Şahin Mengü Turktime’a Konuştu

CHP’nin önemli isimlerinden Şahin Mengü Turktime’ı ziyaret etti ve Yönetim Kurulu Başkanı Talat Atilla ve Genel Yayın Yönetmeni Ersin Tokgöz’e çarpıcı açıklamalarda bulundu.
ABONE OL
Abone Ol
Şahin Mengü Turktime’a Konuştu
Haberler / Siyaset
14 Haziran 2012 Perşembe 00:00
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş

Yakın bir zamana kadar onu her gün görüyordunuz. CHP, yeni CHP olmadan önce, yani Baykal döneminde partinin en önemli isimlerindendi Şahin Mengü. Hem siyasi pozisyonu hem de avukatlık mesleğinden gelen doğal belagatle eski CHP’nin meramını dinlediğimiz birkaç isimden biriydi. Sonrasını biliyorsunuz. CHP’de dengelerle birlikte aktörler de değişti. Ve Mengü de ‘akitf siyaset’ pozisyonunu farklı bir alana kanalize etti. O artık Aydınlık Gazetesi’ndeki yazılarıyla ve konferanslarda sürdürüyor siyasi hayatını. Bu kadar mı peki? Dahası var. Ama onu birazdan okuyacaksınız. Okumaya başlamadan şunu da anımsatmalıyız ki; Mengü aynı zamanda Ecevit’ten Baykal’a Aydın Doğan’dan Altan Öymen’e kadar pek çok önemli ismin avukatı. Dolayısıyla açıklamalarına bir “karakutu”nun açıklamaları olarak da bakabilirsiniz. İşte biz de Turktime’ı ziyaret eden kara kutuya her şeyi sorduk ve tüm samimi yanıtları aldık. Buyurun…

 

TALAT ATİLLA VE ERSİN TOKGÖZ’ÜN RÖPORTAJI...

Daha yakın bir zamana kadar CHP’nin önde gelen isimlerinden biriydiniz ve sıcak siyasetin içindeydiniz. Peki, şu an ne yapıyorsunuz?

Şu anda avukatlık yapıyorum. Aydınlık Gazetesi’nde köşe yazısı yazıyorum. Yine aktif siyaset yapıyorum. Parti siyasetini, Türkiye siyasetini çok yakından takip ediyorum. Çağrıldığım anayasa platform konferanslarına gidiyorum, konuşmalar yapıyorum.

Yeni ananayasa çalışmaları ağır aksak da olsa ilerliyor gibi. Siz bu çalışmalara nasıl bakıyorsunuz?

Ananayasa çalışmalarına çok karşıyım.

Neden?

Türkiye’nin  şu anda anayasa değişikliğine hem hukuken imkan yok, hem de böyle bir ihtiyaç yok. Her parti bu anayasada değişmesini istediği maddeleri ortaaya koyar. Ama malesef Türkiye’de böyle bir çalışma yapılmıyor, yeniden bir anayasa yazılmanaya çalışılıyor. Ama aslında yazılan yeni anayasa değil.

 

 

ANAYASA KOMİSYONU KAMUFLAJ... ASIL TASLAK AKP’NİN ÇEKMECESİNDE

 

Nasıl yani?

Zaten AKP’nin bir anayasası  var. Şu anda Anayasa Komisyonu denen, Meclis Başkanı inisiyatifiyle kurulan bu komisyon tamamı ile bir kamuflajdır. AKP’nin kasaasında duran anayasayı Türk halkının gözünden saklıyorlar, diğer partileri de bu kamuflaja alet ediyorlar.

Madem bu böyle, diğer siyasi partiler buna niye alet oluyor?

Diğer partiler bunu görmüyorlar çünkü medya çok büyük bir güç. Medya bu işte Başbakan’a vermemesi gerektiği kadar büyük destek verdi. Türkiye’nin sanki yeni bir anayasaya ihtiyacı varmış imajı yaratıldı. Bir şey Türk halkının gözünden saklandı. Bu anayasa askerlerin yaptığı anayasa olmaktan çıkmıştır artık. 116-117 maddesi değişmiş bir anayasanın (tamamı 176 maddedir) askerlerin yaptığı anayasa olduğunu demek mümkün değil. Bir şey daha var. Eğer askerlerin yağtığı anayasayı içine sindiremiyorsan, askerlerin yaptığı hiçbir kanunu içine sindirmemen gerek. Siyasi partiler kanununu, seçim kanununu işine geldiği zaman içine sindiriyorsun. Bunlar da askeri rejimin ürünleridir. Yüzde 10 barajı gibi dünyanın hiçbir uygar ülkesinde olmayan çirkin bir baraj oranını içine sindirebiliyorsan o zaman kalkıp ben 12 Eylül Anayasasını reddediyorum deme hakkına sahip değilsin.

