PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Gazeteci Tuzak Kurar mı?
Talat Atilla
YAZARLAR
8 Mart 2011 Salı

Gazeteci Tuzak Kurar mı?

Vakit darlığından yazılarımı sık sık güncelleyemediğim için özür dilerim. Biliyorum; mazeretin bir anlamı yok ama yine de bir özür borcum olduğu açık.

Bir önceki yazımla ilgili değerli yorumcu dostların eleştiri ve onaylarına teşekkür ederim. Her bir yorumdan, şu ya da bu şekilde istifade ediyorum ancak;

Bazı yorumcu dostların yorumları eleştiri sınırlarını zorluyor.

Yazı yazan kişi açık bir hedeftir. Yorumcu; bilinmeyen x arkadaş.

Görünmediğiniz/görünemediğiniz bir yerlerden hakaret etmekten daha kolay ne var?

Beni kendi yerinize koymanız anlamanız için yeterli.

Yani; Sütre gerisinden açık hedefe ateş etmek çekici ve kolaydır.

Neyse…

Meramımı anlatamadığım okurlarıma şunları söylemek isterim;

Cumhuriyet kurulduğundan bu yana şu ya da bu sıfatlarla; seçilmiş iradenin önüne geçmek, yönetmek ve etkilemek için oluşturulmuş yapılar her zaman oldu.

Bu yapıların tetiklediği unsurların darbelerin önünü açtığını Cumhuriyet tarihine göz atan herkes rahatlıkla görebilir.

Buraya kadar sanırım itiraz eden hiç kimse olmaz.

Türkiye’nin ikiye bölündüğü nokta; Ergenekon böyle bir yapı mı, yoksa böyle bir yapının varlığı bahane edilerek Türkiye dönüştürülüyor mu?

Açık söyleyeyim;

Ben dahil bir çok kişinin kafası fena halde karışık.

Sabah yaptığımız analizle, ya da iç sesimizle, akşam yaptığımız analiz arasında bile derin bir çelişki var.

Düşünen, gören, hangi taraftan olursa olsun militan bir yapıya teslim olmayanlar için tabi…

Bombalara, belgelere, şahitlere baktığımızda, “Evet ya, böyle bir illegal yapı varmış ve bu yapı sivil siyasetin düşmanıymış” diyoruz.

Bazı içeriye atılanlara baktığımızda da, “Yoksa, yanıldık mı?” diye içimiz içimizi yiyor.

Kişisel düşüncemi defalarca aktardım;

Şimdiye kadar ele geçirilen belgeleri yok hükmünde görmek mümkün değil.

Türkiye’nin defalarca darbenin kıyısından döndüğüne dair kuvvetli emareler var.

Buraya kadar tamam.

Tamam olmayan şu;

Örneğin; Nedim Şener’in darbeye katkı verdiğine; aklımız, vicdanımız ikna olmuyor.

En basit deyişle;

Eline kalemden başka bir şey almamış, şiddeti övmemiş, yazı yazarak hayatını kazanan tanınmış bir gazetecinin darbecilerle beraber olması nasıl mümkün olabilir?

Bunun aksi ispat edilirse elbette düşüncelerimi gözden geçiririm ama şu andaki görüntü;

Farklı düşünceye sahip gazetecilerin sindirildiği kuşkusudur.

Kuşkunun olduğu yerde, “Güven” bağdaş kuramaz.

Daha da ötesi;

Hüküm giymemiş sanıklar nasıl olurda yıllarca içeride yatarlar?

Peki, yarin suçsuz bulunurlarsa, şimdiye kadar içeride yattıklarının kaybını kim telafi edecek? Ya da edebilirler mi?

Uygulamadaki eksikliklerin giderek artması içeriğin de sorgulanmasının önünü açabilir!

Akla/vicdana sığmayan uygulamalar insanların zihinlerinde domino etkisi yapabilir!

