PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Başbakan Hiç Bu Kadar Kızmadı!
Talat Atilla
YAZARLAR
27 Mayıs 2013 Pazartesi

Başbakan Hiç Bu Kadar Kızmadı!

Kısa süre önce Başbakan Erdoğan’ı çok sinirlendiren bir gelişme yaşandı.

Her şey Ankara Ticaret Odası (ATO) seçimleri öncesinde bir grup iş adamının Erdoğan’ı ziyaret etmesiyle başladı.

TOBB üyesi işadamları, yaklaşan ATO seçimleri öncesinde, kimin başkan olacağı konusunda Başbakan’ın fikrini sordular.

Başbakan, “Salih Bezci dışında kim başkan olursa olsun. Bizim parti dahil, kimseyi de seçime karıştırmayın. Meclis üyeliği için de bir kişilik önerim var” dedi.

Makamdaki herkes, senkronize bir şekilde, “Emredersiniz efendim” dedi.

Bu görüşmeden kısa bir süre sonra AKP Genel Merkezi ve AKP Ankara İl Başkanlığı da ATO meclisine birer üye önerdiler.

İlk şok gelişme, “Salih Bezci’yi istemiyorum” diyen Erdoğan’a rağmen Salih Bezci’nin aday olmasıyla yaşandı. Tam bu sırada sürpriz bir hamle gerçekleşti.

Mustafa Deryal, ATO Başkanlığı için adaylığını açıkladı ama seçimi Salih Bezci aldı.

Son anda adaylığını açıklamasına rağmen, Bezci’nin 108, Mustafa Deryal’in 78 oy alması, Deryal’in arkasının sağlamlığına veri olarak gösterildi.

Üçüncü şok gelişme, ATO meclis üyeliklerinde yaşandı.

Başbakan’a rağmen ATO Başkanı olan Bezci ve arkasındaki güç unsurları, Başbakan Erdoğan’ın önerdiği kişiyi de ATO meclis üyeliğine almadılar.

Yalnız bu da değil. AKP Genel Merkezi ve İl Başkanlığı’nın önerdiği kişiler de meclis üyesi seçilemediler.

ATO’ye üye seçilenler arasında eski Ankara Belediye Başkanvekili Seyfi Saltoğlu ve ANFA Genel Müdürü Ferhat Öztürk olunca, Başbakan Erdoğan’a mazeret söyleyeceklere gün doğdu.

Başbakan’a, “Efendim, Bezci, Melih Gökçek’e güvenerek aday oldu. Gökçek’in eski ve yeni iki personeli de üyeliğe seçildiler. Sandıklarda da hile yapıldı” denir.

Bu sözlere hiddetlenen Başbakan, “Hile yapıldıysa ne duruyorsunuz kardeşim? YSK’ya başvurup seçimleri iptal ettirin” yanıtını verir.

Bu gelişmelerden kısmen haberdar olan ATO Başkanı Salih Bezci, hemen Ankara sokaklarını, “IMF’ye borcumuzu sıfırlayan Başbakan Erdoğan’a teşekkür ederiz!” afişiyle donattı ama yetmedi!

YSK, ATO seçimlerini iptal etti!

 

Kocaoğlu AKP’den aday gösterilsin!

Aziz Kocaoğlu İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday gösterilmelidir ama CHP’den değil AKP’den. Çünkü AKP onun hakkını ödeyemez.

Birincisi; 2011 Genel Seçimleri öncesi İzmir’in etkin bir CHP’li siyasetçisi ile TV kameraları önünde yaptığı sinkaflı kavga...

Bu kavga esnasında ilgili milletvekiline, “Seni aday gösterenin de...” diyerek Kılıçdaroğlu’nun karizmasını çizmesi...

Bu olay CHP’ye İzmir’de en az bir milletvekiline, ülke çapında CHP’nin en az 2-3 puan kaybetmesine neden oldu.

İkincisi; son çıktığı SKYTÜRK TV programında, “Binali Yıldırım’la ilişkilerimizde en ufak bir sorun yok” diyerek. Yıldırım’ın kentin projelerini kendi bakanlığıyla ilgili olsun olmasın, belediyenin de bazı projelerini takip ettiğini belirten Kocaoğlu, sık sık konuştuklarını, bürokraside aksayan işleri Bakan Yıldırım’la çözdüklerini söylemiş olması.

Üçüncüsü; Başbakan’a sık sık teşekkür etmesi. Bir açılışta kendi liderini geri plâna itip Başbakan’ı öne çıkarması.

Dördüncüsü ve en önemlisi; 190 kişiyi Diyarbakır’ın, “Belediyenin önünde başka bir bayrak daha olsa ne olur!” diyen, PKK’ya yardım ve yataklıktan yargılanan Baydemir’in ayağına götürerek, AKP/BDP’nin “Barış projesi”ne can suyu vermesi.

