Habiboğlu’ndan SES Bombaları: SES TV'nin Gökçek'in Kanalı Olduğunu İddia Edip İspatlamayan Namussuzdur!

Yaklaşık iki ay önce SES TV’nin Genel Yayın Yönetmenliğine getirilen deneyimli televizyoncu Bedrettin Habiboğlu, SES TV’nin Gökçek’in kanalı olduğu iddiasından Emin Çölaşan’ın SES TV’de çıktığı programın perde arkasına, Hürriyet’in yalan haberlerinden imam hatip mezunu gazetecilerin geçmişleri ile hesaplaşmalarına her şeyi Genel Yayın Yönetmenimiz Ersin Tokgöz’e anlattı.
ABONE OL
Abone Ol
Habiboğlu’ndan SES Bombaları: SES TV'nin Gökçek'in Kanalı Olduğunu İddia Edip İspatlamayan Namussuzdur!
Haberler / Medya
18 Ocak 2008 Cuma 00:28
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş

28 Ocak 2008

Kırca Şhow’a geçti ne olacak? Gürses ATV’de ne yapacak? Star’ın başına Dündar mı geliyor? Son günlerde hep bu soruların cevabı arandı. Çünkü o televizyonlar İstanbul merkezliydi ve medyanın borusu oradan öterdi! Oysa benzer bir gelişme Başkent Ankara merkezli bir televizyonda da yaşanmıştı. Biz de hep konuşulanı yinelemek yerine, Ankara merkezli yayın yapan en önemli televizyonlardan biri olan SES TV’de yaklaşık iki ay önce değişime mercek tutalım dedik ve SES TV’nin yeni Genel Yayın Yönetmeni deneyimli televizyoncu Bedrettin Habiboğlu ile konuştuk. Ama Habiboğlu’nun söylediklerini sadece bu kimliği ile okumayın. Çünkü O hem Ankara’nın diğer büyük kanalı Kanal A’nın kuruluşunda görev almış, 7 yılı aşkın zaman görev yapmış, sonrasında TV8 ve Star gibi televizyonlarda program yapmış ve şimdi de yine kuruluşunda yer aldığı SES TV’nin Genel yayın yönetmeni olan tecrübeli bir televizyoncu. Ayrıca ; imam hatip mezunu gazeteciler geçmişlerinden öcü görmüş gibi kaçarken Habiboğlu, ne imam hatip mezunu olduğunu saklıyor ne de İlahiyat mezunu olduğunu. Ve; Orta doğu konusunda uzman gazetecilerden biri Habiboğlu. O kadar ki; ABD Irak’ı işgal etmeden büyükelçilikten gelip fikrini almak isteyecek kadar. Ve bunların yanına SES TV’nin Melih Gökçek’in kanalı olduğu iddiaları ile birinci derecede muhatap olan isim olduğunu eklerseniz, sanırız bir an önce sunuşu bitirip röportaja geçmek isteyeceksiniz. O zaman fazla tutmayalım. Buyurun…

 

 

 

TURKTİME: SES TV kendisini “Ankara’nın yerel kanalı” olarak tanımlıyor ama yayın ağı ve teknik altyapı olarak sanki çok daha ötesine hazırlanılıyormuş gibi bir izlenim var. Bu izlenim doğru mu? Yerellik bir yerden sonra bitecek mi?

BEDRETTİN HABİBOĞLU: Ulusal kanal hangisi? Kanal D, Show TV, ATV… Bunlar ulusal kanal mı? Halt etmişler. Bunların sadece adı ulusal. Ne ulusalı? İstanbul’dan yayın yapan, haber ağırlıklarının yüzde 80’i, programlarının yüzde 100’ü İstanbul olan İstanbul’un yerel kanalı bunlar. Eğer Van’da bir patlama olup da 20 kişi ölmemişse, yada başka bir yerde kaza olup 10 kişi ölmemişse haber bile yapmazlar. Ama İstanbul’da bir köpek adamı ısırsa haber yaparlar. Bu mu ulusal kanal dediğiniz şey? Bunların ulusalız demeleri içerikleri ile ilgili değil, zamanında Türkiye’nin her tarafında direklerde yayın yapılırdı. Türkiye’nin her tarafında direğiniz varsa ulusaldınız. Şimdi uydu ile falan bu durum değişti tabii. Dolayısıyla içerik olarak baktığınızda hiçbirinin ulusal olmadığını görürsünüz. Onun için bunların tamamına İstanbul’un yerel kanalı diyebilirsiniz. Bu anlamda bizim de Ankara’nın yerel kanalı dememizde bir mahsur yok. Ama programlarımızı Ankara merkezli yapmakla birlikte yayın ağı, içerik ve hitap ettiğimiz kitle bakımından ulusalız. Çünkü bütün platformlarda yer alıyoruz. Digiturk’te, Kablo, uydu, D-Smart’ta ve antende varız. Biz aslında Ankara’nın yerel bir kanalı olmakla birlikte eğer İstanbul’dakilerle mukayese ederseniz o ulusallık iddiası bizim için de söz konusu.

