PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Sayın Başbakan Diyor ki, “Aydın Doğan Bana Dokunmasın da Kime Dokunursa Dokunsun!”
Talat Atilla
YAZARLAR
1 Temmuz 2010 Perşembe

Sayın Başbakan Diyor ki, “Aydın Doğan Bana Dokunmasın da Kime Dokunursa Dokunsun!”

Başbakan Erdoğan’ın metin dışında yaptığı tüm konuşmalar beni heyecanlandırıyor.

Hesapsız, kitapsız konuşuyor.

Türkiye’ye değil, evdeki dostlarına konuşur gibi…

Bu yüzden ciddi hatalar yapıyor.

Deniz Feneri konusunda Aydın Doğan’ı eleştirirken akıl almaz hatalar yaptı.

Şunu söylerken kulaklarıma inanamadım, “Bizim Doğan Grubu kadar maaşlı silahşörlerimiz yok”

Söylenecek laf mı bu?

Yeni Şafak, Star, Taraf, hatta Sabah yazarlarının bir bölümünü töhmet altında bıraktı.

En azından Ak Parti denilince akla ilk gelen yazarları istemeden de olsa fena köşeye sıkıştırdı...

Bu konuşmanın meali şu; “Bizim de silahşörlerimiz var ama, Aydın Doğan kadar fazla değil”

Kim haklı tartışmasına girmeden önce Erdoğan’ın bu potlarının seçmen üzerinde kendisine yine artı olarak döndüğünü de kayda geçirmeliyiz.

Ama, nereye kadar?

Bıkma sınırına çok yaklaştı Erdoğan…

Halk adamlığı tamam da, ya Devlet adamlığı?

Milletin şöyle bir refleksi var;

Erdoğan gibi içi/dışı bir liderleri bir süre başının üstünde taşıyor, sonra dönüyor ve ”İmparatorluk genlerinden” gelen, “Devlet kumaşını” göremeyince, “Hadi bana eyvallah” diyebiliyor…

Bir Başbakan, bir medya patronunu muhatap alır mı?

Hadi aldı diyelim;

Sana gününü gösteririm ha!” der mi?

Yapar…

Sadece yapar…

Erdoğan’ın bu tavrından Aydın Doğan belki de hak etmediği bir paye aldı.

Bu kadar sinirli bir Başbakan’a bakarak, “Yahu bu Aydın Doğan’da ne baş edilmez bir adammış. Erdoğan’ı bile çıldırttı” demezler mi? Demediler mi?

Şurası artık sırıtıyor…

AK Parti, Doğan Grubu’na, “Bana dokunma, seni idare ederim” diyor…

Bunun tartışılacak yanı yok.

İyi de… Diyelim ki, Başbakan’a dokunulmadı, ya millete dokunuyorsa Aydın Doğan!

İşte bu, “Bana dokunmada, kime dokunursan dokun” demektir…

Millet bir anlarsa…

 

Deniz yatağı

Deniz Feneri işi belli ki çok büyüyecek.

Deniz Feneri’nin eski Başkanı Uğur Arslan’dan, Bülent Arınç’a kadar Ak Parti’liler bile tepkili.

Muhalefetin şüphesi ya da arzusu (!) “Deniz Feneri, Ak Parti’yi kurduran finans gücü mü?” sorusunu somutlaştırmak…

Bireysel bir arıza olduğu belli.

Kurumsal yönleri var mı ona bakmak lazım.

Varsa, tüm yönleriyle ortaya eksiksiz çıkarılmalı.

Şayet yoksa, “Varmış gibi davranarak AK Parti üzerinde kılıç gibi sallanmamalı

Deneyimlerle görüldü ki, kılıçlar dönüp, sahibini vuruyor…

 

Bir anlasam…

Emek ve demokrasi birliği üyelerini televizyonlarda 12 Eylül darbesini protesto ederken gördüm.

Hoşuma gitti.

Dikkatlice baktım; sağ tandanslı tek bir sivil toplum örgütünü protestocular arasında göremedim.

Neden acaba?

12 Eylül’de en çok sıkıntıyı solcular çekti desem, tarih beni yalanlar.

Sağ/sol en azından eşit bir çileyi paylaştılar.

Ya da solcular bir parça fazla.

Anlamadığım bir başka husus şu; Solcular, bu kadar tepkili, hatta çalışkan bir tabana sahipken neden iktidar yüzü göremiyorlar?

Her yanımız paradoks dolu.

