PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Muhalefet, Gazeteci ve Askere Bırakıldığı Sürece AK Parti 1000 Yıl Daha Kalır…
Talat Atilla
YAZARLAR
1 Temmuz 2010 Perşembe

Muhalefet, Gazeteci ve Askere Bırakıldığı Sürece AK Parti 1000 Yıl Daha Kalır…

İnsanoğlu kaybetmeye başladığı anda kendisini teskin etmek için beyninde hayali bir alan açıyor.

Açtığı alanı da, kendince meşrulaştırıyor...

İnanmak istediğine inanıyor…

Böylece uyuşup, mutlu olup gidiyor…

Atı alan da Üsküdar sırtlarından, sırıtarak geçiyor…

AK Parti mevzusu da böyle işte…

Ak Parti’nin dışında hiçbir parti; “Ben seçimlerde birinci olacağım” diyemiyor…

Ya ne diyor?

AK Parti’nin oyu söylendiği kadar yüksek değil!

Hepsi bu…

Eski Cumhurbaşkanlarından, Başbakanlara kadar, bir kolordu büyüklüğünde Türk büyüklerinden hiç biri ortaya çıkıp ta: “Ben parti kuruyorum” diyemedi…

Diyenler varsa/olacaksa bu da, “dostlar alışverişte görsün” kıvamında olacak/oluyor.

Çünkü bu halk, dinlemeye hazır değil…

AK Parti’nin dışında konuşanların ne dediğini dinlemiyor ki, bir fikir geliştirsin, kanaat oluştursun…

Kendisini dinleten bir muhalefet buluncaya kadar da böyle davranmaya devam edecek...

Muhalefetin beceremediği muhalefet, gazeteci ve askere bırakıldığı sürece AK Parti 1000 yıl daha iktidar olacak…

Nereden buldun?

Emekli Tümgeneral Osman Pamukoğlu Hak ve Eşitlik Partisini kurdu.

Hayırlı olsun.

Kendisine ve durduğu noktaya saygım var ama bana göre yüzde 1 bile oy alamaz.

AK Parti’nin karşısına ciddi bir muhalefet çıkmasını isterim. Bu yüzden yanılmayı arzu ederim.

Merak ettiğim konu şu; Pamukoğlu’nun kurduğu Hak ve Eşitlik Partisi bugün (4 Eylül 2008) neredeyse tüm gazetelere tam sayfa ilan verdi.

Tahmini olarak en az 100 milyarlık bu reklam bütçesi nereden, nasıl bulundu?

Bu sorunun cevabı verilmeden, Pamukoğlu’nun kurduğu partinin açıklamalarını ciddiye almayacağım…

Komiksin Işıkara hocam!

Ahmet Mete Işıkara iyice komik olmaya başladı.

Yıllardır; “Falanca tarihte deprem olacak, şu gün falanca il eve girmesin” diye beyanat verdikten sonra dönüp, kendini tekzip etti.

Ne mi dedi?

2010-2014 yılları arasında deprem olacak

Yani, 2 sene daha gerine gerine evlerimizde oturabilirmişiz!

Yıllarca, "2006 yılı en riskli yıl, hele 2007 kesin gibi" diyen kendisi değilmiş gibi ortaya bir laf daha attı...

Diğer deprem profesörlerini yazmaya gerek bile yok.

Herkes ayrı telden çalıyor.

Müspet bilim dediğimiz olgu, çocuk oyuncağı mı?

Bunun bir kriteri, kıstası yok mu?

Şöhret olmak tutkusu, her şeyin üstünde mi?

Susun artık!

Sabah tükeniyor

Sabah Gazetesi yönetimini Fatih Altaylı'dan 501 bin tiraj ile devralan Ergun Babahan bir yılda 127 bin tiraj kaybettirdi. Sabah'ın bir yıl önce 501 bin olan tirajı bugün 384 bine düştü.

Sabah ile Hürriyet arasındaki fark da 98 binden 151 bine çıktı.

Altaylı TMSF'nin gazeteye el koymasının ardından istifa edince, Genel yayın yönetmenliği görevine 22 Nisan 2007 tarihinde Babahan gelmişti.

Altaylı görevi bırakırken Sabah'ın 23 Nisan 2007 haftasındaki günlük ortalama net tirajı 501 bin 782'ydi. Aynı tarihte Hürriyet'in günlük ortalama net tirajı ise 599 bin 283 olarak belirlenmişti.

Hürriyet ile Sabah arasındaki o tarihteki fark Hürriyet lehine 98 bindi.

Sabah'ın tirajı da giderek eridi. 24 Ağustos 2008 haftasında Sabah günlük ortalama 384 bine düştü. Hürriyet ise tirajını arttırıp 535 bine yükseldi. Böylelikle iki gazete arasındaki fark da 151 bine çıktı.
Rakkamlar ortada olmasına rağmen Ergun Babahan köşe yazılarında Sabah'ın iyi bir performans yakaladığını ve tiraj aldığını öne sürüyor.
Ne komik adamsın sen Babahan!
Başbuğ parti kurmadı!