 

Sen şu Bahoz’a bak!

İmkânım olsa, Birgün gazetesi yazarı Ertuğrul Mavioğlu’nun, PKK yöneticilerinden Bahoz Erdal’la yaptığı röportajın şu satırlarını tüm medyada yayınlamak isterdim.

Suriye Rojava bölgesi doğumlu Bahoz Erdal, Birgün Gazetesi’ne şöyle konuşuyor;

Suriye’de silahlı çeteler var. Suriye’ye silahın bulaşmasını hiç istemedim!”

Vay canına!

Türkiye’yi silahla kan gölüne çeviren PKK’nın Suriyeli yöneticisi Bahoz Erdal, memleketi olan Suriye’ye silah bulaşmasını istemiyormuş!

PKK yöneticisi Bahoz Erdal’ın bu sözlerinden sonra, “PKK, Kürtlerin temsilcisidir” diyenler tekrar düşünmeyecekler mi?

Bakın; PKK’nın iki numarası, Türkiye’deki Kürtlerin değil, doğup-büyüdüğü topraklar olan Suriye’yi koruduğunu kendi ağzıyla itiraf ediyor.

Bu sözler karşısında insanın kanı kurur!

Kansızlar hariç!

 

Makam odasına 4,6 milyon harcandı!

Önemli bir Bakanlığın mobilya iç dizaynı yenilendi. En pahalı ve lüks mobilyalar seçildi.

Bu mobilyalar için tam 12,6 milyon lira para harcandı. 8 milyonu Bakanlığın tüm binalarına, 4,6 milyonu ise yalnızca Bakanlık katına…

Vallahi günah! Billahi israf!

Dünyada gücüm yetmiyor. Ahrette şikâyetçiyim!

Dilekçem şimdiden işleme konsun!

 

 

Su uyur, Özkök uyumaz!

 

İfade gücü yüksek de olsa, zaman zaman kesilip saklanacak yazılar da yazsa, Ertuğrul Özkök, Türk medyasının en olumsuz rol modellerinden birisi.

Kendisinden etkilenen iki kuşak gazetecileri zehirleyen karadul örümcek, doğada kaybolmayan atık bir madde adeta…

Bakın; duvara yaslanmış haliyle bile düşmanları için tehdit edici bir güç olmaya devam ediyor.

Odası, arabası, maaşı, adamları hepsi yerli yerinde…

Milyonlarca dolarına rağmen Ankara’daki bodrum katına dönme korkusu ruh yapısını yeterince ele veriyor.

Fakat…

Yazılarıyla küllerinden yeniden doğsa da, röportaj ve kitaplarıyla 5. baharını yaşasa da, ben bir türlü Ertuğrul Özkök’e ısınamadım.

Bir insanın kafası hep mi karışık olur, hep mi kurnazlık düşünür?

Özkök’ün öyle…

İçimden, “Acaba Özkök’le ilgili ön kabullerim mi var? Yoksa, haksızlık mı yapıyorum?” derken, Özkök beni yine yanıltmadı.

Bakın şarap limitini aştığı bir gün yakın dostuna neler anlatmış Ertuğrul Özkök…

Belki kısa zaman da olmayabilir ama en kötü orta vadede, belki seçimlerden sonra, Aydın Doğan’ın ya da kızlarının talimatıyla değil, binlerce vatandaşın omuzlarında alkışlarla yeniden koltuğuma oturacağım.

Elinden tuttuğum gazetecilerden bir ikisi dışında beni kimse satmadı.

Kaç kişi değişti gazetede?

Enis (Berberoğlu), Metehan (Demir), yazı mı yazıyor?

Ya da doğru soru yazabiliyorlar mı?

Belki beni aşamıyorlar?

Birileri utanmadan geçmiş manşetlerimle hala beni eleştirebiliyor.

Yahu, Enis (Berberoğlu) bugün görevinden alınsa, akılda kalan tek bir manşeti mi var?”

 

