PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Nükleer Medya Geliyor... Ciner, Star TV ve Milliyet'le Pazarlık Yapıyor...
Talat Atilla
YAZARLAR
1 Temmuz 2010 Perşembe

Nükleer Medya Geliyor... Ciner, Star TV ve Milliyet'le Pazarlık Yapıyor...

Ciner, Star TV ve Milliyet’le masada…

Ciner Grubu’nun yeni gazete hazırlıkları sürüyor… Gazeteyi basacak matbaaların monte edilmesi bitmek üzere…

Altaylı, Emin Çölaşan’la prensipte el sıkıştı. Bekir Coşkun’u değerlendiriyor, Yavuz Donat’ı düşünüyor…

Tüm bu hazırlıklar devam ederken kulağıma ilginç bilgiler geldi…

Star TV ve Milliyet ile görüşmeler de yapılmış…

Çalışanların transferi için değil, Star TV ve Milliyet’i satın almak için…

Bir ara da Show TV ile görüşülmüş…

Şu aşamada ayrıntılara girmiyorum…

Bakalım ne olacak?

Nükleer Medya Geliyor...

Yaklaşık 5 ay önce medya patronlarının yeni ilgi alanının “nükleer enerji” olacağını yazmıştım. (Arşivden bakabilirsiniz)

Ciner Grubu'nun elinde Park Enerji, Park Elektrik, Park Teknik, Park Termik, Park Toptan Elektrik ve Silopi Elektrik enerji şirketleri bulunuyor. Bu alanda en iddialı grubun Ciner Grubu olduğunu söyleyebilirim.

Mersin Akkuyu’da nükleer santral kurma ihalesi için Aydın Doğan'ın sahibi olduğu Doğan Enerji, Anadolu Endüstri Holding, Unit Investment konsorsiyumu, Kanadalı üretici Bruce Power ile birlikte hareket edecekmiş.

24 Eylül 2008’deki ihale için şartname alan şirketler şöyle:
Vinci Construction Grand Projects (Fransa)
Itochu Corporation (Japonya)
AECL (Kanada)
Suez Tractabel (Fransa - Belçika)
Atostroyexport Tsco (Rusya)
Enka- KEPCO (Güney Kore)
China Nuclear Power Com. Co.- Park Holding
Unit Investment N.V. (Belçika)

Iberdrola SA-Sabancı Holding-General Electric Hitachi Nuclear Energy (GEH)

Nükleer Enerji konusunda yatırım yapan medya gruplarının yakın/orta vadedeki yol haritalarını, haritalarının parametrelerini biliyorum. Ticari durumlarına zarar vermemek için ayrıntıya girmeyeceğim ama bu gruplar nükleer enerjide neden ve nasıl büyümek istediklerini en azından kabaca Türk Milleti ile paylaşmalılar… Dış ve iç ortaklık yapılarını ve bu yapıların siyasi dinamiklerini de anlatarak…

Gül’ün ilginç transferi

Fatih Altaylı’dan okudum; Ömer Çelik Cumhurbaşkanı Gül’ün danışmanı olmuş, kendisine bir de oda verilmiş.

Bu ilginç bir durum.

İyi hatırlıyorum;

Ömer Çelik’le Başbakan Erdoğan’ın arasının iyi olduğu dönemde, Abdullah Gül, Ömer Çelik’e oldukça mesafeliydi…

Çelik’in Erdoğan’la arasının açık olduğu bilinen, -en azından söylenen- bir süreçte böyle bir atamanın sıra dışı olduğunu düşünüyorum…

Ak Parti karşıtı çevrelerle daha uyumlu olduğu söylenilen Abdullah Gül, ileride olası bir “Erdoğan yıkılması” halinde Köşke stratejik bir “Yığma” hareketi yapıyor olabilir mi?