 

 

 

BAŞBAKAN ULUDERE’DE SIKIŞMIŞKEN CHP GEÇMİŞTE MHP’NİN YAPTIĞINI YAPTI VE KURTARDI!

 

CHP bir yandan Anayasa çalışmalarına destek veriyor bir yandan daha geçtiğimiz günlerde Başbakan Erdoğan’la görüştü ve Kürt sorununun çözümü için bir süreç başlattı. CHP’nin politikalarını nasıl değerlendiriyorszunuz?

Demokratik ülkelerde ana muhalefet lideri ve diğer parti liderleri başbakanla belli konularda biraraya gelirler. Bu hayatın olağan akışına uygun birşeydir. Siyasi partiler özellikle ana muhalefet partileri iktidar partisinin payandası olmazlar. Iktidar partisinin büyük sıkıntıya düştüğü noktalarda iktidar partisini kuyudan çıkarmazlar. Çok büyük sıkıntı zamanlarında, haksızlığa uğramış siyasetçileri kuyudan çıkartırlar. Uludere konusunda sayın Başbakan olağanüstü sıkışmıştı. Bu işin tek sorumlusu, yüce divana kadar götürecek sorumluğu taşıyan kişi sayın Başbakan’dı. CHP, Başbakan’ı bir dönem MHP`nin yaptığı gibi çok büyük bir dar boğazdan kurtarmış oldu. Örneğin cumhurbaşkanlığı seçimleri döneminde MHP o zaman bizim takındığımız tavrı takınsa, salona girmeseydi bugün Gül yerine yine AKP`den ancak içimize sindirebileceğimiz bir cumhurbaşkanı olacaktı. Hukuk dışında vicdanen de benim cumhurbaşkanım diyebilecektik. Sayın Gül hukuken benim cumhurbaşkanımdır ancak bir siyasi görüşe angaje olmuş bir cumhurbaşkanıdır. Bu bakımdan bu konular önemlidir. Böyle hataların yapılmamaası gerek. Başbakana gidip Uludere’ye beraber gidelim demesi bir yanlıştır.

Erdoğan’ın tam da Uludere bataklığına saplanmışken CHP’nin tutup oradan çıkarması bir bilinçsizlik mi, yoksa bir bilinçli bir hareket mi?

Bundan altı ay evvel yaptığı hataları söyleseydiniz bilinçsizliktir diyebilirdim. Ama son olaylar ve 95`ten bu yana Amerikalıların gün ışığına çıkan projelerine ve CHP üzerine oynanan oyunlara da baktığınız zaman çok bilinçsiz gibi gelmiyor. Bu bir ABD projesidir. Bir şeyin daha bilinçli olduğunu söyleyebilirim. Sayınn Kılıçdaroğlu Oslo görüşmeleri ortaya çıktığında işin içeriğine hiç itiraz etmedi. Sadece halktan saklanmasına itiraz etti. Oslo görüşmelerinin her birisi, her bir başlığı bir başbakanı yüce divanda yargılatır. Ancak o günlerde Kılıçdaroğlu’nun görüşmelerin içeriğine bir tepkisi olmadı. O zaman ben bunu Van Çalıştayı ile bir araya koyduğum zaman sanki CHP Oslo’daki görüşmelere destek veriyor gibi bir anlam çıkar. Bir başka şey daha söyleyeyim.Kılıçdaroğlu dedi ki, genel başkanlığıma mal olsa bile, bizim genel haritamız var ama taban çok tepki verir. Demek ki, CHP tabanının veya geniş halk kitlelerinin tasvip etmeyeceği bir öneri içindesin. Sen çok iyi bir şey yapsan niye genel başkanlığın gitsin ki?

 

 

CHP NASIL KURTULUR?

 

O zaman kapalı kapılar ardında yapılan görüşmelerde açıklananlardan farklı şeyler mi konuşuluyor?

Tabii. Çok farklı konuşuluyor. Eğer Van Çalıştayı’nda yapılanları hayata geçireceksen, bu ülkeyi bölünmeye götürürsün. Ana dilde eğitim diyemezsin.

Neden?

 İnsanların bireysel olarak anadilde öğrenmesinin sonuna kadar arkasındayım. CHP`nin 89-91 güneydoğu raporlarına bakın, bunların hepsini söylemişiz. Kılıçdaroğlu yeni olduğunu söylerken bir şeyi söyleseydi gerçek anlamda yeni olurdu. Atatürk’ün dahi yapamadığı için çok üzüldüğü o bölgede toprak reformunu yapacağım, ağalık ve beylik düzenini yıkacağım deseydi bu hakikaten CHP için bir devrimci hareket olurdu.

 

 

 

CHP’Yİ ELEŞTİRİYORUM AMA KİN SİYASETİ YAPMIYORUM!

 

Yine diyebilir mi? Zaman var mı?

