PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Sokak eylemleri ‘terör’ kapsamına sokuluyor!
Talat Atilla
YAZARLAR
12 Ağustos 2013 Pazartesi

Sokak eylemleri ‘terör’ kapsamına sokuluyor!

 Hükümet kanadı bir taraftan demokratikleşme paketi üzerinde çalışırken diğer yandan da Gezi Parkı sürecini değerlendiriyor. Gezi Parkı olaylarını organize edenlerin tutuklanmamasına Hükümet kanadından şiddetli tepki gelmişti. Ancak aldığım bilgilere göre Adalet Bakanlığı’nın yaptığı çalışma ilginç bir durum ortaya çıkardı. Gözaltına alınan eylemlerin organizatörlerinin üçüncü ve dördüncü yargı paketlerinde getirilen toplantı ve gösteri hakları konusundaki düzenlemelerden yararlandıkları ortaya çıktı. Gözaltındakilerin avukatlarının neredeyse tamamının savunmalarını iki pakete dayandırdıkları belirlendi. Hükümet şimdi, bu paketlerden geriye gidiş gibi algılanmayacak ancak boşluk bırakmayacak bir düzenleme üzerinde çalışıyor. Mısır’da yaşanan olaylar da Ak Partili kurmayları tedirgin ederken, hükümeti devirmeye yönelik sokak eylemlerini “terör” kapsamına sokabilecek formül üzerinde çalışılıyor. Bu kapsamda TMK 10’la yetkili hakim ve savcıların yetki alanlarının genişletilmesi gündemde.

Arınç mutlu değil
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın, geleneksel olarak verdiği iftar daveti bu sene de gazetelerin Ankara Temsilcileri’nden yoğun ilgi gördü. Arınç’ın iftar davetleri diğerlerinin aksine daha dar kapsamlı oluyor ve iftardan sonra hemen her konunun uzun uzun konuşulduğu bir platforma dönüşüyor. Haliyle bir sonraki gün de gazetelerde geniş yer buluyor. Daha doğrusu “buluyordu” demek daha yerinde olur. Bu sene farklı oldu. Merkezde yeralan birkaç gazetede Arınç’ın iftarı yine manşet oldu ancak iktidara yakın bazı gazetelerde birinci sayfadan anons bile verilmediği gibi iç sayfalarda da küçük haberler olarak geçiştirildi. Arınç kanadı bunu Gezi olaylarında Erdoğan’la yoğurdu farklı yemelerine ve  bazı gazetelere ‘Arınç haberlerini görmeyin’ talimatı gittiği şeklinde değerlendiriyor. Ancak bu dalga ilginç bir noktaya geldi. Bu tabloyu merkez gazeteler de görmüş olmalı ki bir anda Arınç’ı eleştiren haberler yer bulmaya başladı. Türkiye’nin mevcut tablosunda bir bakanı eleştirmek kolay iş değil. Ancak Arınç eleştirilince Hükümet’ten tepki gelmeyeceği yönünde işaretler çoğalınca  Arınç’a salvolar başladı. Vardar Ovası Türküsü konusunda bile evvel zamanda attığı twitler bulunup Arınç boy hedefi haline getirildi. Arınç’ın bu tabloyu tersine çevirmesi ise eskisi gibi kolay olmasa da imkansız değil.

 

 Sarı, çürümüş mezar otları ve Kılıçdaroğlu!

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun bayram için gittiği Tunceli’de verdiği mesajlardan çok yakınlarının mezarını ziyaretinde diktiği mum eleştiri konusu oldu. Doğrusu, mezar yanına mum dikmek gibi bir geleneğimiz yok.

Neyse, gelmek istediğim nokta aslında mumdan ziyade Kılıçdaroğlu’nun yaşam koşusunu kuşatan koyu yalnızlığı…

Bu noktayı birazdan açacağım ama önce biraz geriye, Kılıçdaroğlu’nun SSK Genel Müdürlüğü yaptığı döneme gidelim.

Kılıçdaroğlu göreve geldiğinde yardımcılığına atayacağı bir tanıdığı bile yoktu.

Aslında böyle bir arayışı da mizacına tersti.

Kimi bulursa onunla çalışan, klasik, sessiz ve biraz da ürkek klasik bir devlet memuru oldu hep. Muhabirlik yıllarımdan gözlemlediğim kadarıyla hakkını teslim edelim, çalışkandı.

Genç yaşlarda Tunceli’den koptuğu için mezhepsel kliklerin içinde olmadı ya da olamadı. Daha önce hiç tanışmadığı Bülent Kuşoğlu’na SSK’da baş yardımcılığı ve hatta ‘Kozmik Odasını’ teslim etmesi, şimdi Milletvekilliğinin yanında PM üyeliği vermesini mezhepçi anlayıştan uzak olduğunun delilleri olarak kabul edebiliriz.

