PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Büroma Böcek koyan bir Profesör'dü!
Talat Atilla
YAZARLAR
27 Aralık 2012 Perşembe

Büroma Böcek koyan bir Profesör'dü!

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, “Beni 1 yıl önce dinlediler.” açıklaması bazı çevrelerde tereddütle karşılandı. Bence, Başbakan bu konuda blöf yapmıyor. Çünkü, muktedirliğine gölge düşüreceğini bile bile, “Dinlenildim, derin devleti bitiremedim.” diye dert yanması, çok darda kalmadıkça Başbakan’ın yapabileceği türden bir açıklama değil. Belli ki, kendisi için dünden ziyade bugün, risk faktörünün daha fazla olduğunu düşünüyor. Riski yaymak, kendisi için tehlikeli gördüğü odaklara, “Peşinizdeyim!” mesajını verme ihtiyacı hissediyor.

Başbakan’ın bu açıklamasından sonra benim de başımdan 1 yıl önce geçen, o dönem üzerinde fazla durmadığım bir dinleme olayını yazmaya karar verdim.  Şunun için; Başıma gelen bu dinleme olayının Başbakan’la aynı dönemde gerçekleşmesi, o dönem içinde belki de devlette yapılanan organize yapının ortaya çıkmasına katkı verebilir.
Olay şöyle gelişti;
Bürokrat bir arkadaşım, “Görevinden haksız bir şekilde el çektirilen bir profesöre yardımcı olur musun?” deyince, ben de, “Mağduriyeti belgeli ise elbette.” yanıtını verdim.
Söz konusu Profesörle tanışıklığımız böyle başladı. Mütevazı ve hoş sohbet görünüyordu. Üstelik mevcut belgelere göre de haksızlığa uğramıştı.
Elimden geldiği kadar yazıyla katkı vermeye çalıştım. O dönem minnet duygusu olarak düşündüğüm, bugün farklı bir yere koyduğum, geliş-gidişleri çoğalmıştı.
Hatta aramızda bir ahbaplık bile meydana gelmişti. Sohbet sırasında birkaç kez, Ankara’da telefon dinlemeleri konusunda yetkili bir müdürle samimi olduğunu, bu müdürle değişik konularda birbirlerine karşılıklı katkı verdiklerini söyleyince, kendisinden huylandım ve araya mesafe koydum.
Hatta mesai arkadaşlarıma, “Ben yokken gelirse, içeri alın ayıp olur ama yüz vermeyin.” dedim.
Bir süre sonra çalışma ofisime geldiğimde, kendisini odamda otururken buldum.
Soğuk ve mesafeli davranınca kısa süre sonra kalkmak zorunda kaldı.
Tam kapının önüne geldiğinde, elinden bir şey düşürdü. Panikle eğilip aramaya başlayınca, bu telaşın nedenini öğrenmek için ben de eğildim.
Profesörün yere düşürdüğü fotoğraflarından bildiğim böcekti.

Telaşla yerden böceği alarak uzaklaştı. Şaşkınlığımı üzerimden atar atmaz, Google’a girip, gördüğüm objeden emin olmak istedim. Evet, bu bir dinleme böceğiydi. Bu yakalanmanın verdiği korkuyla bir daha yanıma uğramadı ama Ankara sokaklarında bu şahsı görmeye devam ediyorum.

 

Sanki misilleme!

11. TÜBİTAK Bilim, Özel, Hizmet ve Teşvik Ödülleri töreni dün saat 11:00’de Çankaya Köşk’ünde yapıldı. Ödüller ev sahibi Cumhurbaşkanı Gül tarafından verildi. Aynı saatte Başbakan Erdoğan Ankara Sanayi Odası’nın (ASO) düzenlediği 49. Yıl başarı ödülleri törenine katıldı. Geçtiğimiz senelerde Çankaya Köşk’ünde yapılan aynı törenlere Başbakan Erdoğan da katılırdı ama bu sene başka bir etkinliğe katıldı. Kısa bir süre önce Türkiye’nin ilk keşif yerli uydusu Göktürk-2 törenine Gül’ün çağrılmaması dünkü fotoğrafı daha da ilginç bir hale getiriyor. Bakanların yarısı Gül’le köşkte, diğer yarısı da Başbakan’la Sincan’daki törendeydiler. Acaba Cumhurbaşkanı Gül misilelleme olsun diye Başbakan Erdoğan’ı TÜBİTAK törenine çağırmadı mı?
Yoksa, Gül çağırdı da Başbakan Erdoğan mı gitmedi?

Gül ve Erdoğan artık çok da gizlenemeyen aralarındaki psikolojik savaşı bir an önce bitirmezlerse, bu ve benzeri değerlendirmelere daha çok maruz kalırlar.

 

Bak sen!

