Merdivenaltı Siteler… Ömrünüz, Yalanın Ömrü Kadar!

ABONE OL
Abone Ol
Merdivenaltı Siteler… Ömrünüz, Yalanın Ömrü Kadar!
Haberler / Analiz
6 Ağustos 2008 Çarşamba 23:23
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş

Düşünmüştük ki; internet medyası o doğuş anında yaşadığı sancılarından ve yalpalamalarından kurtuldu. Onlardan hala çok sayıda var olsa da gerçek sahibi ve yöneticileri belli olmayan, adresi ve telefonu bulunmayan, duruşlarını birilerine selam çakmak ya da hınç almak üzerine inşa eden sözde haber siteleri kendi pislikleri içinde kaybolup gitti, artık ismi geçen tüm kayda değer haber/medya siteleri yarışlarını sadece haber için verecekler.

 

Öyle ya; internet medyası her geçen gün güçlenmiş, ilk elin şaşkınlığını atmış, parçalarını toparlayarak artık kağıttan gazetenin yazarlarının “birkaç oğlan çocuğunun dedikodu aracı” küçük görmeleri giderek azalmıştı.

 

Bir anlamda gerçekten de öyle olmuştu aslında. İrili ufaklı binlerce haber sitesinin yarıştığı bu mecra top oynayan kurbağa haberlerinden yavaş yavaş vazgeçmiş, yalanlanan haberlerin sayısı görece azalmış, en azından özür dileyebilecek olgunluğa erişmişti.

 

Ancak onlardan hâlâ varmış.

 

Künyelerini gerçek isimlerden oluşturacak kadar cesareti olmayan, adres ve telefonlarını belirtemeyecek kadar şeffaflıktan uzak, domainlerini siteleriyle ilgisiz isimlerin üzerine yapacak kadar bel altına kitlenmiş merdivenaltı siteler türedi tekrar.

 

Ve bu korkaklıklarından aldıkları güçle medyada isim yapmak için mesleğin duayenleri ile her tarafından dökülen akıl almaz asparagasları “bomba bomba bomba” diye sunmaya başladılar, bombaları haberde ismi geçenler tarafından en sert bir şekilde yalanlanıp ellerinde patlatılsa da haberlerini doğrulatmak gibi bir kaygı duymamalarının yanına yapılan açıklamaları da görmezden gelip aleme rezil olmalarına rağmen ısrarla haberlerini tuttular, haberlerini ispat etmekle ilgili tek bir ek kanıt göstermeden medyada nasıl yer aldıklarına bakmadan sırf isimlerinin geçmesinin hazzıyla yalan haberlerinde ısrar ettiler.

 

Bu neden mi bizi ilgilendiriyor?

 

Şundan;

 

Delinin kuyuya attığı taşın etrafa sıçrattığı çamuru temizlemeye çalışan muhataplar haberleri yalanlarken hepsi ortak bir vurgu yapıyorlar: İnternet medyası yalan haberin adresi olmamalı.

 

Sapla saman yine birbirine karışmaya başladı. Yalan, sadece yalanın sahibini değil, internet medyası mecrasını kirletmeye, töhmet altında bırakmaya başladı tekrar.

 

Oysa azımsanmayacak bir medya dinozoru tarafından daha doğmadan küçümsemelerle yok edilmeye çalışılan internet medyası bu lekeyi temizlemek için az emek vermedi.

 

Onun için; kendileri kirden rahatsız olmayabilirler… İsimleri güvenilmeze çıksa da isimlerinin çıkmış olmasıyla avunabilirler… Belki sadece kuruldukları amaca hizmet etmek her türlü meslek ahlakının üzerinde de olabilir, açıkça tetikçilik yapmak gazetecilik yapmak güdüsüne baskın da çıkıyor olabilir. Ama haber, sadece haber veren, internet medyasını adım adım bir yerlere getirmeye, kurumsallaştırmaya, güvenilir bir mecraya dönüştürmeye çalışan haber siteleri olarak bu kolaycılığa ve ahlaksızlığa dur dememiz zorunludur.

 

Onlar mutlaka yok olacaklar… Ömürleri, bir yalanın ömrü kadar. Elleri mahkum.

 

Ama bu arada, kaşıkla topladığımız itibarımızı yalan kepçesiyle dağıtmaya çalışanlara biraz daha dikkat etmek ve sap-saman ayrımını hem bizim hem de okuyucularımızın yapması lazım.

 

Lütfen.

