PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Tayyip Bey’in ve Özal'ın  Başkanlık Hayalleri
Yalçın Toker
YAZARLAR
16 Ocak 2017 Pazartesi

Tayyip Bey’in ve Özal'ın Başkanlık Hayalleri

Geçen haftaki yazıma şu satırlarla başlamıştım:

“Günümüzde her gün bir çok yerde bombalar patlıyor.. Milletin can güvenliği tehlikede.. Özgürlükler, başta basın hürriyeti olmak üzere hepsi kısıtlanmış durumda.. Her alanda hak ve hukuk ihlalleri sürüyor. Ege’de adalarımız elimizden gidiyor.. Güneyde yavru vatanımız Kıbrıs’ın kaderi karanlık.. Güney sınırlarımızdan her gün gelen şehit haberleri ile sarsılmaktayız.. Bizi idare edenlerin bütün meşgalesi ise, bu dertlerimize çare bulmak, milleti bu karanlıklardan kurtarmak değil, varsa yoksa yeni Anayasa ve maddelerin arasına sıkıştırmak istedikleri Başkanlık sistemi..” 

Evet işte aradan bir hafta geçti.. Manzaramız yine aynı.. Ülke yanıyor, onların derdi ise  Başkanlık..

Devlet Bahçeli’nin omuz vermesiyle Meclis’teki ilk aşamayı zaferle geçtiler.. Ülkücüler kahroluyor ama bundan Bahçeli’ye ne.. Şurası kesindir ki; bugünkü hazin siyasi manzara karşısında Başbuğ Türkeş de mezarında  hüsrandadır..

 

ÖZAL; “ALIŞILMADIK CUMHURBAŞKANI

OLACAĞIM..” DEMİŞTİ

 

Türkeş’ten söz etmişken, ister misiniz siyasi  tarihimizde yaşanan ve bu günlere benzeyen bir dönemi Türk Cumhurbaşkanları (*) kitabımdan alacağım satırlarla hatırlayalım..

Yıl 1989.. Türkiye’nin 7. Cumhurbaşkanı olan Kenan Evren’in görev süresi dolmuştu. Meclis 8. Cumhurbaşkanının seçecekti..

İktidardaki ANAP’ın Genel Başkanı olan Turgut Özal adaylığını açıkladı. Buna muhalefetteki DYP lideri Süleyman Demirel ve SHP lideri Erdal İnönü başta olmak üzere bütün partiler karşı çıktılar.. Ve çoğu Meclisteki seçimleri protesto ederek, toplantılara katılmama kararı aldılar. O zamanki adı SHP olan CHP’nin Genel Sekreteri Deniz Baykal, DYP ile aldıkları müşterek kararı şöyle açıkladı: “Meclisteki seçim turlarına katılmayacağız. Azınlık Cumhurbaşkanını tanımayacağız..”

Bütün bu girişimlere rağmen, sonuçta 31 Ekim 1989 günü Mecliste seçim yapılmış ve 3. tur oylamada Meclisteki 285 milletvekilinden 163’ünün oyunu alan Turgut Özal 7. Cumhurbaşkanı seçilmişti.

Günümüzde de sık sık gündeme gelen  “Cumhurbaşkanının Partili veya Partisiz olması” konusu o zaman da büyük tartışmalara yol açmıştı..

Özal’ın bu konudaki  sözleri şöyle idi:

“Ben Türkiye’nin 21. Asırda ilerlemesi için Başkanlıktan yanayım.. Cumhurbaşkanlığı yeminine bağlıyım. Eski partimden (ANAP) hukuken koptum. Fakat kalben kopmayı düşünemiyorum. Partiyi ben kurdum, o benim çocuğumdur. Ancak bu hissi bağ, asla görevimi tarafsızlık içinde yapmama engel değildir.”

Özal’ın Cumhurbaşkanı olmasından ve “alışılmadık bir Cumhurbaşkanı olacağım..“ diyerek göreve başlamasından sonra, ülkede siyasal kavgalar daha da hızlanmıştı. O zamanki muhalefet partilerinin başkanları Demirel, İnönü, Ecevit, Erbakan, Türkeş demeçleri ile Özal’ı ve taraflı politikasını tenkit etmekteydiler.

Onlardan bazılarını da Zirvede Kavga kitabımdan(**) alacağım satırlarla hatırlatayım:

 

“BEN CANKAYAYA ÇIKMAM

ÇANKAYA AŞAĞI İNER”

 

Tarih 10 Ekim 1992 ve Demirel konuşuyor:

“Ben Çankaya'ya çıkmam. Çankaya aşağı iner. Özal'dan görev almam.”