Şunu da anlamıyorum;

“Köleler ve krallar eşittir” diyerek bütün zamanların en devrimci duruşuna sahip İslamiyetle  Sosyal eşitlik” gibi muhteşem bir insanlık söylemine sahip sol, neden kucaklaşamıyor?

Ya da şöyle soralım; Sol, neden var? Sağ olduğu için mi? Ya da sağ neden var? Sol olduğu için mi?

 

Altaylı sorularınızı cevaplayacak

Okuyucularımız uzun zamandır Sevgili Fatih Altaylı ile röportaj yapmamızı istiyorlar.

Bize attıkları maillerden 150 civarında Altaylı’ya yöneltmemizi istedikleri sorular var.

Altaylı ile ilgili gelen maillerde eskiye oranla ciddi oranda beğeni grafiği yükselmiş.

En azından Turktime okurlarının…

Uzun zamandır Altaylı’ya, ayrıldığı patronları sert eleştirmesinden, vefasızlık iddiasına kadar bir çok eleştiri geldi.

Bu eleştirilerin önemli bir bölümüne geçit vermediğimiz için bize kızan, hatta Turktime okurluğundan ayrılan okurlarımız oldu.

Onlara haksızlar diyemem ama, her nedense Turktime okurlarının bir bölümü fazla agresif.

Bazen eleştiri ile hakaret ölçüsünü ayarlamakta sıkıntıları oluyor.

Fatih Altaylı’ya gönderdiği kızgın maillerine geçit vermediğimiz İdil Özgür isimli İstanbul’dan yazan okurumuz aynen şöyle yazmış; “Sayın Turktime editörleri; Fatih Altaylı ile ilgili eleştiri maillerime geçit vermediğiniz için size çok kızmış, hatta hakaret bile etmiştim. Ama zaman içinde şunu görmek hoşuma gitti ki; Fatih Bey, bir kişiyi, ya da bir kurumu eleştirirken isme değil, olaya bakıyor. Bu yüzden iyi ki bu eleştirilerime geçit vermemişsiniz. Yoksa, Fatih Beyin elini sıkmaya utanırdım

Fatih Altaylı’yı tutku derecesinde seven okurlarımız olduğu gibi, eleştirilerini muhafaza eden okurlarımız da var… Devrim Urgancı gibi… Urgancı aynen şöyle yazmış, “Sayın Turktime Editörü; 12 senedir Köln’de oturuyorum. Köln’ün Türkçe ismi kolonyadır. Hani her Türk’ün evinde olan serinleten kolonya. Fatih Altaylı’yı her okuduğumda içimi kolonya gibi serinletti. Oh, dedik. Ta ki, Erdoğan/Doğan kavgasında Erdoğan haklıdır” diyene kadar. Şunu dese anlardık; İkisi de haksız.”

Fatih Altaylı ile telefonda sözleştik.

Haftaya Turktime’da olacak.

