Yaklaşan yerel seçimlerin favori partilerinden CHP, yerel seçim atmosferine ısınmış görünüyor.
İstanbul'daki ilçe belediyelerin neredeyse tamamında tek seçici Ekrem İmamoğlu.
Sadece İstanbul mu?
Manisa ve İzmir hariç, Türkiye'nin yüzde 80'inde İmamoğlu'nun belirleyici olması bekleniyor.
CHP'de aday olmak isteyenler, önce İmamoğlu'nun belediyedeki üst düzey bürokratlarının kapısını aşındırıyor, daha sonra CHP genel merkezine geliyorlar.
CHP genel merkezi deyince...
CHP Genel Sekreteri ve Gölge Kabine Koordinatörü Selin Sayek Böke'ye bir parantez açmak iyi olabilir.
Hani Şener Şen'in, Kemal Sunal'a "Babanı da iyi tanırdım Şaban" dediği bir replik vardı.
Benim durum biraz öyle.
Selin Sayek Böke'nin annesi Füsun Sayek'i tanırdım. Eski TTB (Türk Tabipleri Birliği) Merkez Konseyi Başkanlığı görevlerinin yanında, Sağlık Bakanlığı’nda Uzman ve Tedavi Hizmetleri Genel Müdür Yardımcılığı görevini yürüttü.
O dönemde iktidar partisi ve sağlık muhabiriydim.
Birbirimizin düşüncelerine katıldığımız ya da katılmadığımız çok olurdu ama iyi bir iletişimimiz vardı.
Sağlık sektörünün bir numarası olan Sağlık Dergisi'nin genel yayın yönetmeni olduğum dönem, Füsun Sayek'in birçok makalesini dergide yayınlamıştım.
Füsun Sayek, kızı Selin Sayek'e göre insani ilişkiler bağlamında biraz daha cana yakındı.
Hatipliği fena olmayan Selin Sayek de belki zamanla annesi gibi olur.
Mezun olduğu Hacettepe'de vefat etmişti. Cenazesine de gitmiştim.
Sohbetlerimizde, kızları Selin Sayek ve Aylin Sayek'e çok düşkün olduğunu hissederdim.
Özellikle de Selin Sayek'e...
Neyse...
Selin Sayek Böke, CHP'de kimin, hangi odaya oturacağına kadar her şeye karışıyor ve talimat veriyormuş.
Haliyle yönetim değişti.
Olacak o kadar da denilebilir ama öyle böyle değil.
Böke, her şeyi kontrol etmek istiyormuş.
Böke'nin bu karışma eyleminin bir tık ötesi "Evet CHP'liler, yarın erkekler siyah, kadınlar da beyaz giyecek!" boyutu olabilir ancak.
Lewis Carroll, taaa yıllar önce taşı gediğine koymuş ama...
"Herkes kendi işine baksaydı, dünya daha çabuk dönerdi..."
ERKEN KUTLAMA!
CHP demişken, İstanbul Büyükşehir Belediye'sinde genel sekreter yardımcılığı görevinden istifa ederek, İzmir Büyükşehir Belediye Başkan aday adayı olan Buğra Gökçe tebrikleri kabul ediyormuş.
Buğra Gökçe'yi tanımam.
Tanımadığım kişiler için zihin heybemde her zaman bir artı vardır ama kendisine iyi diyenler olduğu gibi yanlış işler yaptı diyenler de var.
Geçmişte bir kez CNNTURK'te program yaptığım zaman adaylar arasında ismini söylediğim için teşekkür telefonu açmıştı.
Tanışıklığım o kadar...
Neyse...
Aldığım kulis bilgilerine göre, olağanüstü bir gelişme olmazsa, sanılanın aksine Buğra Gökçe, İzmir'e aday yapılmayacak.
Özgür Özel'in İzmir için ikna etmek istediği asıl isim Selin Sayek Böke.
Böke, bir türlü ikna olmuyor.
Selin Hanım bu ısrar karşısında belki de içinden "beni genel merkezden uzaklaştırmak istiyorlar" endişesi taşıyor olabilir.
Böke ikna edilemezse, Konak Belediye Başkanı seçilen Abdül Batur ikinci sırada ve şansı şu aşamada en yüksek aday lakin, Abdül Batur'un beşli çeteye ihale verdiği iddiası var.
11 Ağustos 2023 tarihli, Gamze İşler imzalı odatv'de çıkan haber var konuyla ilgili.
Odatv'de, Avrasya anket sahibi Kemal Özkiraz'ı kaynak göstermiş.
Yeniden Buğra Gökçe'ye gelirsek...
Gökçe'nin aday olmaması için uğraşan etkili iki grup var.
Bu grubun iddiasına göre, Gökçe'nin mal varlığı standartların üzerinde.
