Bazen Tetik, Profesör Dinlemiyor…

ABONE OL
Abone Ol
Bazen Tetik, Profesör Dinlemiyor…
Haberler / Analiz
16 Eylül 2008 Salı 23:15
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş

İşin açığı o yazıyı okumamıştık. Ancak okurlarımızdan gelen üst üste tepki mailleri neler oluyor diye bakmamızı zorunlu kıldı. Ve hem genel bir medya fotoğrafı çekmek hem de bizim bu konudaki görüşümüzü merak eden okurlarımızı aydınlatmak zorunlu oldu.

 

Deniz Feneri kamplaşmasının taraflarından biri olan bir sitede bir profesör Aydın Doğan’ı bitirecek “ah”ları kaleme aldığı yazısında isim vermeden bir ismi işaret etmiş. “Ekranlarda dürüstlüğüyle geçinen bir habercinin, aleyhlerinde haber yaptığı firmaların rakibi olan şirketlerden para aldığını asistanlarından defalarca dinlemiş!” “Habercilik hikâye, dürüstlük bahane, cukka şahane…” imiş.

 

Ekranlardaki her habercinin bir özelliği ön planda. Hepimiz biliyoruz. Ve hepimiz biliyoruz ki dürüstlüğü ile ön plana çıkan haberci dediğiniz zaman bırakın medyanın içinde olanları sıradan okurların bile aklına ilk o isim gelir: Uğur Dündar.

 

Bu imaj bu kadar gerçek ve geçerli olduğu için Uğur Dündar da bu yazı üzerine o profesörü aramış ve Konumum itibariyle yıllardır her an göz önündeyim. Telefonlarımız, yazışmalarımız, kısaca tüm hayatımız bir çeşit kontrol altında. Buna rağmen şimdiye kadar hakkımda zerrece olumsuz birşey çıktığını gördünüz mü? Olsa yer vermezler miydi? Kuş gribi sırasında tavuk sektörünün olumsuz etkilenmemesi için ücretsiz sorumluluk üstlendiğim gibi, sosyal amaçlı daha birçok projede bir bedel talep etmeden görev aldım” demiş.

 

Aman Tanrım… Profesör o satırları yazarken aklında çok sayıda isim varmış, nasıl olur da dürüstlüğü sadece Dündar üzerine alınırmış. Profesör ve sitesi hayli şaşkınmış.

 

Oysa koskoca profesör. Oysa koskoca haber sitesi. Hangi imanın kimi adres gösterdiğini bilebilecek yeterlilikte. Ya da biz öyle vehmediyoruz… Ama maksat hem Deniz Feneri kavgasında bir gol atıp kirletmedik isim bırakmamak, hem de zirvedeki isimlere taş atmanın dayanılmaz tatminini sağlamaksa bu küçük detay geçilebilir.

 

Hal bu ki, aynı satırların yazarı “…Sevmediğiniz bir insan bile olsa biri hakkında bir iddia söz konusu olduğunda iddiaların doğru olmamasını ümit etmek lazım…” diyerek şiarını açıklıyor aynı yazıda ama dinlediği iddiaların doğruluğunu test etmeye gerek bile duymadan adresi belli göndermesini yapmaktan da çekinmiyor.

 

Bu ne yaman bir çelişki böyle!

 

Tamam; özellikle bu meslekte belli bir psikolojik eşiği geçenlere bel altı vuruşlar o kadar çok oldu ki, kanıksadık.

 

Ama biraz da insaf artık: Eğer haberden cukkaya adım atacaksanız, dürüstlüğü sorgulayıp güya maske düşürecekseniz, hikaye habercilikleri deşifre edecekseniz adıyla sanıyla ortada olan bir sürü örneği es geçip tüm bu değişkenleri bir araya getirmekte en fazla zorlanacağınız ismi seçmemelisiniz.

 

Çünkü o örnek elinizde patlar, profesör olsanız bile parçaların altında kalırsınız.

 

Ama yapacak bir şey yok. Bazen tetik, profesör dinlemiyor.

 

Ve medya “köşe yazıcılığının hikaye, adalet duygusunun bahane, çamur atmanın şahane” olduğu bir yazı ile daha karşılaşıyor.

 

Yazık…

YORUM EKLE

Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır

YORUMLAR

 tarihçi
 17 Eylül 2008 Çarşamba 
Çukurların içi alev alev yanıyor.Bu sırada vefat eden kişi bir çukur görüyor başında zebani yok ama içinde insanlar var ve o çukur da alev alev yanıyor.Etrafındakilere soruyor bu çukurun başında neden zebani yok,insanlar da dışarıya çıkmıyor diye. Aldığı cevap manidar:Orası Türklerin bulunduğu çukur.Onlar zaten çıkmak isteyenleri tutup içeri çekiyorlar. Bizin başlarına zebani koymamıza gerek yok ki.Ülkemizde temiz insanları da kendi yanlarına çekerek bazıları kendilerinin saklandığını sanıyorlar
 tarihçi
 17 Eylül 2008 Çarşamba 
Halkımızın gözü önünde olanlar ya şaibeli, ya da alttan paçalarından birileri temiz olanları da yanlarına çekmeye çalışıyorlar. Temiz kalmasın ki göze batmayalım diye. Cehennemdeki Türk çukuru gibi. Yüreği temiz kendi temiz birisi vefat etmiş. Sen cennete gideceksin ama istersen bir cehennemi gör demişler kabul etmiş. Gezerlerken görmüş ki cehennemde bir sürü çukur ve her çukurun başında bir zebani tokmağıyla o çukurlardan çıkmaya çalışanların başına vuruyor ve içeriye atıyor.
 tarihçi
 17 Eylül 2008 Çarşamba 
Bir soru: Bir öğretmen sınav yaparken öğrencisini kopya çekerken yakaladı. Öğrencisine nasıl nasihat verebilir. Yaşayan hangi devlet büyüğünü örnek gösterebilir dürüstlük abidesi olan. Oğlum kopya çekmek de bir nevi hırsızlıktır, bir daha yapma diyen öğretmenine öğrenci, ama devlet büyüklerimiz de o dediğinizi yapıyor derse öğretmenin hali nice olur. Bakın yine olan öğretmenlerimize oldu. Bu konuda da gösterebilecekleri örnek yok. BALIK BAŞTAN KOKAR.
 Tarık Kalem
 15 Eylül 2008 Pazartesi 
Dündar ismi herkesi eziyor. Bu hastalığa ne yazık çare yok.
 Gaye Adıgüzel
 15 Eylül 2008 Pazartesi 
Uğur Dündar eksenli güzel bir analiz. Hakıszlık yapmayı, gazetecilik yapmakla eş tutan bakışlar umarım ders çıkarırlar.

DİĞER HABERLER

Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Turktime