 

TURKTİME: Ses TV’nin genel yayın yönetmeni olarak ilk değişikliğe logodan başladınız ve benzerine rastlamadığımız bir şekilde yeni logonun altına “televizyon” yazdınız. Bu nereden çıktı? özel bir anlamı var mı?

BEDRETTİN HABİBOĞLU: Logo üzerinde çok konuşuldu. Beğenenler de beğenmeyenler de oldu. Ama benim hedefim zaten konuşulmasıydı. Beğenilmesi daha önemli tabii beğenmeyenlerin de konuşması hiç konuşulmamasından iyidir. Aleyhte gelen ilk eleştiri “Logonun altına  televizyon diye yazdınız. Biz bilmiyor muyuz televizyon olduğunu.” Evet biliniyor tabii. Ama her televizyon farklı bir şey diyor, çeşitli tartışmalar var. Mesela birileri diyor ki artık bu terim Türkçeleşti teve olarak okunabilir, birileri de hayır, orijinaline sadık kalınmalı tivi olarak okunmalı. Ayrıca kendilerini kanal olarak ifade edenler var. Kanal ne kanalı? Neyin kanalı? İstediğiniz yere çekebilirsiniz. Bizim bir iddiamız var: “SES nedir?” diye sorulduğu zaman “televizyonuz” diyoruz. Bizim harici iş isteklerimiz yok. Bizim yan kanallarımız da yok. Biz televizyonu erk olarak kullanıp onun üstünden ihale peşinde de değiliz. Biz sadece televizyonuz. Onun için logonun altına televizyon yazmayı en uygunu olarak gördük. Bu bir farktır. Türkiye’de ilk defa logosuna televizyon ifadesini yerleştiren biz olduk. Sadece “Biz aptal mıyız, orada televizyon diye yazıyorsunuz. Bilmiyor muyuz bunu” diyenlerin yanında onun 10 katı da takdir edenler oldu.

 

 

 

“BEN OBJEKTİF DEĞİLİM… OBJEKTİF YAYINCIYIM DİYENLERİN HEPSİ YALANCI, SAHTEKARDIR!!!”

 

 

TURKTİME: Bundan sonraki süreçte diğer televizyonlardan farklı olarak hangi konseptleri geliştireceksiniz? Başka değişiklikler de olacak mı?

BEDRETTİN HABİBOĞLU: Değişiklikler tabii ki olacak. Çünkü bir kanala yeni bir genel yayın yönetmeni geldiği zaman o hayallerini gerçekleştirmeye başlar. Onun hayalleri doğrultusunda da değişiklikler olur.

 

TURKTİME: Neydi hayalleriniz?

BEDRETTİN HABİBOĞLU: Benim yayıncılık anlayışım farklıdır. Biliyorum ki diğer kanallarda böyledir; mesela programcılar sizi karşılarına aldıkları zaman ideolojik olarak tanımak isterler. Benim bu anlamda kriterim yoktur. Benim bir tek kriterim var; o da profesyonelliktir. İstediğimiz işi yapabilir misiniz diye sorarım. İki özelliğim vardır. Birincisi çok araştırırım. İncelerim. Araştırma safhasında çok objektifim. Ama yayıncılıkta objektif bir yayıncı değilim. Ve objektif yayıncıyım diyen adamların hepsinin birer yalancı, sahtekar, ahlaksız olduğunu da iddia ederim. Ben bu memleketin Misak-ı Millisi söz konusu olduğu zaman nasıl objektif olabilirim? Ulusal değerleri, milli birliği ve bütünlüğü, manevi değerleri söz konusu olduğu zaman nasıl objektif olabilirim?  Eğer o anlamda objektifim diyen birisi varsa omurgasızdır zaten. Yumuşakçagillerde yer alması gereken şahsiyetsiz biridir. Gazetecilik dünyada da objektivite üzerine kurulu bir şey değildir. Bu, tamamen bize batının zamanında dayattığı ama bizim bugün çok olağanmış, olması gerekiyormuş gibi zannettiğimiz koskoca bir kazıktır. Çünkü biz objektiflik adına dağdaki PKK’lıyı kardeşimiz gibi görmeye başlarız, askeri öldüren şerefsize “o da ölüyor” falan demeye başlarız.  

