PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
29 Ekim Resepsiyonu'nun Perde Arkası
Talat Atilla
YAZARLAR
30 Ekim 2012 Salı

29 Ekim Resepsiyonu'nun Perde Arkası

Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nde verilen 29 Ekim Resepsiyonu’nun bilinmeyen ayrıntılarını anlatmadan önce Cumhurbaşkanlığı Resepsiyon Salonu hakkında kısa bilgi vereyim.  Davetin verildiği tüm alan sanırım bir futbol sahası büyüklüğünde ve birisi küçük iki salondan ibaret.  4 kişilik canlı müzik eşliğinde konuklar salona alındı. Kartlarını bilgisayara okutan misafirlerden isimleri okunanlar, Cumhurbaşkanı Gül ve eşi Hayrünissa Gül’ün ellerini sıkmak için ana salona alındılar. Resepsiyon diğer yıllara oranla daha kalabalıktı. Masaların yanında hemen hemen tek gazeteci yoktu. Neredeyse tamamı Başbakan Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Gül’ün etrafındaydı. İlk dikkatimi çeken, Gül’ün biraz gergin, Başbakan Erdoğan çok rahat olmasıydı. 

Başbakan Erdoğan’ın etrafında yine koruma yoğunluğu vardı. Erdoğan’ı tahmin ettiğimden daha neşeli buldum. Başbakan’la fotoğraf çektirmek için, Erdoğan’ın, özel fotoğrafçısına, “Yasinnn…” diye seslenmesi gerekiyor. Yoksa Yasin deklanşöre basmıyor! Fırsatını bulup Erdoğan’a, “Sayın Başbakan, medya, Cumhuriyet kutlamalarındaki barikatın Ankara Valisi’nin değil, sizin talimatınızla kaldırıldığını yazdı” deyince, “Şu medya artık doğruları yazmayı öğrensin. Sürekli yazdıklarının altında kalıyor. “ dedi.  Erdoğan’a, “Yasak için en yüksek itiraz CHP’den geliyor” deyince, “CHP kaybetmekten bıkmaz! “ yanıtıyla geceye katılmayan CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun kulaklarını çınlattı.

Erdoğan’a son olarak, “Geniş bir katılımla İnternet Medya Federasyonu’nu kurduk. İnternet yasası ve çalışmalar konusunda hükümetin desteğini bekliyoruz” deyince, “Hayırlı olsun. İnşallah muvaffak olursunuz. Yazılısı, görseli, interneti tüm medya için söylüyorum; medyanın hakaret etme özgürlüğü olamaz. Eleştiriyle hakareti haberde olduğu gibi yorumda da ayıran her sektörün önü açıktır.”  yanıtını verdi. Ve Başbakan Erdoğan, fotoğrafçısına, “Yasinnn…” dedi!

Şimdi beraberce Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nde verilen 29 Ekim Cumhuriyet Resepsiyonu’nu sübjektif penceremden seyir edelim…

Flash TV’nin patronu Ömer Göktuğ, Melih Gökçek, Osman Gökçek ve Flash’ın Ankara Temsilcisi Yılmaz Tunca ile medya sohbeti yaptık… Göktuğ, Osman Gökçek’e, “Televizyon sizin mi?” dedi. Gökçek, “Hayır abi, ben yalnızca genel koordinatörüm” yanıtını verdi. Melih Gökçek dinç ama biraz durgundu. Göktuğ’la medyanın son durumu konusunda kısmen mutabık kaldık.

Sabah’ın patronu Ahmet Çalık’a, “Sabah ve ATV’yi satıyor musunuz?” diye sordum. Yanıtı, “Ben iş adamıyım. İş adamlarının bir ürünü satması da, alması da doğaldır” diyerek satışa kapıyı açık bıraktı. Sabah’ın yayın yönetmeni Erdal Şafak’la İstanbul’un mu, Ankara’nın mı Bizans olduğunu tartıştık. Mutabık kalamadık!

ATV’nin yayın yönetmeni Erdoğan Aktaş’a yıllar önce yazı yoluyla haksızlık yapmıştım. Hatamı kabul ettim. Bozulan kravatımı anaç tavrıyla bilinen Yeni Asır Yönetmeni Şebnem Bursalı’nın uyarısıyla düzelttim.

