PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Şu belgeye bakar mısınız Sayın Bakan?
Talat Atilla
YAZARLAR
25 Mart 2013 Pazartesi

Şu belgeye bakar mısınız Sayın Bakan?

 

 

Sağlık Bakanlığı’nda, akıllara durgunluk veren, neresinden tutsanız elinizde kalan, tuhaf  olaylar zinciri kesintisiz şekilde yaşanmaya devam ediyor. Bakanlık, birçok hastanesini çeşitli nedenlerle işletemezken, Yenimahalle’de kiraladığı binayı stopajlarla birlikte aylık 350 bin, Urankent’teki binaya yine stopajlarla birlikte 180 bin lira civarında kira ödüyor.  

Yani, Sağlık Bakanlığı yalnızca iki binaya her ay yarım trilyon boşuna para akıtıyor.

 Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kiralanan İkiz Kuleler aylarca boş kaldıktan sonra bu binaya hastanenin yalnızca satın alma birimi taşındı. Bu bilgiyi kamuoyu ile paylaştıktan sonra Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Nihat Tosun binanın süratle doldurulması talimatını verdi. Bu telaş bile durumu anlatmaya yeterli. 

Belgesini bastığım İkiz Kuleler’in Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kiralanmasında, Bakanlık yetkilisi ya da hastane başhekimi yerine, konuyla hiç ilgisi olmayan başhekim muavininin imza atması tam bir şark kurnazlığı. Çünkü, önceki başhekim bu imzayı atmayınca görevinden uzaklaştırılmıştı. Her şeyden öte taşınmaz malların devri yapılamaz. Yenimahalle Devlet Hastanesi, Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne bağlı bir hastane değil. Bu yüzden oranın kiraladığı bina, bu hastaneye devredilemez. Türkiye’de bu yolla kaç binanın, hangi yöntem ve ne kadara kiralandığını, bu talimatları hangi Bakanlık bürokratlarının verdiğini, Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı Denetim uzmanları araştırmalı. Bu binaların ihtiyaçtan kiralanmadığı ortada. Daha önce yazdığım ameliyat robotlarının akıbeti belli ki nazik bir konu, hiçbir yetkiliden tık yok. Robotların izahını yapamayanlar, bu iki binanın neden kiralandığını izah edebilirler mi? İşine geldiğinde, hastaya taktığı çivinin hesabını doktordan soran Bakanlık, yalnızca iki hastaneden her ay giden yarım trilyonun hesabını sormayacak mı?

Başbakan Tayyip Erdoğan, en yakın kurmaylarından, eski Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ı boşuna görevden almış olamaz. Belli ki, Akdağ’ın bazı bürokratları yaramazlık yapıyordu. Çark, bürokratlarla döner. Yeni Bakan Mehmet Müezzinoğlu, eski Bakan’ın kadrosuyla çalışıyor. Ne değişti peki?

 

 

Kötü kokular!

Yazılarımda zaman zaman dikkat çektiğim belediyelerden birisi de Ankara’nın büyük belediyelerinden Mamak’tır. Geçen hafta bu belediyeye yolsuzluk operasyonu yapıldı. 50 civarında kişi gözaltına alındı, 4’ü tutuklandı. Gözaltına alınanlardan 20’si müteahhit! Polisler operasyon için o anda belediyeyi ziyaret eden üst düzey iktidar parti yöneticisinin çıkmasını beklediler! Hiçbir gazete bu operasyonu yazmadı! Ne rezil bir basınımız var değil mi?

Neyse... Mamak Belediye Başkanı Mesut Akgül’ü aradım. Akgül, gelen ihbarı polisle birlikte takip ettiğini ve bu operasyonu kendisinin yaptırdığını iddia etti. Bu doğru da olabilir ama operasyon 5 gün boyunca niye kamuoyundan saklandı? Başkan Akgül kabul etmiyor ama en yakın yardımcılarının da gözaltına alındığı söyleniyor. İmar ve mali işler de yolsuzluk yapılması ciddi bir konudur. Zaten imar ve mali işlerden daha önemli bir alan yok.

Akgül’ü tanırım. Mütevazi ve hoş sohbet bir başkandır. Kusura bakmasın ama yerel seçimlerin yaklaştığı bu süreçteki gelişmelerin Başbakan Erdoğan’ın gözünden kaçacağını sanmıyorum. Bu operasyonun ve çeşitli konularda etrafında biriken bazı algıların izlerini dibinden kazımazsa, bundan sonra değil başkan, meclis üyesi bile olamaz. Kendisini kurtarmaya hükümete yakın iş adamlarının da, Melih Gökçek’in de gücü yetmez. 

Acı ama hormonsuz gerçek budur. Ankara’nın yerel yönetimlerini ve Mamak’ı izlemeye devam edeceğim.

 

 

Şaşırtan telefon!

