAR
367 KRİZİ SÜRECİNDE ÇANKAYA İŞGAL ALTINDAYDI


Fethi Acar:  Diyorum ki; Ey 12 Eylül darbesini yapanlar; darbeyi Cumhurbaşkanı seçmiyorsunuz diye yaptınız. 2007’de Cumhurbaşkanı seçiyor diye yaptınız. 367 krizi sürecinde Çankaya işgal altındaydı. Bütün hukukçular çıktı, vaktiyle Korutürk süresi doldu, çekti gitti. Senato Başkanı İhsan Sabri Çağlayangil Cumhurbaşkanlığı’na vekalet etti. Bunu (Ahmet Necdet Sezer) niye oturttular orada?

Fahrettin Damga: Orada oturdu, yetmedi, o dönemde Anayasa Mahkemesi üyesi seçip rektör atamaya devam etti.

Fethi Acar:  Yani onun o dönemde yaptığı uygulamalar gayr-ı meşrudur. Ne diyorum? İlk uygulama yapıldı, burada bir doğum vukua gelmiştir. Bu doğum 10 Ağustos’ta Cumhurbaşkanı seçimi. Bu doğumun başlangıcı 21 Ekim 2007 tarihidir. Sistem işleyince doğum gecikti. Bahsettiğim sakatlıktan dolayı doğum uzadı. Bu doğumun anası, değişikliğe sebep olduğundan dolayı Ana muhalefet, babası ise oyunu kökünden milletçe bozduğu için doğumu gerçekleştiren iktidardır. Bu doğumun ebesi de dönemin ana muhalefet Genel Başkanı ile onun önüne getirdiğini onaylayan kurumdur.
 
CHP, PARLAMENTER SİSTEMİ GERİ GETİRECEĞİM DİYOR. HADİ CANIM SEN DE. MİLLET, VEKİLİNDEN ALMIŞ, BİR DAHA VERİR Mİ, NİYE VERSİN? 

Fethi Acar: Yani, bugünkü sistemle aynı şeye benzetmiyorum. Tabii bundan sonra bu sistem, darbe anayasaları demiyorum bak,  darbe metinlerinin omurgası kırılmıştır. Bu Başkanlık Sistemi’ne geçer. Bu bir servis yoludur böyle. Buna millet el koymuştur. 

Altıok, parlamenter sistemi geri getireceğim diyor. Hadi canım sen de. Millet vekilinden almış, bir daha verir mi, niye versin? Vermez.

MHP’NİN ÇIKARI İLE ÜLKE ÇIKARI ÇAKIŞTI

Fahrettin Damga: Bugün Saadet Partisi, 28 Şubat zihniyetinin temsilcisi CHP ile bir arada durmayı daha sağlıklı görüyor sanki?

Fethi Acar: Yoo, ben öyle yorumlamıyorum. Dün akşam Sayın Karamollaoğlu’nu televizyonda  izledim. Temel Bey çok teknik. Orada malum sıkıntı arka plan. Ona hiç girmeyelim. Ancak orada şöyle söylüyor; ‘’İktidar da birazcık yanlışları da görmeli.’’ Yani yanlışları niye görmeyecek iktidar? Böyle al başını gitme yok. Buna ben diktatör filan da demiyorum. Teknik olarak diyor ki; arkadaş, tamam, 15 Temmuz’dan sonra bu sistem er geç Başkanlığa gidecek ve iki partili sisteme oturacaktır. Devlet Bahçeli bunu gördü, bundan sonra MHP yok olmaya mahkum. Burada ülke çıkarı, 367 ucubesinden sonra halk da Cumhurbaşkanı seçmişse bu iş bitmiştir zaten. Devlet Bahçeli haklı olarak hukuki yönünü tamamladı bunun veya kanuni yönünü diyelim şimdilik. Hele 15 Temmuz’dan evvel, daha evvel  ‘’Bırak Bilal’i git diyen adam’’ 15 Temmuz’dan sonra doğru da yaptı. Burada, MHP’nin çıkarı ile ülke çıkarı çakıştı. MHP kendini bir süre daha kurtarmak için, uyum yasaları için de gerekli. Çünkü MHP artık, angaje oldu oraya. ‘’Evet’’ de haklıydı, yani hepimiz öyle düşündü.