 

TURKTİME: Aslında gazetecilerin objektif olması yada bir taraf olması ayrı bir tartışma konusu. Mesela ikinci cumhuriyetçiler gibi her şeyi olabilir gören bir kesim var ve bir de Cevizoğlu yada Özkan’ın temsil ettiği gazeteci ideolojik duruşlarını gazeteciliklerinin önüne koyanlar. Siz bu iki uçtan hangisine yakınsınız?

BEDRETTİN HABİBOĞLU: Ben ne Tuncay’ı ne Hulki beyi takdir yada eleştiri noktasında değilim. Ama kişisel olarak her iki anlayışı da doğru bulmuyorum. Bir yerde durup her şeye karşı çıkmak da yanlıştır  Benim inancım diyor ki; insanlarla ağır mücadeleye girme fikri anlamda. Belli bir noktaya gelindiği zaman onun fikri ona, senin fikrin sana aittir. Saygı duyarsınız. Netice itibariyle insan düşünce özgürlüğüne sahip bir varlıktır ama düşünce özgürlüğü eylem özgürlüğü anlamına gelmez. Ama bir taraftan da ikinci cumhuriyetçi denen aklın ortaya çıkardığı ürün düşünce özgürlüğünün eyleme dökülmesi, sadece düşünmeyle kalmıyor. Bir tarafta da demokrasi adına her şeyi aleladeleştiren bir duruş var. Buna rölativizasyon denir. Yani, sahip olduğunuz değerleri içinizde önemsiz hale getirirsiniz, olsa da olur olmasa da dersiniz. “Kuzey Irak’ta devlet kuruluyormuş, kurulsun ne olur, Yahudiler toprak alıyormuş, alsınlar ne olacak…” gibi cümleleri kurmaya başlayınca rölativize oluyorsunuz. Bakın İsrail’de de Filistinliler aynı şeyi söylediler zamanında. Bakın şimdi ne oldu?

 

 

 

ABD’LİLER IRAK’I İŞGAL ÖNCESİ BANA GELDİLER…

 

 

TURKTİME: Programınızda da orta doğu ile ilgili hakim bir üslupla konuşuyorsunuz. Özel bir ilginiz mi var orta doğuya yoksa uzmanlığınız mı?

BEDRETTİN HABİBOĞLU: Ben Orta Doğu’yu karış karış bilirim. Arapça’yı Türkçe kadar bilirim ve eğitimimin bir bölümünü orada gördüm. Bunu bir iddia olarak alabilirsiniz, meydan olarak da ama nasıl algılandığını önemsemiyorum; Türkiye’de 25 tane Orta Doğu uzmanı varsa 22’si ile bu konuları konuşmaya hazırım. Bu memlekette Orta Doğu’yu görmeyip Orta Doğu uzmanı olarak gezen bir sürü adam var. Orta Doğu’nun tarihi bilgisine vakıf olmak çok büyük bir mesele değil. Onu kitaptan da okursunuz. Ama onun genetik kodlamasına vakıf olacaksınız. ABD’liler Irak’ı işgal etmeden önce büyükelçilik marifetiyle beni ziyarete geldiler ve “sizden görüş almak istiyoruz. Biz oraya girersek ne olur?” dediler. Dedim ki siz eğer Irak’ı işgale başlarsanız 3 günde Bağdat’a girersiniz. Ama 30 senede çıkamazsınız. Amerikan mantığının bunu kavraması mümkün değildi ve şaşırdılar tabii. Ama sadece Amerikalılar şaşırmadı. Benim bu öngörüme tartıştığımız bir çok sözde orta doğu uzmanı diye geçinen adamlar da karşı çıktılar. Anlatmamı istediler. “Ben tersinden size anlatayım” dedim. “Eğer deseydiniz bana biz Türkiye’yi işgal etmek istiyoruz ne dersiniz. O zaman şöyle derdim: 30 senede Ankara’ya girersiniz 3 günde çıkarsınız”  O cevapların toplu olarak belli bir merkeze götürülüp değerlendirildiğini bildiğim için ondan sonrasını da bilinçli olarak anlatmadım.

 

 

 

“TELEVİZYONLAR ARASINDA EN ÜST TEKNOLOJİ SES TV’DE”

 

 

TURKTİME: SES TV kendisini özel televizyonlar arasında “örnek model” olarak sunuyor. Nedir bu örnek model?

BEDRETTİN HABİBOĞLU: Bizim televizyonun altyapısı, teknolojisi birçok televizyon tarafından örnek alınıyor şu anda. Ulusal diye tarif ettiğimiz birçok televizyonun teknolojisini biliyorum, Türkiye’deki hiçbir televizyon bizim televizyonun teknolojisini kullanmıyor. En üst teknoloji bizde. Bizden sonra iki televizyon açıldı. Onlar da bizden örnek aldı. Bu bir iddia değil, tespittir. Yoruma açık bir durum da değil. Her şey ortada.  

