PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Cumhuriyet Gazetesi olayının perde arkası
Talat Atilla
YAZARLAR
1 Kasım 2016 Salı

Cumhuriyet Gazetesi olayının perde arkası

Cumhuriyet Gazetesi büyük, geleneği olan eski bir gazete.
Tirajı düşük olsa da kendi mahallesini bir ölçüde domino etme özelliğine sahip(ti).
Bugün meydana gelen operasyonlar, Can Dündar’la başlayan katıksız Atatürkçüler ve liberal kanadın kavgasının sonucudur.
Cumhuriyet’e yapılan gözaltıları, sadece siyasi bir operasyon diye nitelemek, gerçekle dalga geçmektir.
Usulsüz şekilde ele geçirilmiş bir Cumhuriyet yönetiminin ikiye bölünmüş kavgasıdır merkezde duran gerçek.
2 yıldır sümenin altına saklanmış dosya, bu satırların yazarının, 29 Eylül 2016’da A Haber’de Erkan Tan’ın programında, “Cumhuriyet Vakfı’nın aldığı karar geçersiz bir karar. Alev Coşkun ve Mustafa Balbay’ın itirazları haklıdır. Feto destekli liberal kanat Cumhuriyet Gazetesi’ni usülsüz yöntemle ele geçirdi” sözümden sonra bağlanan Vakıflar Genel Müdürü’nün, “O kararı iptal ettik” sözleri ile ateşlendi.
(Cumhuriyet Vakfı’na operasyon yapan Savcılar, bu karara önce evet, sonra hayır diyen Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne niye bakmazlar doğrusu merak ettim!)
Gerekçesi ne olursa olsun elbette bir gazeteye, yazarlara yapılan operasyon sevimli değil ama gazeteci suçtan muaf olabilir mi?
Gazeteci ve suç ifadelerini yan yana koyunca, “Yazmak suç olur mu kardeşim?” itirazı bir ilizyondur.
PKK ve Feto dahil neredeyse tüm terör örgütlerinin yayın organı haline sokulan Cumhuriyet, Atatürk’ün kemikleri sızlatmaya devam ediyor.
Siz, Mustafa Balbay’ın samimiyeti ve Atatürkçülüğünden şüphe eder misiniz? Etmezsiniz. Buyurun, Balbay’ın Cumhuriyet Gazetesi Hakkındaki sözlerini beraber yeniden okuyalım…



