PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Atatürk'ün Eserleri Yok Ediliyor
Yalçın Toker
YAZARLAR
24 Ağustos 2016 Çarşamba

Atatürk'ün Eserleri Yok Ediliyor



 
Ordu içindeki FETÖ’cülerin, 15 Temmuzda başlattıkları ihtilal girişimi bastırıldı.. Millet bu işte fedakarca bir direniş sergiledi. Sonuçta Devletimiz ve ülke yok olmaktan kurtarıldı..
Ne var ki, sonrasında, bu ihtilal teşebbüsü, AKP iktidarının çok işine yaradı.
İlan ettiği olağanüstü hal ortamında, her istediğini tıkır tıkır gerçekleştiriyor şimdi.. Çıkardığı kanun hükmünde kararnamelerle Ordu, yargı, basın her şeyi avucunun içine aldı adeta.. Bütün askeri okullar kapatıldı. Genel Kurmay Başkanı ve Ordu Komutanlarının yetkileri Milli Savunma Bakanı, Başabakan ve Cumhurbaşkanınca paylaşılarak kısıtlandı. Jandarma ve Sahil Güvenlik komutanlıkları gibi önemli askeri güçler İçişleri Bakalığının emrine verildi. Yüksek Askeri Şura’nın adı askeri ama, şuradaki siviller askerlerden çok oldular.
Aslında bütün bu olup bitenler, Mustafa Kemal Paşa’nın kurduğu ve millete emanet ettiği en değerli milli kurumlarımızın hukuksuz kararlarla yok edilişidir..
Bütün bunları yaparken, AKP’nin Genel Merkezine bir Atatürk resmi astılar.. Ama bu hareket samimi bir sevgi ve bağlılık işareti değil, sanki bir kamuflajdı. Ata’nın fotoğrafının arkasına pek çok şeyi sakladılar çünkü. Başta Torba Yasayı.. O torbanın içine de, ne istiyorlarsa doldurdular. Atatürk Orman Çiftliğini, Atatürk’ün kurduğu ve yaşatılmasını millete emanet ettiği Türk Tarih ve Dil Kurumlarını, Devlet Tiyatrolarını, Atamızın gözü gibi baktığı, hatta bir ağacın dalı kesilmesin diye Yalovada binasını yerinden taşıttığı, milli servetimiz olan Ormanlarımızın koruma görevlisi olan Orman Çiftliği kurumunu da özelleştirme torbasına koydular. Milli servetimiz Taşkömürünün satılabilmesini sağlayacak hüküm de torbada..
Bütün bunların altında yatan gerçek sebep ne?
Ekonomik önlem adı altında, Atatürkün adını her yerden silmek, unutturmak..
Ama kalkar da, bu gerçeği yazmaya ve  söylemeye kalkarsanız, verecek cevapları hazır:
“Bak Genel Merkezimize Atatürk resmi astık.. Bak, Cumhurbaşkanın toplantılarında Atatürk fotoğrafları ve bayraklar dalgalanıyor artık..”
Sanıyorlar ki herkes bu cevaplar karşısında ikna olup susacak..
Atatürk kurumlarını satmaya kalkanlara öncelikle bir noktayı hatırlatayım:
“Atatürk, Türk Dil ve Tarih Kurumlarımızın yaşatılması için, İş Bankasındaki şahsi paralarının bu kurumlara tahsis edilmesini vasiyet etmiş, onların ilelebet yaşatılmasını istemişti.. AKP, bunu bilsin ve onları satıp yok etme hevesinden mutlaka vazgeçsin..”
Ancak görüyorum ki, Devletin adım adım yok edilmesine yönelik bu tür haberler, basında da iyice sıradanlaştı.. Haber değerini bile kaybettiler.. Kendilerine sadece gazetelerin devam sayfalarında yer alabiliyorlar artık.. Oralarda okuyoruz ki;Haydarpaşa Garı da satılacakmış.. O garda ve önündeki raylarda bir tarih yatmaktadır.. Atatürk ve İnönü’lü yıllarımızın, milli tarihimizin en önemli anılarıdır onlar.. Pek çok milli hatıranın mekanı olan bu bina da yandaşa peşkeş çekilecek, galiba alış veriş merkezi, otel falan yapılacakmış..
Millet bütün bu torba emrivakileri karşısında ne yapacağını şaşırdı..
İktidarın yandaşları ise bir uyutma taktiği bulmuş durumdalar..
Şöyle diyorlar: “Beterin beteri vardı, ya ihtilal girişimi başarılı olsaydı, ya Fetö başa gelseydi neler olacaktı? Bunu hiç düşündünüz mü? O halde bunlara razı olacaksınız..”
Yargıda hukuksuz görevden almalar, tevkifler, yeni atamalar mı var diyorsunuz?
Bunlara razı olun.. Ses çıkarmayın.. Ya Fetö gelseydi ne olacaktı?..
Türk hukuku kadıların Şeyhülislamların eline geçecekti..
Askeri Okullar, Dil ve Tarih Kurumları özelleştiriliyor diye mi üzülüp kızıyorsunuz? Susun.. Bunlara şükredin..
Ya Fetö gelseydi? O zaman Ordu, Asakiri Mansureyi Muhammediye olacaktı..
Tarihimizin İslamdan önceki dönemleri, Orta Asyalar, Hunlar, Göktürkler hepsi silinip atılacak, Türk Tarih İslamla başlayacaktı.. En iyisi aklınızı başınıza alın da bu kadarına razı olun..
Bu arada.. Orduevlerinde türbanla giriş yasağı kalkmış.. Artık bayanlar türbanla girebiliyormuş. Bunu tenkit ettiğinizde de cevapları hazır: Ya ihtilal girişimi başarılı olsaydı.. Unutmayın ki Fetö, bütün Türk kadınlarına türban zorunluluğu getirirdi..
Siz AKP’nin bu yaptıklarını siz öpün başınıza koyun..
Bu türban meselesinden söz etmişken Atatürk’ün bir sözünü hatırladım. Bir kitabımda yer alan satırlarla o konuyu birlikte okuyalım: 
“17 Ağustos 1928 Cuma günü Atatürk, İstanbul’da Söğütlü yatı ile Moda’ya geldi. Ertuğrul yatına geçerek burada yapılan deniz yarışlarını izledi. Atatürk’ün gelişi top atışları ile karşılandı.
Atatürk, akşam da, yanındakilerle birlikte Kalamış’a gitti, Belvü bahçesinde yapılan bir baloya katıldı. Orada dans eden çiftler arasındaki bayanların bir  çoğunun başlarını alelade bezlerle örttüklerini görünce, tanıdığı İhsan Bey isimli bir doktorun kızını yanına çağırdı.
Ona şöyle dedi:
“Hanımefendi, bu başörtünüzü çıkardığınız takdirde daha güzel olacağınızı tahmin ediyorum. İsterseniz bir deneyiniz.”(*)
Bunun üzerine genç kız ve bir çok bayan başörtülerini çıkararak dansa öyle devam ettiler.
 
