PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Ensar, Çölaşan, ve Kemal Bey!
Talat Atilla
YAZARLAR
8 Nisan 2016 Cuma

Ensar, Çölaşan, ve Kemal Bey!


 
En azından kritik konularda iki adım geriye çekilerek durum analizi yapmayı bir türlü öğrenemedik.
Ben bunu becerebiliyor muyum, emin değilim ama en azından bu yönde bir gayretim var diye düşünüyorum.
Ensar Vakfı’nda yaşanan çirkin tecavüz olaylarını, Emin Çölaşan’a bir imamın, “O… Çocuğu” sözlerini ve Kılıçdaroğlu’nun üslubunu tartışırken de gördük ki, çoğumuz doğrulardan bağımsız olarak kendi siyasi mevzimizden seslenerek gerçeği sağır hale getirmeyi seviyoruz.
Düşünce konforumuzu bozmanın riskleri var, belki bu riskten korkuyoruz.
Bilmiyorum, belki de insani bir hal ama değişmeyi denemeliyiz.

Ensar Vakfı’ndan başlayalım;
Ensar Vakfı’nda yaşanan olaylar insanlık suçudur.
Tevil götürecek yanı yok.
Tek kelime ile alçaklık.
Hangi Bakan, ya da hangi siyasetçi böylesine alçak bir olaya onay verebilir ki?
İktidarda CHP, MHP ve hatta HDP bile olsa, “Bu işi siz yaptınız!” suçlamasını yapmak haksızlık olmaz mı?
Peki, problem ne?
Problem; bu tür olaylarda muhafazakar geleneğin genlerinde, “Bu olayı dinimize saldırı gerekçesi yapacaklar. Vaziyet alalım” endişesinin olmasıdır.
Kurumu, suçluyu korumaktan bağımsız otomatik gelişen bir refleks bu.
Doğru mu? Değil.
Değil ama bu topraklar gösterdi ki;
Aynı suçu işleyen birisi seküler, diğeri muhafazakar iki kişiye basının ve sol duyarlılığı olan kesimlerin şimdiye kadar geliştirdiği tavırlar hiç adil olmadı.
Muhafazakar geleneği korkutan tam da bu duygudur ama yine de bu duygunun yenilmesi, suç ve suçluya gereken tepkinin her türlü şartlanmadan uzak verilmesi gerekirdi. Bu noktada eksiklik olduğu açık.
Sol cenah; karşılaşılan bu çirkin durumlarda, “İşte muhafazakarlar böyledir!” diyerek genelleme ucuzluğunu bir kenara koyarsa, muhafazakar gelenek daha objektif olabilir.

Bir de Emin Çölaşan olayı var;
Çölaşan’ın durduğu siyasi zeminin elbette eleştirilmeye layık onlarca tartışmalı kolonları var ama yanlış, kime yapılırsa yapılsın, yanlış olma özelliğini korur.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nda görevli bir imam, resmi facebook sitesinden Çölaşan’a, “O… Çocuğu” diyecek kadar seviyesiz kelimeler kullandı.
Bu küfürleri bir imam yapıyorsa; iki değil, 5 adım geriye çekilerek durum değerlendirmesi yapmalıyız.
Ahlakı, sevgiyi, Kur’an-ı Kerimi tebliğ eden bir görevli; hem İslam kurallarını çiğniyor, hem de siyaset yapıyorsa, ve bir de buna tepki gösterilmiyorsa, aslında yara alması istenilenin ne olduğunu düşünmeliyiz.
Olmaz. Yanlış, yanlıştır…
Yanlış yapana yanlış yapılıyor. Sessiz kalalım!” mazeretine de sığınmak küçüklüktür.
(DİP NOT: CHP Milletvekili tarafından Atatürk’ün fotoğrafı indirildiğinde tek satır yazmayan/yazamayan bir Emin Çölaşan var maalesef. Daha da ötesi Çölaşan’ın eşi Tansel Çölaşan ki; kendisi Atatürkçü düşünce derneği başkanı olmasına rağmen konu ile ilgili tek kelime açıklama yapmadı/yapamadı ama ortada zedelenen bir hukuk varsa, isimlerin üstünü kapatıp, o hukuku koruruz. Her kalem, kendi vicdanına hesap verir! Bu satırların yazarına CHP'li Milletvekili tarafından, "Cep telefonuna, bilgisayarlarına el koyun!" denildiği zamanki derin sessizlikleri saymıyorum bile!)
Sözün özü şu;
O İmam ve o imamı koruyanlar kesinlikle hatalıdır.
Küfür ve hakaret insanlığın, hele hele İslam’ın çocuğu olamaz.
O imam cüppesini çıkararak konuşmalı ki; sığındığı yer belli olsun!