Ergenekon davasının en az belgeler kadar önemli olan kritik süreci budur.

Şu tez masada hala diri olarak ne yazık ki, duruyor;

Gazetecilerin bir bölümü iktidarı devirmek ya da kendi iktidarlarını oluşturmak için illegal işler yapıyorlar

Şu son örneği nasıl görmezden gelebiliriz?

Odatv muhabiri İklim Bayraktar’ın Deniz Baykal’ın hakimiyetinde bulunan televizyonu almak için Baykal’a tuzak kuruyor, Baykal’a tuzak kurmak için destek istediği CHP lideri Kılıçdaroğlu’na da tuzak kurarak gizlice konuşmaları kayda alıyor.

Dünya’nın hiçbir ülkesinde böyle bir gazetecilik tarzı yok.

Tuzakla gazetecilik yapan bir anlayışın perde arkasını, nerelerden güç aldığını merak etmeyeniniz olabilir mi?

Bırakın gazeteciliği;

Asgari etik kurallara sığmayan bir davranış bu.

Tuzak içinde tuzak.

Niye?

Bir televizyon sahibi olmak için!

Bir televizyon kurmak için aynı dünya görüşünde olduğu insanlara bu tuzağı reva görenlerin, kendi görüşlerinde olmayanlara neler yapabileceğini merak ediyorum doğrusu…

 

 

 

 

 