YORUM EKLE

Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır

YORUMLAR

 özgür
 2 Eylül 2008 Salı 
Ben sitenizi ilkkez ziyaret ettim ve çok beğindim.Ayrıca bende medya sektörüne yeni katılan biri olarak yapmış olduğunuz çağrıya destek verdiğimi belirtmek isterim.Bu hepimizin sorunu,baki beyinde dediği gibi bizim feryadımız..
 süleyman karaca
 23 Ağustos 2008 Cumartesi 
Uzunca bir süredir sitenin ANALİZ bölümüne girmemiştim. Bugün girdiğimde bir şataşma gördüm ve o takma ismi “anti_insan” olarak okumak durumunda kaldım; çünkü bir insan ismi taşımıyordu o yorumun sahibi. Oradaki hakaret ve benzetmeler de benim üzerime uymuyor, o gömlekler “anti_insan” olanlara daha çok yakışıyor. Öte yandan bu tür sanal yaratıklara muhatap olmak da, aslında bir zül. Ama, önce adlarını, sonra bildiklerini, sonra da konulara ilişkin yorumlarını ortaya koyarlarsa, insanca düşünce alışverişinde bulunmanın mümkün olduğunu hatırlatmak için bu notu/açıklamayı yazıyorum.
 anti_takiye
 18 Ağustos 2008 Pazartesi 
süleyman karaca yaptıgınız ikinci yoruma içtenlikle katılıyorum.tebrik ederim.yanlız bu durumda ilk aklımıza gelende siz oluyorsunuz! sahibinin sesi, takiyenin vazgecilmezi, cıkarları ugruna her olayı çekiştirip uzatarak hedeflerize ustalıkla yönlendiriyorsnuz. şeytan tabiki ayrıntıda gizlidir. ama bu yazıları okuyanlar bilmiyorlarki çok masumane görünen bu yorumların altında ne hesaplar ne dolaplar ne Şeytanlıklar dönüyor!!Eh Bu iştede çok profesyonel oldugunuz aşikar. tipik şaban dişli durumu!
 ben scoop
 6 Ağustos 2008 Çarşamba 
Görsel ve yazılı medyada olduğu gibi internet medyasında da zamanla doğal seleksiyon alacağını düşünüyorum. Bu nedenle o sitelerin tıklanma sayısı azaldıkça piyasadan çekilmeleri uzak bir ihtimal değildir. Hayatın her evresinde dedikodu var; internet medyası bu olgunun dışında kalmıyor.
 süleyman karaca
 6 Ağustos 2008 Çarşamba 
Turktime Analize yaptığım ilk yorumuma ek olarak şunları da ilave etmek ihtiyacı duyuyorum: “Öğretilmişlik çaresizlik” duygusu kadar bir başka çarpık anlayış örneklemek istediğimde hep aklıma “ezberletilmiş paranoya”lar gelir. Özellikle de şu “Saldır Co!..” komutunu ikiletmeyen, serserivari tavır, yeter ki, komut, “sahibinin sesi” kaynaktan verilmiş olsun. Muhatabın kimliği, kişiliği, duruşu, birikimi gibi onun erdemini oluşturan tüm iyilikleri ve bütünlükleri/kemali harcanmak isteniyorsa, ağzından salyalar köpürten bu kudurmuş saldırgan yapının gönüllü elemanlarını aynı kaynaktan komut verilmiş olsun. “Şartlı refleksin” bu tipik örneği artık iş başındadır. Ciddi bir ortamda olmanın ilk ve temel olmazsa olmaz kuralı, ortamın adabına uymaktır. Uyulmadığında, ortamın ne ağırlığı ne ciddiyeti ne de değeri kalır. Bu olguyu somuta indirgemek gerekirse, bir haber sitesi müdavimi olmakla bir magazin sitesi müdavimi ya da marjinal grupların oluşturduğu sitelere takılmak arasında, akla kara arsındaki kadar fark vardır. Magazin ve marjinallerin oluşturduğu siteler konumuz dışı, üzerinde durmak istediğim, haber sitelerinde kendini gösteren “serseri” takımının buradaki varlığını sorgulamak. Amacım hiç kimseyi ismen mercek altına almak ve rencide etmek değil; hepimizin zaman zaman hataları olur ve faaliyet olan her yerde hata olabileceğini doğal kabul etmek gerektiğine inanırım. Bu inancım, yaptığı tüm faaliyetleri hata olanlarla ilgili. Böyle bir durumda ortaya çıkan tablo, ortamın, “sokak serserileri”nce abluka altına alınmışlığı duygusunu doğuruyor. “Sokak