Geçen hafta kaleme aldığım, “50 milyon Nasuhi Güngör’e emanet” başlıklı yazıma siyaset ve medya dünyasından bir miktar telefon ve mail geldi. Arayanlardan kişisel husumetleri olanları bir kenara ayırıyorum. Bunlarla işim olmaz. Tanıyanlar da bilirler, kişisel husumetlerimi köşeme aksettirmem. TRT TÜRK yayın yönetmeni Nasuhi Güngör’le de kişisel bir husumetim hiç olmadı. Aksine, serinkanlı duruşunu ve analiz yeteneğini beğenirim. Ayrıca kendisiyle tanışıklığımız da vardır. Neyse... Konumuza gelelim.  Ben en çok şaşırtan telefon, İktidar partisine mensup tanınmış bir siyasetçiden geldi. Telefondaki sorusu şuydu;

Devlet, Devletin 50 milyonunu,  Devletin bir kanalının başına gelen Nasuhi Güngör’e emanet etti diye yazıyorsunuz ama3 sene önce yolsuzluk soruşturması nedeniyle gözaltına alındığını da yazınıza eklemeniz gerekirdi. Yani, yolsuzluk soruşturmasında ifadesi alınan bir gazeteciye, 50 milyon emanet edilir mi?”

Milletvekilinin sözünü ettiği gelişme 26 Nisan 2010 tarihinde gerçekleşmişti.  AKP’li Etimesgut Belediye Başkanı Serhat Kemal Yılmaz’ın yolsuzluk yaptığı gerekçesiyle tutuklandığı süreçte Nasuhi Güngör, Yılmaz’a, usulsüz işlerde yardımda bulunduğu iddiasıyla ifadesi alınmıştı.  Davanın nasıl sonuçlandığını bilmiyorum ama beraat etmese böyle bir atama gerçekleşmezdi diye düşünüyorum. 

Dip not: Başbakan Erdoğan’a yakınlığı ile bilinen söz konusu Milletvekili, önce ismimi yazabilirsin dedi ama birkaç saat sonra arayarak, “İleride açıklarsın.” dediği için şimdilik kaydıyla adını açıklamıyorum…

 

Basında neler oluyor?

 

Şifon: Bacak ve göğüs dekolteleriyle röportajlar yaparak, gazetecilik yaptığını zanneden sözde sanatçılara acıyor, onlara bu imkanı veren yöneticilere de üzülüyorum. Basın tarihi, bu uygunsuz gazetecilik faaliyetlerine alet olanların şifonunun çekildiğine  mutlaka şahitlik edecektir.

 

Zeyrek Havası:

Ankara’da son zamanlarda hangi taşı kaldırsam, altından Radikal Ankara temsilcisi Deniz Zeyrek çıkıyor. Bazen gazete yöneticileriyle ilgili bir kulisin, bazen meslektaşlarının, bazen de bu satırların yazarının dedikodusunu yapmakla meşgul. Sanırım kaldıramayacağı yükü omuzlamasıyla, yani temsilcilik göreviyle başlayan bir huy… İlacı şimdilik yok!

 

Uzan röportajının perde arkası:

Takvim Yayın Yönetmeni Ergün Diler ve Ankara Temsilcisi Mehmet Çetingüleç’in Cem Uzan röportajı başarılı bir gazetecilik eylemiydi ama perde arkası bildiğiniz gibi değil! Anlatalım; Cem Uzan’la röportaj işini Milliyet’ten Aslı Aydıntaşbaş ve Takvim’den Mehmet Çetingüleç ayarladılar.

Fransa’ya beraberce giderek, aynı gün röportajı yapacaklardı. Çetingüleç’e, Ergün Diler “beraber gidelim.” dedi. Aslı Aydıntaşbaş’a da Milliyet’in yayın yönetmeni Derya Sazak, “İkinci tutanak vakası yaşanır.” gerekçesiyle izin vermedi. Mesele budur.

 