Merak ettiğiniz tüm soruları cevaplandırmak için…

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Olmadı Altaylı!
 17 Eylül 2008 Çarşamba 
Gitmiş,yılların gazetecisi, gerçek atatürkçü yazarlardan degerli Melih Aşık abimize saçmasapan bir karşılık vemiş.. Dogrusu kendisini çok ayıpladık. Hem kendisinden daha kıdemli bir yazarın varlıgından haberi yok, hemde tvlerdeki erdogan misali kendisini eleştirene abuk sabuk ithamlarda bulunuyor.. bikısmı haklı konular olsada bu uslup bu saçma ithamlar niye? hemde çogu konuda nerdeyse kendisiyle aynı düşünen birine.. bu yanardonerliği ve uslubu yüzünden çok kan kaybediyor haberi yok! yazık..
 matador
 16 Eylül 2008 Salı 
süleyman karaca ajitasyonun dik alasını yapmış.. Uluslararası boyutu olduğu doğru. Çıkar çemberi kurulduğu da doğru. Denklemi kurabilmiş ama bu işin asıl sorumluları ve asıl kullanılanları korumaya çalıştıklarıdır. Bunu bal gibi biliyor olmalıydı aslında.
 tarihçi
 16 Eylül 2008 Salı 
Allahın işine karışmak hiç kimsenin haddi değil sayın ali eren. O en iyiyi ve en doğruyu bilir.
 Ali Eren
 15 Eylül 2008 Pazartesi 
Bülent Arınçı dinledik. Mecliste yaptığı uygulamalar ortada,odacı tayinleriyle bile uğratı bu adam. Ramazan ayında ,Allah biliyor bu insanlara ne yapacağını. Cenab-ı Rabbil alemin hakkından gelecek bunların
 tarihçi
 14 Eylül 2008 Pazar 
Zamanı geldiğinde o kişinin susturulması için kullanılıyor. Gidiş çok tehlikeli. En üst düzeydeki kişiden en alt kişisine kadar istihbarata meraklı herhalde bu kişiler. Kimleri kastettiğimi anlayan anladı.
 tarihçi
 14 Eylül 2008 Pazar 
Sultan İkinci Abdülhamid Han döneminde müthiş bir istihbarat ağı kurulmuştu ülkede. Buna jurnalcilik deniyordu. O dönemler normal haberler de jurnal diye niteleniyordu. Ama o öyle bir hal aldı ki ispiyoncular da çoğaldı. Bu devletin bekası için mi yapılıyordu tartışılır. Ama eğer bir kişi ispiyon da edilmiş olsa cezası hemen verilmekteydi. Fakat şimdi bakıyoruz birileri tarafından böyle bir ağ kurulduğu görülüyor ama suçlular kanuna teslim edilmiyor.
 SABRİYE,2
 13 Eylül 2008 Cumartesi 
İSTEĞİ TARAFA YAĞLI SÖZLER,İSTEMEDİĞİ TARAFA,HAKARETE VARAN VE KİŞİLİĞİ ZEDELEYEN SÖZLERİ SARFETMEKTEN ASLA GERİ ADIM ATMIYOR.KLENDİ TARAFINDAN YOLSUZLARI YOLSUZLUKLARI KANADININ ALTINA ALIP,TARAFINDAN OLMAYANLARI ADETA ÖLÜME SEVKEDER TAVRI ARTIK ANLAŞILIR GİBİ,VE ÇEKİLİR GİBİ DEĞİL.BU ADAM KONUŞTUĞUNDA,ADETA SİNİR HARBİ YAŞIYORUM İÇİMDE.AKLI BAŞINDA OLAN BİRİSİ MEDYAYI KENDİNE DÜŞMAN ETMEZ YADA BİLMEZ.HERZAMAN ONLARA İHTİYACI OLACAĞINI UNUTMAMALI.DAHA YAZILACAK ÇOK ŞEY VAR AMA BAZEN SUSMAK İYİ
 SABRİYE.1
 13 Eylül 2008 Cumartesi 
BİZİ YÖNETENLER,NEDEN ELEŞTİRİ KARŞISINDA HIRÇINLAŞIRLAR,NEDENMİ, KARŞI TARAF ZİHNİNDE ÇELİŞKİSİNİ,YALNIŞLIĞINI,ANLAYIPTA ANLAMAZLIKTAN GELDİĞİ İÇİN HIRÇINLAŞIRLAR.KENDİLERİNİ DEVLET ADAMI YERİNE DAHADA YÜKSEK GÖREN BU YÖNETİCİLER,BİLMEZLERKİ, ONLARI HALK SEÇTİĞİ İÇİN HALKIN EFENDİSİDİRLER.VE HALKIN DEDİĞİNİ YAPMAK ZORUNDADIRLAR.AMA MAALESEF ŞU ANA KADAR YÖNETİMLERDEKİ HİÇ BİR YÖNETİCİ, ERDOĞAN KADAR VURDUMDUYMAZ,HALKI VE MEDYAYI, TEHDİT EDER BİR TAVIR ALMAMIŞLARDIR.HEP BEN BİLİRİM EDASI VARDIR
 polatbey
 13 Eylül 2008 Cumartesi 
yolsuzluk kabullenilecek bir olgu değildir. dolayısıyla sende çalmıştın refleksine dayalı kavga yürüten akp ve yandaşları bu şekilde aklanacaklarını zannediyorlarsa yanılıyorlar. onların yaptıklarını (eğer varsa) yolsuzluk kavramıyla ifade etmek durumu masumlaştirmak olur. bu durum kutsal dinimizin kutsal kavramlarına karşı açılmış bir savaş, temiz milletimizin vicdanına atılmış bir kazık, islamı ve muslumanları kullanma olarak da isimlendirilebilir. ve de cesetleri bile bu topraklarda kalamaz.
 tarihçi
 13 Eylül 2008 Cumartesi 
Bir de şunu söyliyeyim. Osmanlı Meclis-i Mebusanında bulunan Ermeni mebusların bir çoğu Ermenilerin Taşnak ve Hınçak Partilerine mensuptular. Bu partiler ırkçı partilerdi. Fakat ne yazıktır ki bu mebuslar yaptıkları konuşmalarda kendilerinin sosyalist olduklarını söylüyorlardı. Yani solcu?
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Turktime