Etrafında dolaşan, “Asık suratlı, astığı astık, kestiği kestik” efsanelerinin dışında bambaşka bir Mehmet Nazif Günal’la tanıştım. TV8 ve MNG Holding’in patronu Günal’la ilgili ön izlenimim, mütevazı ve hoş sohbet bir insan olduğu yönünde. Fatih Karaca ve Günal iyi anlaşıyorlar. Abiş Hopikoğlu’nun yokluğu hissedilirken, Erkan Tan her zamanki sevimliliği ile, “Dur, bakalım şimdi ne olacak?” tavrındaydı.

Geçen yıllara nispeten Abdullah Abdülkadiroğlu ortalıkta pek gözükmedi. Hürriyet Ankara Temsilcisi Metehan Demir rutin tez canlılığı ile YİNE her yere yetişiyordu. Enis Berberoğlu’nun canı sıkkın görünüyordu.

Tayfun Talipoğlu program yaptığı TV8’in patronu Mehmet Nazif Günal’dan önce Kanaltürk Medya Grubu Başkanı Fatih Karaca’ya selam verince, patronu Günal’dan tatlı-sert bir azar işitti! Nihat Özdemir ve İsmail Küçükkaya’nın samimi sohbeti dikkat çekti! Başta Fehmi Koru olmak üzere bazı gazetecilerden babamın vefatıyla ilgili taziye aldım.

Gecenin tavizsiz ve en sert masası MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin olduğu bölümdü. Gazeteciler bile masanın etrafında yan yan yürüdüler. MHP masasını biraz yumuşatan Meral Akşener’in samimi güler yüzlülüğü ve sıcakkanlılığı oldu. Burak Kut ve eşi her masayı adım adım dolaştılar.

Her zamanki gibi aksilikler yakamı Köşk’te de bırakmadı. Telefonumu resepsiyona beraber geldiğim FOX yayın yönetmeni Doğan Şentürk’ün arabasında unuttuğum gibi sessize de aldığım için feryadımı duyan olmadı. Erkan Tan’ın telefonuyla telefonuma ulaşmak istedim ama Tan her zamanki gibi araziydi! İnternethaber’in sahibi Hadi Özışık’ın telefonunu kullanmak istedim, telefonu yanında yoktu. Ensonhaber’in sahibi Serkan Kalemciler’in mübarek telefonu bir türlü açılmadı! Yener Dönmez’in telefonumu arama gayretleri de işe yaramadı ama cankurtaranım Sedat Bozkurt oldu. Bozkurt’un talimatıyla telefonum FOX binasından Çankaya Köşkü’ne geldi. Telefonumu beklerken bu arada tüm davetliler gittiği için Köşk’ün bahçesinde onlarca koruma polisinin şüpheli bakışlarına maruz kaldım.

Arabası geciken Bugün yazarı Gülay Göktürk beton zeminde sigara içerek Emin Pazarcı ile sohbet etti. Cumhurbaşkanı Koruma müdürü Osman Cangal ve basın müşaviri Ahmet Sever konuklarla tek tek ilgilendi. Cangal ve Sever’in Gül’e olan sadakat ve sevgileri her konuşmaya kulak kabarttığımda belirgin olarak hissediliyordu. Tahminimin aksine Saygı Öztürk’e hükümet kanadı mesafeli değildi. Aksine Başbakan yardımcısı Beşir Atalay Öztürk’e özel ilgi gösterdi.

Kanal7 haber spikeri Erhan Çelik, “İskele Sancak’ı bıraktım” dedi. Zahit Akman gece boyunca oturduğu koltuktan kalkmadı! Taraf’ın Ankara temsilcisi Lale Kemal gelen konukların isimlerini sormakla meşguldü. Aktifhaber’in yöneticisi Yetkin Yıldız haber peşindeydi. Genelkurmay başkanı Necdet Özel geçen yıllara oranla daha az salonu turladı. Resepsiyona cep telefonuyla girmek yasaktı ama bazı gazeteciler bu yasağı deldiler!