*Bu yazı Talat Atilla’nın Güneş Gazetesi’ndeki köşesinden alınmıştır…

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Misafir
 30 Mart 2013 Cumartesi 22:32
yazıyı buldum kısa zamanda yorumlayacağım.Doğan cım sevgilerimle
 TOTEM
 30 Mart 2013 Cumartesi 17:01
Hali kalmadı,Hala keser sap naraları atanlara hatırlatmamdır keserde döndü sapta hemide hesapta şimdi hesap veriyorsunuz ve bu hesabınız ahirette de devam edecek.Kul hakkı yemek,zulm etmek büyük günahtır ama tabi sizlerin din imanla işiniz olmadığı için size manitu sizi korusun demek en doğrusu olacaktır.Genelde merhametli bir insanım dağda öldürdüğümüz Pkk lılara bile üzülürdüm ancak bu iğrenç yapının elemanlarına hiç üzülmüyorum hatta yaptıklarının karşılığının daha ağır olmalı bence.
 TOTEM
 30 Mart 2013 Cumartesi 16:58
Tutuklanıp ekip otosuna bindirildiğinde Sinan Aygün kafasını cama vurarak beni Başbakan yapacaklardı diyormuş! Bu çete herkese vaatler verir devlet biziz derler hak hukuk ve adalet umurlarında değildir.Onlar için heryol mübahtır,onlar için insanlar piyon ölümler rakam Ülke ise çöreklenecek taht demektir.Bazen ben merak ediyorum acaba çevremizde var güçleri ile Hükumete saldırıp birilerinin emir erliğini yapanlara ne vaadetmişler acaba ama benden uyarması bu çetenin artık bir tepsi börek yapacak
 manitu
 30 Mart 2013 Cumartesi 12:53
Dünyada bu böyledir.Yeşili korumaktır amaç.Eğer İstabul,Kocaeli gibi arazisi ufak yerleşim birimlerinde gelişme DİKİNE OLUR.Meraklı olunduğundan değil yeşili korumak içindir.Bir yandan yeşilin anasını belliyorsun,diğer yandan bu cümleleri kullanıyorsunuz.Hangi tarafınız doğru?
 manitu
 30 Mart 2013 Cumartesi 12:50
Hükümetin başı"Bursalıları türbelerine kadar yeşile aşık eden o manevi ruhtur.".Allah,Allah,hangi Bursa bu.Benim bildiğim Bursa da yeşil alan ne kadar kalmış.Bu arkadaş belediye Başkanlığı yaptı değil mi?Başka bir cümlesi de şu"Ben yüksek bina inşa etmeyi doğru bulmuyorum. Yüksek binalar inşa etmekle insanları topraktan uzaklaştırıyoruz.Bizim mimarimizde bu yok.".İŞTE YÜKSEK BİNAYA KARŞI OLDUĞUNUZ İÇİN YEŞİL ALAN KALMADI.ULUDAĞA ÇIK DA BAK BAKALIM OVADA EVLERİN DAMINDAN BAŞKA NE GÖRECEKSİN?
 TOTEM
 28 Mart 2013 Perşembe 15:58
Ben bir okurum ve sitenin taraflı davrandığını bazı okurlarına sınırsız özgürlük verirken bazılarını kısıtlayıp sindirdiğini düşünüyorum . ve bu düşüncemi dillendirmeme bile izin verilmiyor. Resmen taraflı davranılıyor.Buraya yazdığım onlarca yorum çöpe gitti!Ne yapayım peki eğer bende herşese saldırırsam kırktane farklı rumuzla yazarsam o zaman site kriterlerini yerine getirmişmi olurum? Lütfen artık okuyucunuza saygı gözterip kendinizi bir yargılayın.
 TOTEM
 28 Mart 2013 Perşembe 14:32
Enteresan!!Totem rumzu ile okadar yorum yazdım çöpe gitti giriş yapmayı unutup yazdığım yorum yayınlanmış! 13 26 daki yorum bana ait eminim editör farketseydi yayınlşamazdı:)
 Misafir
 28 Mart 2013 Perşembe 13:26
Türkiye iyi yerlere gidiyor bunu biliyorum ama bazılarının meçhule gittiği gün gibi aşıkar zira semptomlar bunu gösteriyor.Bende aklımı korumaya çalışıyorum bu arada zira yitirilince insanın ne hallere düştüğünü görünce insanın içi ürperiyor:))Türkiyenin kredi notu yükseliyor,İsrail tarihinde ilk kez bir devletten özür diledi Ülkemde artık silah sesleri kesiliyor ve bu durum bazılarını üzüyor ne enteresan değil mi?
 Dkapkiner
 27 Mart 2013 Çarşamba 21:33
bir birimizi kandırmayalım arkadaşlar,bir meçhule gidiyoruz.Ve iyiye doğru gitmediğimizi göre göre niçin benden bir takım kalıplaşmış slogan(!)larla iyimser olmamı ve sonunu bilmediğim ve başında da hiç ama hiç güvenmediğim birisi başındayken desteklememi beklersiniz.DESTEK BİR TARAFA GELECEĞİ DÖNÜK KORUNMA HAKLARIMI SAKLI TUTUYORUM BEN.
 Dkapkiner
 27 Mart 2013 Çarşamba 21:30
Vallahi eğer ben kast ediliyorsam vallahi kimseye kızmıyorum.Bu konuda geçmişi iki de bir tartışmaya açmak geleceğinizi olumlu mu olumsuz mu etkiler onu düşünmeye çağırıyorum.Bugün ortada Türkiye'nin geleceğini şekillendirecek bir gerçek var,bunu yaşıyoruz.Yani"ABD nin kullandığı PKK nın ağırlıkla şekillendirdiği gelecekteki adını bile şimdiden söyleyemeyeceğiniz bir ülkede yaşayıp yaşamama isteğini konuşuyoruz.ÖRNEĞİN TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN ADININ YARIN DA AYNI OLACAĞI GARANTİSİ BANA KİM VERİR.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Turktime