Normalliğin Efendisi…

ABONE OL
Abone Ol
Normalliğin Efendisi…
Haberler / Analiz
30 Nisan 2008 Çarşamba 02:52
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş

Kumar oynadıysanız bilirsiniz… Sürekli kazanan birisi hiçbir hilesi yakalanmasa, en ufak bir renk vermese bile şüpheleri üzerinde toplar. Ne yüzünün temizliği, ne de oyunu hep kuralına göre oynaması onu aklamaz. Çünkü kaybetmenin kazanma kadar olası olduğu bir gerçeklikte tüm oyun arkadaşları bile kaybederken kazanan bir “normal dışı normaldir” o, görünürde.

 

Ama sonuçta görüntü durumu kurtarır. Sadece durumu.

 

Ve öyle olduğu için, o kişi kazanırken ufak ufak kaybetmeye başlar…

 

Konumuza dönelim;

 

6 yıllık Ak Parti döneminde hep onu gördük… Aynı ANAP yada Fazilet Partisi döneminde gördüğümüz gibi…

 

Zinde güçlerin sorunlu partilerle arasındaki iletişim kompetanı, en ceberut yasaları savunabilecek şahin, en ufak bir tepkide tüm soğukkanlılığıyla ikame çözümleri sunabilecek kadar kıvrak, ikamelerinin asılları ile arasındaki farkı flulaştırabilecek kadar siyasetçi ama hepsinden öte ve hepsini kapsayan bir normalleştirici bir zekaydı.

 

“Normalliğin efendisiydi” yani.  

 

Onun için ANAP da, FP de tarihsel olarak görünürlüğünü kaybetti, gücünü yitirdi, tabelaları ve liderleri değişti ama bu değişiklikler O’ndan hiçbir şey götürmedi.

 

Her bitiş yeni başlangıç için açılan daha görkemli bir kapı oldu ve O var oldu.

 

Ne yasaklılar listesine girdi, ne misyonu biten siyasiler arasına. O taraf kaybedenlerin tarafıydı çünkü ve “o taraf”la işi olmazdı.

 

Yine olmadı.

 

Bakanı, sözcüsü olduğu partinin liderinden belediye başkanlarına kadar neredeyse tüm yönetici kadrosuna siyaset yasağı istendi ama O yine muaf.

 

Ama “Normalliğin efendisi”ne bu muaflık da yetmeyecekti. Kapanması muhtemel bu kapıdan da daha görkemli bir kapıya geçiş için ne olur ne olmaz diye normalliğini tescilleyen “gerekli yerlere” mesaj vermeye, statükoya selam çakmaya başladı.

 

Oysa hep kazansanız bile hiç olmazsa kaybeden arkadaşlarınıza göstermeniz gereken nezaket gereği durumunuzu saklamanız gerekir. Yada en azından aşırı iştahla açık etmemeniz. Ancak aşırı güven bu sefer yanlış yaptırdı ve “hep kazananın bir gün kaybetme” diyalekti ile karşı karşıya kaldı.

 

Gerçi bu iyimser bir tahmin… Kanıtsız ve çok müphem bir çıkarım… Ve siyaset hikayesinde daha çok su kaldıracak bir kişililiğin sonu hakkında henüz ortalarda söylenmiş bir söz.

 

Çünkü en uç noktada düşünüp Erdoğan’ın O’nu sildiğini düşünsek, kızağa çekileceğini yada dışlanacağını tahmin etsek de siyasi bünyenin kazanmak için her türlü “an’da kazandıracak” aktörlere açık iştahı O’nu dışlamayacak, O da dün olduğu gibi, bugün olduğu gibi yarın da protokolün ön sıralarından normalleştirme işlevini yerine getirmeye devam edecektir.

 

Ama dediğimiz gibi…

 

Ortada çok fena bir sicil var… Tertemiz! Bu kirli siyaset oyunun hep içinde asla leke tutmayan bir sicil. Belki bir gün… Birisi bunun mümkün olmadığını görür ve etrafındakilere söyler… Ve daha da ileri gidip şunu düşünebilirsiniz: Başka birileri de bu söyleneni duymaya başlamış…

 

Kim bilir? Olur mu olur? 