 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 TOTEM
 3 Kasım 2012 Cumartesi 16:08
Dün birileri baskı altına alınıp dışlanırken bunu devlet politikası deyip savunanlar bugün tam tersini konuşuyorlar.Üzülerek izliyorum ki Demokrasi ve adalet kimsenin umurunda değil.Kimsenin kimseye tahammülü yok ve karşı kesimi halkının bir kesimi değilde düşman olarak gören zihniyetler aktif.Dün yanlışları alkışlayanların bugün feryat etmesi ne kadar trajik ise dünün madurlarının bugün diğer kesime aynı tarzda davranması o derece trajik gerisi boş laf ve ucuz fanatizm söylemleridir.
 hulya
 3 Kasım 2012 Cumartesi 15:57
Cumhuriyet kutlamaları sadece cumhuriyete bağlılık kutlmalarıdır.Gösteriye döner düşüncesinden ötürü yasaklaması çok ama çok düşündürücüdür.Başıma ya saksı düşerse diye yolda yürüyememek gibi:))
 dkaptan
 3 Kasım 2012 Cumartesi 14:17
Başbakanın "İSTİHBARAT"diye bağırdığı aslında bu Cumhuriyet Kutlamalarının Hükümet aleyhine gösteriye dönüşeceği şeklinde idi.Tutmadı tabi.Hulya hanım bu hükümet M.Kemal'in dediği gibi"ŞU VEYA BU ŞEKİLDE"gidecek.Burada isteyen benim için istediğini söylesin;korkunun ecele faydası yok,gideceksiniz.İnşallah geldiğiniz gibi gidersiniz.Siz başbakandan hakaret işitmeye alışmışsınız ben alışamadım ve nefretim artıyor.
 hulya
 3 Kasım 2012 Cumartesi 13:42
Bana göre "kürt sorununu biz çözmezsek gelir birileri çözer" yada "Cumhuriyet kutlamalarını biz engellemezsek gelir birileri engeller" arasında bir fark yok.Bu şu demek değilmidir? Biletler kesildi bari biz kesiyormuş gibi davranalım...
 hulya
 3 Kasım 2012 Cumartesi 13:36
Bizim ülkemiz üzerinde kimsenin gözü yoktur diyemiyorum.Cumhurbaşkanımız A.Gül'ün "biz kürt sorununu çözmezsek gelir birileri çözer" dediği günü unuttunuzmu? Kim gelir çözer diye soran olmadı.Demekki birileri var.Birilerinin var olduğunu ülkenin en başı söylüyor.
 hulya
 3 Kasım 2012 Cumartesi 13:28
Cumhuriyet kutlamaları başbakan Erdoğan'a karşı yapılmıyor...Cumhuriyet kutlamaları Türk'lere cumhuriyeti yakıştırmayanlara karşı yapılıyor.Cumhuriyet kurulduğundan beri yapılan kutlamaları nasıl olurda hükümet "beni yıkmak için düzenlenen programlar" olarak alğılayabilir? Bu konudaki zayıflığının kullanıldığı düşüncesindeyim. Hükümet'te cumhuriyet kutlamalarında en önde hareket etse bu oyun bozulacaktır.
 dkaptan
 2 Kasım 2012 Cuma 23:16
Hülya hanım kurduğunuz bu cümle yanlış toparlanmaya ihtiyacı var.Yoksa diğer konularda size katılıyorum.Cümleniz"Zannediyorlar ki bu kutlamalar yürütmenin başı olan hükümete karşı yapılıyor."dır ki "yürütmenin başı hükümet" gibi bir şey olmaz.Herhalde"Yürütmenin başı başbakan."demek istediniz.
 Misafir
 2 Kasım 2012 Cuma 20:59
Hani evlilik programlarına her ota maydanoz olan tipler var ya herkese karışıp akıl veren bu dkaptan da öyle:)sanane kardeşim milletin yorumlarına ne karışıyorsun sen fikrini yaz otur oturduğun yere.
 Misafir
 2 Kasım 2012 Cuma 20:53
Kardeşim Dkaptandsen bu sitenin efesimisin?Sana laf söyleyen oldu mu?Sen işine bak ben yorumumu yaptım fikrimi söyledim sen fikrini söyleyip herkese sallarken sana karışan oluyormu?Hazımsız ve öfke dolu bir insanın doğruculuğuda palavradır demokratlığı da.Önce başkalarının düşüncelerine saygılı olmayı öğren.Kendi kafanızdan hikayeler uydurup donkişot gibi yel değirmenleri ile savaşıyorsunuz.İnsanlara sataşmayı ve bu saldırgan tutumunuz sizin gerçek yüzünüzü ortaya koyuyor.sus ve işine bak sen.
 hulya
 2 Kasım 2012 Cuma 19:01
Dkaptan bey bence Erdoğan yasağı son dakika duyan kişi oldu.Herşeyden haberdarmış gibi görünmek hoşuna gitsede Erdoğan bile yasağa engel olamıyacaktı.Böyle düşümem için pek çok veri var.Uludere başta olmak üzere bir çok şey kontrolü dışında gelişiyor gibi duruyor.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Turktime