PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Başbakan'ın, 'Kod adı' dediği hediye; İhaleden sonra giden ELMAS!
Talat Atilla
YAZARLAR
26 Ocak 2014 Pazar

Başbakan'ın, 'Kod adı' dediği hediye; İhaleden sonra giden ELMAS!

Bir süre önce, Hizmet&Cemaat Hareketi Lideri Fethullah Gülen'e ait olduğu öne sürülen telefon görüşmelerinin kaydı internette yayınlandı.

Gülen’in avukatı, konuşmanın içeriğine itirazdan ziyade, özel hayatın deşifre edilmesine muhalefet şerhi koydu.

Bu doğru şerh, kamuoyundan beklediği ilgiyi göremedi.

Çünkü, Cemaat adına hareket ettiği kabul edilen, Cemaat’in içindeki aktif&derin yapı, geçmiş yıllarda bir çok mahrem görüşmeyi deşifre etti.

Bir vakitler, karşıtları tarafından bile, ‘Karınca ezmez’ olarak tanımlanan dini&sosyal bir yapı, her mahrem ses kaydının deşifresinden sonra, şuur altımızdaki “Acaba?” sorgusuna muhatap oldu.

Cemaat’in bu ses kayıtlarını kendi yayın organlarında ete kemiğe büründürmesi,

"Kuşku" bandını, “Yüksek Olasılık” skalasına taşıdı.

Bu mahrem kayıtlardan sorumlu olan devlet görevlilerinin, Cemaat mensubu olarak anılması da, "Kasetler Cemaat’in işi değil." diyenlerin ellerini zayıflattı.

Cemaatin 40 yılda biriktirdiği masumiyet algısı, ilk sosyolojik kırılmayı, bu mahrem konuşmaların aleniyete dökülmesiyle yaşadı.

Oysa Cemaat, belki kendilerinin bile tahmin edemeyeceği kadar mesafe almıştı.

Temiz yüzleri, suya sabuna karışmayan, derviş ruhlu mütedeyyin insanların, 'İman Kurtarma' gayretleri olarak görüldükleri için geniş bir kabul gördü.

MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a yönelik tutuklama denemesi, aslında Cemaat’in gerektiğinde sert hamleler yapacağını gösteren ilk karine olarak kayıtlara geçmişti ama bu tahlil nedense sağlıklı olarak yapılamadı.

Güç dediğimiz tılsım, kendisine bağımlı olan her faniye yaptığı, ‘Özgüven Patlaması’ oyununu, Cemaat'e de oynadı.

Yıllar önce başlatılmış, aylar önce bitirilmiş davalar, canlı yayın kameraları eşliğinde yürütülürken, diğer yandan hükümete yönelik eski mahrem kasetler yeniden servis edildi.

Sabih Kanadoğlu’na bile, “Mahremiyet ilkesi çiğnendi.” dedirtecek sürecin en ateşli savunucusu yine Cemaat oldu.

Operasyon öyle bir duruma geldi ki;

Başbakan’ın en yakın çalışma arkadaşlarından, Ankara Milletvekili ve Erdoğan'ın Başdanışmanı Yalçın Akdoğan’ın eniştesinin yaptığı iddia edilen usulsüzlük bile, eniştesinden yargı yoluyla şikayetçi olan Akdoğan’dan sorulmak istendi.

Süreçle senkronize hareket eden bir gazete, enişte yerine Akdoğan’ın fotoğrafını manşetten basarak, yapılan psikolojik harekata katkı verdi.

Ve Gülen’in bedduası, ‘manevi paydaşlık’ alanına atılmış bomba gibi patladı.

Manevi hassasiyetleri olan kesimde, “İsrail ve ABD’ye edilmeyen beddua, hükümete neden ediliyor?” sorusu yüksek sesle sorulmaya başlandı.

Tüm bu sürecin içinde, belki de en şaşırtan gelişme, Fethullah Gülen’in büyük patronlarla ortaya çıkan telefon konuşması oldu.

Bu çok önemli bir görüşmeydi;

Çünkü, Gülen’in telefonda konuştuğu, iş verilmesine katkı verdiği söylenilen patronların büyük bölümü ile manevi hassasiyetleri olan kesimin yıldızları hiçbir zaman barışmamıştı.

Hatta, muhafazakar kesimler için o patronlardan bazıları, düşman tanımlamasına girecek kadar sert bir duruşa sahipti.

Tüm bunlara rağmen, o telefon görüşmesiyle, Cemaat’in bu iş adamlarıyla özel hukuk geliştirdiği kanaati kendi tabanında bile realize edilemedi.

O telefon görüşmesinde en çok dikkat çeken konuşma, Gülen'le konuşan kişinin, "Uganda'dan ananas gelmiş, dostlarımıza onu gönderdim." kelimeleri oldu.

Ananas'ın bir kod adı olduğu kısa zamanda anlaşıldı ama Ananas olarak şifrelenenin, ne olduğu muallakta kaldı.

Başbakan Erdoğan'ın deyimi ile ananas, kod adı!

Kimi, "İhale kastediliyor" derken, kimi "Bildiğimiz ananas!" dedi.

Doğru olan şık ihaleydi ama bu da eksik bir doğruydu!

Ananas olarak şifrelenen materyalin adı; İHALE...