*Bu yazı Talat Atilla’nın Güneş Gazetesi’ndeki köşesinden alınmıştır…

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 TOTEM
 2 Haziran 2013 Pazar 22:20
Ben sayın Atillaya kişisel bir meramımı anlatıyorum ama burada oluş sebebi sadece bana laf yetiştirip saldırmak olan kişi her yorumuma cevap veriyor.Gülüm bak ben sayın Atilla ya hitaben birşey soruyorum yani sen konu dışısın Lütfen her söze atlama tabi eğer Sayın Atilla seni kendisine vekil tayin etmediyse:)
 Misafir
 30 Mayıs 2013 Perşembe 11:18
10:38, o eşitlik ilkesi herkese mi uygulanacak yoksa sadece AKPKKnın savunmanlarına mı? Herkese ise, neden AKPKKnın borazanı gazeteler, sanıkların savunmalarını yayınlamıyor, bir zahmet onların sayfalarında da aynı teranelerini yayınlat da millet eşitlik nedir görsün.
 TOTEM
 29 Mayıs 2013 Çarşamba 10:38
Siz burada herkesi kıyasıya eleştirme hakkına sahipken benim mesela sayın Turanı,Sayın Dündarı ve başkalarını eleştirme hakkımı elimden almanız doğru mu? Sayın Atilla size hak olan herşey banada haktır çünkü anayasamızın eşitlik ilesi vardır editörleriniz ve dolayısı ile siz anayasanın eşitlik ilkesinizi lehinize ihlal ediyorsunuz.Sizlerden tek istediğim adil olmanız.Haklarımı çiğnememeniz ve eşitlik ilesine uymanızdır.Sizce çok şeymi istiyorum?
 Misafir
 28 Mayıs 2013 Salı 19:31
sayın talat atilla yazılarınızı takip ediyor ve beğeniyorum,ancak ANKARA TİCARET ODASI yazınızı okudum son cümle YSK SEÇİMLERİ İPTAL ETMEDİ KEŞKE BAŞBAKANIMIZ ÇOK FAZLA KIZSAYDIDA SEÇİMLERİN TAMAMI İPTAL OSAYDI seçimlerin yalnızca 64. meslek gurubu seçimi iptal oldu diyorumya keşke YSK araştırsa hepsini iptal eder neler var neler tüccarlara olmaları gereken yerlerde oy kullandırmadılar dolanbaçlı bahanelerle icralarla alınan aidatları makamı korumak için ilanlar veriliyor çok yazık
 Misafir
 28 Mayıs 2013 Salı 19:15
Demek bugün Ankara caddelerinde gördüğüm ATO'nun "başbakana minnettarız" afişlerinin sebebi hikmeti buymuş. Teşekkürler Talat Bey. Bu tip şeyler benim midemi kaldırıyor, yani teşekkür afişleri...
 Misafir
 28 Mayıs 2013 Salı 16:24
bu salih bezciyi gazetede resmini görsem budur diyemem,yani tanımıyordum,taki bu habere kadar.bu salih bezci ne yürekli adammış arkadaş.babakana rağmen ato'ya aday olup seçiliyor,herşeyi göze almış,gözü kara bir adam.gerçi ımf ile ilgili başbakana yağlama yıkama yapmış ama olsun,bir zamanların mağduru,şimdilerin mağrur ve tek gücü,padişah,kral tayyip istemezüm demesine rağmen başkan seçilen salih bezci kral adammış vesselam.ama işlediği günahının ceremesini 7 sülalesi ödeyecek bunu bilmiş olsun.
 hulya
 28 Mayıs 2013 Salı 10:58
Türkiye'ye zarar vermek isteyenlerin kullandığı enstrümanlaramı kızalım yoksa zarar vermek isteyenleremi? Türkiye'ye zarar vermek isteyen,ortadoğu bataklığına çekmek isteyen,tutunacak sağlam kök bırakmayıp denize düşen yılana sarılır misali kendisine bağımlı bırakan kim? ABD başta olmak üzere tarihte bu topraklarda gözü olanların masum olduğuna inandırmak bu vatana kötülük değilmidir?
 Misafir
 28 Mayıs 2013 Salı 10:53
Talat Bey, barış süreci elbette bir günde başarıya ulaşmayacak bu bir süreç.AMA bir gazeteciyseniz bu ülke insanını tanıyorsanız ülkenin bölünmeyeceğini de bilirsiniz.BÖlünmek isteyen vatandaş niye AKP ye oy veriyor BDP ye vermiyor?Siz çok taraflı değilsiniz ama net de değilsiniz .Net olmakla fanatizmi kastetmiyorum.Hep Türkiyeye yıllardır giydirilen DELİ GÖMLEĞİnin Ustalarına Sincan TANKÇILARINA sessizsiniz hem de Barışı ayrıntı cümlelerle vuruyorsunuz...
 hulya
 28 Mayıs 2013 Salı 10:10
Sn.Başbakan'ın asker askadaşları kadrosunda değilseniz isterse alem-i cihan olun ne fayda:) İşte Demokrasi bunun için vazgeçilmez derecede önemlidir.Demokrasinin olması gerektiği gibi işlemesinin önüne geçenlerin kimler olduğunu göstermek muhalefet partilerinin görevidir.
 hulya
 28 Mayıs 2013 Salı 10:02
Bir Belediye'ye baskın olduğunda nasıl Belediye Başkanı'nın bağlı olduğu partinin tabiri caizse yüzü kızarıyorsa; Belediye Başkanı da bağlı olduğu parti nin ulusal programları yüzünü kızartsa dahi uymak zorundadır. Aksi halde Belediyelerin partilere bağlanmasının ne anlamı kalır?
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Turktime