serseri”leri ne yapar diye kendi kendime sorduğumda; her önüne gelene sataşır, gasp ve hırsızlık yapar, kendinde olmayan her değeri aşağılar/gerekirse tükürür, tatminsizliğini/yetersizliğini kanıtlama adına gerekirse cinayet bile işler. Kullandığı tüm sermayesi; edepsizlik, hayasızlık, korkusuzlukla maskelediği korkaklık, hoyratlık ve kronik tatminsizlikle özetlenebilecek klinik bir vakadır. Onlarla muhatap olmak, seviyenizin tenkısata uğraması anlamı taşıyacağından, takınılması en doğru tavır; muhatap olmamak, onları yok saymaktır. Onlara taş atarsanız, sokak boyunca arkanızdan çemkirir dururlar; kemik atarsanız sizi define adası haline getirler, canları sıkıldıkça o adaya çıkıp ada sakinlerini tedirgin ederler.. Söyleyecek sözü olmayan çemkirmelerden medet uman zavallılardır onlar. Onların yaptıkları iş; sadece sahiplerine yandaşlık, amigoluk, magandalık değil, aynı zamanda kapı kulluğudur.
 süleyman karaca
 6 Ağustos 2008 Çarşamba 
Turktime imzası taşıyan bu analizdeki tespit ve temennilere katılmamak mümkün değil. Fikir namusu sahiplerinin tırnaklarıyla kazıya kazıya çıktıkları noktadan, bir kısım sapkın çıkarcının ya da tetikçinin oluşturduğu yozlaşmaya kurban edilmek, elbette kabul edilebilir, hazmedilebilir bir durum değil. O açıdan bu tespit ve temenniler demetiyle paralel düşen yakınmaya da hak verilebilir olması bir başka tarihi gerçekliği hatırlamayı da gerektiriyor; “iyi” ve “kötü” birbirinin doğal uzantılarıdır. Bu tarihi gerçekliği vurgulamak için Ehrimen ya da Hürmüz inanış felsefesine uzanıp kafaları bulandırmadan, söylemek istediğim şey şu: “İyi”lerin iyiliklerini korumada gösterecekleri sebat ve direnç, “kötü”lerin “karabatak” misali kafalarını çıkarıp gömmelerine aldırış etmeden, ama onların arzu ettikleri şirretliği ve çirkefliği onaylamayan, diklenmeyen ancak dik durabilen tavrı, geleceğe köprü olmayan sağlam ayaklarını oluşturacaktır. Bir başka gerçek, organize olabilme kabiliyetinin geliştirilmesidir; gerçeğin yalnızca gerçeğin ifadelendirilmesini hedefleyen internet medyasında; pislikten, çirkeflikten, tetikçilikten beslenmeyenlerin oluşturacakları birliktelik arzu ettiğimiz dik duruşun omurgasını oluşturmalıdır. Ben bu konudaki teşebbüslerin daha da güçlendirilerek aktif bir organizasyona evrilmesini temenni ediyorum. Sverek okuduğum bir yazarın bugünkü yazısında bir Afrika atasözü yer almış; “Sular yükselince, balıklar karıncaları yer... Sular çekilince de karıncalar balıkları... Kimse bugünkü üstünlüğüne ve gücüne güvenmemelidir... Çünkü kimin kimi yiyeceğine,’suyun akışı’ karar verir.” Bu, hayatı daha doğru anlamamıza kılavuzluk edecek bilgece ifadeden hareketle, Turktime başta olmak üzere, bu sahanın cefakar kahramanlarına, suyu tersine akıtmaya uğraşmadıkları sürece, onun doğru yolunda akacağına inancımı ve başarı dileklerimi sunarım.
 Baki Karakol
 6 Ağustos 2008 Çarşamba 
Emekli gazeteci olarak, Türk Time'nin çağrısına; çağrısındaki feryada, haklılığa katlıyorum. Geleceğin gazeteciliği olan internet gazeteciliği, yalancı ve merdiven altı sitelerden derhal arınmalıdır. Bu arada; sanırım, yazıda geçen, "adres ve telefonlarını belirtecek kadar şeffaflıktan uzak..." ifadesinde küçük bir yanlış var; "belirtecek" sözcüğü, "belirtemeyecek" olacak. Bir küçük düzeltme de yapalım: "İnternet medyası" anlatımı yanlış; "medya" sözcüğü, bütün iletişim araçlarının ortak adıdır.

DİĞER HABERLER

Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Turktime