 

TURKTİME: İzlenme oranlarınız yada halk tarafından bilinirliğinizi kullandığınız teknolojinin yada yapılan yatırımın karşılığı mı? Yeterli görüyor musunuz?

Hayır görmüyoruz. Zaten yeterli düzeyde gördüğünüz gün kildi vurursunuz. Çok heyecanlı, çok aktif, sevgiyle çalışan bir kadromuz var. Gelince bazı programları kaldırdım, yerine yenilerini koymaya başladık. Daha da koyacağız ve hızla yükseleceğiz.

 

 

“KANAL A İDDİASINI SÜRDÜRSÜN AMA BİZ ANKARA’NIN EN İYİSİYİZ!”

 

 

TURKTİME: Geleceğe yönelik hedefiniz neler? Ankara’nın en iyi kanalı olmak mı yoksa ulusal çapta bir yarış içine girmek mi?

BEDRETTİN HABİBOĞLU: Eğer biz Ankara’nın El Ceziresi olursak, Türkiye’nin El Ceziresi oluruz. Bakın, Ankara sıradan bir şehir değil, Türkiye’nin başkenti. Biz zaten şu anda Ankara’nın en iyisiyiz. Bunu bir ukalalık olarak almayın. Bu bir gerçek. Aslında yayın olarak da en iyiyiz.

 

TURKTİME: Siz 7 yılı aşkın zaman Kanal A’da da çalıştınız. Onların da Ankara’nın en iyi olma iddiası var. O iddiayı kaybettiler mi?

BEDRETTİN HABİBOĞLU: Onlar yaklaşık 10 yıllık bir kanal. O iddialarını hala sürdürüyor olmaları güzel bir şey. Ama biz o iddiayı geçtik. Onlar sürdürsünler…

 

TURKTİME: Bir dönem Kanal A başkentin en etkin kanalı olma konusunda hayli iddialıydı ama son zamanlarda bu iddiasını kaybetmiş görünüyor. Başkent orijinli TV’lerde böyle bir yarış var mı?

BEDRETTİN HABİBOĞLU: Hayır… Biz kimseyi kendimize rakip görmüyoruz. Biz kendi özelliklerine sahip, kendi yayın anlayışı ile medyada yer aldık ve orda bir noktaya gelmeye çalışıyoruz.

 

 

 

“GÖKÇEK’İN KANAL A İLE DE SES TV İLE DE İLİŞKİSİ YOK!!!”

 

 

TURKTİME: Gökçek, daha önce Kanal A ile anılırdı ama artık Ses TV ile anılıyor. Bu yaygın kanaat neden?

BEDRETTİN HABİBOĞLU: Uzun dönem Kanal A’da program yapan birisi olarak en azından kendi dönemimle ilgili şunu çok açık söyleyebilirim: Kanal A hiçbir zaman Melih Gökçek’in olmamıştır. SES TV ile de yok.

 

TURKTİME: Hiç yakınlığı da yok diyemeyiz herhalde değil mi?

BEDRETTİN HABİBOĞLU: Yakınlıktan yada uzaklıktan kastınız nedir? Onu bir netleştirmek lazım. Bakın; ben yılbaşı günü bir program yaptım burada. Gökçek’e neredeyse 2,5 ay öncesinden rica etmeme rağmen son 10 gün kalana kadar kabul ettiremedik bu programı. Zor ikna ettik ve burada 6 saatlik bir yayın gerçekleştirdik. Ben nerede yayın yapıyorum? Ankara’da. Ankara’dan başını çıkarmaya çalışan bir kanalım. İzlenmek istiyorum. Ankara merkezli olduğunuza göre nasıl izlenirsiniz? Adliye bir, belediye iki. İki tane malzemeniz var. Üçüncüsü Cumhurbaşkanlığıdır, Başbakanlıktır falan. Ama bunlar zaten herkes için malzeme, herkesin ilgi odağı. Burada sizin farkınızı ortaya koymanız çok zor. Ama ben Ankara’nın kanalıysam öncelikle Ankara’ya hizmet etmem gerekir. Bu, benim objektiviteden uzaklaştığım noktalardan birisidir zaten. Burası Başkent, Ankaralıya hizmet edersek Türkiyeli ye de hizmet etmiş oluruz. Onun için biz bu mantıkla belediye ilgili programlar, haberler tabii ki yapıyoruz. Biz Melih Gökçek’e burada 6 saat program yaptırınca Gökçek’in kanalı olduk. Ne alakası var? Yılbaşı günü herkesin evde olduğu gün böyle bir program yaptık, bunun kurgusu tamamen bana aitti, bu programın izlenme oranımız yüzde 32 çıktı. Acaba benim burada bir medya mensubu olarak yüzde 32’yi aldığım için tebrik almam mı lazım yoksa sen Gökçek’i çıkardın, öyleyse Gökçek’in kanalısın mı denmesi lazım?