Hatta, CHP Liderliğinin ilk zamanlarında, “Alevisiniz ama Alevilerin sıkıntılarını niye gündeme getirmiyorsunuz?” diyen bir gruba, “Sahi, nedir bu Alevilik?” diyecek kadar da sürpriz öz güven patlamaları yapan bir insan Kılıçdaroğlu.

Son dönemde Hüseyin Aygün gibi fanatik kabul edilebilecek kimliklerin biraz etkisinde kalarak bu bağlamda kişisel tarihiyle uyuşmayan bir görüntü verse de, halen mezhepçi bir fanatizme fazla prim vermediğini söyleyebilirim.

Kılıçdaroğlu yalnızlığını hep sevdi.

DSP’de beceremediği sahaya inme girişimini, ‘Vatandaşın Vergisini Koruma Derneği’’ni kurarak delmeye çalıştı. Evine dönmeye hazırlanırken munis ve iddiasız tavrıyla Deniz Baykal’ın dikkatini çekti.

O günden bu yana da çekiyor!

Kemal Bey içindekileri paylaşmaktan hoşlanmayan bir lider.

Çok ısınamasa da ‘kadro’ kelimesi lügatine CHP’ye lider olmasıyla mecburen girdi ama güven duyduğu en fazla birkaç isimden söz edilebilir.

Kemal Bey yalnızlığına o kadar meftun ki bunu sorgulamıyor bile.

Şayet sorgulasaydı; Anayasa Değişikliği Referandumunda eşi Selvi Kılıçdaroğlu ve oğlu oy kullanırken, kendisine oy kullandırtmayan şartları sorgulayarak, “Hatun, sen ve oğlum oy kullanıyor, benim oy pusulamı neden kontrol etmediniz?” demez miydi?

Kılıçdaroğlu yalnız olmasaydı; Kamuoyunun bir bölümünde kendisine ‘çarkçı’ dedirten med cezirlerin sorumluların en yakınları olduğunu masaya yatırmaz mıydı?

Kılıçdaroğlu şayet koyu bir yalnızlığa tutuklu olmasaydı;

Tunceli’de aile kabristanını ziyaret ettiğinde, bakımsızlıktan sapsarı olmuş mezardaki otları kendi elleriyle yolar mıydı hiç?

Yalnız olmasaydı; Birisi kendisine, “Efendim; ilk çıktığınız dönem Gandi diye nam saldınız. Şimdi Gandi ismini telaffuz eden bile yok. Bir yerlerde bir yanlışlık olmalı” demez miydi?

Ve final; Kılıçdaroğlu yalnız olmasaydı; Dedesinin mezar taşına mum dikerken birisi kulağına, “Aman efendim; mum dikmek Mecusi ve Hristiyan adetidir, yapmayın!” diye fısıldamaz mıydı?

 