Genel kanı İlker Başbuğ’un Ak Parti’ye kök söktüreceği yönünde…

Ben bu görüşe katılmıyorum…

Evet, Başbuğ kararlı bir komutan. İlkeli bir asker. Bu belli ama Başbuğ’a yüklenmek istenen misyon da çok açık; BİZİM GÜCÜMÜZ YETMİYOR, AK PARTİ’Yİ SEN TOKATLA!

Muhalefet, Orgeneral Başbuğ'dan 'dozer' gibi önlerini açan bir rol istiyor...

Başbuğ açıyor, muhalefet ilerliyor...

Tolon ve Eruygur'a yapılan ziyaret sonrası el ovuşturulması bu yüzden...

Koltuklara kaykılarak, "Ha şöyleee" denmesi bu yüzden...

Başbuğ’un bu tarz bir rolü kabul etmeyeceğini düşünüyorum.

Başbuğ, ilkelerini ortaya koyarak, AK Parti’nin hareket alanını biraz daraltabilir. Hepsi bu.

Yoksa Başbuğ yeni bir parti kurmuyor!

İLGİNÇ AYRINTILAR:

*Habertürk Yazarı Yrd. Doç Dr. Nuran Yıldız'ın, "Dişli'nin istifası Erdoğan'ın karizmasını çizdirdi" tespitine katılıyorum. İlk kez surda bir delik açıldı. Üstelik, "Sen bilirsin" gibi Erdoğan'ın karizmasıyla örtüşmeyen bir kelimeyle...

*Gazeteci Emin Özgönül'ün Deniz Feneri iddianamesinde ortaya çıkardığı RTÜK Başkanı Zahit Akman'la ilgili soruşturma yapıldığı haberi önemli. Çünkü, Akman basın toplantısında, "Benimle ilgili soruşturma yok" dedi. Ya iddianameyi okumamış, ya iddianame sahte, ya da Zahit Akman doğruyu söylememiş!

*Eski Başbakanlık danışmanı yeni Sabah danışmanı Ahmet Tezcan imzayı atar atmaz, Tezcan muhalifleri yorum bombardımanına girişti. Anlaşılan, Tezcan Sabah'a hareketlilik getirecek!

 

NOT: Yorumcu Sayın Süleyman Karaca'nın kendisiyle iletişim kuracabileceğimiz bir mail adresini göndermesini rica ediyoruz...

 

 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 süleyman karaca
 12 Eylül 2008 Cuma 
"Tarihçi" imzası kullanan dostum, nazik ifadeniz ve konuya getirdiğiniz açıklık için teşekkür ederim. Elbette her kişinin şartları farklı, belki yetersiz ifade ettim; kişiye özel durumlarla, lutfen sitedeki imza sirkülasyonunu beraber değerlendirirseniz, bana hak verceğinizi umut ediyorum. Kırdıysam, lutfen bağışlayın. Burası özgür bir platform ve birbirmizi kırıp dökmeden, bu platformun nezih yapısını korumaya özen gösterilmesine katkımız olsun. Saygılarımla.
 tarihçi
 12 Eylül 2008 Cuma 
Herhalde onun için biraz duygusal davrandım diye düşünüyorum. Düzen değişti mertlik bozuldu. Eleştirimde de onun için biraz kantarı kaçırmış olabilirim. Türktime nin de yorumcuları bu şekilde onore etmeleri de çok güzel. Tekrar özürümü kabul edin. Ama ismini açıklamıyor diye de kimseye haklı da olsanız sataşmayın isterim. Çünkü ben isim açıklayamama ve istediğini kendi ismi ile yazamama mağduruyum.
 tarihçi
 12 Eylül 2008 Cuma 
özür dilemenin de bir erdem olduğu kanısındayım. Haklısınız. Benim amacım bu devrin donkişotluk yapmak için elverişli olmadığını anlatmak içindi. Katılıyorum. On iki eylül öncesini de yaşayanlardanım. Gerçi o zamanlar öğrenciydik ve donkişotluk yapmak için elverişli bir zemin vardı. Geride bıraktıklarının mağdur olmayacağını, dostlarının onları mağdur etmeyeceğini bildiğin bir ortam. Ama şimdi öyle mi. Yel değirmeni seni devirirse geride bıraktıklarını da mağdur edecek kuvvette.
 süleyman karaca
 11 Eylül 2008 Perşembe 
Sayın “tarihçi” dostum, 657’ye tabi biri olarak 1981 Şubat’ından bu yana yazıyorum. 2001’de kamudan bir eğitim emekçisi olarak emekli oldum. Yazılarımdan dolayı 12 Eylül’ün meşhur sivil Dal Grubu elemanlarınca sorgulanmış biriyim, onun için, onu geçiniz. Gerek bu köşedeki, gerek yan köşede Sayın Dr. Çıray’ın yazısına yazdığınız yorumları ilgiyle ve dikkatle okudum. Eğitimli ve bilgili olmanızı takdir ederim ama, başkalarının adını kendinize basamak yapmayın lutfen. Ben olması gerektiğine inandığımı şeyi yazdım. Siz de isim üzerinden polemik merdiveni kullanmadan yazın. Adaylık konusuna gelince; ima yollu bile olsa, böyle bir talebim olmadı. O, Turktime site yöneticileri beyefendilerin bir teveccühü idi ve ben bundan da onur duyarım. Benim bilgi birikimime de sataşmayın; herhalde elinizde sihirli bir test cihazı yoktur. Sadece merak ediyorsanız, Turktime başta olmak üzere bir çok sitede açık adımla yayınlanan yorumlarımı okursanız, herhalde dönüp özür dileme erdemini gösterirsiniz umudunu taşıyorum. Saygılarımla.
 tarihçi
 11 Eylül 2008 Perşembe 
yorumlarımda küfür yok. ağır söz yok. Niye yayınlanmadığını merak ettim. Acaba yeni yazar adayınızın bilgisizliğini yazdığım için mi? Daha önceki yazılarında sayın karaca karşısında adını açıklayamayan bir eleştirmene adını açıklayamadığı için yüklenmişti. korkmayan ismini açıklar diye. Acaba kandisi tehlike yaratacak olsa ismini açıklayıp kendi geleceğini tehlikeye atar mı?
 