Oh oh oh!..

Ve Özal'dan bu tafraya gelen cevap:

“Seçimi kazanan lider Başbakanlık görevini almak için bana gelmezse, seçimi yeniler Meclis'i feshederim..”

“Oh oh.. Tafraya karşı tafra..

Her ikisi de yanlışları oynuyor..

Çünkü, Başbakan olma yetkisi, Cumhurbaşkanından başka bir makamdan alınmaz, bu biir.. .. Ve Anayasa'da Cumhurbaşkanına verilmiş böyle bir Meclisi fesih yetkisi yoktur, bu da iki.. Özal herhalde Anayasa'nın 116. maddesinde sözü edilen, “Hükümetin üst üste güvensizlik oylarıyla düşürülmesini kast ederek bu sözleri söylemiş olmalı..” diye yazmıştım.

Bugünlerde bu tür sözlerin tekrarlanması olanaksızdır tabii ki.. Bir defa Tayyip Bey Çankaya’da değil, Beştepe’deki sarayında.. Sonra, Tayyip Beyin ayağına gitmem diyecek bir partili ha.. vay vay vay..

***

11 Mayıs1989, söz Ecevitte.. Bakınız neler söylüyor:

“Sayın Özal'ın alışılmadık Cumhurbaşkanı olacağım deyişinden, neler yapacağı başından belli idi. Sivil görüntülü ara rejim yaşıyoruz.. Özal, bildiği bilmediği her konuda aleme akıl veriyor ve Cumhurbaşkanlığını çok ucuzlatıyor..”

Ecevit, “ucuzlatıyor” demekle galiba, tişortla asker teftiş eden, blucinle halk arasında dolaşan ve bu hal ve tavırlarına uygun sözler söyleyen Özal’ın imajına vurgu yapmak istemişti..

 

***

Turgut Özal’ın, Başkanlık sistemini getirme yönündeki laflarına,  Partisi Milli Nizam’ın nizamnamesindeki hüküm gereği Erbakan belki katılırdı ama.. O daha çok o günlerde işin gırgırında idi ve şöyle laflar ediyordu:

Demirel de Bush'un sevgililerinden biri.. Mesut Yılmaz, kısa pantolonlu 23 Nisan Başbakanı.. SHP ve DSP mahalle çocukları.. Özal deseniz şortla askeri birlik denetliyor..” (Zirvede Kavga-102)

Anlayacağınız o tarihte de Partilerin siyasi kavgaları, yukarıda okuduğunuz sözlerdeki “seviyede” idi.

MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş,  aslında Türk tipi, yani Orta Asya Türk İmparatorluklarında uygulananlara benzeyen ve seçimle gelen, kağanlık türü bir Başkanlıktan yana idi.. Nasıl ki, Türk Kağanı tahta çıkarken bütün mal varlığını devlete bırakarak o makama gelmişse, onun gibi, kendini millete adayarak göreve başlayacak bir Başkan isterdi.. Özal’a karşı idi.. Herhalde hayatta olsa, Tayyip Bey’in karşısına da dikilen birinci kişi olurdu..

İşte bu yüzdendir ki, bugünün ülkücüleri, Başbuğlarından Genel Başkanlığı devralan  Bahçeli’nin Tayyip Bey’e destek olmasını şaşkınlıkla, perişan halde  izlemekteler.. Nasıl oluyor da Milliyetçi Hareketin ilkelerine ters düşen,  milli iradeyi yaralayan bu destek girişimlerinde bulunabiliyor? demekteler..

Meclisteki MHP’li milletvekillerinin büyük çoğunluğunun da Bahçelinin peşinde Anayasa oylamalarında “evet oyu” vermeleri karşısında ülkücüler kahroluyor.

Yukarıdaki satırlarda pek çok siyasinin söylediklerinden birkaç cümle naklettiğimize göre, Başkanlığın bugükü baş evetçisi olan Devlet Bahçeli’den de bir cümleyi anımsatarak yazımı noktalayayım.. Bahçeli 9 Mayıs 2015 tarihinde demişti ki;

“Başkanlık federasyon demektir. Bu da Türkiye’yi bölünmeye götürür.” 

Ya.. Dün öyle.. Bugün böyle..



(*) TÜRKİYEDE CUMHURİYET KAVGALARI ve CUMHURBAŞKANLARI/ Yalçın Toker, Toker Yayınları-www.toker yayinlari.com Tel: 0535 3199349 ve  [email protected]

(**) ZİRVEDE KAVGA/ Yalçın Toker, Toker Yayınları- www.toker yayinlari.com Tel: 0535 3199349 ve  [email protected]
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Turktime