PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Kırmızı kitap açılıyor!
Talat Atilla
YAZARLAR
5 Kasım 2014 Çarşamba

Kırmızı kitap açılıyor!

Osmanlı İmparatorluğu döneminden bu yana en ünlü kitap, ‘Kırmızı Kitap’ oldu.
Toplumdaki genel kanı;
Halka açık olmayan bu kitapta, “Türkiye’nin güvenlik yasaları” yer almıştır.
Kırmızı kitabın tarihi, 1949 yılına kadar dayanıyor.
1949 yılında Devletin savunma stratejilerini geliştirmek için Ankara’da Milli Savunma Yüksek Kurulu oluşturuldu.
İlk kurul, 17 sivil ve Genelkurmay Başkanı’ndan meydana geldi.
1961 ihtilali ile Menderes’i deviren ordu, kırmızı kitabın harmanlandığı kurula, Genelkurmay Başkanı’nın yanında 3 kuvvet komutanını da alınca, 4 asker 8 sivil oldu.
1980 ihtilalinden sonra durum iyice askerin lehine gelişti.
1982 anayasası ile 10 kişilik kurulda, 5 asker 4 sivil ve 1 Cumhurbaşkanı şeklinde dizayn edildi.
Ve yakın tarihimizde siviller, MGK’da yeniden üstünlük sağladılar.
Kırmızı kitabın ana damarı, devletin bekasını sağlayacak önlemler alarak, milleti payidar kılmaktır.
Zaman zaman kırmızı kitaptan dışarıya sızmalar olduğu iddia edilse bile, devletin asıl kozmik bilgilerinin gün yüzüne çıkmadığı akla en yatkın teoridir.
Muhtemeldir ki, her devletin kendi dinamiklerine uygun bir kırmızı kitabı var.
Yine muhtemeldir ki, istihbarat savaşlarının önemli bir bölümü, diğer devletlerin kırmızı kitabında neler yazdığını öğrenmek üzerine kurgulanmıştır.
Türkiye’de dikkat çekici bir gelişme, çok da dikkat çekmeden yaşanıyor.
Devlet, belki de ilk kez mahrem bilgiler barındıran kırmızı kitaba hangi unsurların gireceğini alenen söyleme ihtiyacı duydu.
Devletin bu refleksini, karşı karşıya kaldığımız tehditlerin ciddiliği olarak  algılayabildiğimiz gibi, iç ve dış tehditlere karşı bir hodri meydan, bir özgüven patlaması şeklinde de değerlendirebiliriz.
Hangi pencereden bakarsak bakalım;
Devleti çözmek isteyen unsurlara karşı devlet mekanizmasının, tüm organlarıyla mücadele edeceği açık görünüyor.
Türkiye’yi tehdit eden dış ve iç unsurların, aldıkları yaraları onarmak için karşı bir taarruz başlatacakları aşikar.
Son dönemdeki kırmızı kitap söylemlerinin, bu hazırlık içinde olanlara karşı devletin, “Elini görüyorum” resti olduğunu düşünüyorum.

