PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
İnşallah hep iktidarsız kalırsınız!
Talat Atilla
YAZARLAR
13 Mayıs 2013 Pazartesi

İnşallah hep iktidarsız kalırsınız!

TBMM üyeleri ve Bakanların bir bölümünü tanırım. Bazılarıyla dostluklarım da vardır ama komisyondan geçen “Ultra kıyak” kanunundan sonra içimden, tüm vekillerle teması sıfırlamak geçiyor. Trafik cezaları yazılmayacakmış, bir kez vekillik yapanların sülalesini ölünceye kadar bu millet doyuracakmış. Vs. Vs. ile devam edip gidiyor bu vicdansızlık. Halktan gelen tepkiler üzerine; CHP, MHP ve BDP kanundan imzalarını çekmekle kurtulacaklarını mı sanıyorlar? Hadi canım sende! Tepki olmasa imzaları kalacaktı!

Bu imtiyazlara, vicdanları titremeden evet diyenlerin tepkiler üzerine geri çekilmeleri siyasidir, stratejiktir. Bu “Vicdan turnusolü”nden iktidar gibi muhalefet de kararak çıkmıştır. Bu millet, yine ve yeniden görmüştür ki, iktidarın muhalefetten, muhalefetin iktidardan farkı yoktur.

Yalnızca ağalar ve marabalar vardır.

Uzun iktidarlar vicdan zehirlenmesi yaşarlar. Bu iktidar da fazlasıyla zehirlendi. Ben, “Gitsinler de, biraz değişiklik olsun” istiyordum ama bu muhalefet için değmez.

Bu, o kadar ağır bir suçüstü halidir ki, ömrümün sonuna kadar TBMM’de bulunan partilere gönül kapımı açmayacağım. Allah’tan dilerim ki, iktidar da, bu muhalefetin tamamı da ömür boyu iktidar yüzü görmesin! Amin…

 

Demokrasiye bak!

Yakında İstanbul Sanayi Odası Başkanlığı seçimi var. Başkan Tanıl Küçük, “Son dönemim” demesine rağmen yeniden adaylığa hazırlanıyor. 13 yıldır koltukta oturan Küçük’ün eşi  Sedef Küçük de CHP İstanbul Milletvekili…

Tanıl Küçük’ün 13 yıl içinde eşini vekil yapmaktan başka hafızalarda kalan tek başarısını hatırlamıyorum. Bu tablo giderek CHP’de gelenek haline gelmeye başladı. Aydın Sanayi Odası Başkanı Ercan Çerçioğlu’nun eşi Özlem Çerçioğlu da CHP’nin Aydın Belediye Başkanı. Yönetimi halka yayalım derken, bazı özel ailelere tanınan imtiyazı hiç kimse bu millete demokrasi diye yutturamaz. İktidar partisi de bu yönden farklı değil ama isminde “halk” olan bir partinin, “seçkinlere” teslim olmasını seçmen unutmaz.

Sahi, bu millet, “ölüm/sıtma” ikileminden nasıl kurtulacak?

 

Kayıt sürgünü!

Ankara Onkoloji Hastanesi çalışanlarından Nursel Dilekçi’nin; amirlerini dövmek, habersiz ses kaydı almak, küfretmek, 300 gün işe gelmemek gibi müfettiş iddialarıyla, Ankara’dan İzmir’e tayini çıkarıldı. Önce Alsancak Göğüs, ikinci gün Bergama’ya sürüldü.

Müfettiş raporunda yer alan, “Nursel Dilekçi’nin amirleri kendisinden korktukları için Dilekçi’nin her dediklerini yapıyordu.” ifadeleri ise tam bir komedi.

Şayet bu doğru ise sürülmesi gereken Dilekçi değil, amirleridir. Devletin yasalarından değil Dilekçi’den korkmalarının nedeni neydi acaba? Nursel Dilekçi amirlerinin yaptığı bazı usulsüz eylem ve konuşmaları kayıt altına almış. Üstelik bu kayıtlarda amirlerinin Dilekçi’ye ettikleri galiz küfürler de var ama müfettiş beyi bu usulsüz eylemler ve küfürler hiç ilgilendirmemiş. Umarım savcılık konuyla ilgilenir. Dilekçi’yi sürgüne gönderen kayıtların ucu, Onkoloji Hastanesi’nden başlıyor, Sağlık Bakanlığı’nda üst düzey bir bürokrata uzanıyor.

Bu bulgur, daha çok su kaldırır!

 

Pimi çekilmiş!

