PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Yalçınkaya Burnunun Ucunu Gösterince…. Köşe Yazarlarını Toplama Kampına Alalım!
Talat Atilla
YAZARLAR
1 Temmuz 2010 Perşembe

Yalçınkaya Burnunun Ucunu Gösterince…. Köşe Yazarlarını Toplama Kampına Alalım!

Balyoz operasyonu tam anlamıyla bir meydan savaşı.

İlk kartı Genelkurmay açtı.

Tüm generalleri karargaha çağırdı.

Resmi olmayan dille, “İstifa edebiliriz” mesajı verildi.

Resmi bir mesaj olmadığı için rahatlıkla, “Aslında böyle bir mesajı hiç vermedik” diyecek meşru bir alan açarak…

General ve darbe kelimelerini henüz şuur altından atamayan bir toplum için, tüm generallerin Genelkurmay Karargahında toplanmaları yeterince travma yaratıcıydı.

Durumun ciddiyetini anlayan Cemil Çiçek’in 3. bir yol için risk aldığı anlaşılıyor.

Çiçek’in bana telefonda söylediği, “Sorunun parçası olmaktansa, çözümün parçası olmayı tercih ettim. Her şey ilerde daha iyi anlaşılır” sözleri bu süreçte şimdilik açıklanmayan gri alanların olduğunu yeterince kanıtlıyor.

Kuvvet komutanlarının gözaltında bulunduğu bir sırada sessizliği ile tanınan, -nadiren bozar- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın, “AK Parti ile ilgili inceleme var, soruşturma şimdilik yok!” sözlerini hem zamanlama, hem de içerik olarak kayıt altına almakta fayda var!

Ve üçlü zirve…

Ve kuvvet komutanları serbest bırakıldı…

Ve ‘Balyoz Operasyonu” ile suçlanan kuvvet komutanları serbest bırakılırken, kuvvet komutanlarının emrinde bulunan subaylar tutuklandı.

Toplum algısı şunu anlamakta zorlandı;

Balyoz operasyonu bir oyunsa, balyoz operasyonu ile ilgili tutuklanan subayları nasıl izah edeceğiz?

Şayet bu bir darbe planı ise, kuvvet komutanları neden serbest bırakıldı?

Ben bilmiyorum. Büyüklerimiz; Bilenlerin anlatması için beklememiz gerektiğini söylüyor.

Bekliyeceğiz….

 

Köşe yazarlarını toplama kampına alalım

 

Başbakan,”Üçlü zirveye öyle yorumlar yapıyorlar ki.. Bir Cumhurbaşkanı'nın Başbakan ve Genelkurmay Başkanını çağırıp görüşmesi yanlış şeylermi? Ben bu yazıları yazan gazetelerin patronlarına sesleniyorm 'Ne yapayım hakim olamıyorum' diyemezsin. Sen maaşını veriyorsun. Bir taraftan gelip hükümete vuracaksın bir yandan da köşe yazarlarına sahip olamayacaksın. Bu noktada ben uyarımı yapmak zorundayım. Bu ülkeyi germeye de hakları yok... Bir ülkenin yönetiminde bu tür anlayışların yeri olamaz. Herkes fikrini söyler ama o insanlara da o kalemi teslim edenler 'kusura bakma kardeşim bu dükkanda sana yer yok' demeli…”

İnanılması zor sözlere ilk tepkiler, Erdoğan’ın siyaset yaptığı zemine en yakın durduğu varsayılan Zaman Yazarı Hüseyin Gülerce ve Bugün gazetesi Yazarı Ahmet Taşgetiren’den geldi.

40’a yakın ulusal gazeteden, Başbakan’ın hoşuna gitmeyen manşet atabilen ancak 1-2 gazetemiz var.

Erdoğan medyanın manşet bölümününden memnun görünüyor. O mesele bir şekilde halledilmiş gibi.