Gelelim Kemal Kılıçdaroğlu konusuna;
Aslında öyle demek istemedi!” kelimesi bile sarf edilen sözlerin problemli olduğunu gösteriyor.
Liderin arkasında durma ihtiyacı hissedilen, liderin de, “Çark etti demesinler!” diye inat gösterdiği bir tartışma bu.
Biz erkekler kendi aramızda konuştuğumuz ve bize de masum gelen bazı kelimeleri bayanların yanında konuşmayız.
Haya ederiz. Nezaketsizlik kabul ederiz.
Kelimenin semantik değerlerine sığınarak kaçamayız.
Buz gibi yanlış sözler bunlar.
Bu kelimelerin altında, “Siz bu kelimelere layıksınız!” anlayışı yatıyor.
Kılıçdaroğlu kendisine ve seçmenine haksızlık etme pahasına yanlışında ısrar ediyor.
Bırakın kelime oyunlarını bir tarafa…
Hani bayanlara pozitif ayrımcılık yapan CHP?
Nerede asgari nezaket?
Diyelim ki maksadınız o değil.
İyi ama öyle anlaşıldıysa, böyle anlayan kesimin hassasiyetlerinin sizin için bir önemi yok mu?
Sağ cenahtan oy almayı bu üslupla mı becereceksiniz Kemal Bey?
Tüm siyaset ve kalem erbabı için yazıyorum;
Nezaket ve saygıyı siyaset üstü yapmak bu kadar zorsa, niye siyaset yapmakta ısrar ediyorsunuz?
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Misafir
 17 Nisan 2016 Pazar 06:53
Atatürk'ün yatı SAVARONA'ya kaçak kat çıkıp bir yığın usulsüz tadilat yapmışlar. Gerçeğin, sadece yalın gerçeğin peşinde bir gazeteci olarak tanıyoruz sizi Sayın Talat Atilla, bu konuyu da deşelerseniz kim bilir ne pislikler çıkacak. Allah(CC) utandırmasın sizi.
 Misafir
 13 Nisan 2016 Çarşamba 14:01
tek yön uçak biletleri kaç para, onu da verseniz bari...
 Misafir
 10 Nisan 2016 Pazar 15:28
AKP ve onun "efsanevi" liderinin vatandaşların arasına korku-düşmanlık-ayırımcılık salarak oydeposu yığınları elde tuttuğunu bilmesek şu cümleye itiraz edemeyiz:"Sağ cenahtan oy almayı bu üslupla mı becereceksiniz Kemal Bey?". Muhatabımızı hiç tanımasak ALKIŞLAR TALAT ATİLLA'YA diyeceğiz. Gözden kaç(ırıl)an bir şey var, "o lider"in bu tavrına karşı bir itiraz göremedik.Tepesinde "ileri demoklesin kılıcı" sallanan bir haber portalından böylesi dürüstlük beklenebilir mi, o tartışılır işte.
 Misafir
 10 Nisan 2016 Pazar 12:58
Burası Türkiye Avrupa'nın en az kitap okunan en çok cep telefonuyla görüşülen ve TV izlenen ülkesi..Burada ne yaparsanız yanınıza kâr...Mardin de eski derinler ve yeniler oyun kurup PKK ya avans verip yerleşmesini sağladılar,yerleşirken seyrettiler ama TSK'ca oyun bozuldu ..Tabi olan ölen askere polise oluyor...Ne diyor usta gazeteci Hürriyetin kaptanı SELVİ :-) terörle yaşamaya alışmalıyız, ne gelene kadar ? Analar ağlamasından bu kafaya...DUALLİK RİYAKÂRLIK.
 hulya
 9 Nisan 2016 Cumartesi 14:54
Ensar vakfı altın suyuna batırılmış çürümüş bir tenekedir.Sahte altın sırrı çizildikçe çürümüş parçalar toz gibi saçılıyor.Her şey bu kadar açık ve seçikken istifa etmesi gereken bakan utanmadan sıkılmadan hala çocuklar cezalandırılacaktır diyor. Kendisine ima edilme ihtimalinden bile rencide olan bakan küçücük savunmasız çocuklara BÜYÜKLERİN yaptıklarına tek bir laf etmiyor. www.mynet.com/haber/politika/aile-ve-sosyal-politikalar-bakani-sema-ramazanoglundan-cok-konusulacak-taciz-gafi-2378069-1
 Misafir
 9 Nisan 2016 Cumartesi 11:11
45 çocuğa tecavüze edilmiş T.Atila bunu kınamış yazı da fena halde objektif olmuş.Ne yazacaktı hal böyleyken...Ha o kadar fanatik olduk ki bu kadarına da şükür dersen o doğru. K.Kılıçdaroğlu'na nasihatle bitmiş yazı başkaları ak pak ondan isimleri yok ya da yazmaya mecal....
 Misafir
 8 Nisan 2016 Cuma 15:04
İyi fena değil yazı ama nolcak bu ensarın durumu onu da yazsaydınız maden o kadar akıllısınız!
 Misafir
 8 Nisan 2016 Cuma 15:03
Emin abiye o kelimelerin söylendiğini sizden duydum. niye medyada çıkmıyor peki. niye sizin dışınızda kimse yazmadı. emin misiniz talat bey. ne günlere kaldık ya rabbi.
 Misafir
 8 Nisan 2016 Cuma 14:41
Doğrusu fena halde objektif ve şık bir yazı tebrik ederim Talat bey.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Turktime