Küllerinden doğma gayreti ne kadar mümkün?

Türk siyasetinde bazı genel kalıplar vardır. Onlardan biri de “Siyaset hocaları, sahada siyaseti beceremez” kalıbıdır.
ABONE OL
Abone Ol
Küllerinden doğma gayreti ne kadar mümkün?
Haberler / Portreler
31 Mayıs 2022 Salı 16:26
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş

Pratiğe bakıldığında bu kabulün öyle sıfırdan önyargı olmadığı, örnekler üzerinden bu sonuca gidildiği görülür. Gerçekten de Türk siyasi tarihi, siyasetin teorisine dair her şeyi bilen, bu konuda öğrenciler yetiştiren “hocaların” sahaya çıkınca döküldüğü örneklerle doludur. 
Bugün bir şekilde siyaset sahnesinde var olmaya çalışan Ahmet Davutoğlu, hikayesiyle, ortaya koyduğu portreyle ya o kalıbı yıkacak ya da “Evet, gerçekten öyleymiş” dedirtecek. 
Peki Davutoğlu hangisine daha yakın? Bu sorunun yanıtı için Davutoğlu portresine biraz daha yakından bakmakta fayda var. 

Bugün Gelecek Partisi lideri olarak 6’lı masada oturan aktörlerden biri olan Davutoğlu’nun çok havalı bir CV’si var. 

Profesör… Uluslararası ilişkiler uzmanı… Büyükelçi… Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül’ün, yani başbakanların dış politika danışmanı…. Eski dışişleri bakanı… Eski başbakan vekili, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin 2. genel başkanı… Ve Eski Başbakan… Ve Gelecek Partisi’nin kurucu genel başkanı.

Siyasete dair ne çok şey var değil mi? Giriş cümlemizdeki kanaat gerçek dışı olsaydı, CV’sinde siyasete dair neredeyse her şeyi barındıran biri olarak bugün Türkiye siyasetinin kaderini elinde tutuyor olurdu. Ama gelin görün ki; gerçekte 6’lı masada kerhen oturan, ittifak dışı kalsa barajı geçemeyecek, vekil çıkaramayacak küçük bir partinin lideri.
Peki bu hep böyle mi kalacak? Ya da bu kadar önemli görevlerde bulunup nasıl oldu da geldiği yer burası oldu?

BAŞBAKAN, GENEL BAŞKAN OLDU AMA…
Aslında bu sorunun tek bir yanıtı yok. 
Yukarıdaki kabarık CV’de bulunan görevlerin çoğu, aslında siyasetin sürükleyici aktörü pozisyonu değil, hocalığın bir devamı gibi. 
Buna Başbakan ve Genel Başkan olduğu dönemleri bile dahil edebiliriz. 
Çünkü genel Başkanlığa da Başbakanlığa da siyasi bir mücadele sonrası değil, Erdoğan’ın uygun görmesiyle atandı. 
Aynı büyükelçi “yapıldığı” gibi, aynı danışman “yapıldığı” gibi başbakan yapıldı, genel başkan yapıldı. 
Davutoğlu da muhtemelen okumuştur ama unutmuş olabilir. Siyaset 101 kitabının ilk maddelerinde yazar ki; gerçek bir siyasi aktör olabilmek için “yapılan” değil, “yapan” olmanız gerekir. 

Dolayısıyla başbakanlık da genel başkanlık da Davutoğlu’nu gerçek bir aktör haline getirmedi. 

DAVUTOĞLU’NUN KAÇIRDIĞI TARİHİ FIRSAT
İşte tam da bu ortamda talih karşısına tarihi bir fırsat çıkardı. 
Herkesin gözü önünde gerçekleşen Pelikan darbesi ile AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu görevlerinden alınıp taca çıkarılırken direnseydi, meşruiyetini Erdoğan’da değil millette görüp boynunu bükerek kenara çekilmeseydi, belki AK Parti’de geleceği olmazdı ama bugün yüzde 2’lerde dolaşıyor olmazdı.
Ama işte… İnsanların yıldızı hayatlarında sadece bir kez parlar. O en parlak anında yakalamadınız mı… Geçmiş olsun. 

İBLİSİ CENNETTEN KOVDURUP ŞEYTANA DÖNÜŞTÜREN GÜNAH DAVUTOĞLU’NA NE YAPMAZ Kİ? 