Söylediği yol haritasısnı buna dayandırabilir. Hem böylece kendisini kurtarmış olur, hem CHP`yi. Ama etrafındaki iki arkadaşının da Kılıçdaroğlu’nu bu yoldan kurtarmayı tercih edeceklerini sanmıyorum.

Siz şu anda mevcut yönetimi eleştiren bir siyasetçi ve yazarsınız. Ama buna rağmen kurtuluş için bir yol haritası da gösteriyorsunuz. CHP`ye olan muhabbetiniz, kızgınlığınızı aşıyor mu? Bunu nasıl algılamalıyız?

Olabilir mi? Ben CHP`liyim. 67 girişliyim. Rahmetli babamın bir lafı vardı, ben üniversitede okurken, o zamanki adıyla Cumhuriyet Halk Fırkası çalışkan öğrencilere yemek fişi dağıtırmış. Babam hem iftiharla söylerdi, “benim kursağımdan CHP`nin parası geçti.” Diye. Bu benim için bir övünç kaynağıdır. Yani Kılıçdaroğlu dahi olsa onun doğru yol bulması için herşeyi söylerim.

Yani bir kin siyaseti gütmüyorsunuz?

Hayır hayır kesinlikle! Benim için herşeyden öte CHP vardır. Ahmet olmuş, Mehmet olmuş farketmez. Keşke CHP yüzde 45`ler alsa. Bunu kim istemez? Ondan hiç süpheniz olmasın.

 

 

DARBELER DURDUK YERDE Mİ OLDU?

 

Yeni CHP kavramına itiraz edilirken, eski CHP’nin de yüzleşmesi gereken hataları yok mu?

Bakın... Dünya 3 büyük devrim yaşamış. Fransız Devrimi, Rus Devrimi, Türk Devrimi. Bunlardan en kansızı Türk Devrimi’dir. En suratli şekilde devrim düzeninden kanun düzenine, hukukun üstünlüğü düzenine 80 yılda geçilmiştir. Hataları yok mudur? Vardır. Olmaz olur mu? Siyaset yapıyorsanız, devrim yapıyorsanız hata da yaparsınız. Hatalara bakmak lazım. Bunlar bilinçli mi yapılmıştır? Örneğin, Türkiye kendisiyle yüzleşmek durumunda. CHP de ama Türkiye de. 38`den bu yana askeri darbeler de dahil her şeyiyle yüzleşmek durumunda. Bunları tarihten husumet çıkaralım diye söylemiyorum. Ben Celal Bayar`ın da sonuna kadar CHP`nin eski üyesi olduğunu savunanlardan bir tanesiyim. Ama nasıl geldik 27 Mayıs’a?  Nasıl geldik 12 Eylül, 12 Martlara?  Yani bütün bunlar bir sabah bir albay ya da paşa kalktı darbe yapın dedi de darbe mi oldu? Askeri müdaheleler sosyal ve ekonomik şartlar oluştuğu zaman olur. Yoksa yapamazsınız.

Ama yapanlar o ortamı da oluşturuyor deniyor...

Onu işine gelmeyen, kifayetsiz, muhterisler söylüyor. Askerler 12 Eylül’den evvel cumhurbaşkanı seçmenin önüne de mi geçti? Örneğin, Demirel’le bir dönem avukatlığını yaptığım rahmetli Ecevit yan yana gelse bir cumhurbaşkanı seçselerdi veya bir hükümet kursalardı, 12 Eylül’ü yaşar mıydık? Veya 28 Şubat’ı çok eleştiriyorlar. 28 Şubat’tan önce o 4 generali emekli etselerdi  o dönemi yaşar mıydık?

 

 

 

27 NİSAN E MUHTIRASI CHP’YE KARŞI VERİLDİ!

 

Edebilirler miydi?

Tarihimizde çok örneği var. Demirel Cemal Tural gibi çok sert bir genelkurmay başkanını uçaktan inerken emekli etmişti. Şimdi biz bunları yapmayacağız sonra dönüp ağlayacağız. Bakın... 27 Nisan e-muhtırası CHP`ye karşı verilmiştir. Kimse kendini kandırmasın. O tarihte bizim AYM`de açtığımız anamızın ak sütü gibi bir dava var. Bu davayı sömürmüştür o e-muhtıra. O davayı kamu vicdanında sakatlamıştır.

Madem e-muhtıra CHP’ye karşı verildi neden parsayı AKP topluyor? Ve CHP o muhtıranın sivil destekçisi gibi algılanıyor?

Biz refleksimizi iyi kullanamadık. CHP 27 Nisan e-muhtırasının verildiği gün refleksini genel başkanın ağzından net ortaya koymamıştır. Arkadaşlarımız buna tepki vermişlerdir. Sayın Öymen`in açıklamalarına bakarsanız bu askerlerin işi değildir demiştir. Ama basın malesef işin bir tarafını yok etmiş öbür tarafını verdiği için sanki biz askerlerle aynı şeyi düşünüyormuşuz gibi mantığa gelmişiz. Ondan parsayı onlar toplamışlardır.