Pahalı kol saatleri ve yarı olimpik havuzlu evinden başlayarak, yanından ayrılmayan iş adamlarına kadar dosyalaştırılan iddiaları genel merkez, İmamoğlu ve iktidar unsurlarına yollayan partililer var.
Bekleyip, görelim...
KİBİR DİYORLAR ADINA...
Çevre, şehircilik ve iklim bakan yardımcısı Refik Tuzcuoğlu ile ilgili yaklaşık bir ay önce, mealen "Bakanlıktaki rolünü büyütüyor. Bu tavrı ile bakanı Mehmet Özhaseki'ye zarar veriyor. Çünkü... Tuzcuoğlu'nun bu rol büyütmesinden kaynaklı bakanlık bürokratları konsantrasyon problemi yaşıyor. Ayrıca, Tuzcuoğlu ile ilgili Külliye'ye birden fazla konuda bilgi sunulmuş!" şeklinde yazı kaleme almıştım.
Bu yazıdan sonra Tuzcuoğlu, kendi çapında esmiş, gürlemiş, kibirli kelimelerle arz-ı endam etmiş.
Basit tavırlar bunlar.
Kibir ve inanç yan yana olmaz.
Bulunduğu koltuk, vekaletin vekaletinin vekaleti...
Kısa bir süre önce de devlette üst düzey görevler yapmış bir bürokratı "oğluna iş istedi" diye makamından kovmuş...
Hiç mi bir kişiyi işe koymadınız Refik Bey?
Velev ki talebi geri çevireceksiniz.
Bunun daha nezih bir yolu yok mu?
Kovmak ne demek?
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın her fırsatta "Vatandaşa karşı kibirli olmayın." demesi boşuna değil.
Erdoğan, bazı kurmaylarının zehirli kibrinin ve bu kibirin iktidara ödettiği bedelin farkında.
Sayın Tuzcuoğlu;
Mehmet Özhaseki, eski bakan Murat Kurum'un bıraktığı sıkıntılarla uğraşırken, sizin sağda- solda ego kasmanız ayıp ve komik!
Bilinen tüm lügatlarda bu tavırların adına, düpedüz KİBİR denir.
Kibir, kötüdür. Haramdır.
Ahlaki bir kusurdur.
Sahibini çökertir...
Bir Gayseri atasözü vardır.
"Küllüğe kar yağınca, Erciyes oldum sanır!"
EN TEHLİKELİSİ!
Eskiden, siyasetçi ve bürokratlar "Bu gazeteciler çok tehlikeli!" derdi.
O eski, çoktan güncellendi.
Artık "Bu iş adamları çok tehlikeli" deniyor. Büyük iş adamları artık birer siyaset mühendisi oldular!
Sadece kamuoyuna açık beyan ve tartışmaları dahi ölçü alsak -ki perde arkasındaki durum daha feci- siyasetçiler, bürokratlar bile artık onların yanında masum kalıyor.
Rabbim hepimizi hakkıyla zengin olmayanların şerrinden muhafaza eylesin. Aminnnn...
PARALAR NEREDE?
İtiraf edelim ki hepimiz biraz magazin severiz. Şimdi de Fatih Terim ve Seçil Erzan arasında bir gönül ilişkisinde bahsediliyor.
Olsa ne olur, olmasa ne olur.
Ortada on milyonlarca doların gözden uzak iğdiş edildiği, belki de aklandığı bir kara delik var.
Birileri korunuyor, diğerleri arenaya atılıyor havası varken...
Araya magazin koyarak neler bulandırılmak isteniyor acaba?
Paralar nerede arkadaş, sen onu söyle!
Neden şöhretli olmak, bir koruma zırhı oluyor? Var mı bu sorulara yanıt verecek bir babayiğit?
Yok.
Celse kapanmıştır...
BÖYLE REZALET OLMAZ!
Bir Fenerbahçeli olarak, başımızı öne eğen tüm ilgilileri şiddetle kınıyorum.
Böyle rezalet olmaz.
Vasatın altındaki bir takımdan 6 gol yerken, hiç mi arkanızdaki milyonları düşünmediniz?
Sakat çokmuş falan.
Hani, yedeklerden de bir takım çıkardı?
Bu ne aymazlık.
Bu ne umursamazlık.
Bu ne şımarıklık.
İzlerken enseme ağrılar girdi.
Aldığınız paralar, yediğiniz yemekler boğazınızda kalsın.
Yazıklar olsun.
Ya aklınızı başınıza toplayın, ya da pılınızı pırtınızı alıp kaf dağının arkasına bir yerlere saklanın.
Ali Koç'a ne diyeceğimi sezon sonuna saklıyorum.
Hele bu sene de Fenerbahçe şampiyon olamasın!
VELHASIL: Zafere giden yol, başkalarının gitmeye cesaret edemediği yoldur. - Jack London
TALAT ATİLLA’YI X’TE TAKİP ET!
Sayfa başına git