Burada ben, Temel Bey’in özellikle bugünlerdeki, çünkü daha yasa çıkacak, bilmem ne olacak? Metinlerini görecek, görmüş gerçi ama burada benim tahminim böyle hemen Altıok’un yanına gitti demek durumunda ben şahsen değilim. 

Niye değiliz? 

Bir de tabi burada Milliyetçi Cephe’nin bile zarar verdiğini hakikaten biraz o kanaate de geliyoruz neredeyse. Ancak, bir başka açıdan, bilhassa iktidar kanadının illa burada olanlar milliyetçidir, ötekiler. Onlara kimsenin onu demeye hakkı da yok, şimdilik. 

CHP’Yİ YENİDEN KEŞFETMEYE GEREK YOK. ADAM SOKAK, ADAM GEZİ.

Fethi Acar: Bir kere metniniz çıksın ortaya, kamuoyu bilmiyor ki, sen iki tane amblem olacakmış, ne demekmiş o? Sandık alıp bir yerden bir yere. Sandık çok namus demek ya. Arslanlı Köyü var Mersin’de biz gittik. Orada Ayşe Çelik’i ziyaret ettik. Sandığına sahip çıkan. Sandık bir yere gidemez. Sandık gidecekmiş. Ben de bilmiyorum bak, bu kadar ilgiliyim. Bu kadar çalışıyorum konulara. Böyle kafadan gelenler bizden, gelmeyenler. Böyle bir şey de yok. Öyle başını alıp gitmemeli. Geriye bakacak. 

Orada ne diyor Temel Bey teknik olarak. Ayrışmayı çoğaltmayın diyor. Biraz üslubunuza dikkat edin diyor. Chp’yi yeniden keşfetmeye gerek yok. Adam sokak adam Gezi.

MİLLET 2002’DEN BERİ SANDIKTA, VAKTİYLE ELİNDEN ÇATIR ÇATIR ALINANI GERİ ALIYOR

Fahrettin Damga: Diyor ki hükümete; ‘’Gerginleştirmeyin, siyasetin diline dikkat etmek lazım. Birleştirici olun.’’ İyi ama şimdi öyle ya da böyle yanında durduğu ilkesel olarak da bir takım işbirliklerine açık olduğunu ifade ettiği CHP’nin sözcü ve yetkililerinin tavır ve konuşmalarına bakarsanız iktidarın söyledikleri hafif kalıyor. Yani toplumu esas kutuplaştıran CHP değil mi?

Fethi Acar: Onun karakteri o, mayası o, geni o. Adam 10 senede bir düğmeye basmaya alışmış. Adam kontenjan senatörü, Başvekil çıkarıyor, Cumhurbaşkanı adayı çıkarıyor. Bunlar derinden çatır çatır. Ben şöyle ifade ediyorum. Millet 2002’den beri, 12. Sandık değil mi? Bu sandıklarda vaktiyle elinden çatır çatır alınanı geri alıyor. Ya buna onlar nasıl dayanır? Oyuncakları gitti. Her şeyleri gitti. Onlar ağlasın ama çok da çirkin tabii. Ben izlemiyorum, iyi ki de izlemiyorum. Halk tv’de falan askeri göreve çağırıyorlarmış. Bunların karakterinde var. Bunları başınız pınar ayağınız göl olsun diyerek, Allah’a ve millete havale etmek lazım. Ben muhatap olup, Tayyip Bey’in cevap vermesine çok üzülüyorum. O seviyeye niye cevap veriyorsun?  Üçüncü, Beşinci adama versin. Bizim Demirel, Seyfi Özköklü vardı, küfredilecek yerlere İhsan Ataöv vardı. Her yere cevap veriyor, olur mu böyle bir şey? Bir de partili Cumhurbaşkanı. Çok dikkatli olacak. Amblem var, nerede ne sıfatla konuşuyor? Bir kere partili oluşu şık mı? Parti demek tarafsın artık taraf. Ecevit’i 22 ayda bitiren nedir? Öyle bir devleti militanlaştırdı ki.