 

YORUM EKLE

Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır

YORUMLAR

 wikipedia alıntı
 2 Mayıs 2008 Cuma 
statüko kavramının net olarak olumlu veya olumsuz bir niteliği yoktur. Bu nitelik değişkendir ve olaylara göre farklılıklar arz eder. Örnek olarak Türkiye'de yaşayan insanlar arasında Türkiye Cumhuriyeti'nin bayrağının değişemeyeceği yönünde bir statüko oluşmuştur ve bu konunun tartışılmasına bile kesinlikle izin verilmez. Bu örnekte oluşan statükoya kimse karşı çıkmaz ve bu örnek bize 'Statükocu Yaklaşım'ın bütün toplum tarafından olumlu karşılanabileceğini gösterir. Bunun tersi bir örnek vermek gerekirse; bilimsel yeniliklere karşı direnenlerin de geçmişten günümüze varolan sistemleri ve olguları savunur. Bu bağlamda bakıldığında toplum hayatında çeşitli sapmalar ve kutuplaşmalar meydana gelir. Dolayısıyla uzun soluklu ve bağnaz bir Statükocu Yaklaşım uzun vadede salt bir Gelenekselciliğe dönüşür.
 süleyman karaca
 1 Mayıs 2008 Perşembe 
"Normalliğin efendisi" olmak belki siyaset aleminde çok fiyakalı bir edinmeyi çağrıştırıyor olabilir. Arkadaşlarınızın açılacağını düşünmedikleri kapılar önünden geçmediği durumlarda siz o kapıları "teklifsiz" çalıp açabilecek bir "mission" sahibi de olabilirsiniz. Masadaki arkadaşlarınıza göstermekten bile esirgediğiniz nezaketiniz gün gelir sizi en nazik bir biçim ve tavır içinde salon dışına attırır. Turktime'ın bu yerinede analizinde aynı dönemlerin "değişmez içişleri efendisi"ne dair bir göndermede de bulunulmasını bir eksiklik olarak görüyorum; çekirgenin gün gelip sıçrayamadığını, belki sebepleri on yıllar sonra açıklanabilecek loş dehlizlerdeki politik kıvraklıklara da bir “tarihe not düşme” olarak yer verilebilirdi. Bu “efendi kardeşliği”ni de bir elmanın iki yarısı olarak anmış, tarihe not etmiş olurduk. Demokrasi tarihimizin başladığı yıllardan bu yana, bazı “köşe taşları” ile “kilometre taşları”nın neden hiç dokunulmadan muhafaza edidiğini, doğru ve sağlıklı bir anlayışla irdeleyip yerli yerine oturtamadığımız sürece toplumsal hayatımıza yön veren dinamikler hep bir sır perdesi altında varlıklarını sürdüreceklerdir. Onları gerçek yüzleriyle gün ışığında görme şansımız hiç olamayacaktır.
 Vicdan
 1 Mayıs 2008 Perşembe 
Öncelikle statuko nedemek, analizi türktime adına yapanlara göre statuko ne, ona bakmak lazım.. Akp ile gelen yeni duzenle birlikte cumhuriyeti ve onun kazanımlarını savunan bu degerlerin yarattıgı Bagımsız,dik duran, herseye ragmen ülkenin cıkarlarını savunan,Milli,ilerici,çagdas,birlik ve beraberligi ve gercek demokrasiyi savunan laik cumhuriyet yanlısı, vatansever tüm anlayış ve tutumlar kendince statuko olarak adlandırılmaktadır! Ayrıca tüm bu degerlerin, sivil güçler ve siyasetten sonra enguçlu savunucusu olarakda 'asker' statukonun enbüyük temsilcisi olarak gösterilir ve aynı odaklar tarafından sözde 'yeni döneme' istinaden eleştirilmektedir! Bu noktadan hareketle akpden de olsan, eger budegerleri gözetip, haksızlıga ve yanlışa karşı duruş seslendirir, gözü dönmüş emperyalist ve işbirlikcilerine alternetif temiz bir kişilik sergilersen, Sistem kendi icinde seni muhakkak acımadan yok etmeye calısacaktır! Cemil Çicek'in siyaseten ve kişilik olarak dürüst ve temiz sicili, akpden kopmasada yeri gelince bu odaklara yaptıgı cıkıslar herkes tarafından bilinmekte ve takdir görmektedir. Ama dananın kuyrugunun kopmak üzere oldugu bu kritik zamanlarda hernekadar 'Dogrucu Davut' kesilsende, zaten zor durumda kalan güc odakları seni karalamak ve susturmak icin herturlu tezgahı sergileyecektir.. Şener ve çömez olayı dahil yaşananları ve statuko safsatasını böyle degerlendirmek gerekir...

DİĞER HABERLER

Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Turktime