 

TURKTİME: Melih Gökçek’le ilgili olumsuz bir haber görseniz, yayınlar mısınız burada? Örnekleri var mı?

BEDRETTİN HABİBOĞLU: Gayet tabii. Burada çevirdiğimiz VTR’lerimiz, 4 dakika ile 6 dakika arasında günde en az 10 defa yayınlanan “Sizce” diye ara spotlarımız var. Orada Melih Gökçek’in aleyhine bir sürü insan çıkıp konuşuyor, onu da yayınlıyoruz. Onunla ilgili eleştiriler olduğu zaman yada bizim gördüğümüz yada yakalayabildiğimiz bilgiler söz konusu olduğu zaman onu da yayınlıyoruz. Bundan da Ankaralı son derece memnun.

 

 

 

“SES TV’NİN GÖKÇEK’İN OLDUĞUNU İDDİA EDİP İSPATLAMAYAN ŞEREFSİZDİR!”

 

 

TURKTİME: Hem Kanal A’da çalışmış, hem de şu an SES TV’nin en tepe yöneticilerinden biri olarak Gökçek’in iki kanalla da ilişkisini kesinlikle yalanladınız. Peki kamuoyundaki bu yaygın kanaat neden? Hep mi çamur atma? Hiçbir gerçek payı yok mu bu iddiaların?

BEDRETTİN HABİBOĞLU: Ankara’da 30 katlı bir bina dikin, ilk söyleyecekleri şey “Bu binaya Melih Gökçek ortaktır” olacaktır. Gökçek Armada’ya ortak dendi, başka bir sürü yer için söylendi. Bunları yazmak medyanın, özellikle Hürriyet gazetesinin hoşuna gidiyor. Hürriyet bunu yazıyor, ben de Hürriyet Gazetesi’nin yaptığı yalan haberleri bangır bangır veriyorum. Neden vermeyeyim? Ortada Ankara ile ilgili bir olay var. Biz bu meseleyi araştırırken Melih Gökçek’i aklamak için araştırmıyoruz. Biz acaba öyle mi diye araştırıyoruz. Merak ediyoruz. Bizim de işimiz bu. Meselenin sonuna kadar gidiyoruz, bakıyoruz yalan. Hiç kimsenin cesaret edemediği yerde ben Hürriyet Gazetesi’nin adını kullana kullana yalan yazıyor diye haber veriyorum. Vereceğim tabii. Karşımdaki Aydın Doğan’ın medyasıdır diye dikkatli olmak lazım, vakıf arazisine de girmeyelim diye mi düşüneceğim? Hayır. Böyle bir derdim söz konusu bile değil. Armada için demediler mi Melih Gökçek’in ortaklığı var diye? Dediler. Kalkıp SES TV için de diyecekler. Yapacak bir şey yok. Şimdi ben Melih Gökçek SES TV’nin gizli sahibidir diyecekler diye Ankara merkezli bir televizyon olarak melih Gökçek’i programa çağırmayacak mıyım yani? Bunu söyleyip de ispat edemeyen şerefsizdir. İfadem net ve açıktır; bu iddiayı ortaya atıp da bunun arkasında durmayan namussuzdur. Söylediğinizi ispat edeceksiniz. SES TV’nin Melih Gökçek’le uzaktan yakından ilgisi yoktur. Ben, bu televizyonun genel yayın yönetmeni olarak bu ifadeyi çok net kullanıyorum.

 

 

 

“KIRMIZI ÇİZGİLERİMİZİN İHLALİ SÖZ KONUSU OLAMAZ…”

 

 

TURKTİME: Genel yayın yönetmeni olarak burada ne kadar bağımsızsınız?

BEDRETTİN HABİBOĞLU: Patronaj tarafından hiçbir şeye karışılmaz. Bütün yayın sorumluluğu benim üzerimdedir. Patronaj benden zamanı gelince sadece hesap sorar. Beni çağırır “neden seyredilmiyoruz. Biz seni buraya boşuna mı oturttuk” der. Tabii bu güne kadar bu hesap sorulmadı. Ama patronajın bana yapacağı ancak o olur. Ya çağırır tebrik ederler yada olmuyor der işime son verirler. Ama onun dışında bugünle beni çağıracakları gün arasında hiçbir şeye karışmazlar.

