Anayasa Mahkemesi güvenlik soruşturmalarının kaldırılması ve şehirler arası yollarda gösteri yürüyüşünü yasaklayan kanunu iptal etti...
EYLEM GİBİ KARAR!
Bu karar "Türkiye'nin güvenlik konsepti zehirlenir mi?" sorusunu, pimi çekilmiş el bombası gibi orta yere bırakıverdi.
Anayasa Mahkemesi'nin bu EYLEMİ hassas birimlerde ağır endişe ile karşılansa da...
Devlet refleksinin tuhaf sessizliği, yine İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun "DUR YOLCU! BİLMEDEN GELİP BASTIĞIN BU TOPRAK! BİR DEVRİN BATTIĞI YERDİR! " fonu eşliğinde bozuldu!
Soylu'nun Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan'a atfen "Polis koruması almana gerek yok. Bisikletinle işe git gel bakalım. Özgürüz ya. Ben varım sen var mısın, Sayın Anayasa Mahkemesi Başkanı?" sözlerine...
Yavuz Ağıralioglu gibi milliyetçi kesimin saygın isimlerinden tutun da...
Sağ...Sol.. Muhafazakar... Liberal cenaha...
Vatan deyince 'far görmüş tavşan' gibi tüyleri diken diken olanlara kadar....
Yeminli cenah, her zamanki gibi bir çırpıda, ya da bir el şaklatması ile ( !) Soylu'nun karşısına geçiverdiler...
SEZER REFLEKSİ Mİ?
İlla öyledir demiyorum ama Necdet Sezer'le açılan Anayasa Mahkemesi Başkanlarının Cumhurbaşkanı olmasının yolu, birilerine yol mu oluyor yoksa?
Neticede Cumhurbaşkanlığı makamı her vatandaşın şartları taşımak kaydı ile hakkı ama...
Bu alışkanlık yol olursa siyasi iz bırakmaz mı?
Ve hatta yargıda sadece işini özenle yapan hukukçulara dahi "GÖSTER KENDİNİ, ZORLA KÜLLÜYEYİ!" refleks ve tahrikini...
Tahrikle de kalmayıp...
Yargıyı, zirvenin bir siyasi kaldıracı yapma riskini taşımaz mı?
Soylu'ya yönelik kendi partisinin bir bölümünden, bölücü kesimlere kadar uzanan yüksek alerji sır değil ama..
SEVİLMEK, ZEMHERİ BİR KIŞ
Hayat, şaşırtma huyundan hiç vazgeçmiyor.
Çalışan, çalışmayanı ortaya çıkarıyor!
Hasetligin menbağı biraz da bu olabilir mi?
Halk tarafından sevilmek, neden siyasetçi için hala zemheri bir kış gibi soğuk ve tehdit edici!
Gerçi Soylu'da az değil!
Terörle mücadele ederken Ankara’da oturup talimat vermek varken, Hakkari'nin kuş uçmaz, kervan geçmez tepelerinde neden sabahlarsın ki?
Sana ne !!?
Derdin ne?
Polisiyle, jandarmasıyla girilmedik nokta, gidilmemiş yer bırakmak senin işin mi?
Bölücü örgütlerin yönetici kadrolarının başını niye eziyorsun?
Belki o baş birilerine hala lazım!
SOYLU VE HALK
Doğu ve Güneydoğu’da devletin girmekte zorlandığı, kurtarılmış bölgeleri kurtarmanın anlamı neydi ki ! ?
Belanı mı arıyorsun?
Bölücü örgütlerin arkasındaki yerel yönetimleri görevden uzaklaştırdın da başın göğe mi erdi!?
Uyuşup derdini unutan/uyuyan gençliği uyusturucudan koruyup uyandırdın da ne oldu ! ?
Kategorize edip ayrıştırmak varken!
Atatürk'ün dev muhteşem tablosunu ilk kez bakanlığın girişine as!
Yetmedi!
İçişleri Bakanlığı'nın içine, Genelkurmayın tam karşısına bir de cafcaflı cami dik!
Yok, resmen belanı arıyorsun!
10 bin terörist piknik yapar gibi dağlarda gezerken, 9600'üne çizik atmak neyin nesi?
Silahla piknik yapmak, günde 3 kişiyi kurşuna dizmek de mi yasak bu ülkede?
Hani demokrasi?
Hele bir icraatı var ki, inanılır gibi değil!
Sen kalk, kendi bakanlığına bağlı Jandarma Genel Komutanlığı Bandosuna ilk defa Chopin’in cenaze marşı yerine Itri’nin Segâh Tekbiri çalınması talimatını ver!
Hoppala!
( * Protokol cenazelerinde çalınan ve "cenaze marşı" olarak bilinen marş, Frederic Chopin'in Opus 35, 2 numaralı Sibemol Minör Piyano Sonatı'nın üçüncü bölümüdür. Chopin bunu bir "cenaze marşı" olarak yazmamıştır. Chopin kendi bestelediği halde bu marşın kendi cenazesinde bile çalınmasını istemedi!)
Velhasıl...
Soylu'nun elbette siyasi yorumlarında eleştiriye açık unsurlar az olmuyor...
Ancak...
Soylu'nun Türkiye'nin kaderinde rol oynayan başarılarında dahi başını kuma gömüp, tek kelime etmeyenlerin...
Hata atfettikleri sözlerini eleştirmeleri Cem Yılmaz'ı kıskandıran bir parodi değil midir?
YARGI TALİMAT ALMAZ ( MIŞ)
Parodi deyince...
Anayasa Mahkemesinin bir üyesi Soylu’nun sözlerine Twitter hesabından “Hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez” ifadelerinin yer aldığı 138’inci Madde’yi paylaşarak, başkan adına yanıt vermiş!
Yargı ve bağımsızlık!
Yargı, tüm iktidarlar tarafından siyasetin aparatı haline getirilirken ölü numarası yapanlar!
Siyasî mekanizmaya hukuk kılıfı ile siyaset denemesi yapacak ve yutacağız öylemi?
Vallahi gülünür!
Velhasıl...
Siyasetin bir sosyolojisi olsa da...
Bir matematiği...
Demlenmiş bir ahlakı olmadığının yeniden deneyimlenmesi açısından beş benzemez kadronun, Soylu'nun tek demecinde, tek kadrajda ip gibi dizilerek poz vermesi...
"Kim, kiminle beraber ?" sorusuna tarihsel bir yanıt vermiş olabilir mi?
Bence bu teori ön ezbersiz düşünmeye değer!