 

 

 

AYDIN DOĞAN’A BASKI YAPILIRKEN KİM KARŞI DURDU? TOPLUM KENDİNE DE BAKMALI!

 

Siz birçok liderin avukatlığını yaptınız. Nasıl başladı bu süreç?

1977-78 civarıydı. Rahmetli Ahmet Taner’le sohbet ediyorduk, ben de mevcut siyaseti eleştiriyordum. Bana dedi ki, böyle eleştirmekle olmaz, partiye gel. Ben de dedim ki, bana bu güne kadar ne görev verdilerse yaptım. Şimdi verirlerse yine yaparım. Onun üstüne sayın Altan Öymen aradı beni, partiye çağırdı. TRT`den sorumlu hukuk danışmanlığını yapacaksın dedi. Benim görevim şuydu: O zamanki TRT Kanunu`na göre 48 saat içinde TRT ana haberlerine itiraz edebiliyorduk. Cevap hakkı istiyorduk. Her öğlen bir akşam evvelki haber bültenleri gelir, ben oturur o haber bültenini okurdum, bir şey varsa o zaman TRT’de bir komisyon vardı, o komisyona başvuruyorduk. Bu komisyon kabul eder veya etmezdi. O dönemde sayın Demirel’e karşı CHP genel başkanı adına bir cevap hakkı aldım. Yıldızımın ilk parlayışı öyledir. Onun üstüne sayın Ecevit’in vekaletini aldım. Onun avukatlığını yaptım. Ardından Altan Öymenin gazetecilikten hukuk danışmanıydım, oradan avukatlığını yaptım. Rahmetli Erdal İnönü’nün haksız bir şekilde yurtdışına çıkma yasağı vardı, onunla ilgili avukatlığını yaptım. Murat Karayalçın’ın avukatlığını yaptım. Baykal’ın avukatlığını da yaptım ve bir süre de Kılıçdaroğlu’nun.

Aydın Doğan’ın da avukatısınız. Bu süreç nasıl gelişti?

80`lerden beri tanışırım ancak 13-14 senedir avukatlığını yapıyorum.

Aydın bey daha önce kartel medyasının patronuydu, daha sonra teslim olan adam olarak algılanıyor. Genel algı bu. Bu algıyı hak ediyor mu? Ya da kimdir Aydın Doğan?

Aydın Doğan tam tabiriyle Anadolu’nun bağrından çıkmış, gelmiş, başarılı olmuş bir iş adamıdır. Acaba Aydın Doğan’ın yaşadığını diğer insanlar yaşasa ne yapardı? Türkiye’de biz gazete patronlarına kızıyoruz. Hiç toplum tepki veriyor mu? Toplumdan Aydın Doğan’a ya da başka bir gazete patronuna şöyle bir destek geliyor mu? Bir Başbakana karşı kıyamet kopuyor mu Türkiye’de, sen nasıl gazetecinin yazı yazmasını engellersin diye. 500 bin tane e-mail gitse başbakana etkilenir mi etkilenmez mi? Biz toplum olarak en ufak bir tepki vermiyoruz. Sonra da diyoruz ki vay gazete patronları kötü. Hangi vatandaşın evine her odasından bir hesap uzmanı çıkar da o iş adamının çekinmediğini söyleyebilirsiniz? Çünkü bir de sizden destek bulmuyor. Türkiye’de hakikaten sendikacılık yapan insanlar işadamlarının, gazetecilerin bürolarının basıldığı zaman tepki vermişler mi? Biz olaylara tek boyutlu bakıyoruz ancak olay çok boyutludur. 

 

 

 

 

AĞIR BİR ANDROPOZ GEÇİRDİĞİ İÇİN ÖZKÖK’Ü YORUMLAMAK ZOR!

 

Peki nasıl bir patrondur Aydın Doğan?

Şirketlerinde çalışanlar bilirler, çok ciddi bir işadamıdır. Ne ödemelerinde sıkıntı çıkar ne başka bir sorun. Emeğini satan insanlara her dönemde belli oranda bir zam yapılır. Çoktur azdır, tartışmıyorum. Diğerleri yapıyor mu?

Yazarlara yapılan sansür iddialarına yönelik sizin bir bilginiz var mı?

O konuda bilgim yok açıkçası

Ama Emin Çölaşan bunu açıkça yazdı...

Aydın Doğan Emin abi olayını tam bilmiyorum. Ama onun dışında köşe yazarına şunu yaz demez. Ona eminim.

Aydın Doğan bizzat söylememiş gerçi...

Söyletmiş yani.Tabii birileri acaba faturayı Aydın beye mi kesiyor. O da var. Emin abi için söylemiyorum bunu.

