PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Irak ve Suriye'deki Türkmen Kardeşlerimizin Dramı
Yalçın Toker
YAZARLAR
20 Temmuz 2015 Pazartesi

Irak ve Suriye'deki Türkmen Kardeşlerimizin Dramı

Geçen haftaki yazımda, Uygur Özerk bölgesindeki Uygur Türk’ü kardeşlerimize, Çin tarafından yapılan zulümlerden söz etmiştim. Ben, Dünya Türklerinin dayanışması ve birliğinin oluşması özlemini yüreğinde sürekli taşıyan bir Türkçüyüm. Onun için, bugün de kısaca, Irak ve Suriye’deki Türkmen kardeşlerimize, onlara yaşatılan dramlara temas etmek istiyorum.
Önce, tarih ve coğrafya açısından özet bir bilgi sunarak konuya gireceğim.
Büyük Uyanış(*) kitabımda Dünya Türklerini, coğrafyaları ve konuştukları lehçelere göre, Adriyatik’ten Uzak Doğuya doğru uzanan 31 bölümde toplamıştım.. Kitaptaki bu sıralamam Balkan Türklerinden başlamakta, 2. maddesinde Türkiye, 3. maddesinde Kıbrıs, 4. maddesinde Suriye, 5. maddesinde Irak Türkleri diyerek Uzak Doğuya kadar devam etmektedir.
Kitabımda verdiğim bilgilerde, Suriye’deki Türkmenlerin, yoğun olarak Lazkiye ve Halep yörelerinde yaşadıklarını ifade etmiştim. Lazkiye çevresinde Bucak, Gebelli, Beylüliye gibi nahiyelerde tümüyle Türkmenlerden oluşmuş köylerin mevcut olduğunu belirtmiş, Şam, Humus, Türkiye sınırındaki Kobani, Resulayn, Tel Abyat’ta Türkmenlerin yoğun oldukları yerlere vurgu yapmıştım. Fakat ne var ki, bugün bu manzara, bölge Devletlerinin ve Türkiye’nin politikalarındaki yanlış yaklaşımlar ve çeşitli terör örgütlerinin vahşilikleri sonucu tamamen yok edilmiştir. Terör örgütleri, Türkmen kardeşlerimizi, asırlardır yurtları olan bu topraklardan söküp atmaya çalışmışlardır ve bu yöndeki katliamlarına hala da devam etmektedirler. Sorumlu Devletler ise seyirci..
Özellikle Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad yönetiminin, Türkiye sınırına yakın bölgelerden askerleri güçlerini çekmesi yüzünden, Kobani, Tel Abyad ve diğer sınır bölgelerinde idare tamamen PKK’nın olan uzantısı PYD ve islami terör örgütü IŞİD’in eline geçmişti. Şimdilerde ise Tel Abyat tamamiyle Kürtlerin elinde.. Buralarda artık Devlet, terör örgütleridir. Tel Abyat’ta PYD’nin baskı, tehdit ve katliamları sonucu, yaşlılar ve hastalar dışındaki bütün Türkmenler, yurtlarını, evlerini barklarını bırakıp Türkiye’ye ve diğer ülkelere kaçtılar. Geçtiğimiz Ramazan ayında buralarda kalan yaşlı ve hasta 500’den fazla Türkmen daha,  PYD teröristlerince yurtlarından kovalandılar. Güçlükle Türkiye’ye, Akçakale’ye sığınarak canlarını kurtarabildiler. Suriye Türkmen Meclisi Başkanı Abdurrahman Mustafa bu durumdaki üzüntüsünü şöyle dile getirmişti: “PYD’nin, Türkmen bölgelerindeki zulmü tahammül edilmez boyutlardadır.. Hepsi ata yurtlarından göçe zorlanıyor. Türkmenler’e son olarak Tel Abyat’ı da boşalttırdılar..”
