Basın Örgütlerinin Derdi Ne?

ABONE OL
Abone Ol
Basın Örgütlerinin Derdi Ne?
Haberler / Analiz
5 Nisan 2010 Pazartesi 23:25
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş

Önceleri daha bir çaktırmamaya çalışılıyordu sanki.

 

Klikler, lobi yapılanmaları, ahbap çavuş ilişkileri basın tarihimizle yaşıt ama yine de görece bir edep dairesinde yapılıyordu tüm bunlar. Hiç olmazsa herkesin gözüne gözüne sokulmazdı tutulan taraflar.

 

Tamam, Basın Konseyi Oktay Ekşi ve birkaç arkadaşının kişisel tatmininden öte bir anlam taşımıyor. Eminiz, kendileri bile verdikleri kararları ciddiye almıyor. Zaten medyada Basın Konseyi’ni takan yok. Kosey’in verdiği kınama ya da uyarı kararları ne zamandır gazetecilerin en çok eğlendikleri şey olmuştu.

 

Bir yandan eğlenir bir yandan da “Siz Doğan Grubu’nun derneğisiniz. Tarafınız baştan belli” eleştirileri yapılırdı. Haklıydı da eleştiri. Konsey’in kararları, kimseyi ilgilendirmeyen kınamaları falan yine de nedense hep grup dışı gazetecilere yapılırdı.

 

Ancak bu eleştirileri yapanlar tuttular bu güne kadar eleştirdikleri her şeyi kendileri yaptılar. Yandaşlar bir araya geldi, aralarına TRT’yi de alıp Medya Derneği’ni oluşturdular. Yok, öyle dostlar alışverişte görsün kabilinden, ilaç niyetine bile yandaş sayılmayan bir tek yayın organı yer almadı Medya Derneği’nde.

 

Madem tek bir bakışın sesi olmak sorundu, o zaman Basın Konseyi neden bunca yıl topa tutuldu?

 

Tamam, herkes istediği oluşumu hayata geçirebilir de…

 

Ya ilke etrafında kopartılan o kadar gürültü?

 

Maksat tabelaysa, zaten gazetecilerin hiçbir derdine derman olmayan bir yığın mesleki oluşum var.

 

Bir tabela derneğine daha ne gerek vardı?

 

Yok, bu güne kadar Basın Konseyi özelinde dile getirilen garabetin giderilmesi ise amaç, Konsey’in tek yanlı kopyası ile bu ne kadar mümkün?

 

Gazetecilerin, gazeteciliğin sadece yöneticilerine isim kazandıran sözde oluşumlara ihtiyacı yok ki.

 

Mesela Çağdaş Gazeteciler Derneği var… Her yıl sadece belli ideolojideki yayın örgütlerini ödüllendirmekten başka bir çağdaşlığını gören duyan yok.

 

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Sendikası da var mesela. Tek besinimiz haber, tek uğraşımız gazetecilik olmasına rağmen sıradan bir okurdan daha fazla bilgi sahibi değiliz bu cemiyet ve/veya sendika ile ilgili. Ne yaparlar, ne ederler, nasıl bir faaliyetleri vardır, mesleğe nasıl bir katkı sunmuşlardır? Bilen beri gelsin.

 

Bunun yanında internet medyasından radyo televizyon gazetecilerine yönelik yapılar da var ki, muhtemelen tek işlevleri yöneticilerine bir titr sağlamaları. Yani değişen bir şey yok.

 

E o zaman nedir bu örgütlenme simülasyonu? Gazeteciliğin asli faaliyeti olan haber peşinde koşmak ne zamandır gazetecilerin yan uğraşı, ilişki kurmak her şey. Anlıyoruz.

 

Ama bari hiç olmazsa zülfüyarı kurtarsanız?

YORUM EKLE

Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır

YORUMLAR


   Bu haber henüz yorumlanmamış...

DİĞER HABERLER

Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Turktime