 11 Eylül 2008 Perşembe 
Bu o halkın istenen eğitimi alamadığını gösterir. Halkımız gittikçe dilenci olmaya alıştırılmaktadır. Ve hala yeni zenginlerin varlıklarını nereden sağladıklarını açıklayamadıkları bir ülkede yaşıyorsak, oyumuzu karın tokluğu için satıyorsak, idarecilerimiz işsizlik ve açlıkla mücadele için önümüze bir proje getirmiyorlarsa ve bu idarecileri her iki kişiden birisi destekliyorsa bu halkımızın eğitimsiz olduğunu gösterir.
 tarinçi
 11 Eylül 2008 Perşembe 
Devletin en yüksek idarecisi valilerine kamyona binip halka kömür götüreceksin diyorsa ve halk bunu bir lütuf sanıyorsa, bu halkın layık olduğu eğitimi görmediğinin bir göstergesidir. Biz şu atasözüyle büyüdük. Buna Çin atasözü de diyorlar. Kaynağını bilmiyorum. Bana balık vereceğine, balık tutmasını öğret. Bu gün başta olanlar balık tutmayı öğretmiyorsa ve balık dağıtmayı bir nimet sayıyorsa, buna da başta medya olmak üzere hiç kimse eleştiri getirmiyorsa, bu halk buna müstahaktır denemez.
 tarihçi
 11 Eylül 2008 Perşembe 
olayları anlayabilme kabiliyetlerinin giderek kaybettikleri kanısındayım. Gereken reformların sadece eğitim bakanlığı yoluyla olamayacağı kanısını da taşımaktayım. Aile, çevre, basın yayının bu konuda üzerlerine düşen vazifeleri yerine getirmediğini düşünüyorum. İyi eğitim görmüş bir halk şu anda iktidar olanların halkı dilenci pozisyonuna soktuklarını görmesi gerekir. Bunun anlatılması için muhalefet gerekmez.
 tarihçi
 11 Eylül 2008 Perşembe 
Asıl konum tarih olmasına rağmen yazınıza bir katkı sağlayacağını düşündüğüm eğitim konusunu hatırlatacağım. Halkın muhalefet liderlerini dinlemediğini, muhalefet liderlerinin de halka istediklerini tam anlatamadıklarını söylüyorsunuz yazınızda sanırım. Ben bu konuda halkımızın bilerek eğitilmemiş olduğunu düşünenlerdenim. Eğitim sistemimize gerekli olan reformlar başta olan siyasetciler tarafından bilerek ve isteyerek yapılmadığı için halkımızın dinleme,
 tarihçi
 11 Eylül 2008 Perşembe 
Önce adımı açık yazamamın sebebini anlatmak isterim. Çünkü Süleyman Karaca Bey bu konuda bir eleştiri getirmişti. Devlet memurları 657'ye göre siyasi yazı yazamazlar. Bunun için bazı eleştiriciler sanırım adlarını yazamıyorlar. Bir eleştiri getirmeden önce eleştirmenin eleştireceği konu hakkında bilgi sahibi olması gerektiğini düşünüyorum. Ben de bu nedenle adını açıklayamayan eleştirmenlerden olacağım sanıyorum.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Turktime