Türkmenlerin ve Arapların terk etmek zorunda kaldıkları yerlere, büyük devletlerin de desteği ile Kürtler yerleşmekteler.. Böylelikle güneydoğumuzdan Akdeniz’e doğru bir Kürt koridoru açılmasına ve petrolün kısa yoldan Akdeniz’e ulaştırılmasına çalışılıyor.. Fakat bu Kürt projesine de tek karşı çıkmaya çalışanlar, yine sadece, canlarının derdindeki Bayır Bucak Türkmenleri olabiliyor.
Bütün bu olumsuz gelişmelere, AKP iktidarının yeterli tepkiyi göstermemesinin sebebi ise, sürdürmekte olduğu “çözüm süreci” görüşmelerinin zarar görmemesi imiş.. Hatta Süleyman Şah türbesinin yerinden sökülüp sınır boyuna taşınması da PYD’nin buralarda oluşturmakta olduğu kantonları birleştirme faaliyetine bir katkı olarak değerlendirilmişti.
Bölgedeki en acımasız terör örgütü olan IŞİD de her tarafta insanlara kan kusturmaya devam ediyor.. Her gün Türk ve dünya basınında, elleri kolları bağlanıp sıraya dizilerek, göstere göstere başları kesilen insanların resimleri yayınlanıyor. “IŞİD Mısır savaş gemisini roketle vurdu.. Kobani ve çevresindeki saldırılarda 40'a yakın kişi hayatını kaybetti..134 yaralı Türkiye'ye getirilerek tedavi edildi.. IŞİD'çilerin yaptıkları bombalı saldırısında siviller katledildi.. Kobani'ye giden teröristlerin Türkiye'den geçtiği ileri sürüldü..” şeklindeki haberler artık sıradanlaşmış durumda..
 
GELELİM IRAK’A.. Türkmenler Irak’ta; Musul, Erbil, Altunköprü, Kerkük, Tuzhurmatu, Telafer  ve Bağdat'ın güneydoğu bölgelerinde yaşamaktalar.. Irak’taki Türkmenlerin sayısı, bazı kaynaklara göre 3 milyondu. Fakat son zamanlarda IŞİD, PYD ve Devlet yönetimin uyguladığı zulüm ve baskılar yüzünden onların da vatan topraklarını terk etmeleri sonucu, sayıları 2 milyonun altına düştü.
Tarihlerde, Irak Türkmenlerinin maruz kaldığı pek çok kitle katliamı yer alır. Mesela 1924, Levi Baskını, Asuri askerler tarafından Kerkük’te 100 Türkmen’in öldürüldüğü olaydır..
Geçen hafta içinde 56. anma yıldönümünde Türkmenlerin göz yaşı döktükleri14 Temmuz 1959 katliamı bir diğeridir.. O tarihte, Irak’ta Cumhuriyetin kuruluşunun 1. Yıldönümü kutlamaları yapılıyordu. O törenlere katılanlar tarafından Türkmenlere ateş açılarak, 100’den fazla kardeşimiz şehit edilmişti. 2015 yılı 14 Temmuzunda, şehit mezarlığında bu katliamının 56’ıncı anma töreni yapıldı. Orada, Irak Türkmen Cephesi Başkanı Erşet Salihli,  konuşmasında şöyle dedi: “Türkmen varlığı Irak’tan tamamen silinmek isteniyordu. 14 Temmuz olayı da bu girişimlerden biriydi. Türkmenlerin Irak’ta kalabilmeleri için Türkiye mutlaka yanımızda olmalıdır..” (Ama bilindiği üzere şimdilerde Türkiye’yi yönetenler bu konulardaki bütün politikalarını “çözüm süreci” zarar görür endişesine göre düzenlemekteler.. Orası da başka tabii..Y.T.)
O anma töreninde Kerkük Türkmen milletvekili Hasan Turan’ın sözleri de aynı şöyle gerçeği özetlemekteydi: “Suriye’de Tel Abyad, Halep ve Irak’ta da Telafer, Tuzhurmatu, Altunköprü, Kerkük, Tazehurmatu’da demografik yapı değişmektedir. Türkmenler yok ediliyor..”
Bir başka vahşet olayı.. 28 Mart 1991 Altunköprü Katliamı.. Kerkük ile Erbil arasında kalan Altunköprü kasabasında, Irak ordusunun 100'e yakın Türkmeni öldürdüğü olay..