Sizce?

Valla ağır bir andropoz geçirdiği için Ertuğrul Özkök’ü yorumlamak çok zor, ne zaman söylediğine bakmak lazım.

 

BAYKAL’IN TÜRKÇE OLİMPİYATLARI İÇİN GÖNDERDİĞİ MESAJI İÇİME SİNDİREMEDİM!

 

Birçok liderin avukatlığını yaptınız. Kişisel olarak nasıl bir karşılaştırma yapabilirsiniz?

İkisi çok entellektüeldi. Biri rahmetli Ecevit, diğeri ise sayın Baykal.

Erdal bey değil miydi?

Erdal beyin entellektüel düzeyini ölçecek kadar yakın olmadım. Kılıçdaroğlu`yla yaklaşık 8 ay aynı MYK`da çalıştım. Çok bir derinliği olduğu inancında değilim.  Siyaseten, siyasi derinlik olarak. Iyi bir hesap uzmanı olabilir, onu ölçemem zaten. Onu tartışmak da ayıp olur, bana yakışmaz.  Ama çok ciddi bir entellektüel derinliği olduğunu zannetmiyorum.  Deniz bey bunların içinde en entellektüeli. Deniz beyin istifası için imza atan ilk altı isimden biri bendim. Hatta Deniz bey Avrupa’da siyaset yapan siyasetçilere de bakınca belki de siyasi derinliği en çok olan adamdır. Yanlış yapmaz mı? yapar! Mesela en son Türkçe olimpiyatları için gönderdiği mesajı içime sindiremedim.

Neden?

Ben o olimpiyatların Fethullah Gülen operasyonu olduğu inancındayım.

O zaman Baykal’a da mı operasyon yapmış?

Hayır onu düşünmüyorum. Bazı insanlar bazı olaylara farklı bakabilir. Ben Şahin Mengü olarak böyle bir açıklama yapmazdım. Çünkü bu okulların neye hizmet ettiği belli değil. Bir çok ülke kapatıyor. Bunların biri mi hatalı ikisi mi hatalı hepsi mi hatalı?

Baykal kaset olayı ile başkanlığa veda ederken veda konuşmasında yine Gülen’e selam göndermişti. Yani bu tavrına aslında pek de şaşırmamak lazım... Sürpriz olmasa gerek...

O ayrı konu. Ben olsaydım o kaset olayından sonra istifa etmezdim.

 

 

BAYKAL’IN KASET OLAYINDA HEPİMİZ PANİĞE KAPILDIK!

 

Etmeseydi o yükü nasıl kaldıracaktı?

Çok zor bir durumdaydı. Ancak özel hayata bu kadar ahlaksızca müdahele edilmiş olması kabul edilemez. Bu bir tesadüf değil , meydan okumaydı, bir operasyondu. Hepimiz paniğe kapıldık. Bu bir insanın özeline girilerek yapılmış bir operasyondur. Bir aileye karşı tümden yapılan bir ahlaksızlıktır. Ben aynı zamanda saygıdeğer Bayan Baykal açısından bakıyorum. Ona da yapılan büyük bir saygısızlık. Ailesine vuruyorsunuz, bu çok haysiyet kırıcı birşeydir.

Bu operasyon neden yapıldı peki?

Baykal siyasal hayatının en sağlıklı duruşunu serilemeye ve söylemlerine başlamıştı. CHP`nin oyları yukarı doğru çıkmaya başlamıştı. Baykal’ın istifasından bir ay önce bir kamuoyu araştırması yüzde 26`nın üstünde olduğumuzu gösteriyordu. Bir kısmı yüzde 27.8’de diyordu. AKP`nin 20 yıllık bir iktidara ihtiyacı vardı batının BOP`u hayata geçirebilmesi için.

 

CHP OLARAK ATATÜRK İLKELERİNDEKİ DEVRİMCİLİĞİ REDDETTİK VE BU HALE GELDİK!

 

Diyorsunuz ki, 20 yıllık AKP iktidarına ihtiyaç vardı, Baykal da bu yüzden gönderildi. Yalnız Baykal yönetimindeki CHP hiçbir zaman iktidar alternatifi olamadı, hep belli bir yüzdeye sıkıştı kaldı. Bu gerçek sizin tezinizle pek uyuşmuyor gibi...

Biz nerede yalnış yaptık biliyor musunuz? Atatürk ilkelerinin devrimcilik ilkesini devredışı bıraktık. Biz devrimci olamadık. Biz eğer devrimciliği devam ettirseydik, toplumda heyecan yaratacak şeyler söyleseydik oylarımız yüzde 42`ye vururdu. Bizim oradaki yanlışımız devrimcilik ve halkçılık ilkemizi ortadan kaldırmaktı. 1923`ün devletçilik anlayışıyla 2012`yi yönetemezsiniz. Ona göre projeler üretmeniz lazım, biz bunları üretmedik.