DEVLETİN PARTİLEŞMEMESİ LAZIM

Fethi Acar: Yeni bir sistem geldi. Bugünkü iktidar çok şey başardı tabii yatırımlar falan. Ancak devletin partileşmemesi lazım. Devletin partileşmesi her şeyin bitmesi demektir. Sen ne olursan ol, istersen dünyayı yönet kardeşim. Ecevit’i bitiren budur. Militanları getirdi koydu. İki yıllık mühendisi gitti YSE Bölge Müdürü yaptı. Olmaz. Temel Bey, onu vurgulamaya çalıştı. O da eski bürokrat. Yani biz de eski bürokrat. Yani devleti böyle bir iktidar, Milli Eğitim Bakanı bu kadar nasıl değiştirirsin?  

Partili Cumhurbaşkanı’ndan korkum, Demirel’in de bir lafı vardı yani siyasi anlamda. Siyaset, siyasi partiler millet için hizmete gelecek, iradesiyle gelecek. Eskiyip yıpranırsa eskiyen kasket gibi kaldırıp atmaktır partileri. Niye? alternatif var. Bir, İki, üç . Devletin alternatifi ne? O giderse kelle mi gidecek?

Şu söylenebilir? Başbakanlar partili değil miydi? 

Tamam ama orada çok daha değişik bir süzgeç gerekiyor, nasıl olursa bilemem ama uygulamalar bu.

Saadet Partisi’nin bugünkü durumunu ben şöyle yorumlamak istiyorum. Daha temkinli olmaya çalışıyor, yani.

Fahrettin Damga: Peki sizce hangi tarafta durur Saadet Partisi?

Fethi Acar: Bir kere metin falan çıkmalı. Ben bilemiyorum tabii. Orada Genel Merkez var. Bir partidir. Orayla şimdilik direkt bir ilişkimiz olmamakla birlikte şöyle görüyorum.  Haklı olarak MHP zaten angaje olmuş, mecbur da. Kendi çıkarı ile ülke çıkarı çakışıyor. Peki, Saadet Partisi ülke çıkarına hayır mı diyecek?  Diyor ki, sizin metninizi bir görelim, bir. İki, ana yanlışlar var. Böyle kutuplaşmaya doğru gidiyor. Hakikaten ben de bilmiyorum, iki tane amblem, ne demek bu? Nasıl bir ittifak?

Bir cinayet işlenmiş 367’yle. Ülkeyi bu hale getirmiş bir ucube. İktidar da bu işi temizlemeye çalışıyor. 

Sandık bir yere gidecek. Anlamıyorum, vatandaş da anlamıyor bu işten çok ilgililer de. Oy pusulasının tam olarak nasıl olduğunu siz de anlamadınız değil mi? Yani şurada görsek bile, iki tane amblem diyor, amblemler olacak diyor. Yüzde onu geçen aşmış olacak diyor. Bir kere bence metni görelim diyor, bir de ekonomiyi filan daha düzgün götürün diyor. Bakın ekonomi deyince, tamam yatırım güzel yatırım ama Temel Bey dediği için demiyorum, ben ekonomist değilim ama yıllardır bu işle meşgulüz. Direkt örnek vereceğim. Ovit tüneli, 19 kilometre. İki tane ne tüneli? Ilgaz’a 2 tane ne tüneli? Ilgaz’a iki tünele gerek yoktu. Bolu-Ankara otoyolu bile fizibl değil halen. Fizibl olması için günlük geçişin 35 bin’i geçmesi lazım. Örnek olarak veriyorum. 