*Bu yazı Talat Atilla’nın Güneş Gazetesi’ndeki köşesinden alınmıştır…

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 TOTEM
 19 Ağustos 2013 Pazartesi 17:22
Ben saf saf kalkıp tüm yazarlara taraftarlarınızın Mısırda yaşanan vahşete verdikleri destek sizleri hiç rahatsız etmiyor mu diye sormuştum.Gerçekten bazen çok saf oluyorum.Bu militanların dolum tesislerine sorduğum soruya bak. Aslında artık burada boşuna yazıyorum!Bir darbeye darbe diyemeyip,masum halkın üzrine ateş açıp binlercesini öldürüp yaralayanları kınayamayanlara diyeceğim ama kınamayı geçtim,Savunanlara ben ne söylesem boş ben onları kendi vicdanları ile başbaşa bırakıyorum.
 TOTEM
 16 Ağustos 2013 Cuma 16:40
Üç maymunu oynamış! Ve burada emperyal devletlere hakaret edip antiamerikancı sloganlar atan ulusalcılar var ya; Arkadaşlar yalandan da olsa bu vahşeti İngiltere,Almanyave amerika bile kınadı onlar bile bu vahşeti bunlar gibi savunmaya yada görmezden gelmeye çalışmnadı. siz eğer hala bundan bir sonuç çıkartamıyor ve hala diktadan,Demokrasiden,İnsan hakları ve adaletten bahsediyorsanız ya artık bu alçakllarla ilişkiyi kesmişsiniz yada artık sizin için yapacak birşey kalmamıştır geçmiş olsun.
 TOTEM
 16 Ağustos 2013 Cuma 16:37
Hani gezi olaylarında Hükümeti diktatörlükle suçlayan demokrasi neferi!! İnsan hakları ve özgürlük timsalleri olan ulusalcıların Mısır olayları hakkındaki tavrına örnekler. İşçi partisi genel başkan yardımcısı Hasan Basri Özbey mısır için,gericilerin başı ezilmeden demokrasi gelmez dedi!Ne demokratik ne özgürlükçü değil mi? Oda tv ise Mısırda çekilmiş bir video servis ediyor ve çek pampa asker vurmuş gibi olsun diyor! yani Mısırda katliam falan yok hepsi kamera şakası.Sözcü gazetesinde bugün-
 TOTEM
 15 Ağustos 2013 Perşembe 17:02
Gösteri yapan halkın üzerine ateş açılıp yüzlercesinin öldürülüp binlercesinin de yaralanmasını devletin koruma refleksi olarak tanımlıyor ve birde buradan dinleyin diyerek bizleri aydınlatıyorlar!Demekki bu arkadaşlar herhangi bir zaman meydanlarda toplandıklarında üzerlerine ateş açmak yasalmış!Bitti ne gerek var kanuna falan. Bu aslında bir ironiydi diyeceğim ancak malesef trajikomik bir gerçek inanmayanlar ilgili yayın kuruluşlarını takip etsin söylenen aynen bu.
 TOTEM
 15 Ağustos 2013 Perşembe 17:00
Yok yaa bence sokak eylemlerini terör kapsamına sokmaya gerek yok!Ziara sokak eylemleri yapanlar mısırda Darbecilerin yöntemini haklı bulduklarına göre yasaya falan gerek yok,meydanlarda eylem yapanların üzerlerine direk ateş açmak gerek öldüreceksin 3-5 yüzünü binlercesinide yaralayacaksın iş bitecek vallahi ben demiyorum onlar diyor bunu yapan Mısır ordusu devlet düzenini sağlıyormuş!İnanmadınız mı bana? Ada Tv ye bakın,Ulusal kanalı seyredin,Aydınlık gazetesini okuyun vallahi hepsi-
 TOTEM
 14 Ağustos 2013 Çarşamba 16:22
Ben Tüm yazarlara bir soru sormak istiyorum,siyaseti,kısır çekişmeleri herşeyi bir kenara bıraktım Bugün Türktime ında bandında Mısırdaki vahşet ve insanlık dışı kıyım var ve bunun yanında Ab nin Almanya İngiltere ve diğer batılıların olaya'TARAFLARI itidale davet ediyoruz' gibisinden ikiyüzlü,ALÇAKÇA çağrısını okuyorsunuz ve sizlere destek veren okurların bu konudaki dehşet verici yorumlarını veya kafalarını çevirme reflekslerini görüyorsunuz,BU DURUM SİZİ HİÇ RAHATSIZ ETMİYOR MU?
 Misafir
 14 Ağustos 2013 Çarşamba 04:20
Sayın Atilla,bu yazının sonunda mum yakma-ateş kavramına neden özel önem atfettiniz?Bize neyi anlatmaya çalışıyorsunuz,varsayalım ki dinsiz???
 TOTEM
 13 Ağustos 2013 Salı 22:02
Lingi lingi lengg:) Lingçi başı yine devrede bak sen benim bir yıl önce söylediğimi bile bulup çıkartıyorsun ve ben her sözümün arkasında duracak cesarete sahibim!Ya sen şimdilik 21.23 olan sayın karanlıktan sallayan misafir sende o cesaret var mı? yoksa ben karanlıktan sallarım değiş tonton değiş derim bazen o olurum bazen bu herşeyi inkar eder kıvırır dururum mu diyorsun? bu arada tabi sabit bir rumuzun olunca kendi kendine destek veremiyorsun değil mi:) Kendi kendine konuşmanın tıpta adı ne:)
 Misafir
 13 Ağustos 2013 Salı 21:23
16:31, bu sayfalarda yenisin galiba, birisini tanımak için biraz da geçmişini bilmek gerek. turktime'den bir yıl önceki bir makale ve yorumlarının linkini vereceğim. özellikle son birkaç yorum iyi tanıtıcı özelliğe sahip. makale için http://www.turktime.com/yazar/baslik/12066 ve yorumlar için http://www.turktime.com/yorumlar2.asp?yaziid=12066
 TOTEM
 13 Ağustos 2013 Salı 17:18
Sanırım editör diyor ki; Siz birbirinizle atışıp durun site ve onun politikalarına hiç girmeyin,Birbirinize sallamak varken sitenin politikasını eleştirmek senin neyine!Gerçekten bu yaptığınız tüm gazetecilik etiğine aykırı olduğu gibi ifade özgürlüğüne,eleştiri hakkına ve hatta insan haklarına aykırı!siz çarşaf çarşah hükümetten tutun işinize gelen herkesi eleştirin ancak yorumcunun sizi eleştiren yorumlarına sansür uygulayın.biliyormusunuz bu tavrınızla ifa ettiğiniz mesleği inkar ediyorsunuz.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Turktime