 

TURKTİME: SES TV’nin tüm sorumluluğu sizde. Bölüm sorumlularına, muhabirlere ne kadar müdahale ediyorsunuz? Onların inisiyatif alanları nerede başlıyor nerede bitiyor?

BEDRETTİN HABİBOĞLU: Ben burada hiçbir arkadaşımın yapmış olduğu programın içine müdahale etmiyorum. Programların ana çizgisini belirleriz, kırmızı çizgilerini biz koyarız, bizim çizdiğimiz kırmızı çizgilerin ihlali söz konusu olamaz. O anlamda biz ne ikinci cumhuriyetçiyiz ne de başka bir şey. Bu açıdan benim hiçbir esneme payım söz konusu değil. Ama onun dışında burada yönetim biraz farklıdır. Yönetimi haber ve haberin dışındakiler olarak algılayacaksınız. Bizde bir de haber genel yönetmeni vardır. O da haberin başıdır. Haberin içeriğine ben de karışmam. Öyle bir yetkim de yoktur. Ama haberin yayını bana aittir. Ben yayınlıyorum onu. Ama içeriği kendine aittir. Haber kendi başına bağımsızdır. Haberin dışında kalan her şey bana bağlıdır.

 

 

 

“EMİN ÇÖLAŞAN GERİ ZEKALI MIYDI Kİ, YARIM SAATTE TUZAK KURULDUĞUNU ANLAYAMADI!

 

 

TURKTİME: Çölaşan’ın SES TV’ye çıkması hayli tartışıldı. Ve Çölaşan’ın iyi niyetle buraya geldiği ama kendisine tuzak kurulduğu yönünde beyanı da oldu. Siz izlerken ne hissettiniz?

BEDRETTİN HABİBOĞLU: Emin Bey burada programa çıktığı zaman ben genel yayın yönetmeni değildim.

 

TURKTİME: Olsaydınız programın o şekilde gitmesinde bir şey değişir miydi?

BEDRETTİN HABİBOĞLU: Hayır, hiçbir şey değişmezdi. Çünkü az önce de ifade ettiğim gibi hiçbir programın içeriğine, programcının kimi çıkarıp kimi çıkarmadığına karışmam.

 

TURKTİME: Siz neye karışırsınız peki?

BEDRETTİN HABİBOĞLU: Mesela birisi bizim televizyonumuza çıkıp da “dağdakiler de bizim çocuklarımızdır” diyemez. Bunu demeye fırsat verecek programcının da burada yaşama şansı yok. Çıkıp da bu milletin inançlarına, dinine küfredilen, hakaret edilen, küçümseyen bir program olamaz burada. Türkiye çok büyük, doğu tarafını verelim gitsin denen bir program da olamaz. Bunlara karışırım. Ama bunun dışında her şey olabilir. Kaldı ki o program eksisi ve artısıyla çok tartışıldı ve çok konuşuldu. Benim istediğim de o. Bazıları dedi ki çok başarışlı bir program, bazıları da dedi ki tuzak kuruldu.

 

TURKTİME: Sizin kişisel görüşünüz nedir?

BEDRETTİN HABİBOĞLU: Başarılı bir programdı. Ayrıca Emin Beyin kanalda program yaptıktan sonra dışarıda “bana tuzak kuruldu” ifadesini onun acziyeti olarak değerlendiriyorum. Arkasındaki koskoca 30-40 yıla yakışmadı bu tavrı. Madem öyleydi… Bu program 2,5 saat sürdü. Geri zekalı mıydı ki ilk yarım saatinde anlayamadı tuzak kurulduğunu? Anladı madem kalkıp neden gitmedi? Burada onu kimse silah zoruyla tutmadı. Burası özgür bir ortam. Kalkıp gitseydi, kişisel hakkıdır. Neden gitmedi de sonuna kadar durdu? Kaldı ki programın sonunda programcı arkadaşımıza iltifat da etti. Madem tuzağa düştü neden iltifat etti? Deseydi ki “sen beni tuzağa düşürdün, buraya beni kasti çağırdın.” O kadar keskin bir kalemi olan adam burada bir anda aklı mı karıştı? Unuttu mu bunları? O kadar geçmiş, akıl, zeka, her şeyden haberi var. Bunları o zaman neden söylemedi de buradan gittikten sonra dedi?

 

TURKTİME: Medyada sizi rahatsız eden gazeteciler kimlerdir? Bir genel yayın yönetmeni olarak “şununla çalışmak isterim” yada “bu isimle asla çalışmam” dediğiniz gazeteciler var mı?