Torba yasanın 35. Maddesine ekledikleri bir cümle ile; “Türk Silahlı Kuvvetlerinin vazifeleri arasında bulunan, Cumhuriyeti koruma ve kollama görevi”ne de son verildi, deniliyor. Demek ki artık Atatürkün Ordusu, Atatürkün kendisine emanet ettiği Cumhuriyetimizi de korumayacak.. Çünkü böyle bir görevi kalmamış..
Bakalım, “Ya Fetö ihtilali başarsaydı” kaynaklı daha neler göreceğiz?..
 
(*) Atatürk İstanbulda sa. 46 /Yalçın Toker- Toker Yayınları www.toker yayinları.com- Tel: 0535 3199349 ve  [email protected]
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Misafir
 27 Ağustos 2016 Cumartesi 18:06
Sayın Yalçın Toker, hiçkimse ana-babasını, dede-ninesini seçmemiştir ama kendi yaptıkları ve yapmadıklarıyla örtüşünce atalarının kimliği anlam kazanır. Sivas Kongresini engellemek için Mustafa Kemal'i tutuklamağa kalkışıp beceremeyince Yüzmaşı Noel ile birlikte sıvışan El Aziz (Elazığ) Valisi Ali Galip, onun torunu Prof. Turhan Feyzioğlu ve onun da torunu Prof. Metin Feyzioğlu. Her üçünün de ortak davranış karakteri ne kadar da örtüşüyor farkındasınızdır. Yetiştiren ortam kişiliği belirliyor.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Turktime