Sıranın köşe yazarlarında olduğunu söylemek mümkün…

Tamamen ideolojik, gerçeklerden kopuk ve toplum hassasiyetleri ile ilgilenmeyen köşe yazarları yok mu?

Var…

Olmamalı mı?

Demokrasi varsa elbette olmalı…

Olmalı ki, iyi ve kötü kıyas yapılabilsin, fikir çeşitliği meyve versin.

Yeryüzünde herkes, her düşünceden insan yaşayabilmeli, özgürce düşündüğünü konuşabilmeli.

Bu yaklaşım Başbakan’dan geldiğine göre, cevabımızın zeminini, Erdoğan’ın en iyi anlayacağını ümit ettiğimiz bir alandan vermemiz sanırım daha faydalı olacak: Kur’an-ı Kerim…

…Ve dileseydik herkesi doğru yola sevk ederdik” (secde-13)

Şunu da unutmayacağız tabi; Doğru yolun son kararı da yine Allah’a ait.

Yani; Allah’ın dilemediğini, istemediğini, Allah’ın yolunda yürüdüğü varsayılan bir insanın istemesi, uygun görünmüyor.

Demokrasi açısından da bu yaklaşımın anlaşılır bir yönü yok.

Bu düşüncenin bir ileri boyutu; ‘Köşe yazarlarını toplama kampına alalım’ olabilir.

Bu krampı artık aşalım…

 

Parola; “Adi Başbakan!”

 

Bu küstah ve terbiyesiz parolanın bireysel bir hata olduğunu düşünmek istiyorum. Bu sözleri henüz 20 yaşındaki gençlere tartışmasız bir emirle söyletmek, ya da söyletmeye teşebbüs etmek, bu planı hazırlayanların cehalet ve cesaretinin belgesi…

Bu parolayı söylemeye zorunlu kalan gençlerin yüzde 47’sinin ailesi ve kendilerinin de bir bölümü de oylarını AK Parti’ye vermişler.

Evimizde otururken bile sessiz konuşmak zorunda kalıyoruz, bunun adı faşizmdir” diyenlere, “Evet, haklısın” diyorsak, bu küstah dayatmayı yapan ilgililere de, aynı yanıtı vermek zorundayız.