İhale alanlara da hediye olarak ELMAS gönderildi.

Sıradan bir elmas değil.

Büyük patronlara hediye olarak giden; büyüklüğü ve yapısından dolayı ananası andıran ELMAS!

Bu elmaslardan büyük patronlar ve önemli siyasetçilerin yanında, tanınmış bazı belediye başkanlarına da gönderildiği öne sürülüyor.

Yazdıklarım kısa sürede bir şekilde ortaya çıkar!

 

*Bu yazı Talat Atilla’nın Güneş Gazetesi’ndeki köşesinden alınmıştır…

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Misafir
 27 Ocak 2014 Pazartesi 23:49
Pazartesi 12:54, yaa ne demezsin, ben de uzay mekiğinin kaptan pilotuyum, "Ben de CHP'liyim ve sizi objektif buluyorum. Kadıköy gençlik kolları.. " çok inandırıcı...
 Misafir
 27 Ocak 2014 Pazartesi 20:03
Ergenekoncular aklanma derdinde AKP kutuları saklama derdinde...Vay zavallı ülkem.İLERDE AKP ERGENEKON el ele verecek derlerdi de zamanında inanmazdım...denize düştüler birbirlerine sarılıyorlar....YAZARIMIZI OBJEKTİF!!!!!!!!!!!!!!!! TARAFSIZ !!!!!!!!!!!!!!!!!!!!yazılarından dolayı okumak mı gerek!!!!!
 FRONTAL
 27 Ocak 2014 Pazartesi 16:09
Meğerse gülen kendine ananas cumhuriyeti kurmuş! Gündemden düşmüyor bu ananas kelimesi. Ananası çok severdim bu olaylardan sonra tiksindim. Gülen kendince filim çevirmiş. Fakat asıl filim Mart ayından sonra başlıyacak haberi yok.sayın yazarı tebrik ederim. Yine döktürmüş sayın Atilla . Esen kalın.
 CISS
 27 Ocak 2014 Pazartesi 15:58
AKEPE Hükümeti sözcüsü Hüseyin Çelik bu soruşturma ayyuka çıkınca televizyonlarda 75 milyonun karşısında neler söylemişti, hatırlayın; "bu aleni operasyonun yapıldığı ilk gün ülkenin kaybı 25 milyar liradır, oldu mu şimdi bu?". Yani demek istemişti ki "alt tarafı bir kaç yüz milyon götürdüğü söylenen bizimkileri görmezden gelseydiniz ya da bize önceden haber uçurup işin üzerini örtmemize fırsat tanısaydınız olmaz mıydı?". Talat Atilla da mazlum(!) AKEPE için hemen hemen aynı PARALEL YOLLARDA BERABER yürümekte:)) Bu değişimini ben de yadırgıyorum doğrusu. Belki de BÖYLESİ ÇERÇEVELİK(!) yazıları kaleme almak için kendince nedenleri vardır, ne bileyim:)) CISS!
 CISS
 27 Ocak 2014 Pazartesi 15:45
Bakan Çağlayana iş bitirmesini takiben Rıza Sarraf'ca hediye edildiği söylenen 700.000 TL lik kol saati de ANANAS larla mı bezeliymiş acaba?:)) CISS!
 Misafir
 27 Ocak 2014 Pazartesi 14:52
Gülay/cemaatle ilgili henüz uyanmış olup dün masumiyetlerini savunanlar için ne diyeceğimi bilemiyorum.Ha cemaat ha AKP ne farkları var??Bugün komplo denilen; TSK ve yurtseverlerin suçlandığı karalandığı dönemlerde; turktime ın yaptığı yayınları ile destek vermekti.Zamanlı,akitli yıllar.Kılıçtaroğlu,CHP asılsız belge ve iddialarla turktime yayıncılığı ile çok karalanmıştı.Rüzgar değişsin,yarın ne yapacaksınız bakalım??Tarafsızlıkmış, objektifmiş de turktime:))))Safmıyız,komik mi??:))))
 Misafir
 27 Ocak 2014 Pazartesi 13:00
İdeolojik SAPLANTI olmadan yaptığınız değerlendirmeler için teşekkür ederiz ama bazı konuları da teğet geçmeyin lütfen. Sevgiler...
 Misafir
 27 Ocak 2014 Pazartesi 12:54
Ben CHP'liyim ve sizi objektif buluyorum. Kadıköy gençlik kolları..
 Misafir
 27 Ocak 2014 Pazartesi 09:24
Size de yazik oldu Talat Bey, Keske objektifliginizi kaybetmeyip delilsiz iftiralari gercek gibi sunmasaydiniz. Yarin birgun gercekler ortaya cikinca iftira attiginiz insanlarin yuzune nasil bakacaksiniz?
 Misafir
 27 Ocak 2014 Pazartesi 08:40
Talat Atilla, ha gayret doğru yolda iktidara yakın pozisyonda devam edin. Bu arada geçenlerlerde Sümeyye hanımın da doğal sit alanında yapılmakta olan villalarla ilgili bazı ses kayıtları yayınlandı, şu anda Türkiye'den bloke edildiği için ancak VPN veya başka proxy çözümlerle girilebilen sitelerde yayınlanıyor. Böyle ses kayıtlarıyla ilgili de yazıp söyleyecekleriniz yok mu?
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Turktime