Siyaset, tekrardan ibaret…

Her hangi bir kişi ya da olguyu önemli kabul ettiğimizde, hatalarını görmezlikten gelme huyumuz var…

Oysa bu durum, önem atfettiğimiz kişiye verdiği zararın yanında, bizi de sanal bir dünya’ya kilitliyor…

Tersi de mümkün tabi…

Kabullenemediğimiz bir gücü yok saydığımız zaman da, bizi gerçeklikten kopmuş bir dünya bekliyor…

Bu biraz da içinde bulunamadığımız güç alanlarını kıskanma duygusuyla ilintili…

Beraber büyüyemeyenler”, “Beraber yürüyemiyorlar…”

CHP’li Adalet Bakanı Seyfi Oktay, “CHP’lileri kayırmayacaktık ta, kimi kayıracaktık” dediği zaman bugünün Ak Parti’si ‘büyük karında küçük bir cenin idi.

Başta CHP olmak üzere Ak Parti’yi kadrolaşmakla suçlayan –Ki haklılar- herkes şunu hatırlamalı; siyaset tekrardan ibarettir…

Rezalet!

Pekin’de yapılan Olimpiyat oyunları tarihi hezimetimiz olarak kayıtlara geçti. Olimpiyatlarda aldığımız başarısız sonuçların yanında Elvan Abeylegesse’nin zaferleri sonrası kendisine sallayacak tek bir Türk bayrağı verilmemesi tam bir skandaldı. Tüm bu skandalların tek bir sorumlusu var; Gençlik ve Spor Genel Müdürü Mehmet Atalay. Bu rezaleti ancak istifa temizler!

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 süleyman karaca
 28 Ağustos 2008 Perşembe 
Tüm bu yaşananları ve yaşanacak olanların ortak parametreleri, Türkiye’nin geri kalmışlık/bırakılmışlık olgusunu açacak ipuçlarını açık açık ortaya koymuyor mu? Nükleer enerjide, elinde medya gücü olan iş adamlarının, iş dünyası savaşında kullanacakları kirli savaş argümanları ile, medyatik asker/tetikçilerden yoksun yatırımcının rekabet şansı ne olabilir ki? Bu tür bir savaşta, her türlü yolun mübah ve meşru olduğunun geçmiş binerce kanıtı karşısında, mevcut yasal düzenlemelerle bu işin temiz bir şekilde sonuçlanacağını beklemek safdillik olur. Karar merciinde bulunanların, bu gerçeği bilmemelerine imkan yok. O zaman soru şu; bu ihale, eşit güç sahibi yatırımcılar arasında değil; kirli güçleri kullanma potansiyel gücünü taşıyanların kavga arenası değil mi? Burada, kimin kime yem olacağı çok açık. Bir örnek: Doğalgaz santrallerini, bu santrallerin sözleşmelerini, işin nasıl bağlandığını hatırlamak; konuyu yeterince anlamamıza yardımcı olacaktır. Sayın Atilla’nın yazısındaki CHP kayırmacılığının örneğine gelince; bu çok masum bir örnek.. bir siyasi partinin kendi mensubunu, sempatizanını kayıracağı gerçeği, tüm demokrasilerde az çok görülebilen ve belli bir doza kadarı da tolore edilebilen bir olay. Oysa vahim olan, bu tolore edilebilirliğin çok çok ötesine geçen, aynı partinin Adalet Bakanı Mehmet Moğultay’ın 5000(beşbin) yargıcın atanması ile ilgili olarak söylediği “CHP’lileri atamayacaktık da, MHP’lileri mi atayacaktık” itirafıdır. Bugün eğer Türk Yargı sisteminde her gün medyaya örnekleri dökülen “çürük/çürümüş” kişiliklerin bir sorumlusu aranacaksa, bu zihniyetin sorgulanması/unutturulmaması gerektiğini düşünüyorum. Pekin’de yapılan Olimpiyat oyunları tarihi hezimetimizdeki çürümüşlükte bu kayırmacı anlayışın bir sonucu değil mi? Elvan Abeylegesse’nin zaferleri sonrası kendisine sallayacak tek bir Türk bayrağı verilmemesi skandalına Turktime sitesinde sanırım ilk tepki veren okurunuzum. Yaşanan skandalın tek sorumlusu Gençlik ve Spor Genel Müdürü Mehmet Atalay’ın istifasını beklemek bile, ona paye kazandırır; bu rezilliğin bedeli paye değil, AZİL olmalıdır.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Turktime