Davutoğlu ile ilgili herkesin bir fikri vardır, bu fikirler kişiye göre değişir ama tanıyan bilen herkes Davutoğlu ile ilgili bir konuda birleşir: Kibir. 
Kibri pek çok şey besler, ki onlardan biri de bilmektir. 
Yukarıda da bahsettiğimiz gibi; Davutoğlu işin teorisiyle ilgili her türlü bilgiye sahip. 
Ama işte o kadar bilmesine rağmen talihin önüne açtığı tarihi fırsatı göremedi ve o fırsatı tepti. 
Peki neydi önüne gelen o fırsatı görmesini engelleyen? 
Evet… Bildiniz. 
Son ana kadar, hatta darbe gerçekleştiğinde bile kendisinin böyle bir muameleye maruz kalabileceğine inanmadı. 
Kellesi alınmış, kafası elinde duruyordu ama ona rağmen gerçeği göremiyordu. Gördüğü zaman ise, iş işten çoktan geçmiş ve Davutoğlu çoktan taca çıkmıştı.

KÜLLERİNDEN DOĞMA GAYRETİ… NE KADAR MÜMKÜN?
Sonrasını biliyorsunuz. Neye maruz kaldığını anladıktan sonra AK Parti’den ayrıldı, Gelecek Partisi’ni kurdu ve şimdi siyasi hayatında ilk kez birilerinin atamasıyla değil, kendi mücadelesiyle bir yerlere gelmeye çalışıyor. 
Sırtında kocaman bagajlar var. 
Bugün ekonomik krizle at başı yarışan mülteci krizini yaratan Suriye meselesinde oynadığı rol, en büyük kamburu. 
Başbakanlığı döneminde attığı imzalar, AK Parti politikalarına ses etmemesi, Erdoğan’a asla ihanet etmem deyip bugün Erdoğan’a en sert eleştirileri yöneltmesi “tutarlılık” faslından diğer kamburları. 
Tüm bunlara “Bakın açıklarım ha” deyip sonrasında o döneme dair ciddi hiçbir bilgi açıklamaması, sağlam bir özeleştiri vermemesi zaten o kambur altında iki büklüm yoluna gitmeye çalışan Davutoğlu hakkındaki şüpheleri artırıyor ve “Acaba asıl amacı içindeki ukdeyi gerçekleştirip fırsatını yakalayınca tekrar AK Parti’nin başına dönmek mi?” sorularını beraberinde getiriyor. 
Çünkü aradan geçen onca zamana, değişen onca şeye rağmen Davutoğlu’nun söylemlerine bakınca memleketin bütün sorunları bir yana, kendisine yapılan Pelikan darbesi bir yana. 
Her konuşmasıyla içinde derin bir ukdenin canlılığını kaybetmediğini gösteriyor ve o şüphelere sağlam bir dayanak sunuyor.

6’LI MASANIN YUMUŞAK KARNI
6’lı masa kurulduğu zaman o masayı dağıtacak en olası aday olarak Davutoğlu kabul edildi.
Ki ilk başlarda oy oranına rağmen “Ben Başbakanlık yaptım…” diye başlayıp devam eden diskurları, partilere dayatmaya çalıştığı “eşit vekil” şartı, fazladan ağırlık koyma, belirleyici olma çabaları o beklentiyi artırdı. 
Neyse ki sonrasında en azından görünürde sular duruldu. Ama yine de Davutoğlu’nu yakından tanıyanlar için “yumuşak karın” hala aynı. 
Bekleyecek ve göreceğiz. Davutoğlu özelinde baktığımızda “Siyaset hocaları, sahada siyaseti beceremez” yargısı gerçeğe daha yakın gibi duruyor. 
Ama süreç hala devam ediyor. Belki de kitaplarda bir yerde insanların yıldızı sadece bir kez değil de iki kez parlar yazıyordur ve bizim okumadığımız bu bilgiyi daha fazla okuyan Davutoğlu okumuştur. 
Ve yakalar.  

YORUM EKLE

Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır

YORUMLAR

 Misafir
 2 Haziran 2022 Perşembe 10:50
enfesssss. kaleminize sağlık
 Misafir
 1 Haziran 2022 Çarşamba 03:07
muhalefete muhalefet sizleri de kolaycılığın şehvetiyle sahne almaya yöneltmiş. Bu kadar uzun ama lafsalatası bir makaleyle zamanımı çalacağınıza asıl muhalefeti hakeden(ler)e gerekeni yapsaydınız... başınız derde girerdi, farkındayım. Elbet bu devİrler de GEÇECEK, sizler de bu devirde nelerle ve nasıl boğuştuğunuzu yazacak(MI)sınız...

DİĞER HABERLER

Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Turktime