Devrimcilik statükoyu reddeder ama CHP statükocu parti olarak anıldı hep. O algı da bu yğzden mi?

Ben halka hiç kızmadım. Siz demek ki, derdinizi iyi anlatamıyorsunuz. Siz varoştaki genç kızın rüyasını, hayallerini hayata geçiremiyorsanız kimseyi suçlama hakkına sahip değilsiniz. Bizim 91 Güneydoğu raporumuzda, o bölgede ağalığı yıkacağımızı söylüyoruz. Biz bunu dile getiremedik. CHP`ye yakışan o bölgede halkın çocuklarıyla, kendi tırnaklarıyla hayatı kazıyarak öne geçmiş insanları bulup çıkarmaktı ama yapamadık.

Bugün CHP lideri bunu hayata geçirirse?

Bunu kim yaparsa yapar. Ama getirilen yöntem o değil anladığım kadarıyla. Çünkü söyletmezler bunu. Açık söyleyeyim, en yakınındaki adamlardan birisine TR 705 diyorlar. Strasfor’un bilmem ne ajanı. Gerçekçi bakmak lazım. Biz bunu 91’de yazdık ama daha kimse bunu ağzına alamadı.

 

CHP’DE VEFASIZLIĞIN VE VEFANIN ORTA YOLUNU BULAMADIK!

 

Siz de Kılıçdaroğlu da iletişime açık kişilersiniz ve değerli görüşleriniz var. Birçok fikrinizden Kılıçdaroğlu istifade edebilir. İletişiminiz neden koptu? Siz mi aramıyorsunuz o mu? Yoksa eski CHP yeni CHP kavramı araya duvar mı ördü?

Kendisi genel başkandı ben MYK üyesiydim. Kendi odasında özel görüşme sayarsanız beşi geçmez. Genel başkanlara her dakika çat kapı gidilmesine inanmayan bir adamım. Baykal’ın avukatlığını yapıyordum, onun odasında beni 3-5’ten fazla gören insan yoktur. Her dakika genel başkan kapılarında bekleyen adam olmak bana bir zaaf gibi geliyor.

Genel başkan çağırsa gider misiniz? Aranızda küslük var mı?

Çok kırgınım ama partinin genel başkanı, ben de partiden istifa etmediğim müddetçe bir şey sorarsa cevap veririm.

Neden kırgınsınız tam olarak?

Ben aslında kendi açımdan kırılmadım. Ben asıl Önder Sav`a yapılanları içime sindiremiyorum. Bu partiye 40 yıl hizmet vermiş bir insana, bu partinin bir ağabeyine bunu yapma hakkına kimse sahip değildir. Elbette, Önder abinin de siyasi hayatı bitecekti, ömürbillah kalır mı? Ama buna layık değildi. Ben bir gün sayın Baykal’a dedim ki, “benim çocukluğum rahmetli İsmet Paşa’nın vefasızlığını dinleyerek geçti. Rahmetli Ecevit’in vefasızlığını fiilen yaşadım. Sizin de aşırı vefanızdan ben rahatsızım” dedim. Dedi ki, “Şahin, vallahi haklısın. Öbür ikisinin vefasızlığı beni de aşırı vefalı yaptı.” Malesef bizim partide vefasızlık ve vefada orta yolu bulamadık. Ya vefayı abarttık ya da vefalı olamadık. Kılıçdaroğlu’na bakarsanız 3 ayda bir ekip değiştiriyor.  Onunkini anlamak hiç mümkün değil.

 

ECEVİT BENİ KOMÜNİST SANDI VE İPLERİ KOPARDI!

 

Bir dönem Ecevit’le çok yakındınız ama her ne olduysa aranız birden açıldı. Neydi Ecevit’i sizden kopuran asıl neden?

Ecevit’le aramın açılmasının sebebi daha sonra kendisinin başbakan olarak hayata geöçirdiği banka meselesidir. Ben o zaman genç bir avukattım, aynı zamanda iki bankanın avukatıydım. Bir gün evinde yapılan sohbette dedim ki; Türkiye`de devlet bankalarında yapılan yolsuzluk devede kulaktır. Asıl özel bankalara bir çeki düzen vermek lazım, gerekirse el koymak lazım. Rahmetli sinirlendi ve benimle ipleri kopardı. Sonra tarih beni haklı çıkarttı. 21 tane bankaya onun çıkardığı yasalarla el kondu. Çünkü avukatlık yaptığınız zaman sırlarına da vakıf olursunuz. Örneğin Ziraat Bankası’nın bir şubesinin müdürü ne yolsuzluk yapacak? 50 tane yerden geçen krediyle ne yapacak? Ama özel bankalarda bu iş çok farklı. Ben bu lafı söyledim diye beni komünist zannetmişti.