 

Geçen haftalarda TRT Haber’in ‘neler oluyor’ isimli programının konuğu Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu idi. Davutoğlu, TRT Haberin patronu Ahmet Böken ve TRT TÜRK’ün patronu Nasuhi Güngör’ün sorularını yanıtladı. Bu programı ancak geçen günlerde internetten seyredebildim. Programdaki bir tuhaflık dikkatimi çekti. Nasuhi Güngör, programın başında bir kez ekranda göründü, daha sonra neredeyse kadraja hiç girmedi. TRT’deki dostlarıma bu tuhaflığın nedenini sordum. Anlattılar!

Ahmet Böken’in programına Nasuhi Güngör son anda ve Böken’in istemi dışında katılınca, TRT Haber editörleri Nasuhi Güngör’ü kadraj dışına itmişler.

Öğrendiğime göre Güngör ve Böken arasında ciddi bir psikolojik savaş varmış.

Kimin haklı kimin haksız olduğunu bilecek kadar detaylara hakim olmadığım için bu konuda yorum yapmayacağım ama TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin, Böken ve  Güngör’ü acilen barıştırmazsa problem büyüyebilir. Bombanın pimi çekilmiş çünkü!

 

Obama konuştu!

Geçen hafta Beyaz TV Koordinatörü Osman Gökçek’in Erdoğan belgeseli hazırladığını yazmıştım. Belgesele harcanan paranın 3,5 milyon olduğunu yazmıştım ama yapılan masraf, 3,5 milyon dolarmış. Erdoğan belgeseli, Ankara Altınpark’tan Ferda Yıldırım’ın sunumuyla canlı yayınlanacak. Erdoğan’ın çocukluğundan bugüne kadar geçirdiği süreçlerdeki en flaş konuk kim olacak biliyor musunuz?

Sıkı durun; ABD Başkanı Obama

Başbakanlığın girişimleriyle Beyaz TV Obama ile Erdoğan belgeseli için görüşmeyi başarmış. Bu arada geçen haftaki yazımdan sonra Osman Gökçek, “Bu bilgiyi Talat Atilla’ya kim sızdırdı?” diye çalışanları tek tek sıraya dizmiş.

Oysa bu proje, şu ya da bu şekilde bir başarı. Bu telaşının nedenini anlamadım?

 

Her Dem Erdem

Adana Milletvekili ve Sağlık Komisyonu Başkanı Prof.Dr. Necdet Ünüvar’la yaşamım boyunca toplam 2 kez görüşmeme rağmen, yeni çıkardığı, “Her Dem Erdem” kitabını okuyunca, yıllardır kendisini tanıyor hissine kapıldım.

Kısa ve özlü anlatımla derlediği kitabından beğendiğim birkaç aforizma seçtim…

Ölüm bize çok yakın, kanıt için etrafa şöyle bir bakın… Mutlu olmak isteyen zengine değil, dengine baksın… Kaydettiğini kaybetmezsin… Hemen ‘hayır’ deme, bakarsın bir ‘hayır’ vardır… Gerçek dostunu iktidarda değil, darda anlarsın… Öneminiz arttıkça riskiniz artar... Sinirli olmak sınırlı olmaktır…

 

Boş çerçeve

Bir türlü yazmaya fırsatım olmadı ama geçtiğimiz ay Murat Ülker’in Bedri Baykam’a ait, boş bir çerçeveye 125 bin dolar vermesini hala aklım almıyor. Tuvalde tek bir fırça darbesi olsa, tahta çerçevenin kenarları altın, yakut olsa, belki, sanata ödenmiş bir para diyebiliriz ama 125 bin dolar sadece bir odun parçasına gitti.

Yani, hiç kimse, “Sen sanattan anlamıyorsun” masalını bu satırların yazarına yediremez. Peki, neden diyeceksiniz? Arz edeyim

Bu bir muhafazakâr kompleksidir. Bu bir, “Bana yobaz demesinler.” telaşıdır. Bu bir, “Muhafazakârlar nasıl olsa bu yaptığımı anlamaz, karşı mahalle de beni içine alır!” korkusunun belgesi, tiyatronun daniskasıdır.

Bu, aslında çok şeydir!