BEDRETTİN HABİBOĞLU: Rahmetli Turan Yavuz ile çalışmak isterdim. Ama onun olduğu yerde ben genel yayın yönetmenliği yapmazdım. Onun emrinde olurdum çünkü. Büyük bir gazetecidir. 17 yıl milliyet’in ABD temsilciliğini yapacaksınız, TV8’in yıllarca genel yayın yönetmenliğini yapacaksınız ve bir eviniz dahi olmayacak. Böyle müthiş, dürüst bir insan, televizyonculuğu çok iyi olan biri. Rahatsız olduklarıma gelince; beni o kadar irite eden insan olmaz.  Diğer taraftan; insanların söylediği sözler beni rahatsız edebilir. Ama insanların kendisi beni rahatsız etmez. O ikisini ayırırım her zaman. Ama tutup da şununla çalışmam diye düşünmedim hiçbir zaman. Bana da bu güne kadar çalışmayacağım insanlar hiç teklifte bulunmadılar. Demek ki aslında çalışılmayacak adam olarak beni görüyorlar.

 

 

“İMAM HATİP MEZUNLARININ GEÇMİŞLE HESAPLAŞMASI MEDYAYA İLGİNÇ GELİYOR…”

 

 

TURKTİME: Hafız olduğunuz söyleniyor. Doğru mudur?

BEDRETTİN HABİBOĞLU: Hayır… İlahiyat mezunuyum ama hafız değilim. Biliyorsunuz, hafızlık Kuran’ı baştan sona ezber etmek anlamına gelir. Ben çoğunu bilirim ama tamamını bilmem. Yani hafızlık disiplini içinde yetişmiş bir adam değilim.

 

TURKTİME: İlahiyat mezunusunuz. Belli bir dini formasyonunuz var. Gazeteci olarak kendini konumlandırıp program yaparken o terbiyeyi derin dondurucuya koyup sadece mesleki refleksi mi ön plana çıkartıyorsunuz yoksa o formasyonun verdiği artı hassasiyetleri işinize yansıtıyor musunuz?

BEDRETTİN HABİBOĞLU: Kuran’da 100’ün üstünde “düşünmüyor musunuz” diye ikaz geçer. Aslında Kuran’ı iyi bildiğiniz zaman özgürlüğünüzün sınırlarını zorluyorsunuz. Çünkü dinimiz bu anlayış üzerine oturmuş. Allah, kendisini inkar özgürlüğü bile vermiş size. Sınırsız bir özgürlük var. Dolayısı ile din beni hiçbir zaman kısıtlamaz. Beni hiçbir zaman belli kalıpların içine sokmaz. Din, aslında beni o kalıpların dışına çıkmaya iten bir güçtür.

 

TURKTİME: Siz böyle diyorsunuz ama geçmişte imam hatip lisesinde okudukları için yolları dinle kesişmiş gazeteciler çeşitli tartışmaların merkezi oluyorlar, geçmişleri ile hesaplaşıyor ve pişmanlıklarını dile getiriyorlar. Siz geçmişin bu şekilde pazarlanmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

BEDRETTİN HABİBOĞLU: Herkes kendi geçmişi ile hesaplaşabilir. Bireysel tercihleridir. Geçmişle hesaplaşmak için imam hatip mezunu olmak şart değil. Ama imam hatiplinin geçmişi ile hesaplaşması ilginç geliyor. Türkiye’de eski tüfekler vardı, 60 kuşağı, meşhur komünistler. Ne oldu? Sonra hepsi Özalcı oldular. Onların kendi geçmişleriyle hesaplaşmaları güzel de bunlarınki neden kötü olsun yani? Ama benim öyle bir derdim yok. Ben geçmişi ile barışık bir insanım. Onlar barışık olmayabilir. Saygı duyarım. Ama bana göre de aşağılık kompleksidir bu tutumları. 

 

TURKTİME: Neden kompleks içindeler?

BEDRETTİN HABİBOĞLU: Türkiye’de din dendiği zaman aklınıza sadece Kuran gelmesin. Ayrıca sosyal bir din var. Elitin bir dini var. Hocaların da ayrı bir dini var. Ama hepsinin adı İslam. Aslında din Türkiye’de bir bütün falan da değil. Bunun içinde yer alan insanlar geçmişleri ile hesaplaştıklarında aslında kendilerine ait dinle hesaplaşmış oluyorlar. Burada faturayı İslam’a kesmemek lazım. O zaman oturup onların o dinini tartışmak lazım. Nereden gelmiş o din diye. Bakın, her şey karıştırılıyor. Bakın, hep derler imam hatipler Refah Partisi’nin arka bahçesidir diye. Halt etmişler. Ben imam hatip mezunuyum. İmam hatiplerde Refah Partililerden çok ülkücüler vardır. İlahiyatlarda da öyledir. 