İLK TURDA HER PARTİ KENDİ ADAYINI ÇIKARSA %50 ZOR AŞILIR
ABDULLAH GÜL’ÜN ADAY OLACAĞINI TAHMİN ETMİYORUM


Fahrettin Damga: Saadet Partisi Cumhurbaşkanlığı seçiminde kendi adayını gösterir mi? 

Fethi Acar: Göstereceğiz diyor, çok iddialılar.

Bir kere birinci turda her partinin hakkı var. Zaten haklı olarak bugünkü iktidar çok ilgilendiren birinci turda kazanamama tehlikesi tabii. Birinci turda aşamamak ne demek, Allah’tan 2014’te yanıldı ve çatı adayda buluştular. Tayyip Bey ilk turda kazandı. Şimdi her parti kendi adayını çıkarsa %50 zor aşılır matematiksel.

Fahrettin Damga: Abdullah Gül Saadet Partisi’nden aday olur mu sizce?

Fethi Acar: Ben Abdullah Gül’ü tahmin etmiyorum yani.
 
Fahrettin Damga: Neden?


Fethi Acar: Niye tahmin etmiyorum? O kadar cesaretli olacağını tahmin etmiyorum.

Fahrettin Damga: Abdullah Gül, Tayyip Erdoğan’ın karşısına aday olarak çıkamaz diyorsunuz.

Fethi Acar: Çıkamaz. 

Fahrettin Damga: Saadet Partisi nasıl bir profilde aday gösterir?

Acar: Rahmetli Erbakan’a hitap eden biri, Oğuzhan Bey falan artık yaşlandı tabii. Yani hocamızın oylarına hitap eden. Temel Bey kendisi de olabilir. Temel Bey teknik,  iyi bir mühendis. Kendisi de olabilir. Yani sırf nedir, bakın orada. Diyor ya %1 bile değil. Değil %1, 0,09 bile çok önemli. 

Fahrettin Damga: ?16 Nisan referandumunda olduğu gibi Saadet Partisi tabanı, parti yönetimi talebinin aksi yönde hareket edebilir mi?

Fethi Acar: Acar: Onun kadar olmaz. Referandum başkaydı.

‘’BİZ ÇAĞIRIYORUZ GELEN GELSİN GELMEYENE UĞURLAR OLSUN’’ SÖZÜNE GEREK YOKTU

Fahrettin Damga:  Merhum Erbakan’ın 28 Şubat’ta yaşadığı sıkıntılara sebep olan zihniyetle bir arada hareket etmesine taban ne der?

Fethi Acar: Ona karşı çıkıyor doğru da, burada Tayyip Bey’in tavrı çok önemli. Mesela Tayyip Bey’e grupta sordular. ‘’İşte biz çağırıyoruz, gelen gelsin, gelmeyene uğurlar olsun’’ sözlerine gerek yok bu saatte. Evet bir faktör. Bir Saadet Partisi var bir de Fatih Erbakan var. Vakfı öyle güçlü halde ki, Hoca’nın kongrelerinden bir farkı yok. Önceki hafta Cumartesi Sinan Erdem Spor Salonu’nda. O var, Saadet var, daha erken bir ifade değil mi o?

Fahrettin Damga: Saadet Partisi Erbakan’ın çocuklarıyla ihtilafa düşmüştü

Fethi Acar:Bölünmüştü yüzde 50 elli parçalandı. Yüzde elli yüzde elli

Fahrettin Damga: Erbakan’ın çocuğunun alınmadığı bir Saadet Partisi’nden bahsediyoruz.

Fethi Acar: Doğru ama , şu anda orada benim gördüğüm en kötü ihtimalle ikiye bölünmüş durumda. Vaktiyle biz Has Parti’yle bölünmüştük zaten. Numan Bey kendini oraya pazarladıktan sonra  Has Parti yine Saadet’e ve yarı yarıya şeydedir. Belki en azından Fatih Erbakan’ın Vakfı’ndadır diye düşünüyorum.

FATİH ERBAKAN’IN PARTİ KURMA NİYETİ VAR

Fahrettin Damga: Fatih Erbakan parti kurar mı sizce?