Suriye ve Irak Türkmenlerinin yaşamları, asırlar boyu hep bu şekilde hüzün ve hüsran içinde devam süregelmiştir. Herr türlü güçlüklere rağmen onlar, Türklüklerini korumaya devam etmişlerdir.
Bu noktada, Büyük Uyanış kitabımın ilk baskısının yapıldığı 1992 yılındaki manzarayı da kitabımın 224-225’inci sayfalarında yer alan şu satırlarla dile getireceğim:
“Irak Türkmenleri Saddam Hüseyin’in iktidarı döneminde, BAAS rejimi ve baskılarına karşı ayakta kalma savaşı veriyorlar.. Türkmenlerin Partisi olan Milli Türkmen Partisi, gayrî resmi olarak radyo yayınına başlamış bulunmakta.. Irak Milli Türkmen Partisinin Sesi radyosu, mehter marşı ile açılmakta, haber ve yorumlarında Türkiye'den “anavatan” diye söz etmektedir..
Fakat Türkmenler'in bu tutumu, Saddam yönetiminin çok sert tepkilerine yol açmaktadır. Nitekim son zamanlarda Türk basınına yansıyan haberlerden büyük bir üzüntü içinde öğrendiğimize göre, Türkmen Partisi lideri Ahmet Güneş, Saddam'ın milisleri tarafından idam edilmek üzere aranmaktadır. Türk basınına gizlice ulaştırılan demecinde Ahmet Güneş, Irak Türklerinin içinde bulundukları acıklı durumu şöyle anlatıyor: “36. paralelin dışında kalan bölgelerde Türkler açlık ve sefalet içinde yaşamaktadırlar. Her gün en az 30 Türkmen çocuğu ölüyor. Ne ekmeğimiz ne ilacımız var. İnsanlarımız bu yüzden kırılıyor. Bu duruma kayıtsız kalan dünya insanlık suçu işlemektedir.”
Bu satırları Türkiye'deki sıcak yuvanda oku ve gözyaşlarını tutabil bakalım sevgili okuyucum!
Hele elinizdeki bu kitabı matbaaya verdiğim günlerde gelen şu haber karşısında gel de bir kez daha sarsılma:
“Irak Milli Türkmen Partisi mücahitleri Karabağ’da ölüm kalım savaşı veren Azerbaycan'lı kardeşlerine silahlı destek verecekler..”
Evet Iraktaki Türkmenler, kendileri felaket içinde kıvranırken, dertlerini bir yana koyup, Karabağ'daki kardeşlerinin imdadına koşmayı düşünebiliyorlar. Unutulmasın, bu davranış ancak Türklerden beklenen bir haslettir.
Habere şu bilgiler de ilave edilmektedir:
“Irak'tan Azerbaycan'a giden bir Türkmen yetkili, Halk Cephesi lideri Ebulfez Elçibey'le bu konudaki mutabakatı imzalamıştır.”
Elçibey bu durumu şöyle açıklamıştır:
“Irak Türkleri, Azeri Türklerine Karabağ'da silahlı destek verecekler.. Kardeş Türkler Karabağ’da Türklük için omuz omuza savaşacak. Türklük ülküsü her yerde yaşayacak!”
Varılan mutabakat gereğince, Azerbaycan'lı mücahitler de Kuzey Irak'ta Türkmenlerin kurtarılması sırasında onlara silahlı destek verecekler.
Türk Birliği adına gözlerden boşanan sevinç ve keder yaşları, kitabımdaki bu son satırlarımın üzerine de aksın artık!(**)
..Bütün Türktime okuyucu ve yazarlarının geçmiş bayramları kutlu olsun..
 
(*) Büyük Uyanış/Yalçın Toker, sa.190-192, Kitap: tokeryayinlari.com  Tel 05353199349. e-Kitap: [email protected]
(**)Büyük Uyanış/Yalçın Toker, sa.224-225, Kitap: tokeryayinlari.com  Tel 05353199349. e-Kitap: [email protected]
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Turktime