 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Misafir
 20 Mart 2011 Pazar 19:51
Bazı şeyleri kendimiz büyütür kendimiz küçültürüz. İklim Bayraktar'a gzeteci diyerek gazereciliği. Bahsettiğiniz tv ye de tv diyerek televizyonculuğu küçük düşürmeyin. Onlar üzerinden yrumda bulunmak sizi hiç bir doğruya götürmez. hanımefendi kendi çapını ortaya koymuş. Bir zamanlar sizin çok yazdığınız sonradan soyadı bile değişen 3 kez partisi değişen milletvekili Reyhan hanım üzerinden milletvekilliğini değerlendirmek gibi bir şey bu. Kötü emsal olmaz.
 Misafir
 15 Mart 2011 Salı 22:34
14 milyon kitabı kaç kişi okuyor muşşş.türkiyede kitap okuma oranının doğrusunu ben sana yazayım öğren.on milyonda bir kişi yılda bir kitap.türkiye ortalaması bu.türkiyenin dünya sıralamasındaki literatürüde bu.dünya sonuncusu.
 Misafir
 14 Mart 2011 Pazartesi 17:56
Norveç, Avrupanın kişi başına hasılatı ile en zengin ülkesidir ve 5 milyon nüfusu ile yıllık okudukları kitap sayısı 25 milyondur. Türkiye gelir sıralamasında arka sıralarındadır ve 73 milyon nüfusu yılda yaklaşık 14 milyon kitap okunmaktadır. Norveçte bir kişi yılda 5 kitap, Türkiye'de beş kişi bir kitap okumaktadır. Bu nedenle Norveç gazeteleri okuyucuna bilgi, Türk gazeteleri "akıl" verir. İşte bizim hikayemiz. Harmanı yel, okumayanı gazeteci döndürür. Üstelikte "fırıldak" misali.
 Misafir
 14 Mart 2011 Pazartesi 10:20
Dün Ergenekonun Medya ayağının mensupları "yürüdü".Yürüyüşün yansıttığı manzara çok ilginçti.Polis kaydındaki Fotoğrafın İNCELENMESİ ile ortaya çıkan manzara,Ülkenin yıllardır Medya diye, hangi ODAKLAR tarafından manipülo edilmeye çalışıldığı açıkça ortaya adeta dökülüverdi.Bizim sokakta yürüyen medyanın % 80 ni,İşçi Partili,TKP li,Dhkp-c ve pkk lı malüm yapının mensubu imişler.Bu yapıyı kurumunda istihdam eden Ntv nin bağlı olduğu kurum,ilgi ile takip edilmelidir.
 Misafir
 13 Mart 2011 Pazar 14:01
Yorumcu arkadaşlara sorarım.Başta irtica.org olmak üzere KARA PROPAGANDA yapan 50 in üzerinde TÜRKÇE siteyi,kim hangi AMAÇLA kurdu?.Bu sorunun cevabını herkes araştırıp bulsun.Diğer bir soru,İsrailin "arka ODA" ında yazan Rafael Sadi isimli yazar,Gemi baskını ile ilgili yazısına istinaden,"İsraili aklamam suçmu" derken ne anlatıyordu? Rafael Sadi isimli FAŞİST,Filistinli bebeklerin öldürülmesini savunurken,"Onlar şimdi bebek,İsraile saldıranlar da bir zamanlar bebekti" derken sizce ne anlatıyor?
 Misafir
 13 Mart 2011 Pazar 05:47
Eger bu yargiya guveneceksek, biri bana gazeteciligin sinirlarini zorlayan ve saydiginiz bircok uygunsuz eylem ve soylemin faili olan iklim bayraktar'in disarida ve nedim sener ve digerlerinin iceride oldugunu anlatmasi gerekiyor. yarginin da en az gazeteciligin tabi oldugu kurallar gibi bir etik kurallar butunu ve gorev tanimi vardir. Elinde silahi olanin darbesine karsi cikinca, sirtinda cubbesi olanlarin da darbesine karsi cikmak da gerekmiyor mu?
 Misafir
 12 Mart 2011 Cumartesi 09:25
"Soner Yalçın beğendiğim bir gazetecidir. Yandaşlara, beslemelere benzemez... Soyadı gibi yalçındır. Kaya gibi adamdır. Desteğimiz onun arkasında olacak." diyen şahısın ataları, sözde Horasandan çıkmışlar yola,Konyada vermişler mola,oradan dağılmışlar sağa sola ve Dersim Dağlarının eteklerinde Ermeni köylerinde sarılmışlar sağa sola....Soner Yalçını okudum da.."Kaya gibi adamım mış" demişti ya...
 Misafir
 11 Mart 2011 Cuma 16:22
Bir PARTİ düşünün ki,Millete TUZAK kuranlarla,rakiplerine TUZAK kuranlar,hatta eski Genelbaşkanlarına Tuzak kurmuş kişiler aynı listelerde el ele vermişler,Yüce TÜRK Milletinin HUZURUNA çıkacaklar.Tuzakçılar LİSTESİNE,Türk Halkının YÜZDE KAÇI oy verecek sanıyorsunuz?İklim hanım ile,Kılıçtarın 40 dakikalık "MUHABBETİNDE" neler konuştuklarını,İklim hanımın O.Faruk isimli bir yargıç ile yaptıkları telefon SOHBETİNDE resmi kayda geçirilmiş.CHP ye oy verecek olanların yarısı sandığa gitmeyecek.H.T.
 OWLEYE
 11 Mart 2011 Cuma 13:06
ABD kızgın maşa ile dondurma servisi yapılmayacağını anlamaya başladı..Bir mecmua taifesi yarattıkları devin dişlerini çekmekle mevcut..bir diğeri de çürük dişleri beyaza boyamakla..Tekrarlanan mizansenlerden sonra söylenecek söz.., intikam dürtüsü adalete , insanlığa ve devlete iyi hizmetin ön koşulu olmuşsa havanda kalem kırmanın manası da kalmammıştır..
 Misafir
 11 Mart 2011 Cuma 12:59
genel baskan ve yardimcisi bu islere hazirsa neden olmasin.ustelik kime karsi,kendilerini bu duzeye serefle tasiyan insana karsi.boyle firildaklarin dondugu yerlerde,devreye girecek kontrol mekanizmalarinin calismamasi veya olmamasi uzucudur.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Turktime