Şimdi yeni CHP ve ama siz eski CHP’lisiniz. Eski CHP’liler olarak bir araya gelip “Ne olacak bu yeni CHP’nin hali?” diyor musunuz?

Mahalle dedikodusu halinde bir şeyler olmuyor tabii ki. Ancak eski CHP’lilerle bir araya geldiğimiz zaman bu soruyu soruyoruz. Ülke bölünmeye gidiyor, CHP nasıl böyle bir işe alet oluyor diyo konuşuyoruz. Bunları sadece biz değil, her kes söylüyor. Bir de benim elimde haftada 2 kez de olsa amatörce de olsa yazı yazma imkanım olduğu için böyle tartışmayı birileriyle mahallivari tartışma içine girmek yerine yazıyorum.

 

SEZGİN TANRIKULU’NU AMERİKALILAR NEDEN GÖTÜRDÜ?

 

Kılıçdaroğlu’nun çevresindekiler ona doğruları söyletmez dediniz. Bu ifade akla yine sizin çok yakın olduğunuz bir isim olan Aydın Doğan’la ilgili yapılan yorumu getiriyor. Hep dendi ki Aydın Doğan iyi çevresi kötü. Aynı şey Kılıçdaroğlu için de mi geçerli acaba?

Arada fark var. Basında adam seçmek farklı bir şeydir, siyasette adam seçmek farklı bir şeydir. Siyasette sen lidersin, seçiyorsun, öbüründe sen gazetecisin profesyonel bakıyorsun. Ehil adamı sen getireceksin oraya siyasette! Aydın Doğan’ı şöyle kötü bir yayın yönetmeni getirdi gazetenin tirajı düştü diye eleştirebilirsiniz. Ama ana muhalefet parti liderinin kötü adam seçme hakkı yoktur.  Seçiyorsa bedelini öder. Şimdi bakın çok açık soracaksınız Sezgin Tanrıkulu’na: Seni Amerikalılar Diyarbakır Barosu başkanıyken kaç defa Amerikaya götürdüler? Ve neden gittin? Senin baro seçimlerinde Adana’daki amerikan başkonsolosu o bölgede cirit atıyor muydu, atmıyor muydu? Sen buna tepki verdin mi? Burada baro seçimimiz var senin ne işin var burada diye sordun mu? Batman Barosu’nda seçim yapılırken Amerikan başkonsolosunun orada oturduğu sabitken sen bunlara hiç tepki verdin mi? Ben sana nasıl güveneceğim şimdi?

Siz bunları kendisine sordunuz mu?

Hayır, sormadım. Soruldu mu sorulmadı mı bilmiyorum. Ama ben bunları söyledim hep. Amerikalıları iyi tanıyorum ben. 85`te Ecevit’in avukatı olarak beni Amerika’ya götürdüler.  85’ten 2009’a kadar benim TBMM`de Anayasa Komisyonu üyesi olmama kadar onlarla hiç temasıım olmadı çünkü ben onlara biraz ters geldim.

Baro başkanıyken Amerika’ya götürülen Tanrıkulu, daha sonra CHP Genel Başkan Yardımcısı olan Tanrıkulu ve daha sonra gelen Kürt raporu? Hepsi aynı çizginin bir parçası mı sizce?

Hepsi aynı hiç süpheniz olmasın.  Güneydoğu Anadolu’daki oynanan oyundur bu. Tek başına Türkiyenin ya da Kürtlerin oyunu değildir. Olaya gerçekçi bakın. Iki tane temel değer vardır. Birisi İsrailin güvenliği. Diğeri petrol hattının güvence altına alınması. Bunları bir araya koyduğunuz zaman bu bir Amerikan projesidir.

 

 

AYDIN DOĞAN’DAN KENDİMLE İLGİLİ BİR TALEBİM OLMAZ!

Siz Aydın Doğan’a çok yakınsınız. Doğan’ın gazeteleri var. Siz de köşe yazıyorsunuz ama Aydın Doğan’ın gazetelerinde değil Aydınlık’ta. Neden ondan ya da sizden bu yönde bir talep gelmedi?