Fethi Acar: Fatih Erbakan 28 Şubat’la ilgili olarak Adnan Menderes Dernekler Federasyonu’nun  bir konferansına katıldı. O konferans esnasında moderatörün ‘’Efendim bu kadar kuruluşunuz var, siyasi parti düşünür müsünüz?’’ sorusuna ilk defa ‘’Bu kadar niye çalışıyoruz böyle, bu kadar niye uğraşıyoruz ki? Nasip olursa’’ cevabını verdi. Peşinden de ‘’ Efendim, ne zaman?  Dedi, zaman falan şimdi söylenmez. O işler doğru zaman ister. Tarla, tohum, güneş vesaire gibi.

EN MÜTEVAZİ HAL İKTİDAR TARAFINA DÜŞER

Fahrettin Damga: ? Fatih Erbakan 2019 Cumhurbaşkanlığı seçimleri için Saadet Partisi’yle mi paralel davranır, yoksa Cumhurbaşkanı Erdoğan’la bir dirsek temasına girer mi?


Acar: Şimdi bakın ben burada şunu söyleyeyim. Tayyip Bey’in Grup toplantısında söylediklerini çok anlamsız ve çok erken buldum. Yarın bir gün Fatih Erbakan da bir şey söylese veya ben bir şey söylesem. Her şey güç olabilir. Burada en mütevazı hal iktidar tarafına düşer. Hani uzlaşmacı, ayrışımı azaltıcı filan Temel Bey dediği için demiyorum. Hepimizin onu demesi lazım. Cumhurbaşkanlığı başka bir ünvan. O da var üzerinizde. Çok erken laf etti. Yarın Fatih Erbakan’a da böyle bir şey dese, bir tek oy, bir tek oy. Çok kritik dönemden geçiyor. Niye böyle?






YORUM EKLE

Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır

YORUMLAR

 Misafir
 2 Mayıs 2018 Çarşamba 02:13
Az kaldı az... bütün çöplüklerinizle çöplüğün en dibine süpürülüyorsunuz. Cumhuriyetin SEKSEN YILLIK KAZANIMLARINI FABRİKALARINI BANKALARINI ZİRAATİNİ DENİZLERİMİZİ ALAYINI YABANA PEŞKEŞ ÇEKENLERİN YANDAŞLARI KALKINMADAN BAHSEDİYOR. utanmayı sildiklerini biliyoruz zaten, şaşırtmadı...
 Misafir
 19 Mart 2018 Pazartesi 21:53
Bu Ülkede gelişme ve kalkınma Adnan Menderesle başlamıştır. Çarıktan Lastik ayakkabıya geçilmiştir. Erdoğan ve AKP döneminde Ülke Kalkınmaya hızla devam etmiştir bir zamanlar dış siyasette adı bile duyulmayan ülke şimdiler gündem belirleyen Ülke olmuştur. Cumhuriyet tarihinde Şimdiye kadar Halkına değer veren bir yönetim olmamıştır. Sosyal Devlet olma anlayışı gerçek manada şimdiye kadar olmamıştır. Bütün bunları görmemek bilmemek imkansızın da ötesinde...
 Misafir
 14 Mart 2018 Çarşamba 01:07
AKPye ve başkanına yaranmak onları "meşru" kılmak, çıkarttıkları SEÇİMLERDE OYLARI ÇALMAYA YASAL KILIF YASASInı haklı göstermek için çok uğraşmış F.Damga. Fethi Acar'ı da boşuna yormuş, Fethi Acar kestirmeden "DEMOKRAT PARTİ SÜTTEN ÇIKMA AÇ KAŞIK KADAR TEMİZDİR, TIPKI AKP GİBİ" deseydi yeterdi, bizler de inanırdık. Gazetecileri, milletvekillerini tutuklamak için özel yasa çıkartan, gazeteleri sansürlenmiş beyaz sayfalarla çıkartan, milli varlıklarımızı AKP gibi,yabana peşkeş çeken A.Menderesti.

DİĞER RÖPORTAJLAR

Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Turktime