Balbay’ın bu sözleri ile tartışma bitiyor.
Peki, Cumhuriyet Vakfı’nda neler oldu da bugüne gelindi?
Vakıf, çoğunluk sayısı olmadan alına bir kararla Atatürkçüleri tasfiye ederek, yaptığı belgeseller ve yazılarla Atatürk’e hakaret eden Can Dündar’ı yayın yönetmeni yaptı.
Birkaç tane Atatürkçü yazarı göstermelik muhafaza eden yeni yönetim, kesintisiz bir şekilde Cumhuriyet’in mazisine yakışmayan terör destekli yayınlar yaptı.
Vakıf kanunsuzluğu ve terör desteğinin yargıya taşınmasının neresi anormal?
Vakıf’da kanunsuzluk olduğunu yalnızca ben iddia etmiyorum!
Cumhuriyet Vakfı’nın eski başkanı ve eski bakan Alev Coşkun dahil Atatürkçülüğünden şüphe edilemeyecek bir düzine Cumhuriyet yazarının iddiası bunlar.
Ne yani? Hükümete muhalefet edince bütün suçlar örtülebilir mi?
Şu mu demek isteniyor:
Arkadaş, PKK/Feto istediğimize destek veririz. Vakıfta kanunsuzluk da yaparız. Çünkü biz hükümete muhalifiz!
Hükümete muhalif olmak herkesin ana sütü gibi hakkı da:
Bu gerekçe, suç işleme hakkı verir mi sana?
Vermez, veremez, vermemeli…
Şu da var:
Nebil Öztürk ve karikatürist Musa Kart gibi bazı isimlerin neden alındığını doğrusu merak ediyorum!
Haklı iken, haksız duruma geçmemek için bu tarz operasyonlarda dikkatli olmak gerekir.
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Misafir
 6 Kasım 2016 Pazar 19:42
mevcut Cumhuriyet kadrosunu savunmak avukatlarına düşer. Cumhuriyet'çilerin sorgusundan: "Gazeteye CIA ajanı geliyor mu, nereden talimat alıyorsunuz?", bunu sorduranların 2008'de gelen , emniyet genel müdürlüğü istihbaratının yıldız bürosunda üslenen 35 kişilik "yabancı" karma heyetini de HANGİ ülkeden kimlere ve NEYE KARŞI çağırdıklarını da açıklamaları gerekmez mi?
 Misafir
 6 Kasım 2016 Pazar 19:25
malum medyanın NTVsinde Nagehan Alçı, herzamanki gibi yargılamaya kalkışmış, Mehmet Tezkan ve İsmet Birkan ile birlikte yaptığı programa bağlanmak isteyen Cumhuriyet gazatesinin avukatının konuşmasından korkup aramamışlar bile. O da bir bildiriyle yanıt vermiş, az önce internette bulup okudum. Sadece başlığını verebilirim, merak eden bulur okur, "Cumhuriyet'in avukatı bunları söyleyecekti". Alçı daha önce de ergenekon-balyoz-sarıkız gibi davalarda da herkesi yargılamıştı, şaşırtmadı. OKUR-YAZAR.
 hulya
 5 Kasım 2016 Cumartesi 16:32
Çağdaş ülkelerde kendi ülkelerine karşı sözlü bile olsa teröre destek verenler parti kurup, politika yapamazlar. Türkiye'de politikacının verdiği zararı hiç bir şekilde gazeteci veremez.İyi yada kötü gazetecilerin tutuklanması Türkiye'nin asla hayrına değildir.Politikacıları millet adına denetleyecek olan milletin yüzde yüzünü temsil eden Anayasa Mahkemesi'dir. Partiler yüzdelik dilimlerle milleti temsil ederler ama anayasamız hepimizi temsil eder.Anayasa işlevsiz bırakılırsa ayaklar baş olur.
 Misafir
 3 Kasım 2016 Perşembe 16:09
Talat Atilla haklıdır. Yönettiği gazeteyi 'Özgür Gündem'e çeviren adamdan Atatürkçü mü olur ? !!!. Ve bir hatırlatma ; Nazım Hikmet Sovyetler'e gitti, sıkıntılar yaşadı, ülkesini çok sevdi ve hiç bir zaman ülkesinin aleyhine davranmadı. Can Dündar gibiler ise hep Avrupa'ya gittiler, orada keyif sürdüler ve hep ülkelerinin aleyhine davrandılar.
 Misafir
 2 Kasım 2016 Çarşamba 12:54
can dundan,feto tarafindan ciddi bir acigi yakalanip kolelestirdiler, tasmasini tutuyorlar ve istediklerini yaptiriyorlar. kim bilir ne acigi var?
 Misafir
 2 Kasım 2016 Çarşamba 09:13
Sayın Atilla, sizin Atatürkçü kriterlerinize Can Dündar'ın uymaması çok ilginç. Bunu hangi ölçüm ile değerlendiriyorsunuz? Atatürkmetre gibi bir ölçüm cihazınız mı var? İnsanların ne kadar Atatürkçü olduğunu belirleyebiliyorsunuz sanırım. Ancak siz de bir gazeteci olarak Can Dündar konusunda büyük bir yanılgının içinde olduğunuzu size hatırlatmak isterim. Tarih bu konuda size gereken dersi verecektir. Can Dündar büyük bir Mustafa Kemal Aşığıdır. Modern çağın Nazım Hikmetidir o.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Turktime