Ankara Esnaf ve Sanatkarları Odası Başkanı Mehmet Yiğiner Ankaragücü Başkanlığı’na aday olmuş. Bir Kemal Sunal komedisi gibi. 2 araba dolusu korumayla gezen, Ankaralılara yaptığı taksi zammını, ‘bekleme zammı’ kılıfıyla gizleyen bir esnaf yöneticisi, Ankaragücü’ne başkanlık yapacakmış. Yiğiner bununla da yetinmemiş, bu konuda Melih Gökçek’ten de destek istemiş. Tanıdığım Gökçek, Ankaralı taksicilerin ve elbette vatandaşların ezici çoğunluğunu karşısına alacak böyle bir karar vermez. Ankara’da taksicilerin can-mal güvenliği probleminden, polis sıkıntısına kadar onlarca problemine seyirci kalan Yiğiner, sanki mevcut görevini layıkıyla yapabiliyormuş gibi tutmuş bir de ek görev istiyor. Bu yazdıklarımın teyidi için Ankara’da her hangi bir taksi şoförünü çevirip sormanız yeterli.
 
İpek kılıçla kesti
Aslında sempatik bulurdum Levent Kırca’yı. Ayrıldıklarında da, içimden eski eşi Oya Başar’ı haksız görmüştüm. Gariban, biraz da serkeş halinin altında uyuyan bir canavar yatıyormuş. Meğer Kırca, yürüyen bir intihar bombacısıymış. Geldi geldi, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun üzerinde patladı. Levent Kırca’nın bu hayasız konuşması karşısında Kemal Kılıçdaroğlu’nun sakinliği hoşuma gitti.
Kılıçdaroğlu, Kırca’nın bombadan kalan tozlarını sakince üzerinden silkip, çöpe attı.

* Bu yazı Talat Atilla'nın Güneş gazetesi'ndeki köşesinden alınmıştır. 

 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Misafir
 29 Aralık 2012 Cumartesi 14:46
ya bırakın ıvır zıvırı yunanistan sessiz sedasız adaları işgal etmiş sizdende tık yok ne iş
 hulya
 28 Aralık 2012 Cuma 17:52
Bir yere Levent Kırca ve Huysuz Virjin'i çağırıyorsanız iki kere düşüneceksiniz:))
 TOTEM
 28 Aralık 2012 Cuma 16:07
Hülya sana inanamıyorum ve sen benim için bundan sonra yok hükmündesin.zira senin beynin militanlaşmış!Bu iğrenç sözleri masumane tepki diye üstelik bir kadının aklamaya çalışması bana dehşet verdi konuşma iğrenç aslında kadını aşağılayıcıydı buna bile masumane diyebilen biri benim için yitik bir insandır.
 hulya
 28 Aralık 2012 Cuma 09:19
O günde santaçılara yapılan baskının duyurulması gecesinde kimi başka programa katılacağım arabam kalkıyor, kimi uçağım kalkıyor diyerek kimsenin samimi davranmaması Kılıçtaroğlu'nun konuşmasının tamamı parti propagandası içermesi ve kendi konuşmasından sonra orayı terk etmesi Levent Kırca'nın en masumane tepkisine maruz kalmıştır.Evet herkesin bir şeyi kalkıyordu bende "belki benimde..diyerek o talihsiz konuşmayı yaptım özür dilerim "diyor daha ne istiyorsunuz.
 hulya
 28 Aralık 2012 Cuma 09:12
Levent Kırca bir Levent Kırca'dır.En ciddi olması gereken durumda bile hali ortadadır.Belediye başkanı adaylığında yaptığı konuşmada ne dedi "Kimse belediye başkanına ulaşamıyor, ben sokağa sandalyemi koyacağım hiç büroda oturmayacağım,gelen geçen beni görecek, ne derdi varsa anlatabilecek" dedi.İşçi partisine katılım konuşmasında "iki çocuğum var onlarıda katıyorum belki yeni çocuklarda yaparım onlarıda katarım" yani Levent Kırca hep aynı.
 hulya
 28 Aralık 2012 Cuma 09:07
"Dinlemekten korkuyorsanız konuşmayın!" diyen bir hükümetin varacağı noktanın ne olacağını düşünüyordunuz? Bütün dinleyenlerin bu AĞIR konuşma karşısında korkup kaçacaklarınımı sanmıştınız? Oysa dinlemenin büyük bir suç olduğunu söyleselerdi ve dinleyenlerin peşine düşselerdi durum daha farklı olurdu.Sizi dinlemeye çalışan kişiyle sadece küsmenizde ayrıca bir ilginç.
 Misafir
 28 Aralık 2012 Cuma 00:18
1.Böcek möcek yok,hepsi hikaye.Dalga mı geçiyorsunuz siz.Yüzlerce koruması olan birinin bürosuna ve arabasına böcek konacak ha!..Kendi koymuştur.Kazılan yerlere birileri kemik bulup koyuyorlar ya! 2.Gül ile Başbakanın arası bozulmaz.Çünkü müşterek menfaatleri var.Cumhurbaşkanlığını kaybedecek bir Tayyipten ne köy olur ne kasaba.Bu riske girmez ve anlaşırlar.Hala giden bütün yasalar imzalanıyor. 3.Gençlerine"Tunceli'de Seyyit Rıza,Menemende Kubilay'ız."dedirten Kılıçdaroğlundan da bir şey olmaz.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Turktime