Kadın Yazarların Derdi Ne?

ABONE OL
Abone Ol
Kadın Yazarların Derdi Ne?
Haberler / Analiz
3 Nisan 2009 Cuma 13:13
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş

Kadın gazetecilere şöyle kıyısından dokunun, hemen medyadaki cinsiyetçiliğin nasıl ağır bir baskı kurduğunu, erkek gazetecilere cinsiyetleri vurgulanmazken “kadın yazar/gazeteci” demeden anılmadıklarından yakınacaklardır.  

 

İyi de, bu işin günahının bir tarafı da kadın gazetecilerin “kadın” vurgusunu en çok da kendileri yapması değil mi? Mesela erkekler iki yazılarından birisini “Biz erkekler…” diye başlayıp bitirmezken politikadan günceline hangi konuda yazarlarsa yazsınlar her fırsatta kadın olduklarını anımsatmaları, seçici algılarını özellikle bu vurguya yöneltmeleri ve bunu yaparken ele aldıkları konuyu mümkün olduğu kadar hafifleştirip magazinleştirmeleri, “Biz aslında buyuz. Ayarımız da belli” demek değil mi?

 

Bir cinsiyetçilik varsa ve o cinsiyetçiliğin ayarı düşüyorsa bu kimin ürünü?

 

Mesela;

 

Geçtiğimiz günlerde Uğur Dündar Ergenekon iddianamesine alakasız ve asılsız bir biçimde eşinin isminin sokulmasına son derece sert ve anlaşılabilir bir tepki gösterdi.

 

Aman Allah’ım…

 

Kadın yazarlar hemen kaleme sarıldı, meseleyi en magazin ayarından, en düşük seviyeden, Dündar’ın demek istediği ile uzaktan yakından ilgisi olmayan bir açıdan üstlerine aldılar.

 

Biri çıktı Dündar’ın 'Benim eşim evlendikten sonra hiçbir zaman tek başına yurtdışına çıkmadı... Bu namus meselesi. İspat eden olursa intihar ederim' çıkışını; 'Bu durumda bizim gibi yeri geldiğinde tek başına seyahat eden kadınların hepsi namussuz mu oluyor?' sorusuyla karşıladı, diğeri ona destek veren yazısında “Dündar gibi 'medeni' adam portresi çizenler de ne yazık ki iş 'namus'a gelince kısa devre yapabiliyor” dedi.

 

Bunlar en dişe dokunan kadınsı analizlerdi.

 

Daha düşük magazin ayarı gırla tabi.

 

Oysa ikisi de ve diğerleri de biliyordu ki Dündar’ın kastı “Eşim benden habersiz dışarı adımını atamaz, kırarım bacaklarını” değildi. Anlamak için arif olmaya bile gerek olmayan bir imaya her eş gibi tepkisini göstermişti.

 

İyi de o zaman neden bu alınganlık?

 

Neden bu magazinleştirme sevdası?

 

Nedir bu gerçeği ters çeviren kompleks?

 

Yazarın kadın olması tartışma zeminini aşağıya çekmek zorunda mı?

 

İlla o ayar olsun diyen mi var kadınlara?

 

Bu seviye ısrarı neden?

 

Sanırız kadın yazarlar ikide bir cinsiyetçilik ağlamaları yapmak yerine kadın elinin değdiği satırların neden hep magazine dönüştüğünü ilk önce kendilerine sormak zorunda.

 

Verecekleri yanıt; sızlanmalarının ve yakınmalarının son bulması için atacakları adım için ciddi katkı sunabilir.

 

Tabi eğer bunu istiyorlarsa. Güçsüzlük imgesinin gücünü kullanma konforundan vazgeçeceklerse.

 

Tercih kendilerinin.

YORUM EKLE

Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır

YORUMLAR


   Bu haber henüz yorumlanmamış...

DİĞER HABERLER

Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Turktime