 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 hikmet
 10 Mart 2010 Çarşamba 17:07
Ülkemizde öyle işler oluyorki böyle giderse galiba bizi duvara toslatacaklar.ABD'nin bize biçmişolduğurolüyaparsak neala yokeğeryapmazsak,ergenekon,balyoz,sakal,çarşaf vs.başımızagelmedik iş kalmayacak,birde nurtopu gibi BOP eşbaşkanımız oldu her dediği kanun asar keser herkesinkendisigibidüşünmesiniister yoksa hiddetlenir akıl almaz sözler sarf eder,Secde suresi 13. ayet nediyor,fakat onun umurundamı? padişahım senden büyük Allah var,gör Mevlam neyler neylerse güzel eyler,gündoğmadannelerdoğar
 cakal
 7 Mart 2010 Pazar 16:44
darbecileri su yüzüne cikaranlara saygilarimi sunarim,darbe demek bir memleketin senelerce geriye gitmesidir,sebep olanlar sagolsun,hortumcular,darbeciler,harac toplayanlar,ceteler hep su yüzüne cikti tesekkürler.
 silahsör
 7 Mart 2010 Pazar 15:30
gazeteciler yazdiklari yazilara tabiiki dikkat etmelidirler,bu hükümet dönemine kadar hic böyle balyozcular meydana ciktimi,her iktidar kendi fikrine göre kadrolasmis,pekiyi simdiye kadar iktidarda olan sahislar neden darbecileri meydana cikartmadi,biraz sag duyulu olalim elimizi vicdanimiza koyalim.
 anti akp
 4 Mart 2010 Perşembe 10:18
toplum algısı bu oyunda soru işaretlerine boğulsada,tsk üzerinde oynanan oyunları anlamışlardır.zira değil türk askeri,hiçbir milletin askeri kendi badethanelerini kendi insanını yok etmek için planlar yapmaz;
 anti akp
 4 Mart 2010 Perşembe 10:14
balyozun tatbikat planı olduğu bilinmesine rağmen,hala bunun bir oyun olup olmadığını tatışa durulsun,başbuğun basında vb darbeyi kabul ettik sözlerinin aslında,seferberlik planının var olduğunu ve bunu kabul ettiklerini ifade etmesi,buna rağmen paşalar serbest kalırken,subayların tutuklanması,dahada ilginci çetin doğanın 2003teki seminerlerde böyle bir planın dahi olmadığını açıklaması, bizlere TSK ne yapmak istiyor sorularını oluştursada,akpnin bu oyunda kaybettiğini gösteriyor;
 yılmaz
 3 Mart 2010 Çarşamba 17:38
öyle güzel yazmışsınızki ben yorum yapma geregi bile görmedim sadece çok güzel bir yazı oldugunu söylemek için yazıyorum elinize saglık işte dürüst gazetecilik bu....
 TOTEM
 3 Mart 2010 Çarşamba 13:42
Sayın Atilla'nın sky tv deki telefon bağlantısı ile yorumunu dinledim biraz önce ve yorumun içeriğinden çok adeta aileden birini tv de izlemenin keyfini yaşadım.öyle yada böyle bu sitede sanırım aile gibi olduk enazından bir duygusal bağ oluşmuş.son günlerde türktime tv ekranlarında sıkça görmek bana enteresan bir haz veriyor.belkide müdavimi olduğum sitenin gitgide popüler hale gelmesinden ne kadar doğru bir seçim yaptığımla ilgili bir övünme payı çıkartıyorum kendime:) başarılar TÜRKTİME..
 TOTEM
 1 Mart 2010 Pazartesi 12:16
Başbakanın köşe yazarları ile ilgili söylediği sözler daha doğrusu gazete patronlarına verdiği ültümatom hiçbir demokratik ülkede kabul edilemez.bu tek kelime ile faşizan bir tavırdır. ben gerek gazetecilerin gerekse gazete patronlarının bu sözler karşısında yeterince tepki vermediklerini düşünüyorum.bu konuşmayı dinledikten sonra dondum kaldım!bizler kayıkçı kavgaları ile uğraşırken asıl tehlikeli söylem ve adımları atlıyoruz.demokrasi adına ümitlenmek istiyorum ama bu sözler çok karanlık..
 sami
 27 Şubat 2010 Cumartesi 13:51
her şeyi kötü taraftan okuyan millet olduk.dünyada bir sürü başkan,başbakan ve cumhurbaşkanı var belki de o belgeyi düzenleyen kişi veya kişiler bizim başbakanı kastedmiyorlardır.düşündükleri başka bir ülkenin başbakanıdır.olamaz mı?ben başbakanın bu belgeyi çok ciddiye alacağını zannetmiyorum.ispanyadaki ayakkabı atma hadisesi gibi geçiştirecektir.ama bu belgeyi hazırlayıp sızdıranlar bir cemaatin adamı olupta planlı ve kasıtlı olarak böyle bir belgeyi tanzim edip servis etmişlerse bilemem???
 OWLEYE
 26 Şubat 2010 Cuma 15:55
Statüko ve komformizmi sol demokrat partinin savunduğu ve sağın da reformist olduğu bir ülkede, birçok olgu tersi ile içselleşmekte ne yazık ki..,Kavramlar etimolojik kimliğinden soyundurulup yöresel ve töresel kıyafetlerle çarşı pazar gezdirilmekte yöremizde..,Bazı insanların odalarına ne kadar kuvvetli ışık tutarsanız tutun pencereleri dar ise oda tamamıyla aydınlanmayacaktır..Bir de altlarına taht sunarsanız ya hareminde yaşarsınız ya da surların dibine yapışırsınız...
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Turktime