Ben kesinlikle kendimle ilgili bir şey istemem Aydın Doğan’dan. Hatta şunu söyleyeyim: Gazeteci olan kızım önce Hürriyet’e daha sonra CNN TÜRK’e geçişini bana telefonla haber verdi. Hatta Aydın Doğan “senin kızın gazeteciymiş benim nasıl haberim olmaz” dedi. O zaman İran’daydı benim kızım. Bir konu için Aydın Doğan’a gittim bana hayretle bu soruyu sordu. Ben hayatlarına müdahele etmem dedim. Benim kızım CNN`e gittiği zaman Birand “bu kızın babası Aydın Doğan’ın avukatı bizim başımıza dert olur.” demiş. Ben kızımla ilgili bugüne kadar Aydın Doğan’ın sorduğu soruya verdiğim cevap dışında birtek insana telefon açmadım. Çocuğumu düşünmek zorundayım, babasının himayesinde bir yerlere gelen biri kompozisyona düşmesi yakışık almaz.Doğan Grubu yayın organları benimle ilgili haber yapmaz. Hürriyet'te eskiden beri bir rezerv vardır bana karşı. Neden kaynaklanır bilmiyorum. Ben siyasetçi olarak kızım orada çalıştığı için hiçbir şeyimi görmüyorlar. Kızım oraya geçtikten sonra hiç CNN Türk’e gitmedim, Ahmet Hakan’ın birkaç programı dışında.  Benimle ilgili olaraksa, Aydınlık’ta daha sert yazılar yazıyorum. Belli bir ideolojik bakışım var. Bu Doğan Grubu gazetelerinde hoş olmayabilir. Ki ben amatörce yazıyorum.

RÖPORTAJ: TALAT ATİLLA&ERSİN TOKGÖZ

FOTOĞRAFLAR: FERHAD ŞABANOV

  Haberin Videosu

YORUM EKLE

Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır

YORUMLAR

 Misafir
 14 Haziran 2012 Perşembe 16:28
chp ye en büyük darbeyi baykal vurmuştur. önce partiyi istemezük mantığı ile belli bir alana sıkıştırdı. yıllarca muhalefete mahkum etti. sonra beline sahip çıkamadı ve gitmek zorunda kaldı. yerine öyle birini getirildi ki durumu siz görüyorsunuz. vebali çok büyük çok
 Misafir
 14 Haziran 2012 Perşembe 15:29
cumhuriyeti kuran partiden olsun da tozdan topraktan olsun,diğer insanlar tartışmalı,gereksiz,tam cumbaşkanı olacak adam!! ama cumhurda akıl yok,memleket toptan içkici olup da şu adamcağızı cumbaşkanı yapmalı,ayık kafayla olmaz.
 Misafir
 14 Haziran 2012 Perşembe 14:07
olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi olursa olsun bütün elmalar armut gibi demiş bir türk büüyüğü. bu da onun gibi bişey
 Misafir
 14 Haziran 2012 Perşembe 13:47
amerika böyledir işte işine gelmeyeni yok eder, gözünün yaşına bakmadan
 Misafir
 14 Haziran 2012 Perşembe 13:43
CHP derdini anlatamıyor. Kendini ifade edemiyor. Tekin bey de aynı şeyleri söylemişti siz de aynı şeyleri söylüyorsunuz. Herşeyden önce buna bir çözüm bulsanız güzel olmaz mı?
 Misafir
 14 Haziran 2012 Perşembe 13:39
toprak uğrunda ölen varsa eğer vatandır gerisi teferrüat
 Misafir
 14 Haziran 2012 Perşembe 13:33
perdeler açıldı ve maskeler düştü. okuyun ulusalcılar okuyun chp`liler. iyi tanıyın kendinizi
 Misafir
 14 Haziran 2012 Perşembe 13:29
aydın doğan hakkındaki fikirlerini samimi bulmadım ben kusura bakmasın sayın Mengü
 Misafir
 14 Haziran 2012 Perşembe 12:57
NERDE AKP NİN SEÇİMDEN ÖNCEKİ VAATLERİ YOKKKKK!!!......akp ,kimin seçim vaatlerinin 4 ünü uyguladı CHP NİN......CHP ŞUAN TERÖR SORUNU NEDENİYLE HEMDE MUHALEFET PARTİSİ OALRAK KENDİNİ ATEŞE ATTI MI ......ATTI.....MHP karnından konuşurken ,YANLIŞLARA karşı duruş gösteren ,gerekirse anayasa mahkemesine götüren ,SIRF 4+4+4 İÇİN MİTİNG YAPAN,HALKI her konuda BİLİNÇLENDİRMEK İÇİN parçalanan parti HANGİSİ CHP CHP CHP......ulan insaff ,daha ne bekliyorsunuz muhalefetten
 hulya
 14 Haziran 2012 Perşembe 11:41
Burada ABD kendince geçirdiği ufak testlerle Kılıçtaroğlunu temiz bulmuş başkan yapmıştır böylece halkın CHP'yi büyüteç altına almasının önüne geçmiştir.ABD müttefik de olsak kendi çıkarlarına çalışan bir ülkedir.Kılıçtaroğluna doğrudan müdehale edemez,ama etrafı tamamen ABD'nin kontrolünde olduğunu düşünüyorum.Kılıçtaroğlu'na zorla kimse bir şey yaptıramaz, o yüzden kırgınlığı bir tarafa bırakın CHP için en doğru olanı yapın syn.Mengü.

DİĞER RÖPORTAJLAR

Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Turktime