Talat Atilla/Güneş
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Misafir
 7 Kasım 2014 Cuma 00:33
daha önceleri hiç olmayan sansür ne hikmetse sadece 17:25 ile başlamış ve yine hikmetinden sual olunmaz, "ayarlanmış savcılar" eliyle 17:25 AKlandıktan ve hırsıza hırsız denmesi yasaklandıktan sonra, sansür sona ermiş akabinde cesur-rumuzlu-sırtısağlam sevgili yorumcu arkadaşlar aramıza katılmışlardır. Bu vesile ile 17:25 sayısının resmen MİLLİ UĞUR SAYIMIZ ilan edilmesini ve parelel-meridiyen-dörtköşe-yuvallak-tostopallak bilcümle şekillerin de yasaklanmasını can-ı gönülden teklif ediyorum.
 FRONTAL
 6 Kasım 2014 Perşembe 13:01
Bu sitedeki rumuzsuz yazan arkadaşlar var. Rumuz edinmekten aciz, korkak ve ne hikmetse bu insanlar rümüz edinip, sözlerinin arkasında duran yorumculara ileri geri konuşarak kendi acizliklerini kapatmaya çalışıyorlar. Burada eskisi gibi yorum yazmayışımın tek sebebi sık sık sansürlenip engellenmek . Kimse farklı birşey düşünmesin. Gülen'in militanları: artık partinizide kurdunuz bakalım mücadelenizi nasıl vereceksiniz. Pensilvanyada yaşayan zaat Cebrail parti kursa desteklemem diyordu:)
 Misafir
 6 Kasım 2014 Perşembe 04:58
AKEPE güvenlik kurulunun adını Milli Güvenlik Kurulu diye değiştirseler de durum değişmez, SEN-BEN-BİZİMOĞLAN tarzı bir hanedana hizmet ettikten sonra onun meşruiyeti tartışılır elbet. Eski ortak şimdi düşman da olsa aklı bağlanmamış her kişi görüyor. 17:25te partiyi savunamayıp arazi olanlar, AYARLANMIŞ SAVCILAR eliyle 17:25 AKLANINCA tekrar arzı endam ettiler, hoşgeldiler. Lakin, unuttuğumuz sanılmasın, AKKAŞIK olmaları için 17:25ten sonraki ON AY boyunca neden göremedik, bir anlatıverseler...
 FRONTAL
 5 Kasım 2014 Çarşamba 13:48
yüksek tutmak ve çözülmeyi yavaşlatmak için yoğun çaba sarfeden paralel medya "Kırmızı Kitap"ın şokunu yaşıyor. ‘Kırmızı Kitap’ masalı MÜMTAZ'ER TÜRKÖNE 21 Ekim 2014, Salı Zaman gazetesine yazdığı yazıyı okuyanlar ne demek istediğimi anlıyacaktır. Esen kalın.
 FRONTAL
 5 Kasım 2014 Çarşamba 13:45
Sayın Atilla ;Paralel yapı medyası ve yazarları MGK kararlarının açıklanmasının ardından toplumda algı yönetmek için Kırmızı Kitap'ın Anayasa'da yeri olmadığını dile getirerek hukuki olarak hiçbir hükmü olmadığını iddia etti. Paralel yapı ile mücadelenin artık bir devlet politikası olarak Milli Güvenlik Kurulu kararıyla kayıt altına alınması sosyal medyada da günün konusu oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Başkanlık ettiği Milli Güvenlik Kurulu'nu itibarsızlaştırmak, taraftarlarının moralini-
 Misafir
 5 Kasım 2014 Çarşamba 02:28
Sayın Talat Atilla, batı medyasında "satılmış gazeteciler" diye bir konu ve "Dr Udo Ulfkotte" diye bir youtube paylaşımı var, değinirseniz seviniriz.
 Misafir
 5 Kasım 2014 Çarşamba 02:20
hangi devletmiş bu? devlet diyebilmek için belli kuralların önceden konmuş olması ve o kurallara uyulması gerek. kendi koyduğu kuralları işine gelmediğinde "anında çiğneyen" tayyiban sultanlığına olsa olsa KABİLE denir. Olan devleti yok ettiklerini ne yapsanız saklayamayacaksınız. üstelik bunu, düne kadar kolkola iş gördükleri "paralel"lerle birlikte "yaptılar". şimdi üstüne "tüy" dikiyorlar.
 Misafir
 5 Kasım 2014 Çarşamba 02:03
"Devleti çözmek isteyen unsurlara karşı devlet mekanizmasının, tüm organlarıyla mücadele edeceği açık görünüyor." nasıl yani ? AKP kapatılacak filan mı ? yazıdan bir fok anlamadım ben.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Turktime