Kibir

AK Parti, o muhafazakâr kitlenin kurumsal üst yapısıydı. Dolayısıyla bu hikâye yalnızca siyasi hikâye değil. Aynı zamanda toplumsal hikâye. Aynı zamanda kökü en eski hikâyeye kadar giden bir fasit daire hikâyesi.
ABONE OL
Abone Ol
Kibir
Haberler / Analiz
20 Ocak 2020 Pazartesi 10:59
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş

Kibrin nasıl büyük bir günah ve yıkıcı bir şey olduğunu herkesten daha çok kendilerini muhafazakâr olarak tanımlayanların bilmesi gerekir.  

Çünkü şeytanın Cennet’ten kovulması ve tüm varoluşunun lanetlenmesine dair kıssalar, muhafazakârların inanç dünyalarını çevreleyen eğitim sürecinin parçasıdır.

Beklenirdi ki; inançlı inançsız herkesin kaçması gereken bu kötü duygu ve sonrasında gelen duruş-davranıştan en çok muhafazakârlar uzak dursun.

Ama heyhat.

Gelinen noktaya bakın. Büyük bir tevazu ile gelinen iktidar, zaman içinde serpilip büyüyünce muhafazakâr dünyadan bu hasleti aldı götürdü ve şimdi kibir dağlarından esen rüzgârlarla, asla bitmez denen hikâyenin sonu konuşuluyor.

Sürpriz mi?

Değil…

Ne diyordu o kıssalar? Şeytan en güçlü melek olduğu için kibir çukurunda boğulmuştu. En güçlü meleği lanetli bir mahlûka dönüştüren kibir günahı, sıradan ölümlüleri mi kendi sonlarına götürmeyecek?

İmkânı yok.

Bu; sadece AK Parti’nin hikâyesi değil. Bu kadar dar bakmayın.

AK Parti, o muhafazakâr kitlenin kurumsal üst yapısıydı. Dolayısıyla bu hikâye yalnızca siyasi hikâye değil. Aynı zamanda toplumsal hikâye. Aynı zamanda kökü en eski hikâyeye kadar giden bir fasit daire hikâyesi.

Belki bu hikaye, şimdi buralarda kendini Keçiören’in Çukurambar ile yer değiştirmesiyle, toplu taşım araçları ile yapılan ulaşımların milyon dolarlık jeeplere evrilmesiyle, samimiyetin matematik kesinlik arayan hesap kitap mantığına dönüşmesiyle, sokak pazar kardeşliğinin rezidans-köşk-yalı mesafesiyle yok olmasıyla gösteriyor olabilir.

Ama bu, ne ilktir ne de son.

2020’den ilk insana gidene kadar milyonlarca benzer hikâye çıkar karşınıza. Firavun’u da görürsünüz bu yolda, Karun’u da, Bizans’a da düşer yolunuz Babil’e de.

Coğrafyalar, zaman, olay ya da kişiler değişse de; tüm bu hikâyelerde tek bir şey değişmez: Ana fikir.

O ana fikir, şeytan kıssası ile en açık, en anlaşılır, en net bir şekilde serilmiştir insanın önüne. Ders alınsın ve aynı çukura düşmesin başka kimse diye.

Eğer gücünüz aklınızı örtmediyse, bunu anlamak için ortalama bir zekâya sahip olmanız yeterli.

Örttüyse, o ana fikri anlatan hikâyelerden biri olmaktan başka bir seçeneğiniz kalmamış demektir.

Geçmiş olsun.

 

Turktime

 

YORUM EKLE

Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır

YORUMLAR


   Bu haber henüz yorumlanmamış...

DİĞER HABERLER

Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Turktime