 

RÖPORTAJ: ERSİN TOKGÖZ/TURKTİME 

  Haberin Videosu

YORUM EKLE

Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır

YORUMLAR

 TÜRKİYELİ DEMOKRAT
 27 Temmuz 2009 Pazartesi 11:10
Serkan Bey; "Ben Türk'üm ve Türk'lüğümle gurur duyuyorum.." Ben de Türk'üm ve bundan ben de mutluyum.. Da; Ya Türk doğmasaydık? Türk doğmak bizim elimizde mi?
 Serkan
 27 Temmuz 2009 Pazartesi 10:17
Ben Türk'üm Ve Türk'lüğümle Gurur Duyuyorum. Ne Yazıkki Kendini Devlet Yoluna Adamış Biri Olarak Gösteren Bu Adam (Başbakan Recep Tayip) Sözde Kürtlerin Kendilerini Dışlanmış Görmemeleri İçin ULU ÖNDERİMİZ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK' ün Bunu Korkmadan Özgürce Söyleyin Dediği "Ne Mutlu Türküm Diyene" İbaresini Kaldıran Bu Devlete Kim Karşı Çıkacak, Bu Adama Kim Dur Diyecek...........
 
 3 Nisan 2009 Cuma 13:49
tüm akpliler keşke hepiniz kılıçtaroğlu gibi onurlu olsanız ama siz hırsızlıkla meşgulsünüz neyinize lazım onur gurur namus şeref haysiyet maddi zenginliğiğ elde ettiniz çalarak ama siz bunların yukarıda yazılı olanların garibanısınız acıyorumsize müslümanım dersiniz sonra tüh size
 berkant
 3 Nisan 2009 Cuma 13:44
alper tan sana yazıyorum akp li tan kılıçtar oğluna leke atmayı biliyorsunda neden hırsızların çaldığı oylara yorum yapmıyorsun dürüst olmanı bekliyordum ama neticede sendede akp zihniyeti var hırsız lık yapan kişilere namussuz onur karaktersiz derler sende bu kervandasın işşsizliği azdıran zamlara rekor kırdıran akp yi savunup kılıç taroğluna çamur atıyorsun sen çokmu temizsin öncede aynada yüzüne bak sonra başkalarına çamurat şaerefsizlik yapma hırsız vede şerefsiz akp den ne farkınvar senin
 ERKAN UYSAL
 12 Ocak 2009 Pazartesi 11:19
Alper Tan ın yazılarını bütün dünyaya işittirmenin bir yolu yokmu hakikatları çok güzel anlatıyor benvce yazılarını herkeze duyuracak bir yol bulunsa
 Ahmet SARIBIYIK
 5 Haziran 2008 Perşembe 
Alper Bey ! selamlar.Çok güzel program yapıyorsunuz.Teşekkürler.Başarılarınızın devamını diliyorum.
 prof.
 7 Mayıs 2008 Çarşamba 
Keşke herkes Bedrettin bey gibi programlar yapsa.Ben Terazi Programının Bağımlısıyım.Çocuklarıma özellikle izletiyorum'ki ülkemde hala saygın işler yapıldığını görsünler diye...
 DİLARA ŞİMŞEK
 5 Mayıs 2008 Pazartesi 
TERAZİ PROGRAMINI İZLERKEN REKLAMINI GÖRDÜM... LACİVERT GECE ... SÜPER BİR PROGRAM... KEYİFLE İZLEDİM ... BU TÜR PROGRAMLARI DAHA ÇOK YAYINLARSANIZ SEVİNİRİM
 hakan
 1 Mayıs 2008 Perşembe 
KANAL A YI İLGİYLE İZLİYORUM ALPER TAN'IN GÜNDEM ANKARASINI DA HELAL OLSUN ADAMA.GÜNDEM ANKARA:ANKARANIN GÜNDEMİNİ BELİRLİYOR.AYRICA,SES TV İLE KIYASLAYANLARI YUHLUYORUM.BİR KERE KANAL A ULUSAL BİR KANAL OLDU.NEREYE BAKSAN KANAL A.UYDU DA VAR,DİCİTÜRK TE VAR,D SMART DA VAR,YERELDE VAR.ANLADIĞIM KADARIYLA KANAL A NIN VE ALPER TAN IN SEVİYESİNE ULAŞAMAYANLAR KISKANIYORLAR BENCE...
 BEN ÖMRÜMDE BÖYLE BALON ADAM GÖRMEDİM
 21 Mart 2008 Cuma 
BALON... BALON... BALON... NİYE ROPÖRTAJ YAPTINIZ ANLAMADIM...

DİĞER RÖPORTAJLAR

Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Turktime