 

*Bu yazı Talat Atilla’nın Güneş Gazetesi’ndeki köşesinden alınmıştır…

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Misafir
 3 Temmuz 2013 Çarşamba 15:36
yani oduna 125bin dolar vererek,kendini kabul mü ettirdi. bak DIA da içki yok diye sızlanmalar başladı.odununu aldığın adam kim.harika çocuk bedri baykam. azılı bir kemalist laik..odununa 125bin dolar verdiysen, çorabına,donuna ne verirsin sen yahu. babanın kemikleri sizlamada galiba.o oduna verdiğin parada senin mahallen saydığın insanların da hakkı var. bakalım nasıl ödersin aşağıda.aşağıda gavita mı ne.. o çikolata geçmiyor ha bilesin.(hursit dilaver wahsibatılıco)
 Misafir
 15 Mayıs 2013 Çarşamba 09:07
Yetmiş milyonun hakkı yok.Kimse kendisini kandırmasın.Bu düşünce kaosa neden olur.O zaman devletten maaş alan herkes için geçerli olur ki yanlıştır.Sonra nerede durmayı düşünüyorsunuz ve nerede yeter denilecek?
 Misafir
 15 Mayıs 2013 Çarşamba 08:53
Bir hakkın helal edilebilmesi için o hakkın kişinin kendisine ait olması gerekir, doğru. Mesela milletvekilleri kendi işletmelerinde kazanıyorlarsa veya özel sektörde patronları veriyorsa bu çoğunluğu pek ilgilendirmeyebilir. ANCAK MİLLETVEKİLLERİ MAAŞLARINI DEVLETTEN ALIRLAR. Yani burada yetmişiki milyonun hakkından bahsediyoruz. Üstelik gerekçesiz olarak, başka ülkelerde bulunmayan başka hakların da tanınması söz konusu.
 hulya
 14 Mayıs 2013 Salı 14:55
125 bin tl'ye daire alınır...Bu işde başka bir şey var;Bence olay şöyle gelişti M.Ülker bey Bedri bey'i sevmiyor bu belli,Bedri Bey'in sergisine gitti küçümser gözlerle baktı hiç bir şeyi beğenmedi Bedri bey'i acıtmak içinde tam çıkarken boş çerçeveyi gördü fiyatını sordu,Bedri Bey'de resimleri değilde boş çerçevenin fiyatını sorunca kırıldı doğal olarak.O sergi resim sergisi,çerçeve satış yeri değil ki bedri Bey'de almasın diye 125 bin tl dedi adam zengin inat değilmi aldı:) hepsi bu.
 hulya
 14 Mayıs 2013 Salı 14:34
Bu yazıya yorum olarak ne yazılabilir ki? Koca koca Milletvekillerimiz gelecek derdine düşmüşken,seçen bilgilenmesin diye eğitim allak bullak yapılmışken seçilende kendini haklı sanırken,iş ahlakı yerle bir olmuşken,birileri Erdoğan'ı filozof sanırken,kitap okumak iyidir deyip boş çerçeveyi Bedri bey niye satışa koymuş? Ülker'ci niye sevmediği adamdan onu almış? Boş çerçeve niye o kadar pahalıymış? Bir şey anlamadım doğrusu.
 Misafir
 14 Mayıs 2013 Salı 11:06
Helal etme konusu yanlış anlaşılmaktadır.Kişi kendine ait bir hakkı helal eder veya etmez ama kendisine ait olmayan bir hakkı helal etmiyorum diyemez.
 Ooof of
 14 Mayıs 2013 Salı 09:43
mesele ülkerin alması değil, baykamın satmasıdır. Ülkerin bisküvisini yemiyorum diyen ADAMın satacak malımda yok demesini beklerdim. Bu arada ülkeride tebrik ederim, 125 bin dolara sadece bir tablo almamış oldu. Adam ayrıca becerikli, memleketteki tüm marketleri alıp içkiyi yasaklıyor. yakında efesi ve mey içkiyide alıp sirke ve kolonya fabrikası yapacakmış diye duydum.
 Misafir
 14 Mayıs 2013 Salı 08:56
Milletvekillerine bu millete rağmen sağlanan ve gelişmiş demokrasilerin HİÇBİRİNDE bulunmayan hakları savunanlar, ya eski ve yeni milletvekilleridir, ya da onların birinci derece yakınlarıdır. Milletvekilleri hem gerekenin, hem de oran olarak Batı ülkelerindeki meslektaşlarının çok üzerinde maaş almaktadırlar. Haydi görevi süresince sağlananları sineye çektik diyelim. Ama kendisi ve sülalesine ölene kadar sağlananları maalesef ölene kadar helal etmemiz mümkün görünmüyor.
 Misafir
 14 Mayıs 2013 Salı 06:28
Siyasetçi üzerinden siyasi parti eleştirisi ve sivilleşmeye zarar verir.Nihayetinde işin doğruluğa karar verecek olan sandıkta halktır.Kıyak söylemiyle eskinin meclisin itibarına hiçe alan yaklaşımı arasında pek fark göremiyorum.Milletvekili maaşları sanki çokmuş gibi gösterilir oysa ki gerçek öyle değildir. Ve hiçbir milletvekili maaş için kıyak için bu göreve talip olmaz çünkü milletvekilleri üstlendikleri yükün ağırlığını iyi biliyorlar.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Turktime