PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Tek şansımız kıyamet!
Talat Atilla
YAZARLAR
6 Ekim 2014 Pazartesi

Tek şansımız kıyamet!

Masumluk ve çocukluk arasındaki paralel ilişkinin bile zedelendiği bir yüzyılın içinden geçiyoruz.
Masumluğu aptallık, iyi niyeti zafiyet olarak gören yeni nesillere, eski kuşaklarında ayak uydurmasıyla hayat giderek daha fazla zorlanıyor.
Meta fetişizmin ve yabancılaşmanın her gün yeniden üretildiği bir dünya’ya eski bayramları anlatsak ne olur, anlatmasak ne olur?
İhtiyaçlar, arzu, düş ve gerçeklerin birbirine karıştığı bir gezegeni selamlamak bile çoğu zaman içimizden gelmiyor.
Dünya, geçmiş yüzyıllardan daha kapsamlı bir dönüşüme şahitlik yapıyor.
Eskiden de kafamız karışıktı ama hiç değilse çalışırdı.
Akıllı olmakla kurnaz olmak arasındaki fark, kutsandığından bu yana gezegenimizin tadı tuzu kalmadı.
Başka bir gezegen bulunursa, oraya da zenginler gideceğine göre, dirimiz de ölümüzde yine bu gezegende kalacak.
Her baharda ertelenen vuslatlarımızı sabır kumaşıyla örsek de, takatimiz bir yere kadar.
İnsan, kıyamet artık kopsun istiyor.
Eskidende her şey eskiydi ama eskiyecek kadar zamanı olurdu.
Eskiden ne güzel cahildik.
Her şeyi bilen insanları tanımamak ne güzeldi.
Kömür sobasında kızarmış ekmek kadar lezzetliydi hayat.
Kar yağardı şehrin üstüne.
Soba borularından gelirdi sıcak.
Kalleşliğin bile bir raconu vardı.
İnsan, artık kıyamet kopsun istiyor.
Evli evine, köylü köyüne gitsin diye…

*Bu yazı Talat Atilla'nın Güneş Gazetesi'ndeki köşesinden alınmıştır...
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Misafir
 7 Ekim 2014 Salı 15:01
zarif bel hareketleri mi bunlar? gemicik su almaya başlayınca mı böyle oluyor? makalenin en dibindeki "yıldız"lı ifadenin kaldırıldığını göreceğimiz günler çok uzak değil. Tekrar eski mevzilere dönüşün peşrevleri mi desek yoksa "cüzdan'dan vicdan'a geçiş" hazırlığı mı? ne kadar inandırıcı olduğu ayrı bir makale konusu. belki de BASKI VE ZULÜM ALTINDA BASIN AHLAKI konulu bir doktora çalışmasının "örnek olgu"su olacak.
 Misafir
 6 Ekim 2014 Pazartesi 17:24
ecel ile emel aynı anda yere atılan iki taş misali. Biri uzağa yuvarlanır, biri yakına düşer. Emel uzak, yakın ecel, isteğine erişemeden bulur bizi. ama ne yazık ki kimileri bunun farkında değil. şimdiki zamanda herkes kendi menfaati için çalışıyor. herkes birbirini harcıyor. yazık halimize! çok yazık!
 Misafir
 6 Ekim 2014 Pazartesi 11:32
Talat Bey: Hayata bakışınız :"Baş eğmeziz edaniye dünyayı dun için Allah'adır itimadımız tevekkülümüz." diyen şair gibi olursa kıyametler kopsa siz sarsılmazsınız..Yeter ki edaniye baş eğmeyelim.
 Misafir
 6 Ekim 2014 Pazartesi 11:09
İnsan ölünce kıyameti kopmuş olur.Büyük kıyameti beklemeye gerek yok.Önemli olan ölmeden Hakkın rızası Rızalaraysa naşşş diyebilmek.Deni dünya için denilere baş eğmemek...
 Misafir
 6 Ekim 2014 Pazartesi 10:12
Çok beğendim
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Turktime